Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/129 E. 2023/273 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/129 Esas
KARAR NO : 2023/273

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/02/2022
KARAR TARİHİ : 05/04/2023

Mahkememizde görülen İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafından davalı aleyhine,—— İcra Dairesinin
—— Esas sayılı icra dosyası ile davalının ödemediği faturalar hakkında icra takibi başlatıltıldığını, davalının borca itiraz ettiğini, davalı tarafın İcra Müdürlüğüne yapmış olduğu itiraz haksız ve kötü niyetli
olduğunu, 20.08.2021 tarihinde davalıya dava dilekçesi ekinde belgelerini sundukları hizmetin sağlandığını, faturası da kendisine gönderildiğini, fatura içeriğine davalı tarafından itiraz edilmediğini, ödeme işleminin süresi içerisinde davalı tarafından yapılmadığını, davalının tüm ihtarlara rağmen borcunu ödemediğini, kendisi hakkında —– İcra Dairesi ——-. sayılı dosyası kapsamında
takibe geçildiğini, davalı tarafından ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, takip konusu meblağın davalı tarafından bilindiğini, alacağın likit bir alacak olduğunu, davalının kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, bugüne kadar borcunu ödemediğini, bu nedenle borçlunun kötü niyetli olarak yaptığı itirazın iptali ile borçlu davalı aleyhine %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı tarafça davaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE : Dava İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkin itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre; ilamsız takip yapılmış olması, borçlunun bu takibe itiraz etmesi, itirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2019 tarihli ve——- sayılı kararında da değinilmiştir.Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.Celp edilen—– İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; 6.000,00 USD fatura alacağı ile 170,00 USD mevduat faizinin toplamı 6.170,00 USD ve 14.872,00 TL fatura alacağı, 14.872,00 TL fatura alacağı, 13.728,00 TL fatura alacağı, 13.728,00 TL fatura alacağı, 13.728,00 TL fatura alacağı, 982,00 Reeskont Faizi % 16,75, 955,00 Reeskont Faizi % 16,75-863,00 Reeskont Faizi % 16,75- 856,00 Reeskont Faizi % 16,75-837,00 Reeskont Faizi % 16,75 ‘nin toplamı 75.421,00 TL için davacı tarafından davalı aleyhine ilamsız takip başlatıldığı, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
——- Asliye Ticaret mahkemesine davacı defter ve kayıtları incelenmesi için talimat yazılmış, mali müşavir bilirkişinin görevlendirilmiş, ——Asliye Ticaret Mahkemesinin ——- talimat dosyasında bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.Dosyada —– Asliye Ticaret Mahkemesinin——- mübrez bilirkişi raporunda özetle;Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere davacı tarafından davalı aleyhine açılan davada;
Davacı firmanın 2021 yılı defterlerinin açılış tasdikleri zamanında yapılmış olup TTK ve
VUK ‘a göre uygun oldukları, Davacı firma davalı —— 07.05.2021 tarihi
itibariyle 170.817,20 —– mal/hizmet satışı yapmış olup karşılığında ise 64.510,00 ₺ tahsilat
yapmıştır. Davacı firmanın 2021 yılı yevmiye defterine göre 07.05.2021 tarihi itibariyle
davalı firma ile cari hesap bakiyesinden 106.307,20 ₺ (50.056,00 ₺ + 50.251,20 ₺)
alacağının kaldığı ticari defterlerinden anlaşılmaktadır. (USD ve TL toplam)
İncelenen defterlerin takip talebine göre ayrı ayrı değerlendirilmesinde ise;
Davacı firma davalı ——- Şirketi’ne 09.04.2021 tarihi
itibariyle 70.928,00 ₺ mal/hizmet satışı yapmış olup karşılığında ise 14.872,00 ₺ tahsilat
yapmıştır. Davacı firmanın 2021 yılı yevmiye defterine göre 07.05.2021 tarihi itibariyle
davalı firma ile cari hesap bakiyesinden 50.056,00 ₺ alacağının kaldığı ticari
defterlerinden anlaşılmaktadır. Davacı firma davalı—— Limited Şirketi’ne 07.05.2021 tarihi
itibariyle 12.000,00 USD mal/hizmet satışı yapmış olup karşılığında ise 6.000,00 USD
tahsilat yapmıştır. Davacı firmanın 2021 yılı yevmiye defterine göre 07.05.2021 tarihi
itibariyle davalı firma ile cari hesap bakiyesinden 6.000,00 USD alacağının kaldığı ticari
defterlerinden anlaşılmaktadır.Davacı firmanın takip talebinde talep ettiği faiz oranlarına göre raporda faiz
hesaplamaları yapılmıştır. Faiz ile ilgili takdir Sayın Mahkemeye aittir. Dava dosyası içeriklerinde yer alan Form BA ve Form BS’lerin davacı ve davalı yönünden örtüştüğü görülmektedir. Talep edilen haksız itiraz nedeni ile davacı/davalı aleyhine % 20 dan az olmamak üzere istenen icra inkâr tazminatının takdir yetkisinin Sayın Mahkemenize ait olduğu,dosyada yer alan bilgilere göre iş bu raporunu bildirilmiştir.
Mahkememizin 21/12/2022 tarihli duruşmanın—— nolu ara kararı gereğince; Davalı şirket defterlerinin incelenmesi için gün belirlendiği davalı tarafın defterlerini sunmaması nedeni ile inceleme yapılamadığına dair tutanağın düzenlenerek dosya arası edildiği görülmüştür.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın 6.000,00 USD ve bu alacağa işlemiş 170,00 USD geçmiş gün faizi ile 56.056,00 TL asıl alacak ve bu alacağa işlemiş 3.511,00 TL geçmiş gün faizinin varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğu, ayrıca tarafların BA ve BS formlarının örtüştüğü, bu durumunda alacağın varlığını ispat ettiği kanaati ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İcra inkar tazminatı yönünden; İİK’nın 67 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmünce; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı öngörülmüş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlarının bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda değil ise, alacağın likit ve muayyen olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemez.Eldeki davada alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
Davanın KISMEN KABUL-KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalının—– İcra müdürlüğünün —— Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 6.000,00 USD ve bu alacağa işlemiş 170,00 USD geçmiş gün faizi ile 56.056,00 TL asıl alacak ve bu alacağa işlemiş 3.511,00 TL geçmiş gün faizi olmak üzere takibin takip tarihinde takip talebinde belirtilen şartlarla devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacak olan 106.756,00 TL (6.000,00 USD ‘nin takip tarihindeki TL karşılığı olan 50.700,00 TL+56.056,00 TL ) ‘nin %20 ‘si üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 7.292,50TL harçtan, dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.249,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.042,78TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 17.013,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılmış 80,70 TL başvurma harcı, 1.249,72 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.330,42 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılmış tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olarak toplam TL masraf olmak üzere toplam 1.010,00 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma isabet eden 974,13 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davadan önce gidilen ara buluculukta devletçe karşılanan 1.560,00 TL ara buluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
8-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.