Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/841 E. 2023/647 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/841
KARAR NO : 2023/647

DAVA : Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 24/10/2022
KARAR TARİHİ : 11/10/2023

Mahkememizde görülen Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili —-Şubesi ile davalı —–arasında Genel Nakdi Gayri Nakdi Kredi Sözleşmelerinin imzalandığını ve bu sözleşmelere davalı —-müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza attığını, borçlu şirket ve kefilinin imzalamış bulunduğu kredi sözleşmesi hükümlerine aykırı davranıp taahhütlerini yerine getirmediğini, ödeme planında belirtilen tarihlerde ödemelerini ifa etmediklerini ve borcun muaccel hale geldiğini, borcu muaccel hale gelen şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi amacıyla borçluya ve kefiline ihtarnamenin gönderildiğini, ancak ihtarnameden müspet bir sonucun alınamadığını, kredi borcunun vadesi geldiği halde ödenmemesi üzerine, borçlulara ödemeyi teminen ihtarname gönderilerek borcun ödenmesinin talep edildiğini, ihtarname keşidesine ve şifahi başvurulara rağmen borcun bugüne kadar ödenmediğini, borçlular tarafından ihtarnameye herhangi bir itirazda da bulunulmadığını, borçlu ve kefili ödemelerini durdurmuş olmasından dolayı müvekkili banka tarafından, alacağına istinaden, —- ve kefili —-için alacağın tamamı üzerinden —- İcra Müdürlüğünün—–esas sayılı dosyasından genel haciz yoluyla icra
takibinin başlatıldığını, davalılar hakkında —– İcra Müdürlüğü’nün
—— esas sayılı dosyasından haciz yoluyla yürütülen icra takibinde borçlular
tarafından, müvekkili bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığının iddia edilerek, borcun tamamına, faize ve ferilerine, faiz oranına itiraz edildiğini ve bu kötü niyetli ve mesnetsiz itiraz ile söz konusu icra takibinin durduğunu, davalıların itirazının hiçbir haklı gerekçeye dayanmamakta olduğunu, tamamen müvekkili bankanın alacağının tahsilini geciktirmeye
yönelik ve kötü niyetli olduğunu, davalılar aleyhine yapılan icra takibinden evvel keşide edilen
ihtarname ile talep edilen alacak tutarının davalı/borçlulara bildirildiğini, ihtarnamenin tebliğ
edilmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine, imzalanan sözleşmeye istinaden ve
sözleşmede yer alan temerrüt faizi ile ilgili düzenlemelere uygun şekilde icra takibine geçildiğini, bu nedenle, davalı/borçlular tarafından yapılan ve müvekkil bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığını bildiren itirazın herhangi bir hukuki dayanağının olmadığını belirterek borçluların haksız ve kötü niyetli olarak—- İcra Müdürlüğü’nün—– esas sayılı dosyasından yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin devamına, ayrıca davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkillerinin davacı —— nezdinde kredi kullandığını ve kullanılan krediye kefil olduğunu, bahse konu kredinin geri ödenmediği gerekçesiyle müvekkilleri aleyhine hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak icra takibinin başlatıldığını ve devamında da huzurdaki davanın açıldığını, müvekkili —–yönünden başlatılan takibin ve açılan davanın hukuka aykırı olduğunu, müvekkili—– kefaletinin geçerli bir kefalet olmadığını, kefalet sözleşmesinde bulunması
gereken unsurların bulunmadığını, müvekkili ——davaya esas kredi borcunu ödeme takvimine uygun olarak ödemekte olduğunu, ancak, özellikle pandemi süreci ve sonrasında tüm dünya çapında gelişen ekonomik buhran ve siyasi gelişmelerden müvekkili şirketin de etkilendiğini, dolayısıyla mevcut bu durumun müvekkili şirket açısından mücbir sebep oluşturmakta olduğunu, davacı —–davaya esas icra takibinde, ana borcu müvekkili şirketin ödediği taksitlere rağmen fazla miktarda takip yaptığı gibi fahiş oranda faiz yürüttüğünü, ayrıca davacı bankanın sözleşmenin güçlü tarafı olması nedeniyle, müvekkillerinin sözleşme hükümlerini değil müzakere etmesini,sözleşmeyi okumalarına dahi müsaade etmediğini, birçok sayfadan oluşan ve birçoğu birbirinin tekrarı niteliğinde olan sözleşme madde sayısı ve sayfasının artırılarak, aralarında lehlerine olan önemli hususları serpiştirerek, müvekkili şirketi zor durumda bıraktıklarını, bu hükümlerin eşit şartlar altında müzakere edilmediği için geçerli olmadığını, öte yandan, davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığını ve davanın yetkili ve görevli mahkemede açılmadığını, hukuka ve gerçeğe aykırı davanın reddine, kötü niyetli olan davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibariyle davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibine itirazın İİK 67. maddesi uyarınca iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebinden ibarettir.Mahkememizce, uyuşmazlığın davacı banka ile davalı şirket arasında genel nakdi, gayrinakdi kredi sözleşmesi imzalandığı, diğer davalının da sözleşmede kefil olduğu, sözleşmeye istinaden şirkete kredi kullandırıldığı ihtilafsız olup, ihtilafın kefaletin geçerli olup olmadığı, takibe konu faizin sözleşmeye uygun olup olmadığı ve takip anında borcun muaccel olup olmadığı, muaccel ise miktarı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Dosyanın bilirkişiye verilerek rapor aldırılmasına, bilirkişiye banka kayıtları üzerinde inceleme yapabilmesi için yerinde inceleme yetkisi verilmesine, karar verilmiştir.
Bilirkişi 09/09/2023 tarihli raporunda; davacı —- ile davalı ——
arasında, diğer davalı —— müteselsil kefaleti ile, 03.05.2017 tarihinde akdedilen
600.000 TL limitli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi uyarınca, davalı şirkete, —- kefaletiyle, —– numaralı, dava konusu taksitli ticari kredinin kullandırıldığı, davalı – müteselsil kefilin imzaladığı kefalet sözleşmesinin, ait olduğu Borçlar
Kanunu’nun ilgili maddelerinde belirtilen hususları içerdiği ve kefaletinin geçerli olduğu, Kredilerin geri ödenmemesi sebebiyle davacı —— tarafından borçlu
şirketin kredi hesaplarının kat edilerek, davalı – asıl borçlu—– ile davalı – müteselsil kefil —-Noterliğinin 11.06.2019 tarih ve —- yevmiye sayılı ihtarnamenin gönderildiği, davalı – asıl borçlu —– Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi’nde yazılı adresine gönderilen ihtarnamenin; 14.06.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı – müteselsil kefil —– gönderilen ihtarnamenin ise, muhatap adresten taşınmış olduğundan 13.06.2019 tarihinde iade edildiği,
davalı – müteselsil kefile ihtarnamenin usulüne uygun olarak – tebliğ edilemediği,
ancak kefile ihtar çekilmesinin de şart olmadığı, müteselsil kefile ihtar çekilmesinin kefilin takipten önce temerrüde düşürülmesi ile ilgili bir husus olduğu, kefil takipten önce temerrüde düşürülmemişse hesap kat tarihinden, takip tarihine
kadar işleyen akdi faizden ve varsa; vadesi belli alacakların gecikme faizinden limiti dahilinde sorumlu olduğu, temerrüt faizi için hesap kat ihtarının kefile tebliğinin şart olduğu, asıl borçlu
yönünden sözleşmede belirlenen adrese tebligat çıkartılması ve tebliğ edilememesi halinde de temerrüdün gerçekleşeceğine ilişkin sözleşmeye hüküm konulmuş olması halinde; asıl borçlu
yönünden temerrüt oluşur ise de bu hükmün kefil yönünden uygulanmasının mümkün olmadığı, taraflar arasında imzalanan Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi’nin
“Muacceliyet ve Temerrüt Halleri İle Uygulanacak Gecikme Faiz Oranı” başlıklı 10.5. maddesi ile taraflar arasında temerrüt faizinin, yasalara uygun biçimde ve serbestçe belirlendiği, taraflar
arasında sözleşme serbestisi bulunduğu ve tarafların sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen
sınırlar içinde özgürce belirleyebileceği, imzalanan Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi
Sözleşmesi’nin itiraza konu hükümlerinin; kredinin geri ödenmemesi halinde tahsili ile ilgili
kredi veren, risk alan davacı bankayı koruyucu ve olağan hükümler olduğu, davacı —-İcra Müdürlüğü’nün —- sayılı, 24.09.2019 takip tarihi itibariyle, —– numaralı taksitli ticari krediden kaynaklanmış,davalı – asıl borçlu —– 97.728,91 TL
asıl alacak, 17.477,63 TL faiz, 873,88 TL BSMV olmak üzere toplam 116.080,42 TL olduğu, davacının, “takip tarihi itibariyle” hesaplanan alacağı Toplam
116.080,42 TL, davalı müteselsil kefil —— 97.728,91 TL asıl alacak, 10.196,79 TL
faiz, 509,84 TL BSMV olmak üzere toplam 108.435,54 TL olduğu, davacının, “takip tarihi itibariyle” hesaplanan alacağı Toplam
108.435,54 TL, davacının icra ödeme emrinde yazılı alacak talebinin 97.728,91 TL asıl alacak,
18.302,26 TL faiz, 915,11 TL BSMV olmak üzere toplam 116.946,28 TL olduğu,
davacının, hesaplanan faiz alacağı ile icra ödeme emrinde yazılı faiz talebi
arasındaki aleyhte farkın; —–. Noterliğinin 11.06.2019 tarih ve—–yevmiye sayılı
ihtarnamesinin, davalı – müteselsil kefile usulüne uygun olarak – tebliğ edilmediğinden, davalı
müteselsil kefil —–. İcra Müdürlüğü’nün—–sayılı, 24.09.2019 takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, bu durumda; davacının, takip
tarihine kadar olan süredeki gecikmemiş taksitlere ait anapara tutarları üzerinden, 10.06.2019
kat tarihinden, 24.09.2019 takip tarihine kadar olan süre için; akdi faiz oranından akdi faiz
hesaplaması ve takip tarihine kadar olan sürede gecikmiş taksit tutarlarına da, 10.06.2019 kat
tarihinden, 24.09.2019 takip tarihine kadar olan süre için, gecikme faiz oranlarından gecikme
faizi hesaplaması gerekirken, davacının, davalı – müteselsil kefilin ihtarname ile temerrüde
düşmediğini dikkate almadan, temerrüt tarihinden önce, takip tarihine kadar temerrüt faiz
oranlarından temerrüt faizi işletmesinden ve talep etmesinden kaynaklandığı,
tahsilde tekerrür olmamak ve Türk Borç Kanunu’nun 100. maddesi gereğince kısmi
ödemeler öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmek kaydıyla, takip tarihinden, asıl alacağın
tamamen ödendiği tarihe kadar, asıl borçlu ve müteselsil kefil için; 97.728,91 TL asıl alacak
tutarına, takip tarihinden alacağın tamamen tahsiline kadar yıllık % 48 oranından temerrüt faizi
hesaplanmak suretiyle takibin devam edeceğini rapor etmiştir.
Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre; Davacı banka ile davalı —–arasında 03.05.2017 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının ise bu sözleşmeleri müteselsil kefil olarak imzaladığı, borcun ödenmediği, davacı bankanın ihtarı sonrası alacağın ödenmediği, davacı bankanın vermiş olduğu kredi alacağına istinaden kullanılan kredinin tahsili için icra takibi başlattığı, davalı yanca cevap dilekçesinde kefalete, asıl alacağa, faize, faiz oranına ve ferilerine ayrı ayrı itiraz ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkememizce banka kayıtları üzerinden uzman bilirkişiye inceleme yaptırılmış, rapor alınmıştır. Bankacı bilirkişi hazırladığı raporunda, davalıların imzaladığı sözleşme nedeniyle kullandırılan kredinin bir süre sonra ödenmediği, bu nedenle bankaca ihtarname gönderildiği, ödenmeyen takip konusu alacağın 116.080,42 TL olduğu ancak davalı kefilin 108.435,54 TL ile sorumlu olduğu rapor edilmiş ve mahkemece hükme esas alınmış olup, davalı kefilin imzaladığı kefalet sözleşmesinin geçerli olduğu, keza kefaletnamelerinde sözleşme tarihindeki meri yasaya uygun olarak alınmış olduğu; davalıyı bağlayıcı olduğu mahkememizce belirlenmiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı taraf, inkar tazminatı da talep etmiş olup; banka kredi sözleşmelerinden kaynaklı alacakların likit olduğu, hükme esas alınan miktar yönünden de davalının itirazında haksız olduğu nazara alınarak asıl alacak üzerinden inkar tazminatına da hükmedilmek suretiyle aşağıdaki karar tesis olunmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;
1-Davalıların —-. İcra Müdürlüğü’nün—– sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile; taksitli ticari kredi borcu yönünden takibin 97.728,91 TL asıl alacak, 17.477,63 TL işlemiş faiz ( ilk 10.196,79 TL’lik kısmından her iki davalının müşterek ve müteselsil sorumlu olmasına, kalan kısmından davalı ——sorumlu olmasına), 873,88 TL BSMV ( ilk 509,84 TL’lik kısmından her iki davalının müşterek ve müteselsil sorumlu olmasına, kalan kısmından davalı —— sorumlu olmasına), olmak üzere toplam 116.080,42 TL üzerinden ve sadece asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talebindeki faiz cinsi ve oranla faiz uygulanarak takibin DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-İİKnun 67/2 maddesi uyarınca asıl alacak 97.728,91 TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalı-borçlulardan tahsili ile davacı-alacaklıya verilmesine,
3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 7.929,45 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.997,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.932,29 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 18.572,87 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 865,86 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı vekilinin yatırdığı 1.997,16 TL peşin harç ve 80,70 TL başvurma harcının yargılama giderine katılmaksızın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davacı tarafça yapılmış yargılama gideri olan tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olarak toplam 2.129,00 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma isabet eden 2.113,24 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davadan önce gidilen ara buluculukta devletçe karşılanan 1.560,00 TL ara buluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
10-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde—–Bölge Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere huzurda bulunan davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.