Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/901 E. 2023/819 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/901 Esas
KARAR NO:2023/819
DAVA:Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/12/2021
KARAR TARİHİ:29/11/2023

Mahkememizde görülen Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile ——-arasında—— tarihinde, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlenerek imzalandığını, Söz konusu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde; —–parselde bulunan ———– taşınmaz üzerine yapı ruhsatı, teknik şartname, onaylı projeye göre yapılacak inşaattaki brüt —-metrekare olan —– davalı tarafından müvekkiline tahsis/devir edilmesi vaadi ve şartları, söz konusu bağımsız bölümün teslim tarihinin ——– Aralık ayı olarak belirlendiği, müvekkilinin satış vaadi nedeni ile doğan hak ve yükümlülükleri ile tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerine dair anlaşma yapıldığını, satıcının belirtilen süre ve şartlarda teslim etmeyi, alıcının da satış bedelini ödemeyi taahhüt ettiği hususları yer almakta olduğunu, müvekkilinin dava konusu taşınmazı ——– yılı içerisinde fiilen teslim almış bulunduğunu, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin kapak sayfasında yer alan satış tarihi —-olup; taşınmazın satış bedeli —–olarak belirlendiğini, İmzalanan sözleşmeye ilişkin sözleşme tarihi bulunmamakta olup; sözleşmenin kapak sayfasında sadece ödeme tarihleri yer aldığını, müvekkili şirketin —– peşinat ödediğini —- tarihinde ise bakiye kısım olan ——- ödemeyi gerçekleştirdiğini, Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde yer alan yükümlülüklerini müvekkilinin yerine getirmiş bulunduğunu, ——- şirket birleşmesi yoluyla ——Bünyesine katıldığını, ———— Sayılı yayımlanan nüshalarında da görüleceği üzere pay devirleri yapıldığını ve Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca şirket birleşmesi yoluyla hak, alacak ve borçların devrinin gerçekleştiğinin belirtildiğini, —–sayılı nüshasında; —— kısmi bölünme neticesinde şirket unvanının——olarak değiştirdiği görünmekte olduğunu, Davalı ——–vaad eden sıfatına devirden sonra haiz olup; taşınmazı sözleşmede belirlenen ——- aralık ayının içerisinde teslim ve tescil edeceğine dair yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi huzurdaki davaya konu taşınmazı teminat olarak gösterdiğini, Göstermiş olduğu teminatlar haricinde davalı şirketin borçlarından kaynaklı olarak taşınmaz üzerine haciz şerhleri de işlenmekte olduğunu, Bağımsız bölüm üzerinde davalı bankalar lehine ipotek şerhleri ve davalı şirketin borçlarından kaynaklı haciz şerhlerinin mevcudiyeti taraflarınca haricen öğrenilmiş olduğunu, davacı müvekkilinin üzerine düşen edimleri yerine getirmesine rağmen davalı şirkete taşınmazın devrine ilişkin yapılan başvurular sonuçsuz kaldığını, davalı şirket taşınmazın devrinden kaçındığını belirterek fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; açmış oldukları davalarının kabulüne, dava konusu taşınmaz üzerine HMK Md. 389 uyarınca ihtiyati tedbir konulmasına, dava konusu taşınmaz üzerine TMK Md. 1010 uyarınca davalıdır şerhinin işlenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar yönünden cebri icra yoluyla satışın tedbiren durdurulmasına, ——-parselde bulunan ———- numaralı bağımsız bölümün tüm haciz ve ipoteklerden ari olarak müvekkilimiz adına hükmen tesciline, Hükmen tescilin mümkün olmaması halinde taşınmaz için ödenen 425.000,00 TL bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre uyarlanarak davalıdan ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsili ile müvekkiline verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı ——–Vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından zorunlu arabuluculuğa başvurulmamış olup davanın usulden reddi gerektiğini, şekle aykırı olarak akdedilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi geçersizlik yaptırımına tabi olup, —— tarihli ———– kararı dava konusu olayda uygulanamayacağını, dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkili banka’nın ipoteği, davacı ile diğer davalı arasında akdedilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden önceki tarih olduğunu, davacının ihtiyati tedbir talebi iddiasını yaklaşık ölçüde ispat edemediğinden reddedilmesi gerektiğini, davanın dava şartı olan zorunlu arabuluculuğa başvurulmaması nedeni ile öncelikle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise haksız, hukuki ve fiili dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı —— cevap dilekçesinde özetle; davacının tazminat talebi yönünden ticari davaların konusu olan zorunlu dava şartı ticari arabuluculuk yolunun tüketilmesi gerektiğini, davacının kesin süre içerisinde son tutanağı mahkemenize sunmazsa davanın usulden reddine karar verilmesini, davacı yan huzurdaki tescile zorlama davası ile tapu kaydının adına tescilini takyidattan ari şekilde istiyorsa davanın tapu takyidat lehtarlarına yöneltilmesi gerekeceğini, Huzurdaki dava ile üçüncü kişi konumunda olan, dava konusu taşınmaz üzerinde haciz alacaklılarının işbu davaya dahil edilmesi gerektiğini, Mahkemenizce verilecek karar sonrasında işbu dava yönünden taraf olmayan kişilerin hakları ortadan kaldırılabileceğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, davacı ile akdedilen sözleşmenin geçerli olmasından dolayı hesaplamanın buna göre yapılacağını, burada geçersiz sözleşme nedeniyle alacaklı tarafın hakkına kavuşamayacak olması nedeniyle haksız durumun hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesi amaçlandığını belirterek davanın tapudaki haciz lehtarlarına yöneltilmesi için davacıya kesin süre verilmesine, davacının müvekkiline TBK 117 md. Uyarınca süre vermemiş olması ve temerrüde düşürmemiş olması nedeniyle davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte olursa müvekkilin davanın açılmasına sebebiyet vermemiş olması nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, Sözleşme geçerli olduğundan hesaplamanın da buna göre yapılması ve hesaplamaya denkleştirici adalet ilkesinin uygulanmamasını, Yapılacak hesaplamadan davacının taşınmazı teslim tarihinden beri kullanıyor olması nedeniyle bu kısım yönünden kazancının mahsubuna karar verilmesini talep etmiştir. Davalı —– dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın iş bu davada taraf ehliyeti bulunmadığını, davacı ile diğer davalı ———-arasında gayri resmi şekilde gerçekleşen işlemlerin sorumlusu ve muhatabı müvekkili Banka olmadığını, Bu nedenle davanın öncelikle husumet yokluğundan reddini, işbu davanın iş bölümü yönünden reddi gerektiğini, tapuya şerh edilmeyen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi müvekkili bankaya karşı ileri sürülemeyeceğini, gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinden doğan alacak hakkının 3. Kişilere karşı ileri sürülebilmesi ancak sözleşmenin tapuya şerh edilmesi ile mümkün olduğunu, Tapuya şerh edilmesi ile sözleşmeden doğan hak, ayni etki ——– doğuracağını, Burada söz konusu olan bir ayni hak değil, sözleşmenin şerh edilmesi nedeniyle ayni etki meydana gelmesi olduğunu, Yani, taşınmaz satım vaadi sözleşmesi tapuya şerh verildiğinde, taşınmaz üçüncü kişiye satılsa bile, satış vaadi sözleşmesi alacaklısı alacak hakkını taşınmazı devralan üçüncü kişiden de talep edebileceğini, Türk Medeni Kanunu’nun 705. maddesine göre taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olmalıdır. gayri resmi yapılan devir ve sözleşmeler hukuken geçerli olmadığını, müvekkili banka yönünden esastan reddini, tapu sicilinin açıklığı ilkesi gereğince yeterli özen ve dikkati göstermeyen davacının davasının reddi gerektiğini, davacının talebinin Medeni Kanun 2. Maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu ve hukuksal olarak korunamayacağını, davacının davasının usulen ve esasen reddine karar verilmesini talep etmiştir.Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :Dava, Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesi; cebri tescilin mümkün olmaması durumunda, davacının taşınmaz için ödemiş olduğu meblağın uyarlanarak davacıya ödenmesi talebine ilişkindir.
Davacı vekili ———– tarihli duruşmada imzalı beyanı ile dava konusu taşınmazın ipoteklerinden ari olarak taraflarına tescilinin sağlandığını, davanın konusuz kaldığını, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini, vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığını beyan etmiştir.
Davalı —– gönderdiği tarihsiz dilekçesi ile Dava konusu ——– bölümdeki taşınmazda bulunan müvekkil Banka ipoteğin fek edildiğini, dolayısı ile iş bu davanın müvekkili banka yönünden konusuz kalmış olup; müvekkili banka hakkında konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini ve müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesini talep etmiştir. İncelenen tüm dosya kapsamına göre; davacının ve davalının beyanı itibarı ile davanın konusuz kaldığı, ayrıca davacı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinden vekilin feragat ve sulh yetkisinin olduğu anlaşılmakla; konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVA KONUSUZ KALDIĞINDAN KONUSUZ KALAN DAVADA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Peşin alınan 7.257,94 TL harçtan alınması gerekli 269,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.988,09 TL fazla harcın davacıya iadesine,
3-Davacı vekili vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinde bulunmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından artan tutarın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——— Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere huzurda bulunan davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. . 29/11/2023