Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/575 E. 2022/702 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

iT.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/575 Esas
KARAR NO: 2022/702
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 31/03/2015
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREKÇE: Mahkememizin ——- sayılı hükmünde;
Davacı vekili, müvekkilinin —— dava konusu alacağı usulünce temlik aldığını; temlik edenin borçlu – müteselsil kefil ——- kefaleti ile müvekkili — kullandığı kredilere karşılık iş bu dosyanın davalısı —–alacağını müvekkiline —– nolu ——- temlik ettiğini; davalı tarafın söz konusu ——- istinaden müvekkili ——— ödeme yaptığını ancak kalan bakiyeyi ödemediğini; davalı tarafın —— temlik veren dava dışı firma ve şahsa ——– ödediğini öğrendiklerini; —– yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı tarafa ödemelerin kendilerine yapılmasını ihtar ettiklerini ancak sonuç alamadıklarını ve ——– sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapmak zorunda kaldıklarını; davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, —— konu —- —– müvekkil şirket ile —-arasında akdedildiğini;—— olduğunu, —— —– gördükleri hizmetin karşılığında —- aldıkları ücreti ilave olarak sigorta ettirenden ücret talep edemeyeceklerini; müşteri ile -arasında ———-ödenebilecekken; müvekkili ile —–arasında bu tür bir sözleşme bulunmadığını; —- sözleşmeye istinaden yaptığı —— kendisine değil, —– ait olduğunu; —— tahsil ettiği ——– olmadığını, davacı banka tarafından da bilindiğini; temlik sözleşmesine konu ———- ilişkin —- temlik edilmesine imkan olmadığını, temlik sözleşmesinin sadece —– hak kazandığı —– kapsadığını;—– yapıldığı —– tarihine ——— taksidinin ödenmiş olduğunu; — temlik sözleşmesinden önce ödemesi yapılmış taksitleri içindeki komisyon alacağınında temlik sözleşmesi kapsamında olamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiş; temlikin ancak bizzat hak sahibi tarafından yapılması gerektiğini, bu nedenle —- yapmış olduğu temlikte davacının iş bu davaya hak kazanmasının mümkün olmadığını; davacı bankanın çok sayıda hukukçusu nedeniyle iyi niyet iddiasının iyi niyetli kabul edilemeyeceğini bu nedenle davanın reddi ile birlikte kötü niyetli takip tazminatına da hükmedilmesini savunmuştur.
Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davası olup,
Davacı davalı aleyhine —- sahip olduğu hakları kullanmak suretiyle —– işlemiş faiz olmak üzere toplam ——- alacağı asıl alacağı takip tarihinden itibaren işleyecek —— temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamı yönünde icra takibi başlatmış; davalı taraf süresi içinde bu takibe itiraz ederek takibi durdurmuş, iş bu davada—- yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış,
Tarafların tüm delilleri toplanmış, ödemeler getirtilmiş, uzman bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınmış,
Tüm dosya değerlendirildiğinde, kural olarak —-edenin sahip olmadığı bir hakkı temlik edemeyeceği kabul edilmiş ancak temlik sözleşmesinden sonra davalı tarafından temlik alacaklısı bankaya gönderilen —-tarihli teyit yazısının ” BORÇ İKRARI ” niteliğinde olduğu, bu sebeple artık davalıyı bağlayacağı; bu borç ikrarıyla birlikte temlik edene bundan böyle ödenecek tüm ödemelerin davacı bankaya yapılması gerektiği sonucuna varılmış; bu çerçevede yapılan bilirkişi incelemeleriyle davacımızın dava dışı temlik edene —– tarihinden sonra yapmış bulunduğu —– asıl alacakla bu alacağa takip tarihine kadar işleyecek faiz üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmiş; asıl alacağın —–üzerinden de %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine; şartları oluşmayan davalı tarafın kötü niyetli takip tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiş;
Mahkememizce verilen bu karar davalı tarafından istinaf edilmiş,
—- Karar sayılı ilamında, —– tarihli belgenin kesin bir borç ikrarı niteliğinde olmadığını, belgeyle davalının bu miktarda borçlu bulunduğunun kayıtsız ve şartsız kabul etmediğini; üst sınırı —— olan doğmuş ve doğabilecek alacaklar üzerinden temlik veya başka bir—– bulunmadığını ve sözleşme kapsamında doğacak alacakların davacıya ödeneceğinin bu yazıyla bildirildiğini; bu durumda mahkemece ilgili belgenin borç ikrarı niteliğinde olmadığı dikkate alınarak dava dışı temlik edenin sözleşme kapsamında temlik edebileceği alacağının gerçek miktarının bilirkişi aracılığıyla belirlenerek bir karar verilmek üzere mahkememiz kararı kaldırılmış;
Dosya yeni esasımıza kaydedilmiş olup;
Mahkememiz ile——– arasındaki varılan sonuçların—— tarihli yazının kesin bir borç ikrarı niteliğinde olup olmadığı hususunda toplandığı; bunun kesin bir borç ikrarı niteliğinde kabulü halinde bu tarihten sonra temlik edene yapılması gereken ödemelerin esasen davacıya yapılmasının gerekeceği ancak aksi halde temlik içeriğinin belirlenmesi ve temlik içeriğine göre davacıya yapılması gerekirken temlik edene yapılan ödemelerin tespitiyle hüküm kurulması gerektiği ortaya çıkmış,
Mahkememizce de artık bu belgenin kesin borç ikrarı niteliğinde bir belge olmadığı kabul edilmiş,
Bu çerçevede uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış, bilirkişi heyetinin —- tarihli raporunda, davalı ile dava dışı temlik eden ———–arasındaki ilişkinin niteliği gereği davacının temlikten kaynaklanan bir alacağı olmadığı, zira ——– olduğu, ——-yaptırmak isteyenleri temsil ederek bu sözleşmelerin yaptırılacağı şirketlerin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak ve teminat almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminat tahsilinde yardımcı olmayı meslek edinen kişiler olduğunu; bu çerçevede—— sadece komisyonculuk alacağı ya da risk yönetim ücreti alacağı haklarının bulunduğu; brokerlerin komisyon alacağının ya da ——– alacağının borçlusunun sigorta şirketleri olduğunu, somut olayda temlik edenin davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığını, davalıdan değil davalı için poliçe tanzim eden dava dışı —–alacağının oluştuğunu; bu nedenle —– sözleşmesinde borçlu olarak davalı şirketin isminin yazmasının onu borçlu kılmayacağını; temlik edenin nakdi alacak haklarını dava dışı sigorta şirketlerinden doğduğunu, onlardan istenebileceğini; davalıdan istenemeyeceğinin rapor edildiği;
Mahkememizce de bilirkişi raporunun gerek inceleme gerekse gerekçeleri yönünden yerinde olduğu, bu nedenle itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği, takip esnasında da davacı tarafın temlik sözleşmesinden kaynaklı davalı taraftan herhangi bir alacağının doğmadığı kabul edilmiş;
Her ne kadar davalı tarafta kötü niyetli takip tazminatı talep etmişse de bunların şartının oluşmadığı, davacının bir —- dayanarak icra takibi yaptığı, doğmamış / doğamayacak bir alacak için değil doğması muhtemel bir alacak için icra takibi yaptığı, temlik belgesinde borçlu olarak davalının gösterilmesinden dolayı yanılgıya düştüğü nazara alınarak davalı tarafın kötü niyetli takip tazminatının da reddine karar verilmek suretiyle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN REDDİNE,
Davalı tarafın kötü niyetli takip tazminatı talebinin de şartları oluşmadığından reddine,
Ret harcı maktu bulunduğundan maktu harcın mahsubuyla —– harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Davalının istinaf yoluna başvururken karşıladığı bir elektronik tebligat gideri 5,50 TL’nin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince 188.750,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———– Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.27/10/2022