Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/607 E. 2022/686 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/607 Esas
KARAR NO: 2022/686
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/09/2021
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
Mahkememizde görülen İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının ——– faaliyet gösterdiğini, bu
kapsamda davalı ile davacı arasındaki ticari ilişki doğrultusunda karşılıklı alacak borç kalemlerinin açık hesap şeklinde tutulduğunu, —– tarihi itibariyle davalının davacıya açık hesaptan kaynaklı —– borcunun bulunduğunu, söz konusu borcun ödenmemesi üzerine—– dosyasıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın borca ve ferilerine yönelik itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı yanın itirazlarının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, davalı tarafın, kendisine sunulan mal ve hizmetler karşılığında düzenlenen faturaları teslim alıp itirazsız olarak ticari defterlerine kaydetmiş olmasına rağmen borcunu ödemekten imtina ettiğini, bu sebeple davalının hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptaline, takibin devamına ve dava konusu alacak likit olduğundan dolayı davalı aleyhine % 20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin —– tarihli dilekçesi ile davalının —— alacağa yönelik itirazının iptalini talep ettiği görülmüştür.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı ile davacı arasında—- senesinden beridir adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu, taraflar —— bu yana beraber çalışmakta olduğunu, bu ortaklığa göre davacı —- daha fazla sermaye, davalı ise daha fazla müşteri çevresi getirmek suretiyle işlerini ortak olarak devam ettirdiklerini, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi olduğuna ve işlerini tek elden yürüttüklerine dair tüm mesaj, fiyatlandırma ve müşteri tablolarının dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, tarafların yapılan işlerle ilgili olarak birbirlerine bildirimlerini yaptıklarını, müşterilere gönderilecek mal ve paraların raporunu tutuklarını, bu hususların tarafların adi ortaklık ilişkisi içerisindeolduğunun kanıtı niteliğinde olduğunu, tarafların ortaklıkları sürecinde pek çok işi beraber yürüttüklerini, bunun doğal bir sonucu olarak da birbirleri arasında çok miktarda para transferi yaptıklarını, ayrıca tarafların sadece banka yoluyla birbirlerine para alıp vermemiş birbirlerine elden de pek çok kez para verdiklerini,davacı tarafın ortaklık sürecinde yapmış olduğu bir kısım harcamaları davalıdan istemek suretiyle kötü niyetli bir davranış sergilediğini, dilekçe ekinde sunulan konuşma, ödeme tabloları, yapılan işlere ait fotoğraflardan da görülebileceği gibi taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu, belgelerin yanında dinletecekleri tanıklarla da fatura konusu işin davalıya değil ——–firmaya yapıldığını, yapılan işin parasının alınmış olduğunu, davacının ise tamamen kötü niyetli bir şekilde davalı aleyhine olarak huzurdaki davayı açmış olduğunu, davalının davacı ile ortak olduğu ve aralarında bundan kaynaklı bir güven ilişkisi bulunduğu için fatura içeriğine süresi içerisinde itiraz etmediğini bu nedenlerle huzurdaki haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının, davalıya takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıdan tahsiline karar talep ve iddia etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre; ilamsız takip yapılmış olması, borçlunun bu takibe itiraz etmesi, itirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara —— sayılı kararında da değinilmiştir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Celp edilen ———- sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacının —- tarihinde davalı aleyhine açık hesap alacağına dayalı —–takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam —–için icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya—–tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun—— tarihinde icra takibine itiraz ettiği görülmüştür.Dava —– yıllık süresi içerisinde açılmıştır.
Tarafların delilleri toplanarak, taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde —— bilirkişiden inceleme yaptırılarak teknik ayrıntıları gösterilen dosyada mübrez bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.Dosyada mübrez bilirkişi raporunda özetle; Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerle, davacı tarafların defter ve belgelerinin incelenmesi, —– bilirkişiye verilen görev ile sınırlı olarak mezkûr surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; Davacı tarafın incelenen —– ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının süresinde yaptırıldığı, —- hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, Davalı tarafın —— tarihinde Mahkeme kaleminde yapılan incelemeye katılmadığından defter ve belgeleri incelenemediği, Dava konusu açık hesap alacağına ilişkin ticari defter kayıtları ve dosya kapsamında sunulan diğer deliller irdelendiğinde; davacının —–
tutarındaki asıl alacak yönünden —- tarihli takibe ilişkin açık hesabı oluşturan faturaların
davacı tarafın bağlı bulunduğu —– gönderilen—- yazıları incelendiğinde, davacının davalıya mal veya hizmete teslimine ilişkin olarak —-ile — adet fatura karşılığı toplamda ——– bildiriminde bulunduğu, ancak —- yapılan çapraz kontrolde davalı —-tarafından —- verilmediğinin tespit edildiği, Tüm bu hususlar çerçevesinde; davacının takip konusu —- asıl alacak talebine ilişkin ispat karinelerin oluşmadığı, davacının alacağını talep edip edemeyeceği yönündeki hukuki değerlendirmenin —–takdirinde olduğu değerlendirilmiştir. Davacının takip öncesi faiz talebine ilişkin temerrüt şartlarının taraflar arasında kararlaştırılmış olduğuna ilişkin sözleşme, ihbar, ihtar vb somut bir belge bulunmadığı, tüm bu hususlar çerçevesinde davacının takip öncesi faiz talebinin yerinde olmadığı, ——- kısmen ya da tamamen davacı lehine hüküm kurması halinde; taraflardan birinin tacir olduğunun anlaşıldığı, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında alacağı için 3095 s.k m.2/2 kapsamında avans faiz talebinin yerinde olduğu değerlendirilmiştir .
Sayın Mahkemenin gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren tamamen davalı şirketin
müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, İCRA
İNKÂR TAZMİNATI VE sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı kanaatlerini bildirmiştir. Eldeki davada, davalı taraf her ne kadar taraflar arasında adi ortaklık olduğunu beyan etmiş ise de, sunduğu deliller incelendiğinde taraflar arasında adi ortaklık bulunduğunu ispat edemediği kanaatine varılmıştır. Zira sunulan konuşma içeriklerinde adi ortaklığın bulunduğuna dair bir konuşmanın yer almadığı, bu haliyle de delil başlangıcı kabul edilemeyeceği kanaati edinilmiş, taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi de olmadığından ayrıca vergi numarası ve—— kaydı da bulunmadığından davalı taraf bu iddiasını ispat edememiştir.
Yine davalı taraf bilirkişi incelemesi sırasında ihtara rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiştir. Bu haliyle davacı tarafın kayıtlarından çıkan sonuca katlanmak zorunda kalacaktır. Açıklanan nedenle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İcra inkar tazminatı yönünden; İİK’nın 67 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmünce; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı öngörülmüş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlarının bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda değil ise, alacağın likit ve muayyen olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemez.
Eldeki davada alacak likit olduğundan asıl alacak olan —— %20’si üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
DAVANIN KABULÜ İLE,
1-Davalının ——- sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın asıl alacak yönünden iptali ile, takibin —– asıl alacak yönünden aynen devamına,
2- Asıl alacak olan 43.014,16 TL ‘nin %20 ‘si üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 2.938,30 TL harçtan, peşin alınan 414,81 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.523,49 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 414,81 TL peşin harç toplamı 474,11 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yargılama gideri olarak harcanan 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 38,25 TL posta giderleri olmak üzere toplam 838,25 TL’ nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf yararına AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
8-Davadan önce gidilen ara buluculukta devletçe karşılanan 1.320,00 TL ara buluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
9-Kullanılmayan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ————Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 26/10/2022