Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/909 E. 2023/274 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/909 Esas
KARAR NO: 2023/274
DAVA: Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 10/11/2022
KARAR TARİHİ: 05/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin oto galericisi olduğunu, davalıya —- plakalı aracı sattığını ve devretmiş olduğunu, davalıda davacının iletişim bilgileri olduğu halde hiçbir arama yapmadığını,—– plakalı aracı nedeniyle—-ayıp nedeniyle ——– sayılı dosya ile icra takibinin başladığını, davacının pandemi sonrası yaşanan ekonomik sıkıntılar sonrası şirket ——- taşımak zorunda kaldığını, şirketin eski adresine gönderilen ödeme emri tebligatından haberdar olmadığını ve takibin kesinleştiğini, davacının icra dosyasında davanın açıldığı gün ——– plakalı aracını satmak isterken noterde, araç üzerindeki haciz sebebiyle öğrendiğini, icra dosyasında herhangi bir evrak, rapor veya belge bulunmadığını, davacı ile yaptıkları görüşmede; “karşı tarafa ulaşamadığını, niçin böyle bir icra takibi yapıldığını bilmediğini, alırken aracı kiralamak amacıyla aldıklarını, icra takibi miktarının neredeyse araç satım bedeli kadar olduğunu, böyle bir borcu olmadığını” öğrendiklerini, davacının —– plakalı aracının herhangi bir sıkıntısı olmaksızın sattığını, devrettiğini ve bedelini almadığını, İş bu nedenle yapılan icra takibi tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu, İş bu nedenle menfi tespite karar verilmesini ve yapılan takip nedeniyle davacının 5 adet aracında haciz bulunduğunu, ihtiyati tedbir olarak hacizlerin kaldırılmasını; teminat mukabilinde icra kasasına yatıracak paranın karşı tarafa ödenmemesine karar verilmesini, yapılan kötü niyetli takip nedeniyle %20 ‘den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatını, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:Davacı tarafça belirtilen dosya ile açılmış bulunan menfi tespit davasının haksız olup ileri sürülen hususların usule ve yasaya aykırı olduğunu, —-plakalı aracın ayıplı mal bedeli ve kazanç kaybı bedeline ilişkin olarak —– tarihinde davacı aleyhine icra takibinin başlatıldığını, borçlu tarafından yasal süresi içerisinde borca itiraz edilmemiş olup söz konusu takibin kesinleştiğini, icra dosyasında borçlunun araçlarına haciz şerhinin işlendiğini, icra takibinde haciz aşamasına kadar gelinmiş olup borçlu tarafından hiçbir suretle borca ilişkin bir itiraz ileri sürülmediğini, uzunca süre geçtikten sonra borca ilişkin olarak tespit yapılmasının istenmesi borcun ödenmesinin ertelemeye yönelik, haksız ve kötü niyetli bir talep olduğunu, araca ilişkin ayıbın davalı tarafından ispatlanmışken davacının somut olarak ispatlanmış olan bu durumu inkar ettiğini, huzurdaki davanın derdest olduğunu, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesinin gerekmekte olduğunu, davalının —– yılında gerçekleşen satış sebebiyle uğradığı zararın halen tahsil edilemediğini, zararının her geçen gün artmaya devam etmekte olduğunu, davalının alacak hakkına kavuşması gayesi ile dosyada mübrez bilirkişi raporu icraya konulduğunu, davacının yasal süre içerisinde herhangi bir itirazının olmadığını, menfi tespit davası, icra konusu edilen ya da edilmeyen bir borçtan kurtulmak, ya da borçlu olunmadığının tespiti için açılan bir dava türü olduğunu, davacının borçlu olduğu mahkeme kararları ile tespit edildiğini, mevcut durumda menfi tespit davası açmanın yasal unsurlarının oluşmadığını, davanın esasa girmeden usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddini ver takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, İİK 72 maddesi gereğince icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasına ilişkindir.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87. maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi , tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir.6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde, kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. “Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi kapsar. Tüketici ise, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesinde de “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73.maddesinde de Tüketici Mahkemeleri düzenlenmiş ve ”Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” denilmiştir.Eldeki davada, dava konusu aracın ticari olmadığı, yine davalının da tacir olmadığı, tüketici konumunda, davacının da satıcı konumunda olduğu, bu haliyle görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle ve yasal düzenlemeler karşısında mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine dair takdiren aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde başvuru halinde dosyanın görevli —– Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.nun 331/2 maddesi gereği yargılama giderleri, harç vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde————istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/05/2023