Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1058 E. 2023/752 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/1058 Esas
KARAR NO:2023/752
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/12/2022
KARAR TARİHİ:15/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; ——– sayılı dosyası ile davacı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun 26.09.2022 tarihinde vermiş olduğu borca itiraz dilekçesi ile takipte talep edilen tüm alacak ve ferilerine ve faiz miktarına itiraz ettiği, davalı borçlu tarafından icra takibine yapılan itiraz haksız, hukuka aykırı ve kötüniyetli olduğu, davacı ile davalı şirket arasında ticari ilişki uyarınca; ——-fatura ile mal/hizmet sağlanması davacı tarafından gerçekleştiği, davacının
taraflar arasındaki ticari ilişki ve anlaşma uyarınca tüm edimlerini tam ve eksiksiz olarak zamanında yerine getirmiş olduğu, davalı borçlu, sözleşme konusu edimlerin karşılığı olarak davacı tarafından teslim edilen faturalar mukabilinde ödeme yapmayı kabul ettiği, bununla birlikte davalı tarafından yasal
süresi içinde faturaya itiraz edilmediği, buna rağmen davalı tarafından sözleşme konusu ödeme yapılmamış, davalının ticari defterlerinde faturanın işlenmiş olmaması ve hizmete itiraz edilmesi halinde; davacı şirket bilgisayarları üzerinde, mahkemece verilecek yerinde inceleme yetkisi ile davalının ilan hakları, ilan veri tabanı, ilanlog kayıtları ve kullanıcılar sayfası ve ———- kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesi neticesinde hizmetin sağlandığı da tartışmasız olarak ortaya çıkacağı, Davanın kabulü ile; borçlunun borca ve ferilerine ilişkin haksız itirazının iptaline ve takibin devamına davalı borçlu aleyhine %20 oranında icra inkâr tazminatınahükmedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacı her ne kadar sözleşme konusu edimlerin sağlandığı şeklinde iddiada bulunmuşsa da davalı ile davacı arasında ne yazılı ne de sözlü yapılmış bir sözleşme bulunmadığı, bahse konu olayın ticari nitelikte bir ilişki olduğu davacı tarafınkabulünde olup her iki taraf da tacir sıfatına haiz olduğu, taraflar arasında hizmet sözleşmeninkurulabilmesi için tacir sıfatına sahip tarafların yazılı bir sözleşme yapması gerektiği, ancak her iki tarafın da tacir olmasına rağmen aralarında ticari nitelikte herhangi geçerli, yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davacının dosyaya sunmuş olduğu sözleşme örneği bir şablondan ibaret olduğu, davalı davacıdan hiçbir şekilde bir hizmet almamış, davacının tek taraflı iradesi ile oluşturmuş olduğu siteyi kullanmamış, sitede herhangi bir ilan yapmamış ve kullanıcı hesabını kullanmamış, 6098 sayılı TBK’nın 1. Maddesi “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla
kurulur.” şeklindedir. Bahse konu sözleşme hakkında taraflar karşılıklı irade açıklamasında bulunmadığı, ortada davalı şirketin irade açıklaması olmadığından sözleşmenin de kurulduğundan kesinlikle bahsedilemeyeceği, davacı dosyaya sunmuş olduğu sözleşme yazılı şekildedir. Açıklanan maddeler doğrultusunda sözleşmede şirket yetkilisinin imzası olması gerektiği, ancak sunulan sözleşmede şirket yetkilisinin el yazılı ile atılmış ıslak imzası veya elektronik imzası bulunmadığı, şirket yetkilisinin
imzaladığı yazılı şekil yerine geçen herhangi imzalı bir belge de bulunmadığı, sözleşme yapma yetkisi şirket yetkilisine ait olup ortada davalı şirketin yetkilisi tarafından ıslak imza ile veya elektronik imza ile imzalanmış ne yazılı ne de sözlü bir sözleşme bulunmadığı, ortada davacı ile yapılan geçerli olan ne yazılı ne de sözlü herhangi bir sözleşme bulunmamasına rağmen davacı tarafından —– bedelli fatura tanzim edildiği, ancak hukuka aykırı düzenlenmiş fatura süresi içerisinde tarafımıza tebliğ edilmemiş, düzenlenen fatura tarafımızca—–sisteminden öğrenilmiş olup süresi içerisinde—–tarihinde davacı tarafa itiraz dilekçemiz ile birlikte iade edilmiş, ne yazılı ne de sözlü bir hizmet sözleşmesi yapılmadan keyfi şekilde düzenlenmiş fatura ve içeriğini hiçbir şekilde kabul etmediğimizi, davacıya herhangi bir borcumuzun olmadığını —– adresinden açıkça belirtmemize rağmen davacı davalıya karşı haksız şekilde icra takibi başlatmış, yukarıda açıklamış olduğumuz hususlar doğrulusunda hukuka aykırı şekilde açılmış işbu davanın reddi gerektiği, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ——dosyası, bilirkişi raporu.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, hukuki niteliği itibariyle davacı tarafından başlatılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir. Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın, davacı şirket tarafından davalı şirkete hizmet sağlanıp sağlanmadığı, sağlanmış ise davacı şirketin ——- dosyasına konu faturalardan kaynaklı davalı taraftan alacaklı olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.Celp edilen ——-sayılı takip dosyası suretinin yapılan incelemesinde; 4.718,82 TL asıl alacağın tahsili amacıyla 23/09/2022 tarihinde takip başlatıldığı, borçlunun26/09/2022 tarihinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Tarafların delilleri toplanarak, tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamı ile mahkememizce yapılan ön inceleme duruşmasında zapta geçen beyanlar ve uyuşmazlık tespiti dikkate alınarak davacı alacağının bulunup bulunmadığının tespiti için; HMK 222 maddesi ve TTK 83. Maddeleri gereğince tarafların defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişinin ve davacı şirket bilgisayar kayıtlarının incelenmesi için de bilişim konusunda uzman bilirkişi inceleme yapmak suretiyle dosyada heyet bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.Dosyada mübrez heyet bilirkişi raporunda özetle; Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerle, tarafların ticari
defter ve belgeleri ile davacı şirketin bilgisayar kayıtlarının incelenmesi, Sayın Mahkemece bilirkişiye verilen görev ile sınırlı olarak mezkûr surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Sayın Mahkemenin vermiş olduğu görev ve yetki ile, tacir olan davacı—– ticari defterleri raporun 4.a. bölümünde incelenmiş olup; ——-yılı GİB onaylı
Yevmiye ve Defter-i Kebir e- defter beratları ile Envanter defterlerinin noter tasdiklerinin T.T.K’
nu ve V.U.K’ nu hükümlerine göre süresinde ve usulüne uygun tutulduğu, davacı şirketin kendi
defter kayıtlarının birbirini doğruladığı görülmüştür.Davalı —–yasal ticari defterleri usul yönünden incelendiğinde; Yevmiye ve Defter-i Kebir ve Envanter defterlerinin
noter açılış ve kapanış onaylarının süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, davalı şirketin kendi
defter kayıtlarının birbirini doğruladığı görülmüştür. Davacının Alacak Talebi, Teslim Tesellüm Yönünden: Davacının——- sayılı dosyasında takip dayanağı cari hesap bakiyesi alacağı talebine ilişkin raporun 4.b. bölümünde incelenen davacı şirketin kendi ticari defter kayıtlarında 23/09/2022 takip tarihi itibariyle 4.718,82 TL tutarında alacaklı gözüktüğü, davalı şirketin ise incelenen ticari defterlerinde takip dayanağı faturanın kayıtlı olmadığı görülmüştür. Teknik İnceleme Yönünden: Davacı sisteminde davalı firmanın 23.08.2022 tarihinde kaydedildiği, Sistemde davalının 14.09.2022 tarihinde hizmet bedelinin ödenmemesi sebebiyle pasife alındığı, Sözleşme konusu ilan haklarının davacı tarafça davalı için sistemde tanımlanmış olduğu, Sistemde seldaha—–kullanıcısı tarafından tanımlanmış ancak yayınlanmamış bir adet ilanın bulunduğu tespit edilmiştir. Tüm bu tespit ve incelemeler çerçevesinde; dosya kapsamında sunulan 29.08.2022 tarihli sözleşmeye davalı tarafın itirazlarının bulunduğu, Sayın Mahkemenin işbu sözleşmenin geçerli bir sözleşme olduğunu kabul etmesi halinde; davacı alacaklının ———-sayılı dosyasındaki 4.718,82 TL tutarlı asıl alacak talebine ilişkin nihai Ve hukuki değerlendirmenin Sayın Mahkemenizin takdirinde olduğu kanaatine varılmıştır. FAİZ: Davacının icra takibinde takip öncesi için faiz talebinde bulunmadığı, bu nedenle takip
öncesi için ilave bir değerlendirme yapılmamış olup, Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da
tamamen davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması,
temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında davacı alacağı için 3095 s.k 2/2 m. kapsamında avans faiz talep edebileceği değerlendirilmiştir. Sayın Mahkemenin gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren tamamen davalı şirketin müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, İCRA İNKÂR TAZMİNATI ve sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı kanaatlerini bildirmişlerdir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf, davalı ile aralarında sözleşme imzalandığını, sözleşme konusu edimin taraflarınca yerine gerildiğini, karşı tarafa fatura gönderildiğini ancak davalı tarafça ödeme yapılmadığını iddia etmekte, davalı taraf ise taraflar arasında sözlü veya yazılı sözleşme bulunmadığını, davalının davacıdan herhangi bir hizmet almadığını, davaya konu faturayı itiraz dilekçesi ile birlikte davacıya iade ettiğini savunmaktadır. Belirtmek gerekir ki, Türk Borçlar Kanununda yer alan düzenlemelere göre, sözleşme her iki tarafın da katılımı ile tamamlanır. Ancak somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından sunulan sözleşmede davalı tarafın sözleşmeye katıldığına dair imza ve kaşe bulunmamaktadır. Bu sebeple taraflar arasında sözleşme kurulmuş kabul edilemez. Ancak, taraflar arasında sözleşme olmasa dahi davacı bir ilan yapmış olsaydı vekaletsiz iş görme hükümlerinin somut olayda tartışılması mümkün olabilirdi. Fakat, somut olayda davacı tarafça ilan yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf, dosyaya sunduğu sözleşmedeki “Madde 7. Satış Fiyatı ve Ödeme Şekli” başlığı altındaki 7.3 maddesi uyarınca ilan yapılmasa dahi ücrete hak kazanabileceği iddiası ile eldeki davayı açmıştır. Yukarıda da izah edildiği üzere, taraflarca akdedilmiş geçerli bir sözleşme bulunmadığından davacının dava konusu ücreti davalıdan talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85 TL karar ve ilam harcından 80,70 TL pelin harcın mahsubu ile bakiye 189,15‬ TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacının yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davadan önce gidilen ara buluculukta devletçe karşılanan 3.120,00 TL ara buluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettiklerinden AAÜT uyarınca davalı yararına taktir olunan 4.718,82 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, miktar nedeniyle kesin olarak karar verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 15/11/2023