Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/843 E. 2023/281 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/843 Esas
KARAR NO : 2023/281

DAVA : Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 24/10/2022
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
Mahkememizde görülen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sırasında,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin babası —–ticari araç almak maksadıyla —–ticari araç için kredi kullandığını, ancak daha sonra ödeme güçlüğü içine düşmesinden dolayı borçlarını ödeyemediği ardından da 17.02.2015 tarihinde vefat ettiğini, davalı banka da borçlunun mirasçıları oldukları gerekçesiyle müvekkili aleyhine İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığını, başlatılan icra takibinden sonra müvekkili tarafından sunmuş oldukları reddi mirasın süresi içerisinde—-Sulh Hukuk Mahkemesi’nde 16.03.2015 tarih ve —– Sayılı Mirasın Reddi davası açıldığını ve söz konusu davada 27.05.2015 tarihinde Mirasın Reddi kararı verilmiş olup iş bu kararın 06.07.2015 tarihinde kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkilinin ——Esas Sayılı dosya münderecatında da görüleceği üzere 12.02.2016 tarihinde sunmuş oldukları eklerinde reddi miras kararı da olan, mirasın gerçek reddi kararı nedeniyle takibin durdurulmasına ilişkin bir itiraz dilekçesi gönderdiklerini, ancak bu itirazın süresi geçtiği gerekçesiyle ilgili icra müdürlüğü ve tarafından davalı banka tarafından dikkate alınmadığını ve takibe devam edildiğini, borcun kaynağı müvekkilinin babası ile davalı banka arasında akdedilmiş olan müvekkilinin babası tarafından alınmış olan ticari araç nedeniyle bankanın vermiş olduğu ticari kredi olduğunu, bu borca karşılık davalı bankanın öncelikle —–. Sayılı Dosyası ile müvekkilinin eşi müteveffa—— hakkında Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi Yoluyla icra takibi başlattıklarını, daha sonra karşı tarafın bu sefer aynı miktar üzerinden müvekkili aleyhine—— Esas Sayılı Dosyası ile Genel Haciz Yolu ile Takip başlattıklarını, tek borç kaynağına aynı miktar üzerinden iki icra takibi yaparak haksız kazanç sağlamaya devam ettiğini, kaldı ki müvekkilinin iki dosyaya da reddi miras kararını göndermesine rağmen karşı taraf takibe devam ettiğini belirterek haklı davalarının kabulü ile birlikte; müvekkilinin süresinde reddi miras yapmış olması ve murisin borçlarından sorumluluğu kalmadığına dair evrakları —— Esas Sayılı dosyaya sunmuş olması nedenleriyle söz konusu icra takip dosyasında borçlu olmadığın tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile müflis —- Kredi ve Teminat Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmedeki miktar muflis tarafından ödenmediğinden dolayı, —- Noterliği 03.12.2014 tarihli —–Yev. Numaralı ihtarnamesi ile borçlu muflis borcun ödenmesi konusunda ihtar edildiğini, Akabinde —– İcra Müdürlüğü’nün —– Sayılı dosyamızla 16.02.2015 tarihinde Taşınır rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi açıldığını, yapılan bu takipde 16.04.2015 tarihinde borçlu muflis—–vefat ettiğinden ötürü tebligat yapılamadığını, yapılan icra takibinin usul ve yasaya uygun olduğunu, Müteveffa —–ölümünden önce mirasçılara takip açılmadığını, —— vefat ettikten sonra Nufus Müdürlüğünde araştırma yapılarak borçlunun miraşçılarına icra takibi yöneltildiğini, Ödeme emri ve takip talebi Davacı —– tebliğ olunduğunu, —–Esas dosyayla 08.07.2015 tarihinde Genel Haciz Yoluyla icra takibi açıldığını, aynı alacak için farklı takip yollarına başvurulmasına tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla yasal bir engelin bulunmadığı ortada olup bu bakımdan da davacının iddialarının yersiz ve mesnetsiz olduğunu, dava konusu takibin 12/02/2016 tarihinden önce kesinleştiğini, mirasçıların icra takibinin kesinleşmesinden sonra icra dairesine mirası reddettiklerine ilişkin belge sunduklarını takip başlatılırken mirası reddedip reddetmediklerinin bilinmediğini, Mirasçılara takip talebi ve ödeme emrinin 27.07.2015 tebliğ edildiğini, ancak davacı tarafın itirazını 12.02.2016 tarihinde yaptığını, bu bakımdan icra dosyasının kesinleştiğini, süresi geçtikten sonra yapılan itirazın geçersiz olduğunu, hukuki dinlenilme hakkı ve usul ekonomisi ilkesi gereği—— Esas sayılı dosyasının aynı hukuki sebepten doğduğu, birinden verilecek kararın diğerini etkileyeceğinden ikisi arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan işbu dosyayla birleştirilmesine ve diğer borçlu mirasçılardan —– tarafından da —–Asliye Ticaret Mahkemesi ——Esas dosyasıyla menfi tespit davası ikame edilmiş olup işbu dosyaların birleştirilmesine karar verilmesini, davacının haksız ve mesnetsiz taleplerinin, tamamen müvekkili kurumun alacağını sürüncemede bırakmak amacını taşıyan kötüniyetli talepler olduğunu, davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı da ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibariyle İİK’nun 72. Madde gereğince açılan menfi tespit davasıdır.Davalı vekili cevap dilekçesi ile hukuki dinlenilme hakkı ve usul ekonomisi ilkesi gereği —— Esas sayılı dosyasının aynı hukuki sebepten doğduğu, birinden verilecek kararın diğerini etkileyeceğinden ikisi arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan işbu dosyayla birleştirilmesine ve diğer borçlu mirasçılardan —-tarafından da —–Asliye Ticaret Mahkemesi ——- Esas dosyasıyla menfi tespit davası ikame edilmiş olup işbu dosyaların birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin—– Esas ve —— Esas sayılı dosyalarında davacı vekili, Müvekkilinin babası——ticari araç almak maksadıyla —— ticari araç için kredi kullandığını, ancak daha sonra ödeme güçlüğü içine düşmesinden dolayı borçlarını ödeyemediği ardından da 17.02.2015 tarihinde vefat ettiğini, davalı banka da borçlunun mirasçıları oldukları gerekçesiyle müvekkili aleyhine İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığını, başlatılan icra takibinden sonra müvekkili tarafından sunmuş oldukları reddi mirasın süresi içerisinde—– Sulh Hukuk Mahkemesi’nde 16.03.2015 tarih ve ——Sayılı Mirasın Reddi davası açıldığını ve söz konusu davada 27.05.2015 tarihinde Mirasın Reddi kararı verilmiş olup iş bu kararın 06.07.2015 tarihinde kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkilinin —– İcra Müdürlüğü’nün —–Esas Sayılı dosya münderecatında da görüleceği üzere 12.02.2016 tarihinde sunmuş oldukları eklerinde reddi miras kararı da olan, mirasın gerçek reddi kararı nedeniyle takibin durdurulmasına ilişkin bir itiraz dilekçesi gönderdiklerini, ancak bu itirazın süresi geçtiği gerekçesiyle ilgili icra müdürlüğü ve tarafından davalı banka tarafından dikkate alınmadığını ve takibe devam edildiğini, borcun kaynağı müvekkilinin babası ile davalı banka arasında akdedilmiş olan müvekkilinin babası tarafından alınmış olan ticari araç nedeniyle bankanın vermiş olduğu ticari kredi olduğunu, bu borca karşılık davalı bankanın öncelikle —–Sayılı Dosyası ile müvekkilinin eşi müteveffa —–hakkında Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi Yoluyla icra takibi başlattıklarını daha sonra karşı tarafın bu sefer aynı miktar üzerinden müvekkili aleyhine —– İcra Müdürlüğü’nün —— Esas Sayılı Dosyası ile Genel Haciz Yolu ile Takip başlattıklarını bildirdiği anlaşılmakla; dosyalar arasında fiili irtibat bulunduğu ve davanın halen derdest olduğu anlaşılmakla; Mahkememiz dosyasının HMK 166/1 md. Gereğince Mahkememizin —–Esas Sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın—— esas sayılı dava dosyası üzerinden Yürütülmesine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere,
1-HMK 166/1 maddesi gereğince, iş bu dosyanın mahkememiz dosyası olan—– esas sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Mahkememizin —– esasının birleştirme nedeniyle kapatılmasına,
3-Yargılamanın bundan sonra —–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —— esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülmesine,
4-Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin esas kararla birlikte hüküm altına alınmasına,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı ve esas hükümle birlikte verilecek kararla birlikte istinafı kabil olmak üzere karar verildi.