Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/808 E. 2023/71 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/808 Esas
KARAR NO: 2023/71
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/11/2021
KARAR TARİHİ: 08/02/2023

Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından, davacılar hakkında ——dosyasından—–ödeme tarihli—– bedelli çeke istinaden kambiyo senetlerine mahsus ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının şikayeti üzerine davacı—- hakkında çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçundan —– tarihinde ——- numaralı dosyasından ceza davası açılmış olduğunu, davacı —–, sözkonusu kambiyo takibinin başlatılmasından sonra icra dosyasına konu borcun kapatılmasına yönelik olarak sahibi/yetkilisi olduğu diğer davacı —– hesabından davalı firma hesabına —- tarihinde— olmak üzere toplam —- ödeme gerçekleştirildiğini,———-dosyasından görülmekte olan ceza davasında davalı firmanın; davacı—- yapmış olduğu ödemelerden bahsetmemiş ve dava süresince çek bedelinin tamamının ödenmediğinden bahisle davacı —–cezalandırılmasını talep ettiğini, Yine aynı şekilde davacılar hakkında—- dosyadan başlatmış olduğu icra takibine haricen tahsil bildirimi yapmaksızın devam edildiğini, davalı firmanın icra ceza yargılaması ve icra takibi süresince kötü niyetli hareket etmiş, davacının yapmış olduğu ödemelerden hiçbir şekilde mahkemeyi/icra dairesini haberdar etmemiş, bu suretle davacılardan haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, ——–kararıyla banka tarafından davalıya ödenen karşılıksız çek bedelini mahsup etmek suretiyle davacının çek bedelinin tamamı olan —- adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini, —–dosyasından görülmekte olan davanın ——–kesinleştiğini, her ne kadar gerekçeli kararda davacını– adli para cezası ödemesine hükmedilmişse de söz konusu adli para cezası gerçeği yansıtmadığını, davacının savunma hakkının kısıtlanması ve davalının ödemenin yapıldığını mahkemeye bildirmekten kötü niyetli kaçınması sebebiyle davacı hakkında hatalı hüküm kurulmuş olduğunu, —— ek kararıyla; ——- değişiklik uyarınca ilgili çek bedelinin— tarihi itibariyle ödenmeyen kısmının — tarihine kadar onda birinin ödenmek zorunda olduğunu, kalan kısmını — tarihinden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödenmesi durumunda ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verileceğinin davacıya ihtar edilmesine karar verildiğini, davacı —-ihtarı akabinde davacının söz konusu durumdan haberdar olduğunu, davacı—– yapmış olduğu ödemelere ilişkin dekontların —- dosyasına —– tarihinde sunulmuş Olduğunu, müvekkil——-yapmış olduğu ödemelerin dikkate alınarak müvekkil —— hakkında hükmolunan adli para cezasından düşülmesine karar verilmesi talep edildiğini, (—— Bu talep üzerine———gereğince karşılıksız kalan çek bedelinin, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 Sayılı kanuna göre ticari işlerde ve temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen ödediği takdirde mahkumiyet hükmü kesinleştikten sonra hükmün bütün sonuçları ile ortadan kaldırılacağı hususunun düzenlendiğini, mahkeme kararının kesinleştiği kesinleştikten sonra hükümde değişiklik mümkün olmayacağından cezanın düşürülmesi talebinin reddine, ödemeye ilişkin beyan ve dekontların infaz savcılığına bildirilmesine, —– dosyasından verilen karar kesinleştiğinden bu dosyada işlem yapılması imkanı kalmamış olup davacı —- gerçekte borçlu olduğu miktarın tespiti bakımından menfi tespit davasının açılması zorunlu hale gelmiş olduğunu, yine aynı şekilde alacaklı vekili —- dosyaya göndermiş olduğunu —-tarihli haciz konulması talepli yazısında borçlu davacı —-banka hesaplarına 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesini talebinde bulunulduğunu, yine aynı tarihli haciz konulması talepli yazısında —-şirketinde çalışan borçlu davac—- maaşının 1/4’üne haciz konulması talep edildiği, yukarıda açıklanan ve Sayın Mahkemeniz tarafından resen dikkate alınacak sebeplere binaen mahkemece tam ve kesin olarak hesaplandığında artırılmak üzere ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla; Menfi tespit davasının kabulüne, —— ödeme tarihli—-bedelli çeke ilişin olarak davalıya ödenen—– ödeme tarihi itibariyle işlemiş faizinin şimdilik—- bakımından borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı, davalıya çek verildiği, bu çek konusunda karşılıksız işlemine sebebiyet vermek suretiyle semeresiz bırakıldığı, davalı ise söz konusu çeki icra takibine koymuş ve karşılıksızdır işlemi sebebiyle icra ceza davası açıldığı, şimdi ise söz konusu alacak hakkının bir kısmının haricen ödendiğini iddia ederek işbu davanın ikame edildiği, Menfi tespit davası bir hakkın ya da hukuki ilişkinin bulunmadığına ilişkin bir dava olduğu, Somut uyuşmazlıkta davalı lehine verilen çek ve bu çek dayanak yapılarak gerçekleştirilen icra takibi kesinleşmiş durumda olup, böyle bir hakkın var olduğu çekişmesiz şekilde kabul edilmekte olduğu, varlığı çekişmesiz şekilde kabul edilen bir alacak hakkı konusunda ”böyle bir alacak hakkı yoktur” denilerek menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini, icra takibine konu çek bedeli 147.970 TL olup, takip çıkışı itibariyle bütün alacağın ödenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı, icra takibinin kapatılması için bütün alacağın ferileri ile birlikte ödenmesi gerektiği, dosya borcu ödemeyen davacılar tarafından ikame edilen işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiği, Çek Kanunu m.5, karşılıksızdır işlemine sebebiyet vermek suçunu düzenlemektedir. Buna göre ”Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, bin beş yüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur.” ifadelerini içerdiği, Somut uyuşmazlıkta davacılar, davalıya teslim edilen çek için karşılıksızdır işlemine sebebiyet verdiği, yukarıda belirtilen ve mahkemenizce resen dikkate alınacak sebeplerle; haksız açılan davanın usulden reddine, bunun mümkün olmaması halinde davanın esastan reddine karar verilmesi ile yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davası İİK 72. maddesinde düzenlenmiştir. Borçlu icra takibine süresinde itiraz etmediği ve takibin kesinleşmesi halinde borcunun bulunmadığını bu dava türü ile ileri sürebilir.
Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıya düşer. Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın davacılar aleyhine——- esas sayılı dosyasından —— bedelli çeke istinaden başlatılan kambiyo senetlerine dayalı ilamsız icra takibinden kaynaklı davalıya ödeme yapılıp yapılmadığı, davacıların davalıya şimdilik -bakımından İİK 72. Maddesi gereğince borçlu olup olmadıkları noktasında toplandığı anlaşılmıştır.Tarafların delilleri toplanarak, taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde Mali Müşavir bilirkişiden inceleme yaptırılarak teknik ayrıntıları gösterilen dosyada bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.
Dosyada mübrez bilirkişi raporunda özetle;
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerle, tarafların ticari
defter ve belgelerinin incelenmesi, Sayın Mahkemece bilirkişiye verilen görev ile sınırlı olarak mezkûr surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Davacı —- yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış onayları ile———– Kebir beratlarının süresinde ve usulüne uygun alındığı, davacı şirketin kendi defterlerinde—- tarihi itibariyle davalı taraftan—– tutarında alacaklı gözüktüğü, Davalı şirketin ise — yıllarına ilişkin ticari defterleri incelenmesi hususunda davalı vekili ile yapılan —- yazışmalarında bilgi ve belgelerin incelemeye hazır edilmesi talep edilmiş, kendisiyle ayrıca telefon ile görüşülmesine rağmen olumlu bir geri bildirim alınamadığından ticari defterler ve kayıtları incelenememiştir. Davacının Menfi Tespit Talebi Yönünden: Davacı aleyhine —— tarihinde ——- bedelli çeke istinaden kambiyo senetlerine dayalı ilamsız icra takibi başlatıldığı, işbu takipten kaynaklı borçlu olup olmadığının tespitine ilişkin yapılan incelemede; davacı—–icra dosyasına konu borcun kapatılmasına yönelik olarak diğer davacı — hesabından, davalı hesabına raporun —- incelendiği üzere —– tutarında —–açıklaması ile ödeme gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. Tüm bu hususlar çerçevesinde davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının olup olmadığı ve diğer hususlara ilişkin hukuki değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu değerlendirilmiştir. Sayın Mahkemenin gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren tamamen davalı şirketin müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, İCRA İNKÂR TAZMİNATI ve sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı kanaatlerini bildirilmiştir.Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre; davacının kendi defterlerinde davacı ——– hesabından, davalı hesabına —— tutarında — açıklaması ile ödeme gerçekleştirdiği tespit edilmiş, davalı taraf usulüne uygun ihtara rağmen süresinde defterlerini sunmamış olup davacının ticari kayıtlarından çıkan sonuca katlanmak zorunda kalacağından davanın kabulüne karar verilmiştir.Burada dava türleri üzerinde durmakta fayda vardır; —– tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 107. maddesiyle mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir. 6100 sayılı Kanun’un 107. maddesi;
“1-Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukukî ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
2-Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.
3-Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukukî yararın var olduğu kabul edilir.” şeklinde düzenlenmiş olup 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un ——–maddesi ile ikinci fıkra değiştirilmiş, üçüncü fıkra ise yürürlükten kaldırılmıştır.
7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 7. maddesiyle değişik HMK’nın 107. maddesi; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir
(2) —— Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.
(3) ——şeklindedir.
Hükümet tasarısında yer almayan belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. madde —– tarafından esasen baştan miktar veya değeri tam tespit edilemeyen bir alacakla ilgili hak arama durumunda olan kişinin, hukuk sisteminde karşılaştığı güçlüklerin bertaraf edilerek hak arama özgürlüğü çerçevesinde mümkün olduğunca en geniş şekilde korunmasının sağlanması gerekçesi ile ihdas edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır.
Alacağın yalnızca bir bölümü için açılan davaya ise kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukukî ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekir. Diğer bir söyleyişle, bir alacak hakkında daha fazla bir miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan HMK’nın 109. maddesi “Kısmî dava” başlığı ile;
“1- Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
2-Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.
3-Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.” şeklindeki hüküm ile düzenlenmiştir.
Daha sonra———— yürürlükten kaldırılmıştır.
Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılması gerekmez. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu anlaşılıyor ve istem bölümünde “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması” ya da “alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise bu husus, davanın kısmî dava olarak kabulü için yeterli sayılmaktadır ——–
Nitekim aynı ilkeler, ———- sayılı kararında da benimsenmiştir.
Açıklanan bu maddi ve hukukî olgular ışığında iddianın ileri sürülüş biçimi açısından somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak kaydıyla dava açıldığı belirtilmekle birlikte açıkça davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ileri sürülmemiştir. Kaldı ki menfi tespit davasının belirsiz alacak davası olarak açılması da mümkün değildir. Zira ortada değeri belli olan bir senet vardır ve davacı taraf bu senet için ne kadar ödeme yaptığını herhangi bir bilirkişi incelemesi yapılmaksızın bilebilecek durumdadır.
Bu itibarla, davacı vekilince açılan dava kısmi dava olduğundan ve davacı tarafından ıslah talebinde de bulunulmadığından davacının dava konusu senet nedeniyle davalıya toplam— ödeme yapmış olduğu anlaşılmış ve taleple bağlı kalınarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydı ile davacının ——- dosyasına konu borcun —– kısmı yönünden borçlu olmadığının tespitine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
Davanın KABULÜ ile;
1-Taleple bağlı kalınarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydı ile davacının—– Sayılı dosyasına konu borcun —- kısmı yönünden BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 683,10 TL harçtan, peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,32 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 170,78 peşin harç toplamı 230,08 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 900,00 TL bilirkişi ücreti ve 85,10 TL posta giderleri olmak üzere toplam 985,10 TL’ nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf yararına AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
7-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden ilgili tarafa iadesine,
Dair karar, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde—— Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 08/03/2023