Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/142 E. 2023/823 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/142 Esas

KARAR NO:2023/823

DAVA: Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (Alacak)

DAVA TARİHİ: 23/02/2022

KARAR TARİHİ: 30/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

Davacı vekili, müvekkili —-, davalı —- ticari müşterisi olduğunu ve —- numaralı ticari hesabının bulunduğunu, müvekkili —–davalı —— arasında çeşitli tarihlerde ticari amaçlı akdedilen genel kredi sözleşmeleri ve bu kredilerin ayni teminatı olarak düzenlenen rehin sözleşmelerinin imzalandığını, ——- tarafından müvekkili —– imzalatılan rehin senetlerinin künyelerinin aşağıda sıralandığını, —– tarafından imzalanan—-ekinde yer alan tek rehin senedi ile —- doğmuş ve doğacak alacakları için —– mevduat hesapları üzerine, —- tarihinde imzalanan tek rehin senedi ile —– numaralı hesabı üzerine —- tutarında konulan rehin, —- tarihinde imzalanan tek rehin senedi ile —– numaralı vadesiz mevduat hesabı üzerine —tutarında konulan rehin, —- tarihinde imzalanan tek rehin senedi ile ——numaralı blokeli vadesiz mevduat hesabı üzerine konulan —- tutarındaki rehin, — tarihinde imzalanan tek rehin senedi ile —–numaralı blokeli vadesiz mevduat hesabı üzerine konulan —-tutarındaki rehin, müvekkili ——- tarafından imzalanan rehin senetlerinin gri kısmında; ”Aşağıda detaylar, bulunan mevduat hesabının/hesaplarının, işlemiş ve işleyecek faizleri ile birlikte Banka’ya gayri kabili rücu olarak terhin edildiğini, Banka’nın herhangi bir yazılı talimatına gerek kalmaksızın, bu hesapta mevcut ve ileride yatırı1acak olan paralar ile nam ve hesaba gelmiş ve gelecek Türk Lirası, havaleleri dilediği zamanda ve resen açılacak bir bloke hesaba almaya yetkili bulunduğunu, bloke hesaptaki paraların da işbu rehinin kapsamına dahil olduğunu, rehin edilen tutarın Müşteri’nin Banka’ya olan doğmuş ve doğacak, vadesi gelmiş veya gelecek her turlu borçların teminat, olarak rehnedildiğini” şeklindeki beyanlarına yer verildiğinin görülmekte olduğunu, diğer yandan —— arasında muhtelif tarihlerde imzalanan——-Teminatla İlgili Hükümler” başlıklı bölümlerinde aşağıdaki hükümlere yer verilmiş olduğunun görülmekte olduğunu, ”3.1. Kredinin Teminat Karşılığı Kullandırılması” başlıklı ve 3.1.2. maddesinde ”Müşteri Banka ile anlaşması sonrasında krediyi mevduat rehini karşılığında kullanacaksa Banka’nın Müşteri’nin Bankadaki vadesiz veya vadeli TL döviz mevduatın, bloke bir hesaba nakledip nakletmemekte serbest olduğunu bilmektedir. Aksine bir yazılı anlaşma olmadıkça Banka Müşteri’nin bloke hesaptaki parasına faiz verip vermemekte serbesttir.” denmekte olduğunu, Yukarıda zikredilen sözleşmelerin hükümlerinden hukuken aşağıdaki sonuçların çıkmakta olduğunu, —- kullandırdığı kredilerin teminatı olarak ——— vadeli veya vadesiz mevduat hesapları üzerine rehin koyma yetkisine sahip kılındığını, üzerine rehin koyma yetkisine sahip olduğu belirtilen vadeli veya vadesiz hesapların işleyen canlı hesaplar olduğunu, bu hesaplar üzerinden müşterinin para ç ekme, para yatırma, ödeme yapma, farklı hesaplara para aktarma şeklinde her türlü işlem yapmaya devam edebileceğini, şayet rehin konulan hesap bir vadeli mevduat hesapsa banka bu hesaplara faiz işletmeye devam edeceğini, ——- rehin koyduğu hesaplardaki paraları ayrı bir bloke hesaba alabileceğini, bloke hesabın temelde canlı bir hesap olmadığını, m üşterinin bu hesaplar üzerinde tasarruf yetkilerinin bulunmamakta olduğunu, Banka’nın, bloke hesaba aldığı paralarla ilgili müşteri talimatlarını yerine getirmeme hakkına sahip olduğunu, ——, ayrı bir bloke hesaba aldığı paralara faiz işletip işletmeme konusunda serbest olduğunu, yani ———- sadece üzerinde rehin tesis ettiğini belirttiği blokeli hesaplara yönelik faiz işletip işletmemekte serbest olduğunu ve bu serbestliğin kendisine rehin sözleşmeleri ile verildiğini, oysa bu yönde bir anlaşma olmamış olsaydı bu ticari hesaplara TTK 3 ve 19. madde hükümleri sonucu olarak faiz işletmek zorunda olacağını, Banka’nın, üzerinde rehin olan bir mevduattaki parayı ayrı bir bloke hesaba almadığı sürece bu paranın vadeli mevduata alınması ve bu hesaba faiz işletilmesi konusundaki müşteri talimatlarına uymak zorunda olduğunu, sözleşme hükümlerinde bunu kısıtlayan herhangi bir düzenlemenin bulunmamakta olduğunu,—— numaralı mevduat hesabına ilişkin işlemler hakkında bilgi vermenin talepleri bakımından açıklayıcı olacağını, bu doğrultuda ——-nezdinde bulunan ve ihtilafa konu olan —-numaralı mevduat hesabı ile ilgili işlemlerin özetle şu şekilde olduğunu, —— öncesinde anılan hesabın günümüze kadar —– tarafından aktif olarak kullanıldığını ve halen kullanılmaya devam edilmekte olduğunu,—- kullanılan altın kredilerinin teminatı olarak adı geçen hesap üzerine —– tarafından verilen krediler karşılığında rehin konulduğunu,—– vadesiz mevduat hesabının aktif bir hesap olduğunu, açıldığı tarihten itibaren ü z erinde her türlü bankacılık işleminin gerçekleştirilebildiğini, söz konusu hesap üzerine hiçbir zaman bankaca bloke konulmadığını ve işlem yapılmasının kısıtlanmadığını, müvekkili —— numaralı vadesiz hesabında bulunan paraların tamamının vadeli hesaba alınarak faiz işletilmesi yönünde —- birçok defa sözlü talepte bulunmuşsa da —— söz konusu bu talebini uzun sure yerine getirmediğini, bunun yerine müvekkilinin hesabında bulunan mevduatın bir kısmını yeni açtığı başka hesaplara aktarma şeklinde müvekkilinin talimatlarına aykırı bir çok işlem gerçekleştirdiğini, —– numaralı vadeli mevduat hesabını açarak —-numaralı vadesiz hesaptan bu hesaba —– aktardığını, açılan bu yeni hesap üzerine —– tarihinde kapanan söz konusu hesaba ———- aylık faiz işletilmiş olduğunun anlaşıldığını, burada müvekkili ş irketin, parasının vadeliye alınmasına ilişkin sözlü talimatının bulunduğunun açıkça anlaşılmakta olduğunu, ancak davalı bankanın, müvekkili şirketin bu şekilde bir hesabın açılmasına ilişkin bir talimatı olmadan ve diğer sözlü talimatına aykırı bir ş ekilde paranın sadece bir kısmını vadeli hesaba aldığını, bir tacirin parasının bir kısmını vadesiz hesapta tutup bir kısmını vadeliye aktarmayacağını, burada müvekkili şirketin hesaptaki paranın tamamının vadeliye alınması şeklindeki sözlü talimatının olduğunu, ancak davalı bankaca bu talimata aykırı işlem yapıldığını, ayrıca bu hesabın açılışının ardından ilk 4 ay boyunca hesaptaki paraya aylık ortalama % 1,20 civarında faiz işletilirken sonraki aylarda söz konusu oranın aylık % 0,46 olarak gerçekleştiğini, Banka’nın, blokeli hesapta bulunan bir mevduata faiz işletip işletmeme yetkisinin sözleşmeden kaynaklanan bir hak olduğu kabul edilmekle beraber uygulanan faiz oranındaki bu önemli azalmanın neye istinaden yapıldığı belli olmayan keyfi ve müvekkilinin talimatlarına aykırı bir uygulama olduğunu,—– tarafından —– numaralı —-hesabının açıldığını,—– tarihinde kapanan söz konusu hesap üzerine —– bloke konulmadığını, üzerine bloke konulmayan bu hesabın —— talimatı olmadan açılmış olması ve faiz yürütülmemesinin sözleşme ve mevzuat hükümleri ile bağdaşmamakta olduğunu,—–tarafından müvekkili —– mevduat hesabının açılarak — numaralı vadesiz hesaptan bu hesaba —–aktarıldığını, açılan bu yeni hesap üzerine Bankaca bloke konulmadığını, hesabın —– tarihinde kapanmış olduğunun anlaşılmakta olduğunu, müvekkili şirketin, bu donemde hesabındaki paranın tamamının vadeli hesaba alınması şeklinde sözlü talimatlarda bulunmasına rağmen davalı bankaca talimatsız ve talimatlara aykırı şekilde yukarıdaki işlemlerin yapıldığını, davalı banka tarafından yukarıdaki işlemlerin yapılmış olmasının aslında müvekkili şirketin sözlü talimatlarının olduğunu kanıtlamakta olduğunu, ancak müvekkili şirketin verdiği talimatlara aykırı işlem yapıldığını, müvekkili ş irketin, ——
sayılı ihtarnamesi ile davalı bankaya yukarıdaki talimatlara aykırı işlemleri ve paranın vadeli hesaba alınması için sözlü ve yazılı talimatlarda bulunduğunu bildirdiğini, ayrıca yukarıdaki hesap hareketlerinin talimatsız veya talimatlarına aykırı yapıldığını belirterek hesap hareketlerine itiraz ettiğini, Bankaca bu ihtarnameye — tarihli yazı ile cevap bankanın bu talimatları yerine getirmeyince bu kez—–tarihinde elektronik posta ile yazılı talimat yollamak zorunda kaldığını, netice itibariyle —– müvekkilinin gerek sözlü gerek yazılı talimatlarına rağmen vekalet akdi verildiğini, bu yazıda gönderilen ihtarnameye herhangi bir itirazda bulunulmadığını, sadece —- tarihli mail talimatına ilişkin araştırmanın halen devam ettiğinin belirtildiğini, —- tarihinde müvekkili —- tarafından ——- aşağıdaki içerikte müvekkilinin vekiline talimatı niteliğinde bir elektronik posta yollandığını, müvekkilinin davalı bankaya faiz yürütülmesi talebini ileten “Şubeniz nezdinde bulunan ——- tarihinden itibaren vadeli mevduata bağlanması sözlü olarak bildirilmiş olmasına rağmen yapılmadığı görülmüştür. — tarihinden itibaren cari faiz oranı üzerinden —– vadeli mevduata bağlanmasını rica ederiz.” şeklindeki e-postayı gönderdiğini, müvekkili —–numaralı hesabında bulunan ——-tutarındaki bu hesabın vadeli hesaba alınması ve dolayısıyla faiz işletilmesi talebini müteaddit defalar sözlü iletildiğini, ancakçerçevesindeki özen borcunu yerine getirmediğini ve müvekkili —- ciddi oranda maddi zarara uğrattığını, bu durumun gerek ——–arasındaki vekalet akdini ihlal etmekte, gerekse ticaret hukukunun ticari iş ve işlemlerine bağlanan hukuki sonuçlar acısından —– sorumlu kılmakta olduğunu, —— ticaret hukukunun ticari iş ve işlemlerine bağlanan hukuki sonuçlar bakımından —-tarihinden itibaren müvekkili ——- ticari faiz işletmek zorunda olduğunu, zira bu tarih itibariyle müvekkili —– arasında ——kaynaklanan geçerli bir rehin sözleşmesinin de bulunmamakta olduğunu, taraflar arasında ——- numaralı hesaba hiç bir zaman bloke konulmadığını ve işlem yapmasının kısıtlanmadığını, dolayısıyla hesap üzerinde bloke ve kısıtlama olmadığı için hukuken geçerli bir rehinin de söz konusu olmadığını, kaldı ki hesap üzerinde rehin olsa bile bloke bulunmadığından dolayı yine de faiz verilmek zorunda olduğunu, ayrıca her iki tarafın da tacir sıfatına sahip olduğu dikkate alındığında; bankanın, rehin veya herhangi bir sebeple üzerine bloke konulmayan müvekkili ——- hesabındaki parayı vekilin özen borcu çerçevesinde derhal müvekkilini portföy sorumlusu tarafından aratarak bu miktardaki parayı vadeli hesaba geçirip geçirmemesi konusundaki iradesini sormasının gerektiğini, hem bankanın hem de müvekkili —- tacir olduğunu, bu itibarla esasen —– tarafından müvekkili —– vekilin özen borcu doğrultusunda aranmamış, bilgi verilip iradesi sorulmamış olsa bile —–tarafından sözü geçen hesaptaki ——– tarihinden itibaren ticari iş olmaya bağlanan hukuki sonuçlar ç erçevesinde mutlaka faiz uygulanmak zorunda olduğunu, kaldı ki müvekkili şirket yetkilisinin bankaya bir çok defaarayarak mevduatın vadeli hesaba alınıp faiz işletilmesi talimatını sözlü olarak verdiğini, zaten tacir olan bir kişinin bu kadar miktarlı bloke olmayan hesaptaki paraya faiz talep etmemesinin ticaret hayatının olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili şirket ile davalı banka arasında yapılan görüşmeler neticesinde davalı bankanın hatasını kabul ederek müvekkili şirkete faiz alacağının bir kısmını ödediğini, davalı —– tarafından müvekkili ş irkete, —- olmak üzere toplam —- faiz ödemesinin yapıldığını, bu hususun bile daval1 bankanın sözleşme ve kanun hükümlerine açıkça aykırı hareket ettiğini ve müvekkili ş irketin talimatlarını
sebepsizce yerine getirmediklerini kabul ettiklerini göstermekte olduğunu, —- müvekkili ——– aylara göre banka tarafından vadeli mevduat hesaplar için uygulanan faiz oranlarına göre faiz tediye etmek zorunda olduğunu, kaldı ki her iki tarafın tacir olması sebebiyle aksine bir sözleşme olmadıkça faiz verilmesinin kural olduğunu, taraflar arasında faiz verilmesini kısıtlayan herhangi bir sözleşmenin de söz konusu olmadığını, talep ettikleri dönemlere ilişkin vadeli mevduat hesapları için uygulanan faiz oranları uygulanmayacağı düşünülse bile tarafların tacir olması sebebiyle —— tarihinden itibaren ticari reeskont faizinin uygulanacağının izahtan vares olduğunu, bir bankanın verdiği kredi borcuna sözleşme ile kararlaştırılmadı diye anapara faizi işlememesinin düşünülemeyeceğini, müvekkili şirket ile davalı banka arasında dava konusu olayla ilgili olarak faiz işletilmeyeceğine ilişkin hiçbir sözleşme hükmünün bulunmamakta olduğunu, kaldı ki müvekkili şirketin yazılı ve sözlü taleplerine rağmen bu mevduatın vadeli hesaba alınmayarak sözleşme ve kanun hükümlerine aykırı bir şekilde faiz işletilmediğini, somut olayda, gerek TTK gerek TBK ve gerekse 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’na göre davalı —- müşterisi olan müvekkili ——- çıkarlarını gözetme ve yaptığı vekillik işinin basiretli olarak yapılması gerektiği tahtında özen borcunu her şekilde ihlal ettiğini, bankanın bir imtiyaz kurumu olduğunu ve onun müşterisinin menfaatlerini ö zenle koruması açısından daha dikkatli ve basiretli davranmasının gerektiğini, müşterisinin de tacir olduğu için ticaret hayatının olağan akışına göre hareket ederek TTK. m. 3 ve 19’a göre de ticari iş niteliğinde iş yaptığını ve buna bağlanan hukuki sonuç olarak da para borçları için kendisine talimat gelmemiş olsa bile müvekkilini bankacılık uygulamasının doğal akışı çerçevesinde bilgilendirip bizzat bu vadesiz hesabı vadeliye geçirip geçirmeme iradesini müşterisi —– sormasının gerektiğini, —– müvekkili şirketin, dava konusu hesabın 32 günlük vadeli mevduata alınması için bir kez talimat verdiğini, bu talimata istinaden dava konusu hesabın banka tarafından 19.03.2021 tarihinde vadeli mevduata alındığını, vadeli hesapta vade bitmesine rağmen bankanın müvekkili şirketten yeniden talimata gerek olmaksızın her vade sonunda hesabı 32 günlük mevduatta tutmaya devam ettiğini, hatta her vade sonunda hesaplanan faizi anaparaya eklenerek yeniden faiz işlemeye başlandığını, bankacılık uygulamasında her müşterinin bir portföy sorumlusunun olması ve müşterisinin hesabına ilişkin gerekli bilgileri müşterisine bildirmesinin bankacılık hukukunun olağan işleyişine uygun olduğunu, —– bahsi geçen hesapta bulunan —— tarihinden itibaren bankanın o donem vadeli mevduat hesaplarına uyguladığı faiz oranlarının esas alınarak faiz hesaplamasının yapılmasının gerektiğini, müvekkili şirketin, —-tarihinde mail ile gönderdiği talimat ile hesapta bulunan —- günlük vadeli mevduata alınması yönünde talimat verdiğini, bu nedenle hesaplama yapılırken —- tarihinden itibaren bankaca 181 gün vadeli mevduata uygulanan faiz oranının uygulanmasının gerektiğini, bu vadeden önceki —- sonraki ——— donemler için ise müvekkilinin en lehine olan vadeli mevduatın esas alınarak müvekkili şirketin yoksun kaldığı faiz alacağının hesaplanmasının gerektiğini, ayrıca faiz hesaplaması yapılırken her vade sonundaki ana paraya elde edilen faizin de eklenerek hesaplanmasının gerektiğini, iddia ederek, davanın belirsiz alacak davası olarak kabulüyle, şimdilik 1.000.000 TL faiz alacağının arabuluculuk başvuru tarihi olan 25.08.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte, davalı Banka’dan alınarak müvekkili davacı Şirketine ödenmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bilahare bilirkişi raporundan sonra talebini ıslah etmiş 3.164.181,81 TL ye yükseltmiş, bedel arttırdığı kısmın harcını da karşılamıştır.

Davacının dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu tüm iddia ve isnatların taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, bankacılık teamül ve kurallarına tamamen aykırı, haksız ve mesnetsiz olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafından, müvekkili banka nezdindeki hesaplarından gerçekleşen işlemlerden dolayı yoksun kaldığını iddia ettiği faiz alacağı talebiyle 23.02.2022 tarihinde huzurdaki davanın ikame edildiğini, dava dilekçesinde huzurdaki davaya konu edilen dönem aralığının —— olduğu anlaşılmakla, davacının davasının zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkili —-müşterisi olup, taraflar arasında hesap açılış işlemlerinin dayanağını oluşturan —- akdedildiğini, müvekkili banka tarafından davacıya, —-istinaden —-tarihli ———bedelli krediler kullandırıldığını, Kredi Sözleşmelerinin “Kredinin Teminat Karşılığında Kullandırılması” başlıklı 3.1.2. maddesindeki “Taraflar Banka’nın işbu sözleşme ile açtığı krediyi kısmen veya tamamen uygun göreceği her türlü maddi veya gayri maddi teminat, özellikle altın, her türlü kıymetli evrak, emtia ve emtiayı temsil eden konşimento ve diğer taşıma senetleri ve benzeri belgeler, ticari işletme rehini, hisse senetleri, özel sektör ve devlet tahvilleri, mevduat sertifikaları, hazine bonoları, her nevi gelir ortaklığı senedi, finansman bonosu, yatırım fonu katılım belgeleri, varlığa dayalı menkul kıymetler, nakit ve mevduat rehini, alacak ve diğer haklar rehini ve/veya temliki, kefalet, garanti, taşınır mallar ve taşınmaz mal ipoteği ve bunlarla sınırlı olmaksızın başkaca her nevi teminat karşılığında kullandırılabileceği konusunda anlaşmışlardır.” düzenlemesi gereğince, davacı ile müvekkili banka arasında —- düzenlendiğini ve mevduat rehini yolu ile davacının müvekkili banka nezdindeki hesaplarına bloke konulduğunu, her ne kadar davacı tarafından —– numaralı hesapları üzerinde, kredi sözleşmeleri kapsamında bloke konulmadığı ifade edilmiş ise de, davacı tarafından dava konusu yapılan —- hesapların tamamı üzerinde, kredi sözleşmelerine ve rehin sözleşmelerine istinaden müvekkili bankanın blokesinin bulunmakta olduğunu, hali hazırda
—- numaralı hesaplarda bloke bulunduğu hususunun davacının kabulünde olduğundan, taraflar arasında bu hususta ihtilaf bulunmamakla birlikte, —- numaralı hesaplarda da müvekkili bankanın blokesinin bulunduğunun —–ve sistem kayıtlarından açıkça görülmekte olduğunu, davacıya müvekkili banka tarafından kullandırılan krediler nedeniyle, davaya konu edilen tüm hesaplarda teminat blokajının bulunduğunun ortada olduğunu, davacının da kabulünde olduğu ve taraflar arasında akdedilen Kredi Sözleşmelerinin 3.1.2. maddelerinde, “Müşteri Banka ile anlaşması sonrasında krediyi mevduat rehini karşılığında kullanacak ise, Banka’nın Müşteri’nin Banka’daki vadesiz veya vadeli TL veya döviz mevduatını blokeli bir hesaba nakledip nakletmemekte serbest olduğunu bilmekte ve bloke hesaptaki parasının, krediden doğan borcunun faiz ve sair masraf ve vergileriyle geri ödeninceye kadar Banka’ya rehinli olduğunu kabul etmektedir. Aksine bir yazılı anlaşma olmadıkça, Banka Müşteri’nin bloke hesaptaki parasına faiz verip vermemekte serbesttir.” ve yine taraflar arasında akdedilen ——– başlıklı 3.3.1. maddelerinde, “Müşteri, Banka’dan kullanmış bulunduğu her türlü krediden doğan, her türlü risk veya alacakları için rehin ve hapis hakkı olduğu ve bunların bir kısmını veya tümünü bloke etmeye veya blokeli bir hesaba almaya ve bunları kısmen veya tamamen alacakları ile takas ve mahsup etmeye, alacaklı ve borçlu cari hesapları arasında serbestçe virman yapmaya yetkili bulunduğu hususlarında mutabıktırlar.” düzenlemesinin yer almakta olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri ile apaçık şekilde ortada olan sözleşmesel düzenlemeler gereğince, davacının müvekkili bankadan kullandığı kredileri mevduat rehini yolu ile kullanmayı tercih ettiğini ve düzenlenen rehin senetleri ile müvekkili banka nezdinde bulunan ve dava konusu yapılan hesaplarına bloke konulmasını kabul ettiğini,
sözleşmesel düzenlemelerde, bloke işlemlerinin gerçekleşmesi için müşteri adına yeni bir hesap açılması şart koşulmadığından, taraflar arasında varılan mutabakat ile davacı şirketin müvekkili banka nezdindeki mevcut hesaplarına bloke konulduğunu, müvekkili bankanın üzerinde bloke tesis edilen hesaplardaki mevduata faiz verip vermeme konusunda serbestliği, takdir yetkisi
bulunduğu gibi, krediden doğan her türlü alacağı yönünden hesaplar arasından serbestçe virman yetkisinin de bulunmakta olduğunu, bu nedenle, davacının bu davadaki mahrum kaldığını iddia ettiği faiz talebi konusunda müvekkili bankanın münhasır takdiri söz konusu olduğundan,——- numaralı vadesiz mevduat hesabında bankanın blokesinin bulunmadığı ve bu hesaptaki mevduatın vadeli hesaba aktarılması yönündeki sözlü talimatının yerine getirilmediği” şeklindeki iddiasının hukuki ve maddi bir karşılığının olmadığını, yine davacının müvekkili banka tarafından sözlü talimatlarının yerine getirilmediği iddiasının da herhangi bir maddi dayanağının bulunmamakta olduğunu, zira taraflar arasında akdedilen Ticari Müşteri Sözleşmesi’nin “Müşteri Bildirimleri” başlıklı 23/c. maddesinde “Müşterinin Banka’ya ileteceği bütün bildirimlerin, talimat ve emirlerin, işbu sözleşmede aksi belirtilmedikçe yazılı olması, açıkça anlaşılacak şekilde ve yerine getirilmesinde hiçbir tereddüde yer vermeyecek tarzda kaleme alınmış olmaları gerekmektedir. Banka, kendi anlayışına göre açık olmayan ya da tereddüde yer veren Müşteri’nin bildirim, talimat ve emirlerini yerine getirmekle yükümlü değildir. Banka, telefon, telgraf, faks ya da teleteks ile gönderilen emir ya da talimatı yazılı olarak teyit edilmedikçe yerine getirmemeye ya da bekletmeye yetkili olup, bu nedenle sorumlu tutulamaz.” şeklinde düzenlemenin yer almakta olduğunu, aynı hususta, taraflar arasında akdedilen Kredi Sözleşmelerinin “Müşteri’nin Sözleşmeden Kaynaklanan Sorumlulukları” başlıklı 6.3. maddesinde “Müşteri’nin Banka’ya ileteceği tüm bildirimlerin, talimatların ve emirlerin yazılı olması, açıkça anlaşılacak şekilde ve yerine getirilmelerinde hiçbir tereddüde yer vermeyecek tarzda kaleme alınmış olması gerekir.” düzenlemesinin yer almakta olduğunu, buna göre, davacı müşterinin müvekkili bankaya göndereceği tüm talimatların yazılı olması gerektiğinin tartışmasız olduğunu, davacının davada iddia ettiği hususlarda herhangi bir talimatı bulunmadığından, usule uygun şekilde müvekkili bankaya iletilmeyen talimatlardan dolayı bankanın sorumluluğunun doğmasının mümkün olmayacağı gibi, sözlü talimatlarının yerine getirilmediği iddiasının hiçbir somut izahının ve ispatının bulunmamakta olduğunu, bununla birlikte, her ne kadar davacı firmanın mevduatları üzerinde rehin senetleri çerçevesinde rehin tesis edilmiş olsa da, davacının şirket hesapları üzerinde mutlak hakim konumunda olup, tasarruf yetkisinin davacı firmada olduğunu, firma dileseydi, müvekkili banka nezdinde vadeli hesap açabileceği gibi, dilerse de mevduatlarını kredi borcuna mahsup edilmesi yönünde kullanabileceğini, ancak böyle bir tasarrufa gitmediğini, en nihayetinde iyi niyetten yoksun huzurdaki davayı ikame ettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, davacının davaya konu talepleri yönünden müvekkili bankaya ilettiği tek yazılı talimatı olan —-tarihli mailinde,—– tarihinde müvekkili bankaya sözlü talimatını ilettiğini” ifade etmekte ise de, bahse konu talep yönünden, davadaki talep başlangıç tarihinin—– olduğunu belirtmesinin, davacının haksız kazanç elde etme gayesi içinde olduğunu açıkça ortaya koymakta olduğunu, davanın MK 2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırı olarak ikame edildiğini ve haksız bir ekonomik yarar sağlama amacını gütmekte olduğunu, davacının her ne kadar müvekkili banka tarafından —- tarihinde davacı şirket adına —- numaralı vadeli mevduat hesabının açıldığı ve vadesiz hesaptan bu hesaba—- aktarıldığı, bu hesap üzerine de rehin sözleşmesi kapsamında banka tarafından bloke konulduğu ve bu hesaba faiz işletildiği, ayrıca —- numaralı ——- mevduat hesabının açıldığı, vadesiz hesaptan bu hesaba —- aktarıldığı, bu hesabın müşterinin talimatı olmadan açıldığı ve bloke konulmasına rağmen faiz işletilmediğini iddia etmekte ise de, bu beyanlarının da hukuki ve maddi karşılığının bulunmamakta olduğunu, davacının açılan — numaralı —–hesabına faiz işletilmediği yönündeki beyanının maddi gerçeklikle bağdaşmamakta olduğunu, en basit ifade ile over night mevduat hesabının, mevduata gecelik faiz işleten bir hesap türü olduğundan, davacı şirketin adına açılan ——– hesabına da faiz işletildiğinin dosyaya sunulan hesap hareketlerinden görülmekte olduğunu, müvekkili banka nezdindeki vadesiz hesaptaki mevduatın ——-vadeli ve/veya vadeli mevduat hesaba aktarılması işleminin müşteri yararına bir işlem olduğundan, bir diğer deyişle müşterinin faiz getirisi elde etmesine imkan sağladığından, bu işlemlerin müşteri işlemleri aranmadan gerçekleştirilebilmesinin mümkün olduğunu, müvekkili bankanın, Bankacılık İşlemlerine Yönelik Müşteri Talimatları Uygulama Talimatının “Talimatsız İşlem Yapılması” başlıklı 7.4. maddesinde “Müşterinin aynı müşteri numarası altında ve/veya aynı
para cinsinden hesaplar arası yazılı talimat almadan virman yapabileceği, over night ve vadeli hesap açılışlarında müşteri talimatı aranmadan işlem gerçekleştirilebileceğinin” açıkça belirtildiğini, yine bu hesapların, otomatik temditli yani vadesi önceden belirlenmiş şekilde açılan hesaplar olduğundan, önceden belirlenen vade süresi dolduğunda, ayrıca bir hesap kapama işlemi yapılmaksızın, sistem tarafından otomatik olarak kapatıldığını, davacının işleme konu ——- numaralı vadesiz mevduat hesabı üzerinde, taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmeleri ve rehin senetleri kapsamında müvekkili bankanın blokesi söz konusu olup, kredi sözleşmeleri ve rehin senetleri ile müvekkili bankaya bloke yetkisi dışında serbestçe virman yapma yetkisi de verildiğini, müvekkili bankanın davacı müşteri zararına işlem yapmadığı gibi gerçekleştirilen tüm işlemlerin yetki dahilinde yapıldığını, ayrıca davacının her ne kadar bu hesapların açılışından haberdar olmadığını ileri sürmekte ise de, bu vadeli hesabın faiz getirisinin ——– tarihinde davacı tarafından hesaptan çekildiğini, tüm bu süreçlerden, davacı firmaya iletilen hesap hareketlerinden davacının haberdar olduğunu, yapılan işlemlere ilişkin kabulünün söz konusu olduğunu, davacı müşterinin internet bankacılığı kullanımını ortaya —— varlığının, davacının aslında her işlemden haberinin olduğunu ve bu işlemlerin yakından takip edildiğini, buna rağmen uzunca bir süre davacının herhangi bir itirazda bulunmadığını, yine aynı şekilde, —– numaralı otomatik temditli vadeli mevduat hesabına işleyen 7.798,57 TL’lik faiz kazancının da vade sonu olan 28.07.2017 tarihinde anaparası ile birlikte davacı firmanın————numaralı hesabına aktarıldığını, davacının yapılan tüm bu işlemler yönünden bilgi sahibi olmasına rağmen, aradan geçen yaklaşık beş yıldan sonra ileri sürdüğü bilgisi dışında işlem yapıldığı ve faiz getirisinden mahrum kaldığı iddialarının açıkça kötü niyetli olduğunu, davacının her ne kadar vadesiz hesaptaki mevduatının tamamının vadeli hesaba aktarılması yönünde talimatı bulunduğunu iddia etmekte ise de, davacının müvekkili bankaya bu hususta iletilen hiçbir talimatının bulunmadığını, kaldı ki, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, bu yönde bir talimat bulunsa dahi, davacının ———— numaralı vadesiz hesabında kredi sözleşmeleri ve rehin senetlerinden kaynaklı olarak müvekkili bankanın blokesi bulunmakta olduğundan, bloke tutarını aşacak şekilde mevduatın tamamının başka bir hesaba aktarılması talimatının yerine getirilmesinin de mümkün olmadığını, yine davacının vadeli hesaplara aktarılarak faiz işletilen mevduata uygulanan faiz oranlarının ilk dört ay için % 1,20 olduğunu, devam eden kalan dokuz ay için % 0,46 oranına düştüğünü ifade etmekte olduğunu, ancak faiz oranlarının taraflar arasındaki bankacılık ilişkisinin boyutuna, iş hacmine, müşteri mevduatına, kredi risklerine ve kredi kullanımı var ise kredi faiz oranının da dikkate alınarak kararlaştırılmakta olduğunu, davacının müvekkili bankadan kullandığı çokça kredisinin bulunmakta olduğunu, iş hacminin göz önüne alınarak, davacının kullandığı kredilere müvekkili banka tarafından çok düşük faiz oranlarının işletildiğini, davacı şirkete standart faiz oranlarının değil indirimli faiz oranlarının uygulandığını, bankaların ——— bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını serbestçe takdir ve tayin edebilmekte olduklarını, buna göre davacının hesaplarına % 3, % 5 ve % 7,5 oranlarında faiz işletildiğini, davacı firmanın müvekkili bankanın yıllardır müşterisi olduğunu, uzun süreçli bankacılık ilişkisi kapsamında davacıdan——— ücretlerinin alınmadığını ve kredi kullanımları esnasında davacı firmaya indirimli faiz oranlarının uygulandığını, bu kapsamda davacının vadeli ve over night hesaplarındaki mevduatına uygulanan faiz oranlarının da değişkenlik gösterdiğini, bu durumun tamamen taraflar arasındaki bankacılık ilişkisinin boyutundan ve karşılıklı varılan mutabakat sonucunda oluştuğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, Sayın Mahkeme’nin davacının taleplerinde haklı olduğu kanaatinde olması halinde, müvekkili banka tarafından davacıya sağlanan avantajlarının değerlendirmeye alınması ve bu avantajlı imkanların değerlendirmeye alınarak davacının taleplerinden mahsubunun gerekmekte olduğunu, davacının, —- tarihinde müvekkili bankaya e-posta ile gönderdiği talimatta, ——-gün vadeli mevduata bağlanmasını talep ettiğini, ancak bu işlemin yapılmadığını, akabinde müvekkili banka tarafından davacıya toplamda 472.375,02 TL faiz ödemesinin yapıldığını, bu ödemenin bankanın hatasını kabul ettiğini gösterdiğini ifade ederek, haksız davasına dayanak arama çabası içine girdiğini, davacının her ne kadar, 28.07.2017 tarihinde 7.798,57 TL, 04.05.2018 tarihinde 4.864 TL ve13.04.2021 tarihinde 459.712,45 TL olmak üzere toplamda 472.375,02 TL faiz ödemesi yapıldığını ifade etmekte ise de, 28.07.2017 tarihinde yapılan 7.798,57 TL’lik ödemenin, davacının ——– numaralı otomatik temditli açılan over night vadeli hesaba işleyen faiz tutarının vade sonunda hesabın otomatik olarak kapatılması sebebiyle anaparası ile birlikte vadesiz hesaba aktarılmasından ibaret olduğunu, bu kapsamda müvekkili bankanın eksik ve/veya hatalı işlemi bulunmadığından, davacının ileri sürdüğü şekilde haricen yapılan bir ödeme olmadığını, 04.05.2018 tarihinde yapılan 4.864 TL’lik faiz alacağının da, davacının ———— numaralı vadeli mevduat hesabındaki mevduatına işleyen faiz getirisi olduğunu, müvekkili banka tarafından yapılan haricen bir ödeme olmadığını, dolayısıyla davacının öne sürdüğü ödemelerin, davacının vadeli mevduatından kaynaklı faiz getirileri olmasına ve bu hususun doğruluğunun ilgili hesapların hesap hareketleri ile ortada olmasına ve müvekkili bankanın iyi niyeti ve müşteri memnuniyeti kapsamında yapmış olduğu 13.04.2021 tarihli ödemeyle herhangi bir bağının ve alakasının olmamasına rağmen, davacının haricen yapılan ödemeler olduğu izlemini yaratmasının, davacının davadaki kötü niyetli tutumunun göstergesi olduğunu, davacı tarafından müvekkili bankaya gönderilen——– sayılı ihtarnamesi ile hangi gerekçeyle 05.11.2018 tarihinde gönderilen yazılı talimata istinaden işlem yapılmadığının sorulması akabinde, müvekkili banka nezdinde yapılan inceleme neticesinde, işlem yapılması talep edilen ——– numaralı hesap üzerinde müvekkili bankanın blokesinin bulunmasına ve bankanın mevduata faiz işletip işletmeme konusunda serbestliği bulunmasına rağmen, davacı şirket ile uzun yıllardır süregelen ticari ilişkinin bulunması ve müşteri memnuniyeti ilkesi çerçevesinde, tek seferlik olarak,—– numaralı vadesiz hesaptaki 5.100.000 TL’nin 181 gün vadeli mevduata bağlanması talimatına istinaden, davacıya 13.04.2021 tarihinde 459.712,45 TL faiz ödemesinin yapıldığını, söz konusu faiz ödemesi akabinde, müvekkili banka tarafından davacıya keşide edilen ———yevmiye sayılı ihtarnamesi ile “faiz ödemesinin davacının sair iddia ve taleplerinin kabulü anlamına gelmediği, yalnızca yazılı talimata olumlu veya olumsuz cevap verilmesinin atlanmış olması sebebiyle, müşteri memnuniyeti gözetilerek ve iyi niyet çerçevesinde bu ödemenin yapıldığının” ifade edildiğini, davacının müvekkili bankanın tacir sıfatına haiz olduğunu ve basiretli bir tacir gibi davranarak vadesiz hesaptaki mevduatı vadeli hesaba aktarmak isteyip istemediğinin sorulması gerektiğini ifade ettiğini, müvekkili bankanın yatırım danışmanlığı görevi bulunmadığı gibi yatırım tavsiyesi verme sorumluluğunun da bulunmamakta olduğunu, bu noktada davacının tacir sıfatına haiz olduğunu ve basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğunu, davacının kendi kusurundan menfaat elde edemeyeceğini, mevduatını değerlendirmek isteyip istememe noktasında tek karar vericinin mevduat sahibi davacı müşteri olduğunu, müvekkili bankanın aksi yönde bir baskısının olamayacağı gibi yatırım tavsiyesinde bulunma gibi bir sorumluluğunun olmadığını, huzurdaki davada müvekkili bankanın davacıdan hizmet alan, iş gördüren konumunda yer almadığını, yine davacının taraflar arasındaki bankacılık ilişkisinden kaynaklı müvekkili bankaya avans ödemesi yapması veya gideri mümkün olmadığından, davacının TTK 20 maddesi hükmü kapsamında talepte bulunmasının mümkün olmadığını savunarak, izah edilen ve mahkemece resen dikkate alınacak nedenlerle, TBK madde 72 hükmü uyarınca davanın zaman aşımı nedeniyle reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava banka müşterisi tarafından banka aleyhine açılan alacak davasıdır.
Davacı müşteri, banka ile olan kredi ilişkileri çerçevesinde aynı bankadaki şahsi mevduatına konan bloke altındaki paraya faiz verilmesi gerektiğini ileriye sürerek alacak talep etmektedir. Mahkememizce taraflar arasındaki kredi sözleşmeleri getirtilmiş, banka kayıtları getirtilmiş olup, sözleşme hükümlerine ve taraflar arasındaki teamüle nazaran davacının bu tür bir talepte bulunup bulunamayacağı hususunda, bulunabilecekse de miktarı yönünden bankacı bilirkişiden ve nitelikli hesap uzmanı (Borçlar Kanununa göre yapılacak hesaplamalarda) bilirkişilerden rapor alınmıştır.

Bilirkişi heyeti hazırlamış bulunduğu rapor ve ek raporunda davacı şirket ile davalı banka arasında —- tarihleri arasında ——tarihlerinde de 6 adet rehin senetleri imzaladıkları bankanın bu çerçevede davacıya ait —- hesap numarasındaki mevduatına——tarihinde ———— rehin konulduğunu, bunların karşılığında davacıya aylık taksit ödemelerinin altın kredilerinin kullandırıldığı; dönemler itibarıyla davalı banka tarafından rehinli olan miktar kadar davacının hesapları üzerine banka sisteminden blokelerin konulduğunu ve sürekli bu rehin miktarının korunduğu, böylece davacı şirkete hesabında bulunan rehin miktarının üzerindeki parasının serbestçe tasarruf etme imkanının sağlandığını; taraflar arasında imzalanan sözleşmelere göre bankanın, müşterinin bankadaki vadesiz veya vadeli mevduatının blokeli bir hesaba nakledip nakletmemek de serbest olduğu ve bunların bir kısmını veya tümünü blokeli bir hesaba almaya ve bunları kısmen veya tamamen alacakları ile takas ve mahsup etmeye, alacaklı ve borçlu cari hesaplar arasında serbestçe virman yapmaya yetkili bulunduğu, yine taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin ”kredinin teminat karşılığında kullandırılması” başlıklı 3.1.2 maddesine göre davalı bankanın müşterinin bloke hesaptaki parasına faiz verip vermemekte de serbest olduğu; taraflar arasında imzalanan bu sözleşmeler çerçevesinde davacının davalı banka nezdinde bulunan, kullandığı kredilerin teminatı olup, davalı bankaya rehinli olan ve bu sebeple banka tarafından söz konusu hesaplar üzerine banka sisteminden bloke konulan mevduatlarına faiz isteyemeyeceği; davalı banka tarafından sürekli uygulanmayan ancak müşteri memnuniyeti ile tamamen iyi niyet kapsamında 1 defaya mahsus yapılmış olan faiz ödemesinin davacıya bu talep hakkını vermeyeceği; davacıya emsal teşkil etmeyeceği bilirkişi raporunda vurgulanmış ancak mahkeme farklı değerlendirmesi durumunda da davacının iddia ettiği alacak yönünden ve bir kereye mahsus verilen faizin hesaplanması örnek alınmak suretiyle davacı alacağı 2.bir şık olarak hesaplanmış bunun 3.164.181,81 TL olabileceği bildirilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu ve dosya içindeki kredi sözleşmeleri hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; davacı müşterinin faiz istediği dönemlerde kullandığı kredilerin kapatılmamış olduğu, cari olduğu; kredi borçlarına uygun olarak bankaca müşterinin bankadaki mevduatlarına rehin uygulandığı, blokeler konulduğu; sadece bir kez blokeli hesaba faiz uygulanıp müşterinin bundan yararlandırıldığı; müşterinin rehinli blokeli hesaplarından sürekli faiz taleplerinin kabul edilmemesinin ise; taraflar arasındaki kredi sözleşmelerinin hükümlerinin uygun olduğu zira sözleşme hükümlerine göre bankanın kullandırdığı krediler karşılığında almış bulunduğu rehin senetlerine nazaran müşterinin mevduat hesaplarına bloke koyabileceği buna faiz uygulayıp uygulamamanın ise tamamı bankanın tasarrufunda olması karşısında davacının blokeli hesaplar üzerinden faiz işletilmesi talebinin sözleşmeye uygun olmadığı, istenemeyeceği nazara alınarak davanın reddine karar verilmiş aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.

G.D:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN REDDİNE,
Maktu ret harcı olan 269,85 TL nin dava açılırken alınan 17.077,50 TL ve bilahare tamamlama 36.958,82 TL olmak üzere toplam 54.031,32 TL karar harcından mahsubu ile 53.761,47 TL bakiye harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Tamamı davacı tarafça karşılanan yargılama giderlerinin davacının üzerinden bırakılmasına, karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince 296.209,09 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiline, davalıya verilmesine,
Dava öncesi başvurulan ara buluculuk gideri olan 1.320,00 TL nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına bu amaçla harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar ——– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 30/11/2023