Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/727 E. 2023/763 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/727 Esas
KARAR NO:2023/763
DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/09/2022
KARAR TARİHİ:22/11/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait ——-plaka No’lu araç ile davalı sigortalı tarafından sigortalı olan —- plaka no’lu aracın sebep olduğu —- Tarihli maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kazanın çift taraflı olduğunu, kazada —— plakalı aracın kusurlu olduğunu, müvekkilinin ——— tarihinde davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yaptığını, sigorta şirketinin kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, müvekkilinin haklarını sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, kazanın çift taraflı olduğunu, karşı yanın kusurlu olduğunun dikkate alınmasının ve sigortalısının kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkilini zarara uğratmak maksadıyla herhangi bir ödemenin yapılmadığını,—- tarihinde—— sayılı dosyası ile hasar tazminatı talep edildiğini, dosya —–karar verildiğini,—-karar numaralı kesin karar ile
Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde; ” Başvuru sahibinin hasar talebinin 1.200 TL’sinin konusuz kalması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına, 3.330 TL bakiye tazminatın ise 17/01/2022 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Şirket tarafından başvuru sahibine ödenmesine, Başvuru sahibinin sarf etmiş olduğu 125 TL başvuru ücreti, 750 TL bilirkişi ücreti toplamı ve 292,05 TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 1.167 ,05 TL yargılama giderinin davalı Şirket tarafından başvuru sahibine ödenmesine, Başvuru sahibi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 5684 sayılı Kanunun 30/17 maddesi ve AAÜT gereğince hesaplanan 4.530 TL vekalet ücretinin davalı Şirketten tahsil edilerek başvuru sahibine ödenmesine, 6684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30’ncu maddesine istinaden kesin olmak üzere karar verildiğini, davalı —— sorumluluğuna karşı hüküm kurulduğunu, aynı uyuşmazlık hakem heyeti kararında belirtildiği üzere konusuz kalan kısım olan 1200 TL ‘lik kısmın 17/01/2022 tarihinde ödediğini, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla borçluyu temerrüde düşürüldüğünü ancak borcunu 21/06/2022 tarihinde icra kanalı ile tahsil edebildiğini, müvekkilinin alacağını zamanın da tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı iddia edilen —- plakalı aracın davalı şirket nezdinde—— tarihleri arasında sigortalandığını, munzam zararın, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı bir zarar şeklinde tanımlanabileceğini, davalı şirketin tespit edebilmiş olduğu tüm zarar bedelinin poliçe kapsamında süresi içinde davacı tarafa ödendiğini, davacı tarafın geçmiş dönemde zararın daha fazla olduğu talebiyle tazminat davasını ikame etmeden önce zararına ilişkin somut bir belgeyi müvekkili şirkete iletmediğini, tutar olarak talebini de somut belgelerle ilişkilendiremediğini, müvekkili şirketin kendisine iletilen bilgi/belgeler çerçevesinde ve yerinde yapmış olduğu ekspertizler neticesinde mevzuat hükümleri uyarınca belirlediği zarar tutarını davacı tarafa ödediğini, bakiye kısmın ——– icra dosyası aracılığıyla ödenmesi davalı şirketin değil davacının kusurundan kaynakladığını, Müvekkili şirket tarafından davacı tarafa toplam 17.1.2022 tarihinde 1.200,00 TL asıl alacak ve 19.6.2022 tarihinde ———- icra dosyası aracılığıyla 3.330,00 anapara 1.703,11 masraf 5.558,71 vekalet ve 168,24 TL faiz ödemesi olmak üzere toplam 11.960,06 TL yapıldığını, bu doğrultuda davacının temerrüt faizini aşan bir zararı olmadığını, tüm zararının tazmin edildiğini ve herhangi bir munzam zararı olmadığının aşikar olduğunu, davacının aksi yönde bir delil ibraz etmediğini, davacının faiz talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının faiz başlangıç tarihi olarak herhangi bir tarih belirtmediğini bu nedenle faizin dava tarihinden itibaren uygulanmasının gerekeceğini, davacının avans faiz isteminde bulunduğunu, kabul anlamına gelmemekle trafik kazası sonucu hak edildiği iddia edilen tazminatın ticari bir işten kaynaklı olmadığını, yasal faiz uygulanmasının gerektiğini, bu nedenle davacının haksız istemlerinin reddini talep etmiştir.

DELİLLER:Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tramer kayıtları, icra dosyası çıktıları, Sigorta tahkim Komisyonu dosyası, tramer kayıtları,

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, davalı tarafın sigortalısına ait aracın davacıya ait —— plakalı araca çarpması sonucu araçta meydana gelen hasar bedelinin zamanında tahsil edememesinden kaynaklı zararının tazmini istemine ilişkindir.Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda uyuşmazlığın; uyuşmazlığın davacı tarafın —– tarafından verilen karar uyarınca alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklı munzam zararının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.Celp edilen —— dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine—-karar tarihli ilamının, 3.330,00 TL maddi tazminat, 1.167,05 TL yargılama gideri, 4.530,00 TL ilam vekalet ücreti, 117,05 TL diğer faiz alacağı olmak üzere toplam 9.144,10TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Dava, TBKnın 122.maddesine dayalı munzam zarar istemine ilişkindir.Hukukumuzda alacaklıya, zararın varlığını, miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın temerrüt faizini talep edebilme hakkı tanınmıştır. Ayrıca temerrüt faizi yükümlülüğünün doğumu için borçlunun alıkoyduğu paradan yarar sağlaması şart olmadığı gibi bu yararların iadesi amacı da bulunmaz. Temerrüt faizi talep edebilmek için borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olması şart değildir. Borçlu, bu konuda kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ileri sürerek ve bunu kanıtlayarak faiz ödeme yükümlülüğünden kurtulamaz. Bunun yanında temerrüt faizi, sözleşmeden doğan para borçlarının yanı sıra, sözleşme dışı hukukî ilişkiden kaynaklanan para borçlarında da uygulama alanı bulur—————
Munzam zarara ilişkin düzenleme TBK’nın 122. Maddesinde yapılmış olup, anılan madde “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır. Dördüncü koşul ise borçlunun temerrüdü ile alacaklının munzam zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir.
——— Karar sayılı kararında belirtildiği üzere munzam zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerinde olup, alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır. Bu itibarla salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı olarak ileri sürülen aşkın (munzam) zarar talebi, alacaklının bu sebeple zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK’nın 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın kanıtı olarak ileri sürülemez ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzluklar alacaklı zararı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Başka bir anlatımla yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, davacıyı ispat yükünden kurtarmayacağı gibi herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. Bu itibarla ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz (Uygur, s. 816). Ayrıca bir para borcunun ödenmesinde temerrüde düşülmesinden dolayı alacaklının zarara uğrayacağı kabul edilerek bu zararın, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum dikkate alınarak belli bir oranda olacağı benimsenmiş ve TBK’nın 120. maddesi yollaması ile 3095 sayılı Kanun’un hükümleri çerçevesinde temerrüt faiz oranları belirlenmiştir. Uğranıldığı iddia olunan zararın, yetkili merciin belirlediğinden fazla ve bu nedenle TBK’nın 122. maddesine dayanılarak munzam zarar istenilmesi hâlinde ise artık açılmış olan davaya özgü somut vakıalara dayanılması gerekir. Bunlar da yasal, elverişli ve geçerli delillerle, geçerli ispat kuralları dairesinde kanıtlanmalıdır. Burada kanıtlanacak olgular geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıalar ve bu vakıalar nedeniyle uğranılan fiili zarardır. ———-Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafından, davacıya ait —plakalı araç ile davalı tarafından sigortalı olan —— plakalı aracın — tarihinde trafik kazası meydana geldiği, bu kaza nedeni ile davacının aracının hasar gördüğü, yaşanan kazada davalının sigortalısı olan aracın tam kusurlu olduğu, hasarın tazmini için sigorta şirketine başvurulduğu, sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmaması nedeni ile ——- başvurulduğu, kararın icra yoluyla tahsil edilebildiği iddia edilmiştir. Davacının davaya konu tazminat talebi, davacının kaza sonrası davalıya yaptığı müracaat esnasında ödeme yapmamış olması, ödemenin —– kararı neticesinde yapılmış olması, süreç içerisinde döviz kurunda yaşanan artış nedeni ile alım gücünün azalmasından ileri gelmektedir. Davacı munzam zarar talebinde bulunmuştur.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; TBK’nun 122. maddesinde “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder” düzenlemesinin yer aldığı, düzenleme uyarınca munzam zararı talep edebilmek için alacaklının munzam (aşkın) zarar talebinde bulunabilmesi için, alacaklının temerrüt faizini aşan zararının olması, temerrüt ile munzam zarar arasında illiyet bağının bulunması, borçlunun kusursuzluğunu ispatlayamamış olması gerekeceği açıktır. Somut uyuşmazlıkta —– kararı neticesinde davacı tarafa hasar bedelinin faizi ile ödenmesine karar verildiği, davalı sigorta şirketi tarafından icra kanalı ile gerekli ödemenin yapıldığı, davacının aşkın bir zararının bulunduğunu ve bu durumun davalının kusurundan ileri geldiği hususunu ispat edemediği görüldüğünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 80,70 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davadan önce gidilen ara buluculukta devletçe karşılanan 1.560,00 TL ara buluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra ilgili tarafa iadesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 22/11/2023