Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/273 E. 2023/423 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/273 Esas
KARAR NO : 2023/423

DAVA : Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2022
KARAR TARİHİ : 31/05/2023

Mahkememizde görülen Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—–. İcra Müdürlüğü’nün—— esas sayılı dosyasında alacaklısı —– borçlusu ise——olacak şekilde muvazaalı icra takibi başlatıldığını, icra dosyasından borçlu ——hakkında haciz işlemi uygulanmadığını, sadece müvekkili şirketin taşeron olarak çalıştığı ve başka bir şirkete ait olan şantiye alanında haciz işlemi uygulandığını, Müvekkili şirket ile dosya borçlusu şirket arasında herhangi bir ortaklık veya başkaca bir ilişkisinin bulunmadığını, ancak ticari hayatın gereği olarak müvekkili şirketin fatura karşılığı satın almış olduğu ürünlerden ötürü kısmi bir borcunun mevcut olduğunu, herhangi bir şirketten alınan ürün bedelinden ötürü borçlu olunması, o şirket ile ortak olduğu anlamına gelmediğini, bu durumda müvekkili şirkete İİK’nun 89/1 maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilebilecek iken hileli şekilde müvekkili şirketin işyerine haciz işlemi uygulandığını, davalı tarafın iş bu işlem ile faturadan kaynaklı icra takibi ve muhtemel itirazları bertaraf edebilmek ve böylece itirazın iptali davası ile uğraşmamak adına muvazaalı bir senet ile diğer davalıya başlattığı icra takibi ile müvekkili şirketin mallarını haczettirdiğini, müvekkili şirketin dava dışı —–sözleşme ile üstlenmiş olduğu inşaat işini yaptığı —–adresinde 17/07/2020 tarihinde —– İcra Müdürlüğü’nün ——Talimat sayılı dosyası ile haczin uygulandığını, bu işlem esnasında davalı şirket çalışanının tam da haciz saatinde şantiye alanına gönderildiğini ve gelen kişinin elindeki çantayı içeri bıraktıktan sonra müvekkili şirket yetkilisini dışarı davet ettiğini, tamda bu esnada çantanın kontrol edildiğini ve çantadaki borçlu şirkete ait belgelerin varlığı gerekçe gösterilerek haciz işlemi uygulandığını, kamera kayıtlarından borçlu şirket çalışanının elinde çanta ile haciz esnasında geldiği ve çantasını içeri bırakıp şirket yetkilisini dışarı çıkarttığı ve bu sayede işyerinde evrak bulunmuş gibi haciz uygulanmış olması davalıların birlikte hareket ettiğini kanıta olduğunu, haciz işlemi uygulanırken müvekkili şirketin faaliyet adresi yerine özellikle müvekkili şirketin iş yaptığı şantiye alanında asıl işverenin bulunduğu bir ortamda uygulandığını, bu haciz işleminin müvekkili ile işvereni olan —–Şirketi ile olan ilişkisini de bozduğunu, haciz tarihinde müvekkili şirkete ait eşyalara hileli bir şekilde haciz konulması nedeni ile —–. İcra Hukuk Mahkemesi’nin—– Esas, —— Karar sayılı dosyası ile istihkak davası açıldığını, müvekkili şirketin 05/08/2020 tarihinde haciz baskı altında iken icra dosyasına 99.662,62 TL’nin fazladan tahsil edildiğinin tespit edildiğini, —-. İcra Hukuk Mahkemesi’nin—— Esas sayılı dava dosyası ile açılan itsihkak davasının müvekkili şirket lehine sonuçlandığını beyan ederek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile 05/08/2020 tarihinde haciz baskısı altında icra dosyasına ödenen miktarın 32.932,27 TL’nin 05/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, haksız ve kötü niyetli haciz nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı itibar kaybı için 20.000,00 TL manevi tazminatın 17/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar uhtesinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı ——- vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Haksız haciz işlemi uygulandığını düşünen davacı tarafın haczin muvazaalı ve haksız olduğundan sebeple taraflarının da dosya borçlusu ve mağdur olduğu ilgili icra takibinden dolayı 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra işbu davayı ikame ettiğini, ayrıca; davanın zamanaşımı süresi geçtiğinden dolayı reddi gerektiğini, menfi tespit davası, muvazaalı icra takibinin iptali davası yahut istirdat davası açılmadan evvel iş bu davanın ikame edilmesinin dava türüne ve dolayısıyla görevli mahkemeye itirazlarının bulunduğunu, öncelikle işbu davanın yönetilmesi gereken tarafın diğer davalı —— olduğunu, çünkü karşı tarafın taleplerinin muhatabının ilgili icra dosyasının alacaklısı icra dosyasından hacze gelen tarafın——- olduğunu, müvekkili firmanın da ilgili icra takibinde borçlu olduğundan tüm icra takibi aşamaları ve hacizlerin müvekkili firma aleyhine de uygulandığını, davacı tarafın bir hak kaybına uğramışsa, bir tazminat talebi varsa elbette takibin alacaklısı olan davalıya gitmesinin esas olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ——vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın haczin muvazaalı ve haksız olduğundan sebeple icra takibinden 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra ikame edildiğini, bu nedenle zamanaşımı ve menfi tespit davası muvazaalı icra takibinin iptali davası yahut istirdat davası açılmadan evvel işbu davanın ikame edilmesi nedeni ile dava türüne ve dolayısıyla görevli mahkemeye itirazlarının bulunduğunu, diğer borçlu —— hakkında haciz işlemi uygulanmadığı hususununu doğru olmadığını, icra dosyasında borçlu sıfatı olan tüm firmalara ilgili icra takibinde borçlu olduğundan tüm icra takibi aşamaları ve hacizler ayırtı etmeksizin uygulandığını, Davacı tarafın kendi beyanları ile çeliştiğini, dava dilekçelerinde önce diğer davalı Borçlu—— ile dosya borçlusu şirket arasında herhangi bir ortaklık veya başkaca bir ilişki bulunmadığını iddia ettiğini, ardından ise fatura karşılığı ürün alışverişlerinin yapıldığından bahsedildiğini, bu nedenle davacı şirket ile dosya borçlusu şirket arasında organik bağ olduğunun sabit olduğunu, buna ek olarak ortada organik bir bağ olduğunun en önemli kanıtının hacze gidilen şantiye alanında davacı şirket ile dosya borçlusu şirket arasında ilişki olduğunu kanıtlar nitelikteki resmi evrakların icra memuru vasıtasıyla ele geçirildiğini, karşı tarafça davacının baskı altında iken icra dosyasına 99.662,62 TL’yi ödemek zorunda kalmasından bahsedildiğini ancak haklı olduğunu düşünen tarafça tedbir talepli takibin durdurulması istemli dava/menfi tespit davası gibi davalar açılabilecekken neden sözde borçlu olmadıkları bu meblağı ödemelerinin borçlu olunduğunun ikrarı anlamına geldiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, haksız hacizden kaynaklı davalılardan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın, dava haksız hacizden kaynaklı maddi manevi tazminat davası olup, davacının davalımız olan icra dosyası borçlusuna borçlu olarak gösterilmek sureti ile haciz yönünden de işlem yapıldığı, davacımızın da bir miktar 3. Şahıs konumundaki davalımızın borcu için ödeme yaptığı itilafsız olup, itilafın takip alacaklısı davalının kusuru ile haksız haciz olup olmadığı, kusuru bulunuyor ise bunun ne miktar maddi ve manevi tazminatı gerektirip gerektirmediği noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Dava dosyasının 28/09/2022 tarihli duruşmasında verilen ara karar gereğince; —— İcra Müdürlüğü’nün —–Esas sayılı dosyasından; ——yapılan 1. Ve 2. Haciz ihbarnamelerinin tebliğine ilişkin tebligat parçaları istenilmiş ayrıca; 1 ve 2. Haciz ihbarnaleri üzerine—– itirazda bulunup bulunmadığı bulundu ise sonucunun mahkememize bildirilmesi istenilmiş olup, İcra Müdürlüğü tarafından mahkememize verilen cevabı yazıda, —— Şirketine herhangi bir haciz ihbarnamesi gönderilmediği, itirazda da bulunulmadığı belirtilmiştir.
Dava dosyasının 03/05/2023 tarihli duruşmasında verilen ara karar gereğince; —–. İcra Müdürlüğü’nün ——Esas sayılı dosyasından; İcra veznesine yatan para olup olmadığı, yatırıldı ise kim tarafından yatırıldığı ve paranın kime ödendiği, eğer yatırılan para varsa ve ödenmediyse istihkak davasındaki karara istinaden davacı —–tarafından talep edildiğinde paranın ödenip ödenmeyeceği hususları sorulmuş olup, icra müdürlüğü tarafından mahkememize verilen cevabı yazıda, İstihkak iddia eden 3. Kişi —–tarafından 05/08/2020 tarihinde 99.662,62 TL dosyalarına ödeme yapıldığını, alacaklıya 05/08/2020 tarihinde 3. Şahıs tarafından yatırılan meblağın reddiyatının yapıldığını ve dosyanın infaz edilerek işlemden kaldırıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf —–. İcra Müdürlüğü’nün ——. Sayılı dosyasından alacaklısı olan davalı—– ile borçlusu diğer davalı—– Arasında muvazaalı icra takibi başlatıldığını, bu nedenle davacının dava dışı ——-sözleşme ile inşaat işini üstlendiği şantiye alanında haciz işlemi yapıldığını ve haciz baskısı altında iken icra dosyasına 05.08.2020 tarihinde ödeme yapıldığını ancak haksız hacizden dolayı maddi ve manevi zarar gördüğünü ileri sürmüş olup; davalılar ise cevap dilekçesinde davanın zaman aşımına uğradığını, tüm icra takibi aşamaları ve hacizlerin usulüne uygun yapıldığı bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır. Somut olay incelendiğinde; istirdat davasında İİK 72. Madde gereği bir süre vardır. Bu süre 1(bir) yıl’dır. Ödeme 05.08.2020’de yapılmış ve dava ise 12.04.2022’de açılmıştır. Bu süre geçmiştir. Ama TBK 77. Madde de düzenlenen bir nedensiz zenginleşme davası vardır. İstirdat davası ve nedensiz zenginleşme davası bazen iç içe girmektedir. İkisi arasındaki ayırıcı özellik nedensiz zenginleşmede yapılan ödemenin hatalı ama iradi olması, istirdat davasındaki ödemenin ise iradi olmayıp haciz baskısı altında olmasıdır. Ancak icra baskısı ile yapılan ödemeden sonra 1(bir) yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra icra baskısı ile yapılan ödemeden bir miktarının fazladan yapıldığı yani bir kısmının gerekli, bir kısmının gereksiz olması halinde sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği paranın istenebilmesi mümkündür. Eldeki dava da bu nedenle İİK 89 madde değil TBK 77 madde gereği talep ele alınmış ve 2 yıllık zaman aşımı süresinin 29.04.2021 tarihli icra dosyası rapor tarihinden başlasa dahi dolmayacağı kabul edilerek davalıların zaman aşımı talebi yerinde görülmemiştir. Davacı yanca manevi tazminat ise TBK gereği istemiş olup; hacizli malların davalı —— ait, sadece ödemenin bir kısmının hatalı olmasının davacının tüzel kişiliğinin manevi şahsiyetine yönelik bir işlem sayılamayacağı sebebiyle yerinde görülmemiştir. Dava da her ne kadar icra borçlusu ve alacaklısı birlikte davalı gösterilmiş ise de ; her iki davalı arasında muvazaaya dayanıldığı, muvazaanın tespit edilemediği, davacının yaptığı 99.662,62 TL’den sadece 32.292,27 TL’nin fazla olması ve bu miktar kadar davalı —–nedensiz zenginleştiği; davalı borçlu ——bu miktar borcu kapatıldığı için bu miktar nedensiz zenginleştiği nazara alınarak hükmedilen maddi tazminattan birlikte sorumlu tutulmuş ama muvazaa ispat edilmediğinden manevi tazminat talebi yönünden reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABUL- KISMEN REDDİ İLE;
1-32.292,27 TL’nin 05/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 2.205,88 TL harçtan, peşin alınan 3.968,68 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 1.762,68 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 2.205,88 TL peşin harç toplamı 2.286,58‬ TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafça sarf edilen 63,50 TL yargılama giderinin kabul ve red oranı (K:%13,90-R:%86,10) nazara alındığında 8,82 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa ödenmesine, bakiye 54,68 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca; kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar iş bu davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca;
aa) reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden 100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
bb) reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
8-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
9-Davadan önce gidilen ara buluculukta devletçe karşılanan 1.320,00 TL ara buluculuk ücretinin kabul ve red oranı (K:%13,90-R:%86,10) nazara alındığında 183,48‬ TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bakiye 1.136,52‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —– Bölge Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere huzurda bulunan davacı vekilinin ve davalı ——vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.