Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/869 E. 2023/22 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/869 Esas
KARAR NO : 2023/22

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2021
KARAR TARİHİ : 18/01/2023

Mahkememizde görülen İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacının —- satan bir şirket olduğu, davalı ile aralarında cari hesap
ilişkisi kurulduğu, davacının davalı — satışı gerçekleştirdiği, Sipariş teyit
formu ile sipariş edilen mallar dilekçe ekinde sunulan faturalar ve irsaliyelerde görüldüğü üzere davalı
borçlunun talep ettiği adrese teslim edildiği, davalının da teslim hususunda bir itirazının bulunmadığı, sipariş edilen malların teslim edildiği, —tarihli —faturalar davalı tarafa tebliğ edildiği,—- tebliğine ilişkin belgenin ekte sunulduğu, tüm bunlara rağmen cari hesap ekstresinde görülen bakiye alacak tutarın davalı şirketten talep edildiği halde ödemesinin yapılmadığı, bu sebeple —- Sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davacı şirketin her ay ilgili vergi dairesine—- düzenleyerek sattığı malı ve bedelini bildirdiği, davalı şirketin mal satışına ilişkin——–
dairesine yaptığı bu beyanın aynısını alıcı firmanın da yapmak zorunda olduğu, davalı tarafın, yapmış
olduğumuz faturaya dayalı takibe itirazı tamamen kötü niyetli olduğu, satılan malın sözleşmenin gereği gibi ifa edilmiş ve akabinde davalı borçlu şirkete sorunsuzca teslim edildiği, yukarıda arz ve izah edilen
sebeplerle davanın kabulü ile; davalının ——dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın iptaline takibin devamına, davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa
yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme ve cari hesaba dayalı bir ticari ilişki bulunmadığı, dava dilekçesinde iddia edildiğinin taraflar arasında bir alacak, borç durumu söz konusu ve iddia edildiği gibi borcun var olduğunu kabul eder, ispatlar mutabakat da bulunmadığı, davacı tarafından dava dilekçesine ek olarak
sunulan —- alan imzaların davalı şirket imza yetkilisine ait olmadığı, davalı şirket iş hacmi ve ticari büyüklüğü itibari ile —– bir çok yerinde ve yurt dışında faaliyet gösterdiği, bu nedenle zaman zaman herhangi bir yetkisi olmayan, imza sirkülerinde şirketi temsil ve ilzama yetkili olarak belirtilmeyen kişiler üzerinden işlemler yapılması ihtimal dahilinde olduğu, huzurda görülen dava ile ilgili olarak davalı şirket yetkilileri tarafından imza altına alınmış herhangi bir sözleşmeye rastlanılmadığı, davacı tarafından sunulan —– imzaların da davalı şirket imza yetkililerine ait olmadığı, yine davacının sunmuş olduğu sevk irsaliyelerinin de sadece —- imzalı olduğu bunun karşılığında “—-herhangi bir imza veya davalı şirkete ait bir ibare yer almadığı, davacının dava dilekçesinde sunmuş olduğu —–olarak —– davalı firmanın e-fatura adresi———- olduğu, bu nedenle davalı firmaya tebliğ edilmiş bir fatura bulunmadığı, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle; haksız ve mesnetsiz işbu davanın reddine, kötü niyetli alacaklı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekâlet
ücretinin davacı taraf yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı faturalardan kaynaklı davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan takibe davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi uyarınca iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre; ilamsız takip yapılmış olması, borçlunun bu takibe itiraz etmesi, itirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı —–değinilmiştir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Celp edilen —- Esas sayılı dosyasının incelenemesinde; davacı tarafın — tarihinde, cari hesaba konu fatura alacağına ilişkin ————sayılı dosyasından —– başlattığı, ödeme emrinin —- tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği, davalı borçlunun ödeme emrine ve yapılan ilamsız icra takibine ilişkin esas olmak üzere; —– borcun tamamına, ferilerine ve faize itiraz ettiği, icra takibinin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın taraflar arasında ticari ilişkiye dayalı cari hesap sözleşmesi olup olmadığı, davacının alacağının oluşup oluşmadığı, cari hesaba dayalı davalı aleyhine başlatılan davalının —- esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince itirazın iptaline yönelik olduğu görüldü, ve %20 icra inkar talebi noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanarak, tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamı ile mahkememizce yapılan ön inceleme duruşmasında zapta geçen beyanlar ve uyuşmazlık tespiti dikkate alınarak davacı tarafın defter ve kayıtları üzerinde HMK 222 ve TTK 83. Maddesi gereğince mali müşavir bilirkişinin incelemesi yapması için ——-Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosya üzerinde inceleme yapmak suretiyle dosyada mübrez bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.
Dosyada mübrez —–talimat sayılı dosyasında mali müşavir bilirkişi raporunda özetle; davacı ve davalı arasında ticari ilişkiden kaynaklı borç- alacak ilişkisinin olduğu, davacı tarafından davalıya 92.080,91 TL fatura kesildiği, davalının cari hesaba mahsuben 63.517,00 TL ödeme yapmış olduğu ve —— itibari ile cari hesapta davalının ödemesi gereken 28.563,91 TL bakiyenin kaldığı görülmektedir. Davacının defter kayıtlarındaki —- göre, davacı—– ALACAKLI olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Mahkememizin —- tarihli duruşmasında verilen ara karar uyarınca; HMK 222 ve TTK 83. Maddeleri gereğince tarafların defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması için inceleme günü verilerek mali müşavir bilirkişinin görevlendirildiği, bilirkişi inceleme yapmak suretiyle dosyada mübrez bilirkişi raporunu tanzim etmiştir.
Dosyada mübrez mali müşavir bilirkişi raporunda özetle; Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerle, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinin incelenmesi, Sayın Mahkemece bilirkişiye verilen görev ile sınırlı olarak mezkûr surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Davalı — ilişkin ticari defterleri incelendiğinde; e- defter kullanıcısı —–onaylı Yevmiye ve Defter-i Kebir beratları ile —-tasdiklerinin T.T.K’ nu ve V.U.K’ nu hükümlerine göre süresinde ve usulüne uygun tutulduğu
görülmüştür.
Davacı —- ticari merkezinin bulunduğu — Mahkemesi
Hakimliğince görevlendirilen bilirkişi incelemesi neticesinde; “davacı şirketin ticari defterlerinin T.T.K ve V.U.K ilgili hükümlerine göre süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, yasal defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacının kendi defterlerinde davalıdan 28.563,91 TL tutarında alacaklı gözüktüğü …” şeklinde görüş ve kanaat bildirdiği görülmüştür. Davacının Alacak Talebi Yönünden: Davacı ve davalının ticari defter kayıtları karşılaştırmalı olarak incelenmesi neticesinde; davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı taraftan –tutarında alacaklı, davalı şirketin ise defter kayıtlarında davacı şirkete 26.249,46 TL tutarında
borçlu gözüktüğü, tarafların ticari defter kayıtları arasındaki uyumsuzluğun davacının kendi defterlerinde davalı aleyhine —- tarihinde borç olarak kaydetmiş olduğu “—– tutarlı “—— düzenlenen faturadan kaynakladığı tespit edilmiştir. Vade farkı faturasını raporun 4.c. bölümünde incelenen sipariş formunda belirtilen “Fatura
tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ödenecektir” şeklinde kararlaştırıldığı, — formundaki imzaya itirazlara ilişkin uzmanlık alanımın dışında olması sebebiyle ilave bir değerlendirme
yapılamayacağı, Sayın Mahkemenin sipariş formunu geçerli olarak kabul etmesi halinde —- vade farkı faturasının sipariş formuna uygun olarak düzenlenmiş olduğu,
Hiç kimsenin başkasına ait faturayı sebepsiz yere kendi defterlerine kendi borcu olarak ——- beyan etmeyeceğinden işbu faturalar içeriği malların davalı şirkete teslimine ilişkin karinelerin oluştuğu, bu kez ispat yükünün davalı şirkete geçtiği, davalının işbu hizmeti almadığını veya fatura bedelinin tamamını ödediğini ispat etmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Davacı şirket her ne kadar ——————— sayılı takip dosyasında —- tutarında asıl alacak talebinde bulunmuş olsa da, kendi defterlerinde davalı cari hesabına takibin davalıya tebliğinden önce (10.09.2021) takip tarihinden 1 gün sonra 5.531,00 TL tutarında tahsilat yaptığını kaydetmek suretiyle ikrar etmiştir. Tüm bu tespit vedeğerlendirmeler neticesinde, takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; davacının takipteki asıl alacak talebinin —-tutarlık kısmını talep edebileceği, Faiz: Davacının icra takibinde takip öncesi için 3.246,74 TL tutarında faiz talebinde bulunduğu,
Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen davacı lehine hüküm kurması halinde; raporun 5. bölümünde yer—– hesaplandığı üzere 2.831,46 TL tutarında takip öncesi için faiz talep edebileceği, tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden
kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında davacı alacağı için 3095 s.k 2/2 m. kapsamında avans faiz talep edebileceği değerlendirilmiştir.
Sayın Mahkemenin gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren tamamen davalı şirketin müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, İCRA
İNKÂR TAZMİNATI ve sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı kanaatlerini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesinde; davacı ——– ALACAK kaydı girmek suretiyle —-alacak bakiyesinin bulunduğu, Eş deyişle davalının kendi defterlerinde davacı şirkete—– borçlu gözüktüğü görülmüştür.
Her iki tarafın ticari defterleri karşılaştırıldığında; talimat ile incelenen davacı şirketin kendi defterlerinde takip tarihi itibariyle davalı taraftan —- tutarında alacaklı, davalı şirketin ise az yukarıda incelenen ticari defter kayıtlarında davacı şirkete —–tutarında borçlu gözüktüğü, defter kayıtları arasındaki uyumsuzluğun davacının kendi defterlerinde davalı aleyhine —–tarihinde borç olarak kaydetmiş olduğu “——-açıklaması ile düzenlenen faturadan kaynakladığı, vade farkı hususunun faturalarda da belirtildiği, dava konusu ve icra takibine — tutarındaki faturanın Davalı tarafından —- tarihinde dava açılmadan önce ödenmiş olduğu tespit edilmiş olup davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İcra inkar tazminatı yönünden; İİK’nın 67 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmünce; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı öngörülmüş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlarının bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda değil ise, alacağın likit ve muayyen olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemez.
Eldeki davada alacak likit olduğundan, Asıl alacak olan 28.563,91 TL’nin %20’si üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Kötüniyet tazminatı yönünden; İ.İ.K’nin 67/2. maddesinde itirazın iptali davasında alacaklının takibinde haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceği hükme bağlamaktadır. Anılan kanun hükmü uyarınca borçlu davalı lehine tazminata hükmedilebilmesi için davacı alacaklı tarafından yapılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması şarttır.
Eldeki davada, icra takibine konu ——– numaralı 5.531,25 TL tutarındaki faturanın Davalı tarafından —- dava açılmadan önce ödenmiş olmasına rağmen bu fatura yönünden de dava açılmasından davacının haksız ve kötü niyetli olduğu kanaatine varıldığından ——— %20 ‘si üzerinden hesaplanacak kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —– esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 28.563,91 TL asıl alacak üzerinden ve buna takip tarihinden takip talebinde istenilen faiz cinsi ve oranında faiz uygulanmak suretiyle devamına, Fazlaya ilişkin ve işlemiş faiz talebinin reddine,
2- Asıl alacak olan 28.563,91 TL’nin %20 ‘si üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-5.531,00 TL ‘nin %20 ‘si üzerinden hesaplanacak kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 1.951,20 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak yatırılan 451,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.500,20TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılmış, 59,30 TL başvurma harcı, 451,00 TL peşin harç olmak üzere toplam 510,30 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılmış yargılama gideri olan 117,00 TL tebligat+ müzekkere ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplamı —– kabul edilen kısma isabet eden 1.236,90 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden —– ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —- davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davadan önce gidilen———- ücretinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.009,00 TL’sinin davalıdan, 311,00 TL’sinin de davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
10-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
11-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.