Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/54 E. 2023/323 K. 19.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/54 Esas
KARAR NO : 2023/323

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/01/2021
KARAR TARİHİ : 19/04/2023

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,

TALEP
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile —— beldelerini kapsayan temsilcilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin bu sözleşmeye istinaden 2003 yılı Mart ayı itibari ile —– faaliyete başladığını, her ne kadar müvekkili şirket ile—– temsilcisi arasında bu sözleşme imzalanmış ve faaliyete başlanmış ise de, —— temsilcisinin hiç bir sözleşme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkili şirketin—–temsilciliğini alırken büyük ve köklü bir uluslararası firmanın desteğini almak ve birlikte çalışarak büyümek düşüncesi ile hareket etmesine rağmen,—— müvekkili şirkete hiç bir zaman yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla yaklaşmadığını, tam aksine müvekkili şirketin çalışmasına da engel olmaya çalıştığını, müşteri yönlendirmelerini başka şubelere yaptığını, sözleşme gereği başka bir şubede araç yetmediği zaman, diğer—– yetkili ofislerinden tamamlanması gereken araç ihtiyaçlarını——- ile ilgisiz, tamamen ayrı, bağımsız firma—— Araç Kiralama Şirketi’nden tamamladığını, tüm bunlara rağmen, müvekkili şirketin —-ismini en iyi şekilde temsil edebilmek ve yükümlülükleri arasında olmadığı halde katma değer sağlamak amacıyla —– ait sadece —–değil, tüm Avrupa’nın o dönemki en seçkin, yeni ve lüks marinalarından birinde, çevredeki gayrimenkul değerlerinden 3 ila 4 kat fazla maliyetle ofis tuttuğunu, en şık şekilde dekore ettiğini, hiç bir destek almadan pazarlama planlaması ve çalışmaları gerçekleştirdiğini, —-denizde düzenlenen en büyük yat fuarlarından —— %100 kendi imkanları ve bütçesiyle 3 sene boyunca sponsor olduğunu, ayrıca müvekkili şirketin, o dönemdeki temsilci —–ısrarla sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmeleri ve birlikte çalışma isteklerini belirtmesine rağmen —— temsilcisinin hiçbir sebep ve gerekçe göstermeden yükümlülüklerini yerine getirmediğini, diğer şubelerin bilgileri internet sitesinde ve reklamlarda dahi yayınlanırken müvekkili şirketin —– şubesi açtığının ne —– ne de uluslararası —–hiç bir hesabında paylaşılmadığını, duyurulmadığını, yayınlanmadığını, Müvekkili şirket şubesinin tanıtımı yapılmadığı gibi diğer şubelere sistem üzerinden araç kiralama ve rezervasyon hizmeti sunulurken müvekkil şirkete bu imkanın da hiç bir zaman sunulmadığını, sonraki süreçte —– temsilcisi firma (sözleşme yapıldığı dönemde ismi —– daha sonra ——olarak değiştirilmiştir.» kendi içerisinde bir krize girdiğini ve koordinasyonun tamamen ortadan kaybolması ile Türkiye Ana Temsilcisi tarafından Türkiye’deki birçok —-ofisinin kapatıldığını, müvekkili şirketin,—– (Türkiye’nin de bağlı olduğu—- bölge merkez ofisi) ile iletişime geçmiş ve Müvekkil Şirketin —— bulunan—–ofisinin —– uluslararası sisteminde yer almasını sağladığını, müvekkili şirketin çözüme ve sözleşme gereğini yerine getirmeye yönelik ısrarh hareketleri sonrası sonuç elde edildiğini ve—– Uluslararası sisteminden müvekkili şirkete yurtdışı kaynaklı birçok rezervasyon sağlandığını, araç kiralamalarının yapıldığını, müvekkili şirketin bu dönemde yaptığı sadece 1 sezonluk (yaz dömemi) yurtdışından gerçekleştirilen rezervasyonlar neticesindeki taplam cironun 32.400,00 USD olduğunu, daha sonra 2006 yılı sonbahar dönemi itibari ile —– MüvekkiliŞirkete gelen rezervasyonların tekrar kesildiğin ve —– sisteminden çıkarıldığını, müvekkili şirketin tüm uyarı ve ikazlarına tağmen çok az olan —— desteğinin tamamen ortadan kalktığını, bu dönemde,——Franchise Geliştirme Direktörü olan —–müvekkilu şirketin durumların düzeltilmesi ve yardım talebine ise Sözleşmenin taraflarca feshedilmemesine rağmen——ismiyle faaliyetin derhal durdurulmasını müvekkili şirketten talep ettiğini, herhangi bir haklarının olmadığını belirttiğini, —— Türkiye’nin bu koordinasyon eksiklikleri ve sistemdeki hatalar dolayısıyla sistemi yönetememesi sebebiyle—– Merkez Ofisi, Türkiye Temsilciliği için —–ile anlaştığını, bu anlaşma sonrası —– Türkiye Temsilciliği ile Müvekkil Şirket arasında sözleşme bulunduğundan, bu sözleşmenin uygulanması için müvekkil şirket yetkilileri ile eski —–ürkiye Genel Müdürü —— yönlendirmesiyle —- Yetkililerinden—— görüştüklerini, bu görüşme neticesinde Müvekkili Şirket yetkililerine aradaki sözleşmenin devam etmesi için başlangıçta ödenen şerefiye bedeli tutarının artık geçerli olmadığı tekrar franchise bedeli ödenmesi gerektiğinin bildirildiğini, bu durumda sözleşmenin devam edeceğinin söylendiğini, sözleşmenin geçerlilik koşulları gereği böyle bir yükümlülüğünün bulunmadığını, tekraren bir şerefiye bedeli ödenmeksizin sözleşmenin devam edeceğinin taraflar arasında imza altına alındığını, bu teklifin sözleşmeye aykırı olduğu için Müvekkili şirket tarafından haklı olarak kabul edilmediğini, bunun üzerine sözleşmeyi hiç bir şekilde feshetme gereği dahi duymayan ——müvekkili şirketi tabelasını indirmesi, ofisi kapatması aksi halde mahkemeye verecekleri gibi sebeplerle taciz ettiğini ve iş yapmasına engel olunduğunu, bu süreçte —- Türkiye Temsilcisi—– Merkez Ofisi) tarafından müvekkil şirkete ihtar veya hukuki mahiyette sayılabilecek hiç bir evrak, yazının gelmediğini, müvekkil Şirketin bulunduğu ofisin kira olması sebebiyle bu şubeyi kapattığı döneme kadar kiracısı olarak kullandığı işyerine ilişkin kiraları ödeyememesinden dolayı; kiraya veren —- işletmeleri ile arasında birçok kira problemleri olduğunu, —– ve vergi problemlerinin ortaya çıktığını, özetle Müvekkil Şirket —-Türkiye Temsilcisi (şu anda —– arasında bulunan ve halen fesih edilmeyen işbu sözleşme ve bu sözleşmenin yükümlülüklerinin davalı taraf —- Türkiye Temsilcisi (—- tarafından yerine getirilmemesi sebebiyle Müvekkili Şirketin uğradığı birçok zarar ve kazanç kaybı haklarının bulunduğunu belirterek davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla şimdilik: müvekkili tarafından—– Türkiye Temsilcisine ödenen 10,000,00 USD den fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 4.000,00 TL’nin, 2006 yılında yurt dışından gelen rezervasyonlar içinde —–yurt dışı) merkez tarafından tahsil edilen, müvekkil firmanın alacak hanesine kaydedilen ancak müvekkil firmaya ödemesi yapılmayan tutarlar için 2.959,00 USD den fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.TL.nin, 2003-2004-2005 Yıllarında —– Türkiye Ana Temsilcisi ile karşılıklı yapılan ilave kiralama ticareti sonucunda müvekkil firmanın alacak hanesine kaydedilmesi gereken ancak kaydedilmeyen ve ödemesi yapılmayan tutarın 2.415,00 USD den fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.TL.’nin, müvekkili Firmanın, —– Yurt dışı kaynaklı gelen 2006 yılındaki rezervasyonlar sonucunda ciro baz alınırsa (rezervasyon gönderilmemesi sebebiyle) müvekkil firmanın mahrum kaldığı tutardan 194.400,00 USD den fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1000,00 TL’nin, Müvekkil Firmanın,—— Yurt içi kaynaklı 2006 yılındaki rezervasyonlar sonucunda ciro baz alınırsa (rezervasyon gönderilmemesi sebebiyle) müvekkil firmanın mahrum kaldığı tutardan 180.000,00 USD den fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.TL.nin, —–Türkiye Temsilciliği ile müvekkil şirketin anlaşmasına konu olan bölgede, müvekkil şirkete gönderilmesi gereken araç kiralama rezervasyonlarının başka bayiliklere gönderilmesi sebebiyle müvekkil şirkete ödenmesi gereken —–” ücretinden şimdilik 1.000,00 TL. nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, —— ile yaşanılan olumsuz süreç sonucunda müvekkilinİN işletmesini kapatmak zorunda kalması nedeniyle uğradığı zararlara karşılık fazlaya ilişkin hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, MüvekkilinİN (1.) maddede belirtilen zararları, davacının ticari bir sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirilmemesi nedeniyle oluştuğundan davalı müvekkil zararlarının Reoskont/Avans faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —– bünyesinde faaliyet göstermekte olup, sadece —- ve—– markası ile yaklaşık 60.000 araçlık bir filo ile kiralama yaptığını, ana sözleşmesinde de araç kiralama yapacağına dair madde bulunduğunu, davacının huzurdaki dava ile müvekkilinin taraf olmadığı bir yerel temsilcilik sözleşmesi sebebi ile uğramış olduğunu iddia ettiği maddi zararın tazminini talep ettiğini, davacı yanın talep etmiş olduğu tüm alacak kalemlerine karşı zamanaşımı itirazlarının olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi gereğince davacının taleplerinin beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu ve bu sürenin alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başladığını, hiçbir şekilde davanın kabulü anlamına gelmemekle birlikte, davacının varlığını iddia ettiği alacaklarının zamanaşımına uğradığını, bu taleplerin öncelikle zamanaşımı açısından reddi gerektiğini, belirsiz alacak davası açılamayacağını, Hukuk Muhakemeleri Kanunun 107. maddesine göre, belirsiz alacak davası, ancak davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin beklenemeyeceği veya imkânsız olduğu hâllerde, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle açılabileceğini, her ne kadar, davacı tarafça bilirkişi incelemesi talep edilmiş olsa da, davacı yanın taleplerinin belirlenebilir olduğu, dava dilekçesinde alacak kalemlerini açıkça beyan ettiğini, usuli itirazları baki kalmakla; hiçbir kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirkete davada husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davaya konu yerel temsilcilik anlaşmasının müvekkili şirketin taraf olduğu bir sözleşme olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen alacak kalemleri bu sözleşmeye istinaden talep edilmekteyse de müvekkili şirketin tarafı olmadığı bir sözleşmenin edimlerini yerine getirmesinin beklenilmesinin hiçbir dayanağı olmadığını, davacı tarafın sözleşmeyi imzaladığı —— müvekkili şirket ile herhangi bir hukuki ya da ekonomik bağının dahi bulunmadığını, müvekkili şirketin—– bünyesinde kurulmuş olan bir şirket olup, —— markasının kullanım haklarını ve lisansörlüğünü 2007 yılının haziran ayında devraldığını, davaya konu yerel temsilcilik anlaşmasının ise 2003 yılının mart ayında davacı ile dava dışı —–. arasında imzalandığını, davacı yanın taleplerinin muhatabının müvekkili şirket olmadığını, sözleşmenin tarafı olan —–olduğunu, dava dilekçesinde sözleşmenin tarafı ——-ödendiği belirtilen 10.000 Doların müvekkili şirkete ödenmiş bir meblağ olmadığını, davacıların şerefiye ödemesi adı altında başka bir tüzel kişi tacire yapmış oldukları ödemenin taraflarından talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, diğer yandan hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı tarafın maddi tazminat taleplerinin hangi dayanak ve nasıl bir rayiç üzerinden yapıldığına ilişkin herhangi bir belgenin dosyaya ibraz edilmediğini, müvekkili şirketin huzuraki yargılamada herhangi bir sorumluluğunun olmadığının ispatlanacağını belirterek davanın, davacı ile Yerel Temsilcilik Sözleşmesi imzalayan —— ihbarını, Kanun ve Yargıtay İçtihatları dolayısıyla müvekkili yönünden haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak ikame edilmiş bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle bölgesel münhasır bayilik sözleşmesine dayalı olarak açılan tazminat alacak ve şerefiye bedeli istemine ilişkindir.Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda uyuşmazlığın; davanın bölgesel münhasır bayilik sözleşmesine dayalı olarak açılan tazminat alacak ve şerefiye bedeline ilişkin olduğu, davacı şirket ile —- arasında kurulan akdi ilişkiye dayandırıldığı, ihtilafsız olup taraflar arasındaki ihtilafın öncelikle dava yabancı şirket aleyhine sonuç doğurmak üzere ancak onu temsilen Türkiye’deki temsilcisine karşı açıldığından ve davalının yabancı şirket temsilcilik arasında akdi ilişki kurulduktan bir müddet sonra açıldığının savunulduğu, husumet konusunun ihtilaflı olduğu, dava konusu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, doğup doğmadığı, doğmuş ise miktarına ilişkin ihtilaflı olduğu noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanarak, taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde Mali Müşavir bilirkişiden inceleme yaptırılarak teknik ayrıntıları gösterilen dosyada mübrez 13/06/2022 tarihli bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.
Dosyada mübrez bilirkişi raporunda özetle; tevdi edilen görev kapsamında yapılan inceleme sonunda: Mahkememizin 02.03.2022 tarihli ara kararı kapsamında incelenen davalı ticari defterlerinin (incelenen 2011 – 2021 yılları defter kayıtları dışında kalan, 2007-2010 öncesinin muhafaza edilmediği) açılış ve kapanış tasdiklerinin usul ve yasaya uygun olduğu; davacı ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığı gibi davalı ile davacının sözleşme yaptığı; ——arasında da bir ticari ilişki görülemediği; değerlendirme başlığı altında (1) sayılı bentte tanıtılan uyuşmazlık konusunun bağlandığı teorik sorun (2) sayılı bentte tanıtılarak, somut olayın özelinin (3) sayılı bentte yapılan incelemesinde açıklanan gerekçelerle, davalının 20.04.2007 tarihli sözleşmenin franchise sözleşmesi olduğu; davacının 2003 tarihli olduğunu bildirdiği davalının tarafı olmadığı sözleşmesinin feshedilmemesine rağmen, davalıyla dava dışı —— ile yapılan franchise sözleşmesinin, davalı açısından akdi ya da akit dışı sorumluluğu gerektirir bir neden olmadığı; aykırılık bulunması halinde, davacının sözleşenine yönelebileceği sonucuna varıldığı; işaret edilen hususlar ile tüm delillerin takdiri ve hukuki değerlendirmenin tamamı mahkememize ait olmak üzere olmak üzere heyetin mevcut delil durumuna göre oluşan kanaatlerini bildirmiştir.
Uyuşmazlığının dava dışı —–ana lisansörü ——. İle davacı arasına bila tarihli imzalanan yerel temsilcilik anlaşmasının feshedilmemesine bağlı olarak davalı ile imzalanan sözleşme nedeniyle davacının iddia ettiği zararlardan davalının sorumlu olup olmayacağı olacak ise miktarının ne olduğu hususunda toplanmıştır.Tarafların tacir olması sebebiyle ticari kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yetkisi verilmiştir.Bilirkişi raporundaki doneler yapılan yargılama toplanan tüm delillere göre; davacı ile davalı arasında ticari ilişkinin bulunmadığı, davacının davalının taraf olmadığı ve davacı ile dava dışı —— Arasında imzalanan sözleşme ile —— ilçesi dahilinde oto kiralamaya ilişkin yerel temsilcilik sözleşmesinin ihtilafsız olduğu, bu sözleşmede davalının franchise alan durumunda olduğu, —— tarafında n franchise verilmiş olmasının davalının sorumluluğuna neden olmadığı, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince ancak sözleşmeye taraf olanları bağlayacağı, davacının yaptığı ödemelerin davalının mal varlığına girdiğine ilişkin bir delil ibraz edilmediği, davacının dayandığı sözleşmeye aykırılığı ancak sözleşenine yönelebileceği anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-DAVANIN REDDİNE
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması 179,90 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 9,12 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davadan önce gidilen ara buluculukta devletçe karşılanan 1.320,00 TL ara buluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 9,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Hüküm tarihindeki tarife uyarınca reddedilen dava yönünden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra ilgili tarafa iadesine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda açıkça okunup anlatıldı.