Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/681 E. 2023/531 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/681
KARAR NO : 2023/531

ASIL VE BİRLEŞEN DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
ASIL DAVA TARİHİ : 31/10/2014
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 07/05/2015
KARAR TARİHİ : 07/07/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonunda,

GEREKÇE: Mahkememizin —- Esas sayılı dosyasına kaydedilen iş bu dava ve birleşen dosyada verilen 29/03/2016 tarihli ilk kararda;

” ASIL DAVADA İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı aleyhine —-.icra Müdürlüğü’nün —–. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını ve 24/04/2011 – 31/07/2010 – 08/11/2009 – 06/07/2008 tarihli genel kurul kararları gereğince aidat borçlarının tahsilinin istendiğini, borçlunun icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, takibe konu alacağın ödenmemesi sebebi ile yapılmış bulunan itirazın iptali ile takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

BİRLEŞEN DAVADA İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı kooperatif tarafından 08/09/2013 tarihli 2012 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan karar gereğince borçluya ait ödenmeyen üye aidat alacağının şifahi taleplerine rağmen ödenmediğini, bunun üzerine borçlu aleyhine —-İcra Müdürlüğü —-esas sayılı dosyası ile ilamsız ira takibi yaptırdıklarını, borçlunun icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, takibe konu alacağın ödenmediğini, bu nedenle itirazın haksız ve hukuki nedenden yoksun olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 749 parsel — blok —–nolu dairenin tapusunun 09/07/2007 tarihinde müvekkil adına düzenlendiğini, —–. icra Müdürlüğünün —– sayılı dosyasına 930,00 TL, —–İcra Müdürlüğünün —– saytlı dosyasına 970,00 TL, 05/12/2008 tarihinde Av.—– hesabına üçüncü taksit olarak 977,00 TL, 05/12/2008 tarihinde —–borcuna istinaden 3.500,00 TL ödendiğini, müvekkili icraya veren yönetimin yönetime gelmeden önce icra takibine konu borçların ödenmemesi gerektiği vaatleri ile yönetimi kazandığını, borcun kalem kalem açıklanması gerektiğini, dairenin satılmış olması nedeniyle kooperatif üyeliğinin sona erdiğinin kabulü gerektiğini, iptal davası için sürenin geçirildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Celp edilen —- İcra Müdürlüğü’nün —– sayılı dosyasının incelenemesinde; davacı tarafın kooperatif aidatı alacağına istinaden 06/06/2014 Tarihinde 900,00 TL asıl alacak 87,45 TL işlemiş faiz olmak üzere 987,45 TL alacaklarının tahsili için icra takibi başlattıkları, davalı tarafın süresi içerisinde yapmış oldukları itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Celp edilen —-. İcra Müdürlüğü’nün—-. sayılı dosyasının incelenemesinde; davacı tarafın kooperatif aidatı alacağına istinaden 11/04/2012 Tarihinde 8.490,00 TL asıl alacak 3.662,49 TL işlemiş faiz olmak üzere 12.152,49 TL alacaklarının tahsili için icra takibi başlattıkları, davalı tarafın süresi içerisinde yapmış oldukları itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın davalının kooperatif üyeliğinin devam edip etmediği, ediyorsa kendisine tahsis edilen konutu davalının satmış olmasının sonuca etkili olup olmadığı, kooperatif genel kurul kararları uyarınca takip tarihi itibariyle talep edilen davacı alacağı bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.Tarafların delilleri toplanarak, davacı tarafın tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından, TTK 83-85.maddeleri ile HMK 222.maddesi uyarınca davacı tarafın tüm yasal ticari defterleri (defteri kebir, yevmiye, envanter defterleri ile ve var ise muavin kayıtları ve dayanak belgeleri) ve karar defterleri üzerinde mali müşavir ve kooperatif uzmanı bilirkişilerden oluşturulan heyete inceleme yaptırılarak teknik ayrıntıları gösterilen dosyada mübrez 25/05/2015 tarihli bilirkişi raporu ve kök rapora itirazların karşılanması ve birleşen dava yönünden alacağın tespiti için 26/01/2016 tarihli ek rapor tanzim ettirilmiştir.
Dosyada mübrez bilirkişi raporlarınının sonuç bölümünde; asıl dava yönünden, davacının yapılmış bulunan icra takibi dolayısıyla 8.490 TL. aidat alacağı konusunda yapmış olduğu itirazın iptali talebinin haklı olacağına, işlemiş faiz olarak 1.551,93 TL talep etmekte haklı olacağına, 2.110,56 TL işlemiş faiz taleplerinin haklı olmadığı, birleşen dava yönünden, davacının 900,00 TL asıl alacak ve 30,19 TL faiz alacağı yönünden itirazın iptali taleplerinde haklı olacağı belirtilmiştir.Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre; davalının halen davacı kooperatife üyeliğinin devam ettiği anlaşılmıştır. Kooperatif üyeleri, geçerli olan genel kurul kararları uyarınca üyelikleri devam ettiği sürece belirlenmiş olan aidatları ödemekle yükümlüdürler. Davacı icra takipleriyle asıl davada 2008, 2009, 2010 , 2011 ve birleşen davada 2013 tarihli genel kurul kararları uyarınca ödenmeyen aidat bedellerinin tahsilini talep etmiştir. Bilirkişi heyetince davacının asıl ve birleşen dosyada davalının takip tarihleri itibariyle borçlu olduğu miktarlar hesaplanmıştır. Bilirkişi raporundaki tespitler ve hesaplama yöntemi denetlenip mahkememizce benimsenerek karara dayanak teşkil ettirmiştir. Davalı taraf tespit edilen alacakların ödendiğini veya ödenmemesi gerektiğini yasal delillerle inandırıcı bir şekilde kanıtlamakla yükümlüdür. Somut olayda belirtilen şekilde davalı tarafça belge sunulmadığı gibi itirazlarının mahiyeti itibariyle genel kurul kararlarının haksızlığı ve davacı kooperatifin yönetim biçimine ilişkin olup sonuca etkili görülmediğinden asıl ve birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilerek bilirkişi raporundaki miktarlar dikkate alınarak aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-Asıl dava yönünden;
Davanın kısmen KABULÜ ile;
—- İcra Müdürlüğünün ( kapatılan—– İcra Müdürlüğü ) —-Esas sayılı takip dosyasına davalının itirazının İİK’ nun 67. maddesi uyarınca kısmen iptali ile takibin 8.490,00 TL asıl alacak ve 1.551,93 TL işlemiş faiz olmak üzere asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %18 temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alacak likit ve itiraz haksız görüldüğünden İİK’ nun 67/2. maddesi uyarınca alacağın %40′ ı olan 4.016,77 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline,
a-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 685,96 TL harçtan, peşin alınan 146,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 539,11 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 146,85 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
c-Davacı tarafça yapılan 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 98,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.098,00 TL nin kabul ve ret oranına göre 1.733,63 TL nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, 364,37 TL nin davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Davalı tarafça sarf edilen 19,00 TL posta giderinin kabul ve ret oranına göre 3,30 TL nin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine, 15,70 TL nin davalı üzerinde bırakılmasına,
e-Davacı taraf yararına AAÜT uyarınca 1.800,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
f-Davalı taraf yararına AAÜT uyarınca 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
g-Kullanılmayan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
2-Birleşen —-ATM nin—– Esas sayılı dosyası yönünden;
Davanın kısmen KABULÜ ile;
—-İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı takip dosyasına davalının itirazının İİK’ nun 67. maddesi uyarınca kısmen iptali ile takibin 900,00 TL asıl alacak ve 30,19 TL işlemiş faiz olmak üzere asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %18 temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alacak likit ve itiraz haksız görüldüğünden İİK’ nun 67/2. maddesi uyarınca alacağın %20′ si olan 186,03 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline,
a-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 63,54 TL harçtan, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 35,84 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
b-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 27,70 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
c-Davacı taraf yararına AAÜT uyarınca 930,19 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
d-Davalı taraf yararına AAÜT uyarınca 57,26 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
e-Kullanılmayan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine, “
KARAR VERİLMİŞ OLUP;
Söz konusu bu karar davalı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay — Hukuk Dairesinin —- Esas – — sayılı ve 03/12/2019 tarihli hükmünde;
Birleşen dosyada verilen kararın kesin nitelikte olması sebebiyle birleşen dosyaya yönelik temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, asıl davada ise, davalının ödeme iddiasının bulunduğu dosyalar ve bu icra dosyaları kapsamında avukata yapıldığı iddia edilen ödemeler üzerinde durularak bu ödemelerin kooperatif lehine yapılmış halinde aidattan mahsubu gerekeceğinden kooperatif lehine yapıldığının kabulü halinde davalının diğer ödemeleri de nazara alınarak sonuç itibariyle borcunun bulunup bulunmadığı hususunda ek rapor alınıp, oluşacak duruma uygun bir karar verilmesi gerektiği sebebiyle hükmümüz bozulmuş; Bozma ilamı üzerine dosya mahkememizin —-Esas —–Karar sayılı dosyasına kaydedilmiş,Yargılamaya devam edilirken davacının vekilinin davanın konusuz kaldığını, tarafların karşılıklı olarak anlaşarak bozma ilamından önce ancak mahkememizce bozulan karar verildikten sonra bir araya geldiklerini, tüm alacaklarının davalı tarafça ödendiğini, herhangi bir alacak kalmadığını, yargılama gideri ve vekalet ücretini de aldıklarını, hatta karşı tarafa da bir miktar vekalet ücreti ödediklerini bu nedenle davanın yargılama gideri ve vekalet ücretleri yönünden konusuz kaldığını beyan etmesi üzerine davacının davalı tarafın iddia ettiği kısmi ödemeler mevcut olsa dahi büyük ölçüde alacaklı olduğu hususunda bozmadan sonra toplanan deliller çerçevesinde aidat alacağından kaynaklanan bu alacaktan ötürü samimi beyanlarıyla birlikte davanın konusuz kaldığı nazara alınarak karar verildiği, karşılıklı olarak tarafların birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti alacaklarının da bulunmadığı sebebiyle bu yönden de hüküm oluşturulmadığı;
Ancak, davalı vekilinin söz konusu hükmü temyiz ettiği taraflar arasında herhangi bir sulhün bulunmadığını bildirdiği,
Temyiz incelemesi üzerine Yargıtay —-. Hukuk Dairesinin —- Esas —– Karar sayılı hükmünde:
” Yapılan incelemede, taraflar arasında davalı tarafça kabul edilen bir sulh anlaşması yoktur. Davalının, cebri icra tehdidi altında ödeme yaptığı savunması da bulunmuştur. Mahkemece rızai ödeme ve sulh iddiası ile ilgili davalı beyanı da alınarak sonuca göre sulh anlaşması varsa sulhe göre; sulh anlaşması yok ise bozma ilamı doğrultusunda işin esasına göre karar verilmesi gerekirken, davacının tek taraflı beyanı esas alınarak bu beyan doğrultusunda karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir. Kabule göre de, mahkemece davalı vekilinin verdiği mazeret dilekçesinin kabulüne karar verilmesine rağmen hüküm verilmiş olması da doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA,” ŞEKLİNDE mahkememiz kararının bozulduğu,Bozma üzerine mahkememizin —– Esasına kaydedilen davada,Öncelikle mahkememizce, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda öncelikle taraflar arasında gerçekten bir sulh bulunup bulunmadığı araştırılmış ancak taraflar arasında gerçekleşen bir sulhün bulunmadığı tespit edildiği için yeniden dosyanın değerlendirilmesine başlanmış,Mahkememizce, Yargıtay bozma ilamı çerçevesince icra dosyaları üzerinden ve davalının ödeme belgeleri üzerinden uzman hesap bilirkişisinden rapor alındığı,
Uzman bilirkişi yapmış bulunduğu incelemede, asıl davaya yönelik ödeme savunmaları ve bu bağlamda davalının ibraz ettiği belgelerin incelenmesinde, itirazın iptaline ilişkin takip dosyasında aidat ödemelerine ilişkin ve mükerrerliğin talep edilen dönem aidatlarının tarihi ile dayanılan ödeme belgesi tarihi ve ödeme belgelerinde yer alan açıklamalar dikkate alındığında itirazın iptali dosyasındaki en eski tarihli takibe konan 2009 Şubat aidatı istemiyle mükerrer bir tahsilat ve talep olarak değerlendirilmediği zira davacı ödemelerinin icra takibi döneminden çok önceki dönemlere ait olduğu takibe konu dönemden çok önceki dönemlere ilişkin olduğu, bu nedenle asıl dava yönünden 8.490,00 TL asıl 1.551,99 TL birikmiş faiz alacağının söz konusu olduğunu,
Birleşen dosyada ise, davalının cevap dilekçesinde dosyaya konu takip nedeniyle miktar açısından bir ödeme itirazının bulunmadığı, talebin genel kurul kararına dayanmadığı yönünden bir itirazının bulunduğu, bu nedenle miktar yönünden bir araştırma yapılmasına gerek bulunmadığı hususlarını rapor edildiği,Bilirkişi raporunun Yargıtay bozma ilamına uygun olduğu, bu nedenle hükme esas teşkil edeceği değerlendirilmiş;Davalı vekili son celsede davalı asili de yanında getirmiş, davalı asil ve vekili yazılı beyanlarında, davanın reddine karar verilmesini, zira, ortada mükerrer bir alacağın söz konusu olduğunu, davamıza ve icra takibine konu alacakların dayanağı olan genel kurul kararının esasen 2008 ve 2009’a ve bundan öncesine ait olan ödenmemiş üye borçlarına ilişkin bir karar olduğu, ancak davalının evvele ilişkin bu borçları ödemiş olduğunu bu nedenle takip dayanağı olan genel kurul kararlarına ilişkin eski dönem yönünden herhangi bir borcu bulunmadığını iddia etmişse de; genel kurul kararlarının iptal edilinceye kadar geçerli olacağı, kendisini de borçlu gösteren genel kurul kararlarının iptalini talep etmediği, kararın geçerli olduğu, bu nedenle takip konusu olan alacaktan borçlu olmadığının söylenemeyeceği nazara alınarak,Bu nedenle asıl dava yönünden davacının icra takibine koyduğu alacaktan dolayı kooperatifin icra takibinde haklı olduğu, kesinlik sınırı içinde kalan birleşen dosya yönünden de kooperatif alacağının aynı sebepten dolayı geçerli olduğu, bu nedenle davacı lehine hüküm oluşturmak gerektiği,Ancak, böyle bir hükmün kurulmasının mümkün olmadığı zira davacı vekili tarafından açık açık tüm alacaklarının tahsil edildiğinin bildirildiği hatta vekalet ücreti ve yargılama giderlerini de aldıklarının bildirildiği, bu durumda hem asıl dava için hem de birleşen dava için alacağın sona erdiğinin davacı vekilince kabul edildiği, artık davalı aleyhine bu beyana rağmen ve sulh gerçekleşmemesine rağmen hüküm oluşturulamayacağı, iş bu dava ve birleşen dava yönünden bir önceki olduğu gibi dosyaların konusuz kaldığı yönünde hüküm oluşturulabileceği; birleşen dosya yönünden temyiz itirazları reddedilmiş olsa dahi açıkça bir onama bulunmadığından ve esasen ödeme itirazı karar kesinleşinceye kadar her zaman mümkün olup davacı vekili tarafından da yargılama devam ederken tüm alacakların tahsil edildiğine dair beyan nedeniyle birleşen dosyada da bir önceki bozmaya konu kararımız gibi karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği ve o kararın miktar yönünden kesin olması nedeniyle artık mahkememizin 21/02/2020 tarihli kararının geçerli olacağı bu dosyada da asıl dava yönünden davanın konusuz kaldığına karar verilmesi gerektiği,
Dava konusuz kaldığında yargılama giderleri ve vekalet ücretinin dava anındaki haklılığa göre değerlendirileceği, dava anında yukarıda izah edildiği üzere davacının haklı olduğu ancak vekalet ücretini ve yargılama giderlerini aldığını açıkça beyan etmesi karşısında artık bozulan ikinci kararımızdan önceki yargılama giderlerinin tahsiline karar verilemeyeceği ancak son bozmadan sonra son yapılan yargılama aşamasındaki harcamalardan davalı tarafı sorumlu tutmak gerektiği yine vekalet ücreti yönünden de davacı tarafın vekalet ücretini tahsil ettiğini bildirmesi karşısında ve davada tek bir vekalet ücreti olacağından o beyandan sonra verilen kararın bozulmasının vekalet ücreti alacağını değiştirmeyeceği davacıya yeniden bir vekalet ücreti verilemeyeceği nazara alınarak sadece son bozmadan sonraki yargılama giderlerine hükmetmek suretiyle aşağıdaki karar tesis olunmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Her ne kadar taraflar arasında bir sulh yapılmadığı tespit edilmiş ise de;
Davacı vekilinin 21/02/2020 tarihli celsede tüm alacaklarını tahsil ettiklerini yargılama giderleri ve vekalet ücretleriyle birlikte tahsil ettiklerini bildirmiş olması ve bu beyanın bağlayıcılığı sebebiyle;Dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Kök dosyada alınan harcın maktu harçtan eksik 33,05 TL ilam harcının dava anında haksız bulunan davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,Birleşen dosyada alınan ilam harcının maktu ilam harcından mahsubuyla eksik 152,20 TL ilam harcının dava anında haksız bulunan davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan yargılama giderlerinden sadece son bozmadan sonra karşılanan 3 elektronik 2 normal tebligat 58,50 TL gideri ile 2.250,00 TL bilirkişi ücreti toplamı 2.835,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, e-duruşma yoluyla katılan davalı vekilinin varlığında, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde—-Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.