Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/386 E. 2023/41 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/386 Esas
KARAR NO : 2023/41

DAVA : 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring Ve Finansman Şirketleri Kanunundan Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/05/2022
KARAR TARİHİ : 26/01/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan
Zarar Nedeniyle) davasının yapılan yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili ile davalı arasında 30.09.2020 tarihinde Serbest Tasarruf Planı sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmenin Hizmetin Tanımı ve Kapsamı başlıklı 3.maddesi gereğince Sözleşmede Çözüm tasarruf tarafından müşteriye sunulan bir hizmet olduğunu, bu hizmetin müşteriye belirli bir zaman dilimine yayılmış ödemeler karşılığında, benzer müşterilerden ihtiyaçları doğrultusunda oluşturdukları tasarruf programlarında yapılan ödemeler neticesinde oluşan toplu parasal değeri müşterileri arasında sözleşmede belirlenen kurallar çerçevesinde kullandırmak suretiyle müşterilerinin arsa, konut, taşıt, ihtiyaç, finansman vb. kıymetleri almasını sağlama hizmeti olarak tanımlandığını, Çözüm Tasarruf sağladığı bu hizmetin karşılığında çalışma bedelini peşin olarak aldığını, sözleşmenin içeriğinden dolayı davalı tarafından müvekkiline vade tarihleri belirli olan ve toplamda 28 taksitten oluşan ve bu taksitlerin düzenli ödenmesi neticesinde 70.000,00 TL tasarruflu finansman bedeli alacağı sunan serbest bir tasarruf planı hazırlandığını, bu plana göre müvekkilinin çalışma bedelinin 3,500.00 TL olduğunu, peşinatın 22,300.00 TL olduğunu, 27 ayrı taksitte ödeyeceğini, 1 (bir) taksit tutarının 1,720.00 TL olduğunu, toplam ödemenin 46,440.00 TL olduğunu, son taksit tutarının 1,260.00 TL olduğunu ve toplamda 73.500,00 TL ödeme yapacağını, davalı tarafın söz konusu sözleşme ile müvekkiline, çalışma bedeli, peşinat ve ilk 4 taksit tutarı olmak üzere toplam 32,680.00 TL ödediği takdirde ara ödeme olarak 70.000,00 TL tasarruf finansman tutarı olarak adlandırılan alacak kalemine hak kazanacağını vaat ettiğini, bu husus sözleşmenin Tasarruf Finansman Tutarının teslim tarihi, Çözüm Tasarrufu ve Müşteri arasında sözleşme tarihi itibari ile belirlendiğini, bu düzenlemeyle uyumlu olarak tasarruf finansman teslim tarihinin Aralık 2020 olarak kararlaştırıldığını, müvekkilinin, sözleşmeyle üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, çalışma bedelini, peşinatı ve ilk 4 taksiti ödediğini, bunun üzerine, hak kazandığı tasarruf finansman tutarı olan 70.000,00 TL’nin tarafına teslimini istediğini ancak 70.000,00 TL ödenmediğini, müvekkilinin bunun üzerine, vade tarihi 01.01.2021 olan 6. taksidi ve devamını ödemediğini, davalının sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmediğini, sözleşmenin davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiğini ve müvekkilini zarara uğrattığını, davalı şirketin, müvekkili ve kefilleri aleyhine, aslen hak kazanmış olmadığı sözde alacağı için kötü niyetle icra takibi başlattığını, müvekkilinin sözleşmeye kefil olan kişilerin ve kendisinin mal varlıklarına haciz gelir korkusuyla dosya borcunu haciz tehdidi altında ödediğini, davalı şirketin müvekkilinden alacağını bu yolla tahsil ettiğini müvekkilinin manevi olarak çöküntü yaşadığını, oldukça zor günler geçirdiğini, özellikle sözleşmenin yapıldığı dönem evli ve çocuklu olan müvekkilinin, davalı şirkete olan borcu yüzünden eski eşinin üzerinden kredi çekerek borcu bu şekilde ödemek zorunda kaldığını sonrasında eski eşi ile şiddetli geçimsizlik yaşamasına ve evlilik birliğinin son ermesine neden olduğunu, müvekkilinin işsiz ve bekar bir anne olduğunu bu sebeple davanın kabulüne, sözleşme şartlarına aykırılık nedeniyle görülen zarar ve manevi çöküntü için 3.500,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın en yüksek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu Serbest Tasarruf Planı Sözleşmesinin, müvekkili şirket tarafından davacıya taşıt edinimi için tasarruf finansmanı sağlanması hizmetine yönelik akdedilmiş olduğunu, davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlığın tüketici uyuşmazlığı olduğunu, bu sebeple davanın görevsiz mahkemede açıldığını görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirketin tasarruf finansman yöntemini kullanarak gerçek ve tüzel kişilere belirli gruplar oluşturarak bir araya getirilmesini ve bu sayede konut, iş yeri ve taşıt edindirme işlemlerinin yürütüldüğünü, sektörde faaliyet gösteren bir —— şirketi olduğunu, müvekkili şirketin kendisine başvuran davacıya, şirketin finansman desteğinin oluşması için verdiği hizmet ve organizasyon yöntemleri olan Sıra Tespitli Yöntem olan çekilişli yöntem ve Serbest Planlı Yöntem olan bireysel yöntemlerinden bahsettiğini, davacının sunulan bu yöntemlerden finansman elde etmek istediğini belirttiğini, bu tercihinin akabininde davacıya, tercih etmiş olduğu tasarruf sistemi ile alakalı herhangi bir karışıklığa mahal vermeyecek şekilde gerekli tüm ayrıntılı bilgiler verildiğini ve imzalanan sözleşme metinlerinin tek tek açıklanarak davacıya okuma imkanı tanındığını, gerekli müzakerelerin yapıldığını, davacı tarafından okunan ve madde madde anlatılıp değerlendirilen Serbest Planlı Tasaruf Sözleşmesini 17.08.2020 tarihinde imzalandığını, karşılıklı hak ve yükümlülükleri doğurduğunu, davacının tüm sözleşme ve eklerini okuduğunu kendi el yazısıyla tüm sayfalara okudum, anladım yazarak imzaladığını, ödeme planındaki 70.000,00 TL’lik konut finansmanını elde edebilmek için müvekkili şirketin sunduğu tasarruf finansman programına dahil olduğunu ve sözleşmesel yükümlülüğü gereği müvekkili şirkete organizasyon ücreti olarak belirlenen 3.920,00 TL’yi ödemeyi taahhüt ettiğini, davacının evraklarını teslim etmesinin akabininde Aralık 2020 ayında sözleşme konusu 75.000,00 TL finansman tutarının teslim edileceği tarih olduğunu, ancak davacının finansman teslimi yerine ödemiş olduğu bedellerin iadesini istediğini, davacının müvekkili şirkete toplamda organizasyon bedeli olan 3.920,00 TL hariç toplamda 32.680,00 TL ödeme yaptığını, müvekkili şirket tarafından davacıya 12.02.2021 tarihinde 35.000 TL ödeme yapıldığını, organizasyon bedelinin müvekkili şirkette kalması gerekirken sehven tamamının iade edilmesi ve fazla bakiye ödeme yapılması sebebiyle 1.900,00 TL ve 3.920,00 TL olmak üzere toplam 5.820,00 TL’nin iade tahsilatı için ——-sayılı takip başlatıldığını, fazladan iade edilen tutarın tahsil edildiğini, davacının iddia ettiği gibi müvekkili şirket tarafından herhangi bir sözleşme feshi durumu bulunmadığını aksine davacının iptal dilekçesini imzalaması üzerine sözleşmesi sona erdiğini, davacının talebi üzerine ödediği bedellerin davacıya iade edildiğini, imza tarihinden itibaren on dört günlük cayma süresi geçtikten sonra sözleşmesini iptal ederek ödediği bedellerin iadesini istemesi durumunda ancak müşterinin ödediği organizasyon bedeli dışında kalan tasarruf birikimlerinin iade edileceği hükmüne istinaden çalışma bedelinin iadesinin mümkün olmadığını, davacının manevi tazminat talebinin dayanaktan yoksun olduğunu, davacıya sehven fazla iade edilen tutarların iadesinin davacı tarafından sağlanmamış olması sebebiyle hakkında icra takibi başlatıldığını ve müvekkili şirketin alacağınım tahsil edildiğini, davanın görevli mahkemede açılmaması sebebiyle görevsizlik kararı verilerek usulden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle Finansal Kiralama Kanunu,Taraflar arasındaki sözleşme ve ihtarnameye ilişkindir. 28.11.2013 tarihli —— yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87. maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi , tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan ,eser ,taşıma ,simsarlık, sigorta ,vekalet , bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez .Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.”düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir. Davacının aracı tüketici sıfatıyla aldığı, ilk yapılan satışın ticari olması davacının da yaptığı işlemin ticari olduğu anlamına gelmediği, tüketici sıfatıyla yapılan işlemin ticari olması kabul edilemeyeceğinden, 6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekmektedir.Taraflar arasında serbest tasarruf planı sözleşmesi ihtilafının olduğu, sözleşme kapsamında davacının belli bir zaman dilimine yayılması ödemeler karşılığında aynı durumda bulunan şahıslar arasında arsa konut ——-finansal vb. hizmetlerin verildiği, davacının gerçek kişi olduğu, tüketici konumunda olduğu, TTK ve devamı maddelerinde yer alan mutlak ticari davalarından olmadığı, ——-Hukuk Dairelerince bu tarz davalara tüketici mahkemelerince bakıldığı nazara alınarak mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle açılan davanın USULDEN REDDİNE
2-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden veya kanunyoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulduğu takdirde dosyanın görevli NÖBETÇİ ——- ADLİYESİ Tüketici Mahkemesine HMK 20 maddesi gereğince GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı.