Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/84 E. 2022/734 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/84 Esas
KARAR NO: 2022/734
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/07/2018
KARAR TARİHİ: 09/11/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı borçlu aleyhine ——– esas sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibine geçilerek —– tarihli şirket hisse devir sözleşmesi gereğince doğan alacakların ödenmesinin talep edildiğini, davalı borçlu tarafından borcun aslına, faize ve ferilerine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilerek icra takibinin durdurulduğunu, müvekkili şirketin eski hissedarı olan borçlu ile hisse devralanlar arasında —- tarihinde harici hisse devir sözleşmesi yapılarak sözleşme içeriğine uygun olarak hisse devri yapılıp devri bedelleri yeni hissedarlar tarafından devreden borçluya ödendiğini, ancak davalı borçlu tarafından devir esnasında, beyan edilmeyen, şirkete ait bazı borçları ve yükümlülükleri olduğunun sonradan ortaya çıktığını ve bu borçlarla ilgili olarak müvekkili şirket aleyhine icra takipleri yapıldığını ve davaların açıldığını, devir öncesine ait borçlar karşılığında takip tarihine kadar —– müvekkili şirket tarafından ödenmek zorunda kalındığını, devir tarihinden önceki döneme ait ve devredene ait olduğu devir sözleşmesinde de kararlaştırılan ——borçlarının olduğunun tespit edildiğini önceleri ekonomik sebeplerle ödenmediğini ancak —- içinde ödeme yapıldığını, müvekkili şirket aleyhine açılan dosyalar ve ——-borçları nedeni ile ; —-ilamsız takibe konu yapılarak — alacak aslı ve —- işlemiş faiz olmak üzere toplam—— alacaklarının takip tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek —– azami faizi ile birlikte talep edildiğini, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın müvekkili şirket veya vekiline tebliğ edilmediğini, bu nedenle itirazın iptali davası için geçerli olan sürenin başlamadığını, davalı tarafından yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; terditli olarak; davalı borçlunun —– sayılı icra takibine, borca, ferilerine karşı yapılan haksız ve suiyiniyetli itirazın iptaline, icra takibinin devamına, alacak tutarı likit olduğundan ve borçlu itirazında haksız ve kötüniyetli olduğundan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalı borçludan alınarak müvekkiline verilmesine, bu taleplerinin kabul edilmeyecek olması halinde —-alacağının takip tarihi olan——– tarihinden itibaren işleyecek —- azami faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
Davalı —— tarihli HMK.m.31 uyarınca açıklama içeren dilekçesinde özetle;—– sayılı takibe dayanak ilamın —–ilamıyla bozulduğu; bozmaya uyularak —– sayılı dosyasından verilen kararında—–tarihli kararıyla onanarak kesinleştiğini; davacının —– işçilik alacaklarına ilişkin başlattığı takipte ——dayalı teminat yatırma koşulunu yerine getirmediğinden, yaptığı ödemelerden müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını; kararın —- tarafından bozulduğunu; İiK.m.40 hükmü uyarınca, adı geçenden iadesini istemesi gerektiğini; davacının hisse devir protokolünde belirtilen —– bonoyu elde etmek amacıyla tahsil etme çabası içine girdiğini; davacı şirketin ——borçları kapsamında yapılan ödemelerin devir öncesiyle itişkili olmadığını; —-yılına ilişkin vergilerin ve tüm tahsilat dökümlerini mahkemeye bildirdiğini; işbu ———-borçlarının hangi dönemde tahakkuk ettiği; devir tarihinden önce mi sonra mı olduğunda herhangi bir açıklık bulunmadığını; ilgili——-durumun sorulması gerektiğini;—-sayılı icra takibinin devir sözleşmesinden sonra yapıldığını; davacının süresi içinde şikayet etmemesi sonucu dayanağı olmayan alacağın kesinleştirildiğini; müvekkiline herhangi bir ihbarda bulunmadığını; devir protokolünün 6. maddesinde —- tarihine kadar açılmış olan bütün dava ve icra takiplerinden doğan/doğacak hak ve barçların hisse devredenlere ait olacağı kararlaştırması bulunmakla beraber, hukuken kabul görecek hiçbir dayanağı olmayan ilamsız takibin devir sözleşmesinden sonra başlattığını; davacının itiraz etmemesi sebebiyle cebri icra yoluyla ödediğinden bahisle, yerinde olmayan davanın reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibariyle, icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
Dava ilk olarak mahkememizin —- sayılı esasında görülmekte iken yapılan yargılama sonunda —- tarihli karar ile “Davanın ——karar verilmiş, işbu karara karşı istinaf yoluna başvurulduğundan yapılan istinaf incelemesi sonunda, ——– bulunan adi yazılı devir sözleşmesinin taraflarca benimsendiği dikkate alınarak, sözleşmedeki edimin üçüncü kişi yararına bir sözleşme niteliğinde olup olmadığı, davalı savunmaları da dikkate alınarak, davacının bir alacağının bulunup bulunmadığının, tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirileceği bir bilirkişi raporuyla belirlenerek karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmesi üzerinde dosya mahkememizin——- Esasına kaydedilmiştir.
—– edilip incelenmiştir.
—– kararı taraflar arasındaki devir —- birlikte değerlendirildiğinde,
Dava konusunun —— tarihinden önceki borçlar yönüyle yapılan şirket hisse devri sözleşmesi kapsamında davalının sorumlu olup olmayacağı hususunda toplanmıştır.
Bilindiği üzere şirket hissesinin devrinde karine olarak şirketin eski borçlarından alacaklarından dolayı halef olmayı gerektirir. Yani devralan şirketin eski hissedarı zamanındaki borçlarından sorumlu olur. Alacaklarından faydalanır. Karine budur. Hisse devreden ve devralan bunun aksini iç ilişkide kararlaştırabilirler. Somut olayımızda kararlaştırmamışlardır. Davalı —- davacı şirkette bulunan hissesini dava dışı —– birlikte dava dışı ——tarihli harici şirket hisse devir sözleşmesi ile devrettiği, —— tarihine kadar açılmış olan bütün dava ve icra takiplerinden doğan/doğacak hakları ve borçları hisse devredenlere ait olacağı, —— tarihine kadar şirket çalışanların tam hakları hisse devredenler tarafından çalışanlara ödeneceği”düzenlenmiştir.
Ancak bu düzenleme sözleşmenin nisbiliği gereği sadece sözleşmeyi imzalayan eski ve yeni hissedarları bağlar. Uyuşmazlıkta sözleşmede taraf olmayan şirketin borcu söz konusu olup bu borç şirketçe ödenmiştir. Dava konusu alacak budur. Şirketin bu alacağı devreden hissedardan isteyebilmesi için —— uygun bir durumun bulunması gerekir. —– borçlu şirkettir. Borcu ödemeden önce alacaklıya halef olacağını bildirmemiştir. Zaten——- uygulanabilmesi için bu borca göre şirketin 3. Şahıs olması gerekir. Oysa uyuşmazlıkta şirket bizzat borçludur 3. Şahıs değildir.
Keza —– da bu olay için söz konusu değildir. Zira hisse devreden devralan taraflar —– tarihine kadar açılmış olan bütün dava ve icra takiplerinden hakları ve borçları hisse devredene ait olduğu düzenlendiği, şirket adına bir edim yükümlülüğü koydurmamıştır. Koydurmaları için “şirkete karşıda devreden sorumludur”, “şirket, hisse devreden de isteyebilir” tabirleri yer alması gerekir. Ortada şirketin devir eden örf ve adet gereği halef olacağı durumda söz konusu değildir. Bu tür sözleşmeler sıkça hisse devredenler arasında iç ilişkiye yönelik konulan hükümlerdendir. Somut olayda şirketin borcudur ve ödenmiştir. Bu borç ortaklardan istenebilecek nitelikte borç ise yeni ortaktan isteyecekler ——, yeni ortak ödedikten sonra hisse devir sözleşmesi gereğince hissesini devredene rücu davası açacaktır.
Her ne kadar —– yeniden bilirkişi raporu alınması demiş ise de olay hukuki tasvir niteliğinde olduğu alacağın davalıya karşı istenemeyeceğinden hesaplama yapmaya gerek bulunmadığı hukuki konuda rapor alınamayacağından mahkememizce davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılmış yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 24.911,89 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Alınması gereken 80,70 TL red karar ve ilam harcından peşin ödenen 1.925,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.844,67 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 09/11/2022