Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/889 E. 2023/909 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/889 Esas
KARAR NO:2023/909
DAVA: İpotekten Kaynaklanan ve Araç Devrinden Kaynaklanan Alacak
DAVA TARİHİ: 28/11/2017
KARAR TARİHİ:14/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan İpotekten Kaynaklanan ve Araç Devrinden Kaynaklanan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREKÇE:Mahkememizin —— sayılı hükmünde:

‘Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette —— yılları arasında sadece danışman olarak, —-itibaren ise iş akdinin fesih edildiği —- tarihinde kadar genel müdür sıfatıyla çalıştığını; davalı şirketten işçi alacaklarını —– sayılı dosyasında istediklerini belirterek; mahkememizden iki hususta alacak talebinde bulunduğunu bildirerek; müvekkilinin ——- dairesinin davalı şirket lehine ve o şirketin —— kredi çekebilmesi için ipotek verdiğini; banka tarafından henüz müvekkili aleyhine herhangi bir takip başlatılmadığını, alacak talep edilmediğini ancak müvekkilince bankadan gelecek bir takibin ömür boyu beklenemeyeceğini belirterek, ipotek tutarı olan 350.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini; ayrıca davalı şirketin satın almış olduğu ——- plakalı aracın şirket tarafından kendisine tahsis edildiğini; şirketin kredi taksitlerini öde araç sonunda senin olsun dediklerini; bu nedenle maaşından kesilmek suretiyle 36.000 Euro ödettiklerini ancak aracı da davacıya vermeyip, üçüncü şahsa sattıklarını bildirerek; bu nedenle de müvekkili tarafından ödenen 36.000 Euro karşılığı 165.236,00 TL’nin davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş,

Davalı vekili, müvekkili şirket tarafından ——–plakalı aracın davacıya alınmadığını, sadece şirkette çalıştığı müddetçe kendisine tahsis edildiğini, davacının iş akdi fesih edildiğinde aracı geri aldıklarını, 75.000,00 TL bedelle de üçüncü bir şahsa sattıklarını bildirerek, araç bedeli yönünden davanın reddine karar verilmesini; davacının müvekkili şirketin —- aldığı krediyi kendi rızası ile ipotek verdiğini, kredi borçlarının şirket tarafından ödenmekte olduğunu, bu nedenle ipotek verilen taşınmaza yönelik herhangi bir tehlikenin bulunmadığını belirterek; bu talebinde reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuş,Dava, alacak davası olup, davacı davalı lehine verdiği gayrimenkul ipoteğinin bedeli ile, kendisine verilmesi taahhüt edilen ancak üçüncü şahsa verilen otomobil için ödediği bedeli talep etmektedir.Mahkememizce taraf delilleri toplanmış olup; İpoteğe ilişkin alacak davası incelendiğinde; davacının davalı şirket lehine ———-Bankasından kredi alması için kendine ait bir bağımsız bölüm üzerinde ipotek kurdurduğu görülmüştür. Bu taraflar arasında da ihtilafsızdır. Ancak, davacının ipotek bedelini davalıdan isteyebilmesi için, kredi borcundan dolayı ipotekli taşınmazın satılması, parasının bankaca alınması gerekir. Bu halden önce açılan dava, “süresinden önce açılan” dava niteliğinde olup, reddi gerekmiştir. Zaten davacı da son celsede kredi borcundan dolayı hesabın kat edildiği, kendisine kat ihtarının gönderildiği, icra takibine başlandığı gibi bir durumun söz konusu olmadığını; banka tarafından aleyhine yapılan bir icra takibi ya da açılan bir davanın bulunmadığını açık açık beyan etmiştir. Bu nedenle ipoteğe ilişkin alacak talebi zamanından evvel açılan dava niteliğinde olduğundan reddine karar verilmiştir.

Davacının, araç satışına ilişkin talebi incelendiğinde ise; söz konusu aracın davacıya satıldığını davalının kabul etmediği; bu nedenle satış ilişkisini ispatla davacının yükümlü olduğu belirlenmiştir. Davacı bu hususta davalı şirket tarafından gönderilen maile dayanmakta olup; söz konusu mailde aracın son taksidi ödendiğinde davacıya geçirileceği / kaydının verileceği açık açık yazılıdır.
Davalı vekili bu mailin müvekkilinin telefonundan veya e-postasından gönderilmediğini ileriye sürmemiş, sadece mailleri gönderen ——— şirket yetkilisi olmadığını, bu nedenle maillerin müvekkili şirketi bağlamayacağını ileriye sürmüştür. Hal böyle olunca mahkememizce ———davalı şirketteki konumu araştırılmış olup; kendisinin davalı şirketin genel müdür yardımcısı olup, finanstan sorumlu şahıs olduğu öğrenilmiştir. Bu husus davalı vekilininde kabulündedir. Finanstan sorumlu genel müdür yardımcısının gönderdiği mailin artık bağlayıcı nitelikte olduğu kabul edilmiş; bu nedenle son taksit ödenince aracın kaydının davacıya geçirilmesinin davalı şirket tarafından taahhüt edildiği mahkememizce kabul görmüştür. Davacı, bu aracın satışı için kendisinden 36.000 Euro’nun kesildiğini ileriye sürmüş ise de; getirtilen maaş bordrolarından davacı maaşından yapılan kesintilerin neden kaynaklandığının yazılı olmadığı görülmüştür. Davalı ise, araç yönünden herhangi bir kesinti yapılmadığını kabul etmemektedir. Her ne kadar geçersiz sözleşmelerde verilen şeylerin iadesi gerekli ise de; olayımızda aracın satışı konusunda tarafların haricen anlaştıkları da kabul edilmekte ise de; davacının satış bedeli olarak ödediği miktarın tespiti mümkün olmadığından aracın dava tarihindeki değerinin tespiti için rapor alınmış; kabule şayan bulunan raporla araç değerinin 100.000,00 TL olduğu belirlenmiştir. Davalı şirket ——– plakalı aracın davalıya devrini taahhüt ettiğinden ve bu devir gerçekleşse idi davacı bu kalem alacağı talep edemeyeceğinden; davacının ödediğini iddia ettiği bedel dava tarihinde daha yüksek olsada, artık bu bedelin ne miktar olduğu tespit edilemediğinden aracın dava tarihindeki değerinin davacıya verilmesi uygun bulunmuş; davacının aracı kullanımı iş bu davadan önce sona erdiği için o tarihten itibaren faiz isteyebileceği ancak davadan önce davalıyı temerrüte düşürmediğinden ancak dava tarihindeni itibaren faiz isteyebileceği nazara alınarak, dava tarihinden itibaren 100.000,00 TL’ye yasal faiz uygulanmasına ( taleple bağlı olarak ) karar verilmek suretiyle, davacı tarafın ipotekten kaynaklanan alacak davası zamanından evvel açılan dava niteliğinde olduğundan reddine, araç bedelinden kaynaklanan alacak davasının 100.000,00 TL yönünden kısmen kabulüne”Karar verilmiş,Karar taraflarca istinaf edilmiş,———sayılı hükmünde görev yönünden incelenmesi davacının tacir olmaması halinde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olacağının değerlendirilmesi gerektiği sebebiyle mahkememiz hükmü kaldırılmış, Geri gelen dosya mahkememiz esasına kaydedilmiş, Davacımızın tacir olup olmadığı araştırılmış, gerek —- gerekse ——–gelen yazı cevaplarıyla davacımız adına bir işletmenin bulunmadığı, davacımızın tacir olmadığı belirlenmiş; davanın niteliğine göre ticari dava olabilmesi için her iki tarafında tacir olması gerektiği; davacımızın tacir olmaması nedeniyle mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu dikkate alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Dava dilekçesinin görev yönünden REDDİNE,
Mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin——Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
Karar kesinleştiğinde süresi içerisinde başvurulursa dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile harçların görevli mahkemece nazara alınmasına;
Karar kesinleştiğinde süresi içerisinde başvurulmaz ise taraflardan birinin daha sonra başvurusu halinde davanın açılmamış sayılmasına,
Dair karar, davalı vekilinin yüzüne karşı mazeretli kabul edilen davacı vekilinin yokluğunda karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———–Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 14/12/2023