Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/236 E. 2022/575 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/236 Esas
KARAR NO:2022/575

DAVA:Sermaye Piyasası Kanunundan Kaynaklanan (Yönetim Kurulu Kararının İptali)
DAVA TARİHİ:14/03/2022
KARAR TARİHİ:14/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, —olduğunu, davalı şirketin şu anki Yönetim Kurulu Başkanı — Yönetim Kurulu Başkan Vekili —, diğer Yönetim Kurulu Üyelerinin ise ——olduğunu,—- ortak ve azınlık arasında, azınlığın sindirilmeye, şirket iş ve idaresinden yönetim kurulunda olmasına rağmen soyutlanma çalışılması,—ortağın şüpheli iş ve işlemlerinin sorgulanması, — ortağın — yönetime alıp azınlığın devamına engel olması ve —- ve kızlarının rekabet yasağına aykırı olarak— tarihinde —unvanlı ve—aynı iştigal konulu başka bir şirket kurmaları karşısında bu durumun üstünü örtbas etmek için her türlü izahatten kaçınması ve sair hususlar ile taraflar arasında uyuşmazlığın başladığını ve karşılıklı ihtarnamelerin keşide edilme sürecine girildiğini, müvekkillerinden —davalı Şirket’in kuruluşundan itibaren Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini sürdürmekteyken, Davalı Şirket’in—- tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında müvekkilinin Davalı Şirket Yönetim Kurulunda bulunan görevine haksız bir şekilde son verildiğini yerine — pay sahibi kızı —seçildiğini, anılan toplantı akabinde —- ve kızlarından oluşan Yönetim Kurulu’nun uyuşmazlık konusu yönetim kurulu kararını tesis ettiğini, şirketin çoğunluk hissedarlarından— müvekkili —-ağabeyi olduğunu, davalı Şirketin, ağabey — ve ailesinin — kardeş — ve ailesinin — sermayeye sahip olacağı şekilde kurulduğunu, şirket kuruluşu aşamasından itibaren var olan iki ana hissedar abi ve kardeş arasında varılan centilmenlik anlaşması gereği, her iki kardeşin de yönetim kurulunda yer alacağı ve abi — Yönetim Kurulu Başkanı; Kardeş —- (müvekkilinin) Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı olarak görev yapacağını, nitekim genel kurul karar defterleri incelendiğinde de davalı şirketin kuruluşundan itibaren bu şekilde yönetildiğini, her ne kadar durum böyle olsa da—- yılına kadar müvekkilimin zaman içerisinde şirket nezdinde bilgisi dahilinde olmayan ve gerçekleştirilen şüpheli iş ve işlemleri tespit etmesi, yönetim kurulu başkanının şahsi ödemelerinin hepsini kar alarak kapatırken müvekkiline kar verilmemesi ancak bunun usulsüzlükle makyajlanması, müvekkilinin bunu en tabi hakkı olarak gördüğünden abisi olan yönetim kurulu başkanı ile görüşmek istemesi, ancak abisinin hiçbir şekilde yönetim kurulu başkan yardımcısı görevini üstlenmiş müvekkilini bilgilendirmek istememesi, onun şaibeli gördüğü işlemleri sorgulamasına bile izin vermemesi ve neticede —- kızlarının yönetimde giderek daha da fazla söz sahibi olmaya başlamaları ile müvekkilinin —-yılında yönetim kurulu görevinden azledildiğini, bunun sonucunda — ortağın, davalı şirketi, kuruluşundan beri aralarındaki anlaşmaya uygun olarak abi-kardeş arasındaki aile şirketi olmaktan çıkarıp, kendi şahsi aile şirketi haline getirdiğini, müvekkili —- azledildiği genel kurul toplantısından önce müvekkil ile abisi arasında ciddi bir uyuşmazlık mevcutken, müvekkili sindirmek ve müvekkillerin uhdelerinde bulunan payları en ucuza almak ve onu kıstırmak amacıyla müvekkilinin yönetimden çıkarıldığını, müvekkilinin mali ve idari evrakları incelemediği şeklindeki iddiaların sadece çoğunluğun kötü niyetli amaçlarının üstünün örtülmesi amacına hizmet ettiğinin görülebileceğini, bu süreçte ikame edilen genel kurul iptali davaları, müvekkiline atfedilen görevi ihmal iddialarının gerçek dışı ve yalanlardan ibaret olduğu anılan genel kurula ilişkin toplantı tutanağı haricinde toplantı sonrası süreçle de ispat edileceğini, bu noktada müvekkilinin genel kuruldan sonra emektarı olduğu ve yıllarını heba ettiği şirketlerden sürgün edildiğini, tüm maddi olanaklarının kesildiğini, çalışanların önünde küçük düşürülmüş ve şirketin kurucu emektar ortağı müvekkilinin şirketlerine girişi dahi engellendiğini, bu şekilde tesis edilen yönetim kurulu kararının açıkça eşit işlem ilkesine aykırı olduğunu, uyuşmazlık konusu yönetim kurulu kararının aile şirketi tipi davalı şirketin yapısı itibariyle uygun olmamakla açıkça sermayenin korunmasını gözetme amacını taşımayarak çoğunluğun şahsi menfaatine hizmet ettiğini, yönetim kurulu kararının azınlık pay sahibi müvekkillerinin en temel haklarını ihlal ettiğini ve bu hakların kullanımını kısıtlama amacı güttüğünü belirterek uyuşmazlık konusu yönetim kurulu kararının butlanla batıl olduğunun tespit edilmesi halinde müvekkillerinin ve davalı Şirket’in uğramış olduğu tüm zararların karşılanması adına müştereken ve müteselsilen sorumlu olacak Yönetim Kurulu Üyelerine rücu edilecek olması ve fazlaya ilişkin her türlü yasal başvuru hakkını saklı tutmak kaydıyla, müvekkillerinin toplam pay sahipliği oranı göz önüne alınarak, tensiple birlikte ivedilikle teminatsız olarak yönetim kurulu kararının uygulanmasının durdurulması için ihtiyat-i tedbir kararı verilmesine, haklı davalarının kabulü ile uyuşmazlık konusu olan —– sayılı yönetim kurulu kararının butlanla batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket —- diğer —-şirketleri olan, — ile birlikte bir şirketler topluluğu—-oluşturduğunu, müvekkili şirket dahil tüm —- doğrudan veya dolaylı olarak toplam—- davacılar —- ise doğrudan veya dolaylı olarak toplam — paya sahip bulunduklarını, — pay sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı — ile pay sahiplerinden — kardeş olduğunu, — faaliyet gösterdiği sektörlerin öncü şirketleri arasında yer aldığını, —gibi sektöründe tanınmış ve önde gelen markaların sahibi olan — çok sayıda ülkeye ihracat yaparak ülke ekonomisine büyük katkı sağladığını, müvekkili şirketin — yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısı —- tarihinde —sayılı yazısıyla görevlendirilen — gözetiminde yapıldığını, anılan genel kurul toplantısında, Yönetim Kurulu üyelerinden davacı —-Yönetim Kurulu’nun devredilemez ve vazgeçilemez görevlerinden olan yıllık faaliyet raporunun ve bağlılık raporunun hazırlanması, finansal tabloların incelenerek genel kurula sunulması ve yönetimde görevli kişilerin üst gözetiminin yapılması gibi görevlerini yerine getirmemesi nedeniyle ibra edilmediği ve bu doğrultuda yeni Yönetim Kurulu’nun — oluşmasına karar verildiğini, müvekkili şirketin huzurdaki davaya konu — sayılı yönetim kurulu kararı ile; Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ve kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde, pay sahiplerinin şirket ve personel ile olan ilişkileri hususlarında çeşitli düzenlemeler yapıldığını ve müvekkili şirket tarafından pay sahiplerine —-tarihinde gönderilen — yevmiye numaralı ihbarname ile bildirildiğini, müvekkili şirketin —yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının—tarihinde— tarih ve — sayılı yazısıyla görevlendirilen —- gözetiminde yapıldığını, anılan genel kurulda pay sahipleri arasında herhangi bir ihtilaf yaşanmamış olup —yılına ilişkin finansal tabloların tasdik edilmesine, Yönetim Kurulu üyeleri —- oybirliğiyle ibra edilmesine ve yeniden Yönetim Kurulu üyesi seçilmelerine davacıların olumlu oyu ve tüm pay sahiplerinin oy birliğiyle karar verildiğini, davacıların, söz konusu genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine aday olmadıklarını, davacıların, — tarihinde müvekkili şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığı’na—yevmiye sayısıyla gönderdikleri ihtarname ile sahip oldukları şirket paylarını halka arz etmek üzere— başvurmayı planladıklarını belirttiklerini, anılan genel kurul toplantısında yapılan müzakere neticesinde, şirket paylarının halka arz edilmemesine oy çokluğu ile karar verildiğini, davacılar tarafından söz konusu genel kurul toplantısında alınan kararların iptali talebiyle — Esas sayılı dava ve ayrıca—-atanması talebiyle — Esas sayılı dava açıldığını, mahkemece —-sayılı kararıyla davanın kesin olarak reddedildiğini, müvekkili şirketin —yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısı, — tarihinde —-sayılı yazısıyla görevlendirilen —- gözetiminde yapıldığını, davacılar tarafından söz konusu genel kurul toplantısında alınan kararların iptali talebiyle —-esas sayılı dava açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, ayrıca anılan genel kurul toplantısında davacıların müvekkili şirkete—- atanması talebinin genel kurulca reddedilmesinden dolayı davacılar tarafından, müvekkili şirkete —tanması talebiyle— Esas sayılı dava açıldığını, davanın kesin olarak reddedildiğini, davacılar tarafından — tarihinde —Esas numarasıyla müvekkili şirketin haklı sebeple fehsedilmesi talebiyle dava açılmış olup dava halen derdest olduğunu, davacılar — ve ailesine devrolunması hususunda söz konusu pay sahipleri arasında müzakerelere başlanmışsa da, davacıların paylarını fahiş fiyattan satmak istemelerinin müzakereleri sekteye uğrattığını, davacıların işbu davayı açmakta hukuki menfaati bulunmadığından davanın esasına girilmeksizin usulden reddi gerektiğini, bilindiği üzere —şirketlerde yönetim kurulunun, kanun ve esas sözleşme ile genel kurulun yetkilendirildiği hususlar hariç olmak üzere şirket yönetimiyle ilgili olarak tüm hususlarda karar almaya yetkili olduğunu, huzurdaki davaya konu — sayılı yönetim kurulu kararı incelendiğinde, anılan kararda karara bağlanan hususların yönetim kurulunun yetkisine giren hususlardan olduğunu, davacıların işbu davayı dürüstlük kuralına aykırı olarak açtıklarından davanın usulden reddi gerektiğini, davacıların huzurdaki davayı makul süre içinde açmadığından dürüstlük kuralına aykırı olarak açılan işbu davanın usulden reddi gerektiğini, huzurdaki davaya konu yönetim kurulu kararının —- tarihinde alındığını, tüm pay sahiplerine —- tarihli ihbarname ile tebliğ edilmiş olup işbu davanın, söz konusu karar alındıktan ve uygulanmaya başladıktan yaklaşık —- sene sonra açıldığını,davacıların dava konusu yönetim kurulu kararının alındığı yıla ait görev ve faaliyetlerinden dolayı yönetim kurulu üyelerini ayrı ayrı ibra ettiğinden dürüstlük kuralına aykırı olarak açılan işbu davanın usulden reddi gerektiğini, davacıların —- yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında, huzurdaki davaya konu kararı alan yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesi ve yeniden göreve seçilmesi yönünde oy kullanmasının davaya konu yönetim kurulu kararı ile yürürlüğe sokulan düzenlemeleri kabul ettiklerinin açık göstergesi olduğunu, davacıların bir yandan paylarını halka arz etmeyi ve hatta müvekkili şirketin feshedilmesini isterlerken diğer yandan şirketin idari işleyişinden haksız yere dışlandıkları ve şirket yönetimine dahil olmaları gerektiği iddiasıyla işbu davayı açmalarının dürüstlük kuralına aykırı olduğundan işbu davanın usulden reddi gerektiğini, davaya konu yönetim kurulu kararı eşit işlem ilkesine uygun olarak almadığını, pay sahipleri arasında pay sahipliği sıfat ve konumundan kaynaklanan hak ve borçlar bakımından eşitsizlik yaratan yönetim kurulu kararlarının eşit işlem ilkesine aykırı olacağını, pay sahipliği sıfatı ile yönetim kurulu üyeliği sıfatının birbirlerinden bağımsız sıfatlar olduğunu, huzurdaki davaya konu yönetim kurulu kararının alındığı tarihte ve halen, davacıların müvekkili şirketteki yegane sıfatı pay sahipliği iken, davacılar ve bir diğer pay sahibi —- dışındaki pay sahiplerinin, pay sahipliğinin yanı sıra yönetim kurulu üyeliği ve şirket çalışanı olma sıfatlarının da bulunduğunu, bu bakımdan, davacıların iddia ettiğinin aksine, bazı pay sahiplerine “ayrıcalık” tanınıp bazı pay sahiplerine tanınmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davaya konu yönetim kurulu kararının—- temel yapısına ve sermayenin korunması ilkesine uygun olarak alındığını, davaya konu yönetim kurulu kararı ile davacıların yönetimden uzaklaştırılmaları söz konusu olmadığını, zira kararın alındığı tarihte davacıların şirket yönetimiyle ilgili herhangi bir görevinin olmadığını, davacıların iddiasının aksine, huzurdaki davaya konu yönetim kurulu kararının — temel yapısına uygun olmamak bir yana—-temel yapısının gereklerini hayata geçirdiğini, davaya konu yönetim kurulu kararının kamu düzenine uygun olduğu ve konu itibarıyla imkansız olmadığının açık olduğunu, Ne var ki pay sahipliği sıfatının müvekkili şirkete ait menkul ve gayrimenkullerin üzerinde kendiliğinden bir kullanım hakkı bahşetmediğinin açık olduğunu, davacıların huzurdaki davaya konu yönetim kurulu kararı ile kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia ettiklerini, davacıların müvekkili şirkette pay sahibi olup davacıların müvekkil şirketle ilişkisinin düzenlendiği TTK hükümlerinde, pay sahiplerinin şirkete ne zaman ve ne amaçla girebileceklerinin açıkça düzenlendiğini, buna göre pay sahiplerinin genel kurul toplantıları sürecinde bilgi alma ve inceleme haklarını kullanmak amacıyla şirkete giriş yapabileceklerini, davaya konu yönetim kurulu kararının da TTK’nın düzenlemelerini birebir içerdiğini, bu nedenle davacıların kişilik haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddiaları da mesnetsiz olduğunu belirterek fazlaya ve saire ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; usule ilişkin itirazları kapsamında, usul ve yasaya aykırı davanın esasa girilmeksizin usulden reddine, mahkememizin aksi kanaatte olunması halinde, usul ve yasaya aykırı davanın esastan reddine, davacılar tarafından teminat yatırılmasına ilişkin taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, davalı —şirketin —tarihli yönetim kurulu kararının butlanının tespiti istemine ilişkindir.Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; — tarih ve —numaralı yönetim kurulu kararının eşitsizlik nedeni ile hükümsüzlüğünün tespiti noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında görülmekte olan ve taraflarca bildirilen dosyalar—- üzerinden celp olunmakla incelenerek değerlendirilmiştir.
—-ortaklı olarak kurulmuş ve davacımız bu şirketin — oranında sermayedeki hisse oranına sahiptir. Şirketin karar alındığı tarihte yönetim kurulu ise —-oluşmaktadır.Davaya konu— nolu kararın iptaline ilişkindir.
Davacı alınan kararların eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesi ile iptalini istemektedir. Karar oy birliği ile alınmıştır. Alınan kararın incelenmesinde; yönetim kurulunda görevli şirket ortakları ile yönetim kurulunda olmayan ortakların—- ortak giderlerin otomatik ödenmesi ile şirket hesabından ödenmesi, menkul ve gayrimenkullerin kullanılmaması, şirket çalışanlarına şahsi işlerinin yaptırmamaları, şirket çalışanlarının bu — üyenin şahsi işleri için aldıkları vekaletleri sürdürmemeleri, — kullanmamaları şeklinde kararlaştırılmıştır. Yönetim kurulu kararı açıktır. her ne kadar davacı taraf yönetici olan şirket ortakları ile olmayanları ayrıt ettiğini ileri sürüyor ve eşitlik ilkesine aykırı olması nedeniyle iptal edilmesini talep etmiş ise de yönetici ortağın şirketin faaliyetleri kapsamında şirketin araçları, menkul ve gayrimenkullerini kullanması ile bu kapsamda şirket çalışanlarına gerekli talimatların verilmesi beklenen durumdur. Ancak yönetici şirket ortağı bu faaliyetleri şahsi işlerinde kullanması halinde şirkete verdikleri zararlar nedeniyle bu şirket yöneticilerin sorumluluğu kapsamında tazminata konu olacaktır. Şirket ortağa olup yönetimde yer almayan ortağın bu faaliyetleri gerek şirket için gerekse şahsi işlerinde kullanması beklenemez. Yönetici ortağın bu şekilde şirket faaliyetleri kapsamında bu ayrıcalıklara sahip olması eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmeyecektir. kaldı ki şirket ortaklarının ileride yönetim kuruluna seçilebileceği nazara alınarak bu ayrıcalıklardan yararlanabilecektir bu sebeple alınan yönetim kurulu kararların eşitlik ilkesine aykırı olmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Hüküm tarihindeki tarife uyarınca—-vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra ilgili tarafa iadesine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren—hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı.