Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/433 E. 2023/334 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/433 Esas
KARAR NO : 2023/334

DAVA : İtirazın İptali (Ödünçten Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ : 29/06/2021
KARAR TARİHİ : 27/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ödünçten Kaynaklanan ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA: Davacı vekili, davalının covid19 hızlı tanı kiti üretmek için finansa ihtiyaç duyduğunu, müvekkiline başvurduğunu, davacının da 16/07/2020’de 200.000 USD, 17/09/2020’de 366.666,70 USD olmak üzere toplam 566.666,70 USD finans sağladığını ancak davalının herhangi bir geri ödemede bulunmadığını, tüm ihtarlara rağmende borç ödenmeyince davalı aleyhine —–. İcra Müdürlüğünün—— sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını; davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA : Davalı vekili, dava dilekçesinin ve duruşma gününün tebliğinin icra takibine itiraz eden vekile yapılması gerekirken müvekkili şirkete doğrudan yapılmasının usulsüz olduğunu, bu nedenle cevap süresinin dolmuş kabul edilmemesi gerektiğini; davacı tarafın iki adet havaleye dayalı olarak icra takibinde bulunduğunu, havalelerde herhangi bir şerhin bulunmadığını, bu tür havalelerin daha önce alınmış borcun ödemesi için gönderilen havaleler olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini ve davacıdan haksız ve kötü niyetli icra takibi başlattığı için %20 oranında kötü niyetli takip tazminatı tahsiline karar verilmesini savunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK 67 madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı, iki adet havaleye dayalı olarak davalı aleyhine—– İcra Müdürlüğünün —— sayılı dosyasında 379.898,97 USD asıl alacak 728,57 USD birikmiş faiz olmak üzere toplam 380.627,54 USD alacağının tahsili amacıyla genel haciz yoluyla ilamsız takip başlattığı, borcun sebebi olarak cari hesap alacağını gösterdiği, ödeme emrinin 01/03/2021 günü davalımıza tebliğ edildiği davalının vekili vasıtasıyla yaptığı itirazda böyle bir borcun söz konusu olmadığını, işlemiş faiz ve alacağın tüm ferilerine itiraz ettiğini bildirdiği, süresi içinde yapılan itirazla takibin durduğu, iş bu davanında bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.Davalının da davacı aleyhine 05/02/2021 günü —– İcra Müdürlüğünün —– sayılı dosyasıyla 112.877,26 TL asıl alacağın tahsili amacıyla genel haciz yoluyla ilamsız takip başlattığı, takipte borcun sebebinin cari hesap alacağı olduğunu ileriye sürdüğü; buradan da anlaşılacağı gibi esasen taraflar arasında akdi bir ilişkinin kurulduğu ve her iki tarafında birbirinden cari hesap alacağı bulunduğunu ileriye sürdüğü anlaşılmaktadır.Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, ticari defter ve kayıtları incelenmiş, uzman bilirkişilerden rapor alınmış ve tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.Davacı şirket —— kurulu olup bu nedenle davacı kayıtları talimatla ve öncelikle inceletilmiş, —– olan davalı şirketin kayıtları da —— talimatla alınan raporla birlikte inceletilerek rapor düzenletilmiştir.
Davacı kayıtlarını inceleyen bilirkişi her ne kadar hazırlamış bulunduğu 04/08/2022 tarihli raporunda davacı kayıtlarında davalı ile davacı arasında bir ticari ilişkinin görülemediği, taraflar arasında davacının iddia ettiği ve icra takibine konu ettiği havalelerin gönderilmesi için ticari bir ilişkinin tespit edilemediğini, davalının herhangi bir ticari ilişkiden dolayı davacıdan alacaklı olduğuna dair davacı kayıtlarında bir kaydın bulunmadığını, davalıya herhangi bir mal ya da hizmet verilmediğini, davalı tarafından da davacıya havale tarihlerinden önce bir borç gönderildiğine ilişkin bir kaydın bulunmadığı hususları tespit edilmiştir. Söz konusu olan bu tespitlerde davacı kayıtlarında da davalının savunduğu gibi davacıya gönderilen bir borcun yer almadığı yani davacı şirketin evvelden davalıya bir borcunun davacı kayıtlarında bulunmadığı, diğer tespitlerin ise ortada bir maddi vakıa niteliğinde havaleler varken ve havalelerin gerçekliği tartışmasız iken, davalıyı haklı duruma koymayacağı mahkememizce tespit edilmiştir.Gerek —— talimat yoluyla alınan bilirkişi raporuyla davacı kayıtlarının gerekse —–alınan bilirkişi raporuyla davalı kayıtlarının usul ve yasaya uygun olarak düzenlendiği, kendi leh ve aleyhlerine delil teşkil edebileceği belirlenmiştir.
Davacı şirket tarafından davalıya gönderilen havaleler maddi bir vakıa olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık söz konusu bu havalelerin mevcut borcun ödenmesi amacıyla mı yapıldığı yoksa davalı şirkete borç olarak mı gönderildiği hususunda toplanmaktadır.Havale bir ödeme aracıdır, karine olarak da üzerinde herhangi bir şerh yoksa mevcut bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini iddia eden tarafın ispatlaması gereklidir. Bu nedenle dosyamızdaki ispatla yükümlü taraf davacı taraftır. Davacı taraf, bu havalelerin borç için ( veya iddia edildiği gibi davalıya finans sağlamak için ) gönderildiğini ispat etmesi gerekmektedir. Tarafların ticari defterleri, davalı tarafından düzenlenen ve davacının defter kaydında yer almayan 07/01/2021 tarihli ve 388.800,00 USD tutarlı fatura dışında uyumlu olduğu, söz konusu bu faturanın dışında defter bakiyelerinin birbirini teyit ettiği görülmektedir. Bu nedenle davalının düzenlemiş olduğu 388.800 USD’lik faturanın gerçekten davalıyı bu miktarda alacaklı kılıp kılmadığının tespiti gerekmekte olup; bu incelemenin sonunda davalı gerçekten bu fatura miktarı kadar alacaklı ise, davacımız tarafından başlatılan icra takibine ilişkin davacımızın alacaklı olmadığı ve hatta davacının başlattığı bu icra takibinden dolayı alacağı olan 379.898,97 USD’nin mahsubundan sonra davalımızın başlattığı —— icra takip miktarından davalımızın kısmen haklı olduğu kabul edilecektir. Ancak, davalı tarafından düzenlenen 388.800 USD’lik fatura dayanağı bir alacak yoksa o taktirde her iki tarafın kayıtlarının uyuştuğu şekilde davacımızın 379.898,97 USD’lik asıl alacağının doğduğu ve muaccel olduğu kabul edilecektir. Taraf kayıtlarının gerektirdiği durum budur.

Davalı taraf, yargılama boyunca gerekçeli inkarda bulunarak taraflar arasında bir alım satım sözleşmesi bulunduğunu ve gönderilen havalelerin sipariş avansı olduğunu ileriye sürmüştür. Ancak, talimat yoluyla alınan bilirkişi raporuna göre davacı, ticari defterlerinde gönderdiği havaleleri önce —— sayılı satıcılar hesabına bilahare—— sayılı verilen siparişler hesabına kaydettiği; davalının da gönderilen havaleleri—– sayılı alıcılar hesabına kaydettiği, 01/01/2021 tarihinden itibaren ise —— sayılı alınan siparişler hesabına kaydettiği, böylece nizaya konu faturalar düzenlenene kadar davalı tarafından herhangi bir fatura düzenlenmediği, bir başka deyişle mevcut kayıtlı durumda, 6 ay önceden sipariş avansı verildiği intibasının doğduğu; yurt içi satışlarında 6 ay önceden sipariş için avans gönderilmesinin olağan hayat akışına uygun olup olmadığının incelenmesinin gerektiği; havaleler öncesinde taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı, üstelik havalelerden sonra davacı fatura düzenlemeyip, 12/11/2020 tarihinde davalı tarafından davacıya gönderilen 148.000 USD transfer ile 31/12/2020 tarihinde keşide edilen 19.401,60 USD ve 19.366,13 USD çeklerin ödemesinin yapıldığı ve TL karşılıklarının taraf defterlerinde kayıtlı olduğu; dolayısıyla aldığı sipariş avansı olarak nitelendirilen tutarın iadesi yapıldıktan sonra kalan kısım için ise, davalı tarafın nizaya konu faturayı düzenlediği, öte yandan davacı şirketin mermercilik alanında faaliyet gösterdiği, covid 19 hızlı tanı kiti alım satımının faaliyet alanı içinde bulunmadığı, ticari satımın satım konusunun tekrar satıma ve kar etmeyi meslek edinen kişiler tarafından yapılabilecek sözleşmeler olduğu; ilk havaleden sonra her iki şirket yetkilileri tarafından dava dışı ——kurulduğu, beyanlara nazaran şirketin faaliyet konusunun covid 19 hızlı tanı kiti pazarlamasına yönelik olduğu, tarafların yetkililerinin ortak olduğu böyle bir şirket varken davalı şirketin covid19 hızlı tanı kiti faturası düzenlemesinin dosya delillerine göre hayat akışına uygun düşmediği, davalının savunduğu gibi taraflar arasında bir satım akdi olduğu kabul edilse bile semenin ödendiği ve malın davacı alıcıya teslim edilmediği bir başka anlatımla alıcının temerrüte düştüğü kabul edilirse, ticari satımlarda alıcının temerrütü halinde TTK 23/1-b’de satıcının malın satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebileceği, mahkeme satışın açık artırma yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla yapılmasına karar verebileceği; satıcıyı isterse satış için yetkilendirilen kişi satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirebileceği; mahkeme satışın açık artırmaya oluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla yapılmasına karar verebileceği, satıcı isterse satışla yetkilendirilen kişi satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirebileceği, satış giderlerinin satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan paranın satıcının takas hakkı sakla kalmak şartıyla satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ya da banka bulunmadığı taktirde notere bırakılacağını ve durumun hemen davacıya ihbar edileceği düzenlemesinin mevcut olduğu; öte yandan satıma konu vcovid19 hızlı tanı kiti bozulmayacak bir ürün ise TBK 107 hükmü uyarınca alacaklının temerrüte düşmesi durumunda borçlunun hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyin tevdi ederek borcundan kurtulabileceğini, tevdi yerini, ifa yerindeki hakimin belirleyeceğini, bununla birlikte ticari malların hakim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebileceği hususlarının düzenlendiğini,
Hal böyle olunca, davacımızın karz akdini kanıtlayamamış olmakla birlikte davalının savunmasındaki satım akdinin taraf ticari defterlerine kayıt biçimiyle yansımış olduğu, davalı satıcımızın ürün bedelini almasına karşı alıcı davacımızın teslim yönünden temerrütü sebebiyle TBK 107 ve TTK 23/1-b’yi işletmediği, yani satıma konu malın halen davalı uhdesinde bulunduğu, bulunmakta olduğu; böylece davalının satım bedeli kadar sebepsiz zenginleştiği; bu nedenle 07/01/2021 tarihli ve 388.800,00 USD’li faturanın çıkarılması gerektiği; zira bu faturadaki malların davacımıza teslim edilmediği; bu sebeple davalının bu miktar alacağının doğmuş kabul edilmesinin mümkün olmadığı, davalının savunmasına nazaran bunun kabulünün zorunlu olduğu; bu fatura bedelinin de davalı alacağından düşülmesi halinde ortada her iki tarafın birbirini teyit eden kayıtlarının çıktığı, bu kayıtlara nazaranda 379.898,97 USD alacaklı olduğunun ortaya çıktığı anlaşılmış; bu nedenle takip anında davacı tarafın bu miktar asıl alacağının muaccel olduğu belirlenmiş; davacı tarafın icra takibinden önce 11/01/2021 tarihli ve —– yevmiye nolu —–. Noterliğinden gönderilme ihtarla 3 iş günü içinde ödeme talep edildiği, ihtarın 14/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 17/01/2021’de temerrüte düştüğü, takip tarihine kadar 14 günün geçtiği, 14 günlük faizinde 728,57 USD olduğu mahkememizce hesaplandığından davalı tarafın işlemiş faiz yönünden yaptığı itirazında yerinde olmadığı belirlenmiş, icra takibine yapılan itirazın tamamının iptaline karar verilmiş olup; istenen bedelin likit olduğu, itirazın haksız olduğu nazara alınarak davacının %20 icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
Davalının —– İcra Müdürlüğünün ——- sayılı dosyasına yapmış bulunduğu itirazın İPTALİ ile;
Takibin aynın DEVAMINA,2.786.988,95 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Alınması gereken 191.268,00 TL ilam harcından peşin olarak alınan 33.768,86 TL harcın mahsubuyla eksik 157.499,19 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan peşin ilam harcı ve başvuru harcı toplamı 33.828,16 TL ile 2 normale 13 elektronik tebligat masrafı 133,20 TL ile 3.100,00 TL bilirkişi ücreti toplamı 37.061,36 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,Karar tarihindeki AAÜT gereğince 235.330,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,1.320,00 TL ara buluculuk giderinin davalıdan alınıp, hazineye irat kaydına, bu amaçla harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde——Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.