Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/51 E. 2023/407 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/51 Esas
KARAR NO: 2023/407
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ: 19/01/2022
KARAR TARİHİ: 25/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA:Davacı vekili, dava dışı —– verdiği bir krediden dolayı iki adet icra takibi yapıldığını; bunlardan birinin rehinin paraya çevrilmesi yoluyla—– dosyasında, diğerinin ise genel haciz yoluyla da ——— sayılı dosyasında başlatıldığını; aynı borç için bu iki icra takibine başvurulmasına rağmen ve rehinli aracın satılıp parasının tahsil edilmesine rağmen; müvekkilinin de borçlu olarak gösterildiği genel haciz yoluyla yapılan takibe de haksız olarak devam edildiğini; davalının ise, kredi veren bankadan alacak ve dava haklarını temlik alan olarak genel haciz yoluyla icra takibine devam ettiğini; bu kredi borcunun rehinli aracın satışıyla kapatılmasına rağmen genel haciz yoluyla takibe devam eden davalının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının artık bu krediden dolayı herhangi bir borcunun kalmadığını belirterek, genel haciz yoluyla yapılan takipten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini ve davalıdan %20 kötü niyetli takip tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili, kredinin tüketici kredisi olduğunu, bu nedenle mahkememizin değil Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunu savunduğu; ayrıca rehinin paraya çevrilmesi ve bedelinin tahsilinden sonra geriye kalan alacağın kredi veren ——– tarafından kendilerine temlik edildiğini; rehinin paraya çevrilmesiyle yapılan takipte tahsil edilen paranın borca yetmediğini, davacının borcunun devam ettiğini, bu nedenle icra takibinde haklı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesine, davacıdan %20 oranında kötü niyetli dava tazminatı tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, İİK 72 madde gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Davacımızın, dava dışı ——alınan krediden dolayı borçlulardan biri olduğu, bankanın bu kredi borcundan dolayı biri rehinin paraya çevrilmesi yoluyla diğeri de genel haciz yoluyla iki adet icra takibi başlatıldığı, rehinin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibin sonuçlandığı ve rehin konulan aracın satılıp parasının tahsil edildiği, kredi veren bankanın da davalıya kalan alacakları yönünden temlikte bulunduğu ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki ihtilafın, genel haciz yoluyla başlatılan ——sayılı dosyasında artık davacımızın da içinde olduğu borçlular aleyhine takip edilecek herhangi bir borcun kalıp kalmadığı ve bu çerçevede genel haciz yoluyla takibin devam edip etmeyeceği hususunda toplanmaktadır.
Her ne kadar davalı taraf söz konusu kredinin tüketici kredisi olmaı nedeniyle mahkememizin görevine itiraz etmiş ise de, icra dosyasında da mevcut olan kat ihtarında kredinin ticari kredi olduğunun açıkça yazılı olduğu; ayrıca krediyi de ticari şirketin kullandığı, davacının ve diğer şahısların kefil sıfatıyla kredi sözleşmelerine katıldığının kat ihtarından belli olduğu nazara alındığında; icra dosyasına yanlışlıkla kredinin tüketici kredisi yazmasının sonucu değiştirmeyeceği, mahkememizin görevli olduğu belirlenmiştir.
Bu nedenle öncelikle, davacımızın çekmiş bulunduğu krediye ilişkin belgeler, kredi sözleşmesi, yapılan ödemeler, ödenmeyen taksitler, hesap ekstreleri getirtilmiş; kredi sözleşmesinin aynı zamanda bir delil sözleşmesi niteliğinde bulunduğu, zira, bu kredi sözleşmesinden kaynaklı ihtilaflarda bankanın kayıtlarının delil teşkil edeceği hususunun taraflarca kararlaştırıldığı görülmüş; bu çerçevede öncelikle, sözleşmeye göre borcun hesaplanması, ortaya çıkan borçtan rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip sonunda tahsil edilen paranın çıkarılması ve genel haciz yoluyla yapılan takip yönünden davacının kalan bir borcunun bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiği mahkememizce belirlenmiş, deliller de bu çerçevede toplanmıştır.
Gerekli olan evraklar celp olunduktan sonra mahkememizce bankacı ve hukukçu hesap bilirkişisinden rapor alınmış olup; bilirkişilerden 23/01/2023 tarihli raporlarında, kredi veren banka tarafından 08/09/2009 günü rehinin paraya çevrilmesi yoluyla davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı, 25/06/2010 tarihinde rehinin paraya çevrildiği; 25/06/2010 tarihi itibariyle kredi sözleşmesi gereğince bankanın davacıdan olan alacağının 25.311,50 Euro’ya ulaştığı, rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip sonunda 39.128,84 TL’nin tahsil edildiği, bunun Euro’ya çevrilmesi ile geriye kalan Euro cinsinden banka alacağının 9.441,00 Euro olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunda, yapılan tahsilatın öncelikle faiz ve ferilerine özgüllendiği, bu nedenle tahsilatın yapıldığı 25/06/2010 tarihine kadar artık işlemiş faiz, —– gibi faiz ve ferilerinin kalmadığı, sadece asıl alacak olarak kalan ——- itibaren bu bedelin tahsili tarihine kadar %9,2 oranında temerrüt faiz ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi ödenmek suretiyle genel haciz yoluyla olan icra takibine devam edilebileceği;
Oysa genel haciz yoluyla yapılan takipte 23.309,79 Euro asıl alacak, 203,00 Euro işlemiş faiz, —- talep edildiği; ancak takibin TAHSİLDE TEKERRÜR OLMAMAK KAYDIYLA başlatıldığı, buradaki amacın rehinin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibindeki muhtemel tahsilatlarla tekerrür edilmemenin kastedildiği; fakat rehinin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan tahsilata rağmen ve tahsilattan sonra da icra takip dosyasına alınan ödemenin yansıtılmadığı, bu nedenle borcun kalan kısmı dışındaki kısım yönünden davacının dava açma tarihindeki haklılığının söz konusu olduğu nazara alınarak hüküm kurulmuş;
Aynı kredi borcundan dolayı aynı anda hem genel haciz yoluyla hem de rehinin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin başlatılmasının bazı şartlarla mümkün olduğu, rehin bedelinin üzeri için genel haciz yoluna gidilebileceği, zaten her iki icra takibinin de tahsilde tekerrür etmemek üzere başlatıldığı; kaldı ki, rehinin ana borç için verildiği, kefillerin borcu için verilmediği; ancak rehinin paraya çevrilmesi yoluyla bir kısım tahsilat yapıldıktan sonra kalan kısım üzerinden icra takibini devam ettirmek gerekirken, kredi veren bankadan temlik alan davalımızın icra takibine tümden devam etmesinin haksız olduğu; ancak bir miktar alacak kaldığından dolayı alacağın bir senaryo olmadığından dolayı davacının talep ettiği kötü niyetli takip tazminatına hükmedilemeyeceği; reddedilen kısım yönünden ise, talebin kabulü için verilmiş bir ihtiyati tedbir kararı ile icra veznesine girecek paranın davalıya ödenmesinin gecikmiş olması gerekeceği; mahkememizce verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından kötü niyetli dava tazminatı şartlarının da oluşmadığı sebebiyle bu tazminatlara da karar verilmemiş, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, davacı taraf dava dilekçesinde dava miktarını her ne kadar 866.000,00 TL olarak göstermiş ve bu miktar üzerinden harç karşılamış ise de, menfi tespit istenen icra takibinin tamamının asıl alacak ve ferileriyle birlikte 23.522,94 Euro olduğu, bunun dava tarihindeki karşılığının 362.958,96 TL olduğu nazara alındığında; mahkememizce takip talebindeki miktar nazara alınmış, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden 866.000,00 TL olarak hatalı gösterilen rakam kullanılmamıştır.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davacı aleyhine davalımız tarafından yürütülen ——dosyasındaki takibin 9.441,00 Euro asıl alacak ve 25/06/2010’dan itibaren bu bedele ödeninceye kadar yıllık %9,2 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi ödenmek suretiyle davacı borçlumuz aleyhine takibin bu şekilde devamını sağlayacak biçimde;
İcra takibinin kalan kısmından dolayı davacımızın davalımıza bu icra takibinden dolayı borçlu olmadığının TESPİTİNE,
Davacının kötü niyetli takip tazminatı talebinin şartları oluşmadığından dolayı reddine,
Davalının kötü niyetli dava tazminatı talebinin de şartları oluşmadığından reddine,
Alınması gereken 24.793,72 TL ilam harcından peşin olarak karşılanan 14,789,12 TL’nin mahsubuyla eksik 10.004,60 TL ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 14.869,82 TL peşin harç ve ilam harcının tamamı ile 12 elektronik tebligat gideri 60,50 TL ile bilirkişi rapor ve ek rapor gideri 6.000,00 TL’nin kabul ve ret oranları gereğince 2.432,50 TL’lik kısmının toplamı 17.302,32 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, 22.851,25 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım yönünden hesaplanan 32.959,30 TL nispi vekalet ücretinin de davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —— Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.25/05/2023