Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/428 E. 2023/218 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/428 Esas
KARAR NO: 2023/218
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/06/2021
KARAR TARİHİ: 22/03/2023

Mahkememizde görülen İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA: Davacı vekilinin 28/06/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında sipariş formunda belirtilen cins ve miktarda hazır beton yapımı ve teslimi karşılığında davalı tarafın 1.180.000,00 TL ödemeyi taahhüt ettiğini, 22.06.2017 tarihli hazır beton yapımı ve teslimine ilişkin sözleşme imzalandığını, bu sözleşme uyarınca davacı şirket tarafından sipariş formunda belirtilen cins ve miktardaki hazır beton yapıldığını ve teslim edildiğini ancak davalı tarafından ödeneceği taahhüt edilen bedelin davacı tarafa eksik olarak ödendiğini,—— ödemenin vadesinde gerçekleşmediği takdirde hiçbir ihtara gerek kalmaksızın alacağın tamamının muaccel hale geleceği ve temerrüde düşmüş olacağı, bu tarihten itibaren aylık % 8 vade farkı ve temerrüde düşmüş olacağı, bu tarihten itibaren % 8 vade farkı ve——- tahakkuk ettirileceği, bu durumda sözleşmenin 12.maddesi uyarınca feshedileceği…” şeklinde belirtildiğini, bu durumda tacir olan davalının imzalamış olduğu işbu sözleşme ile bağlı olduğunu, dilekçe ekinde sunulan ——— işlemiş faizin bugüne kadar davalı taraftan ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında 18.07.2019 tarihinde asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden ——- Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını ve ödeme emrinin davalı tarafa tebliğ edildiğini, haklı davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, dava ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı tarafından ödenmeyen 167.000,00 TL asıl alacak ve takip tarihine kadar işlemiş 205.000,00 TL’ lik faiz ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle %20’ den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekilinin 20/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile davalı arasında 22.06.2017 tarihli akdedilen sözleşme çerçevesinde davalının hazır beton satın almış olduğunu, bu işlerin karşılığı anlaşılan 167.000,00 TL bedelin ödenmediği iddiasıyla davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının davacı tarafa yaptığı iş nispetinde ödemelerini fazlasıyla yapmış olduğunu, davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının sözleşmeye aykırı olarak hazır beton teslimin bulunduğunu, sözleşmeye göre davacı tarafın — cins hazır beton teslim etme yükü altına girdiğini, ancak icra takip dosyasında ve ayrıca dava dosyası içeriğinde yer alan faturalar incelendiğinde –cins betonun teslim edilmediğini, — cins betonların teslim edildiğini,—- hazır beton teslim edilmemesi sebebiyle davalının müteaddit kere davacı firma yetkilileri ile görüşmeler yaptığını, durumun düzletilmesini istediğini, ancak davacı tarafın bu konuda bir düzeltme yapmadığını, bunun üzerine davalı davacının ana bayisi olduğu —- firması ile görüşmeler yaptığını, ancak bu süre zarfında — firmasının da mali açıdan sıkıntılara girince muhatap bulunamadığını, taraflar arasında metre küp fiyatı 125 TL+KDV olacak şekilde toplam 8.000 metreküp hazır beton alımı için sözleşme imzalandığını, akabinde davacı tarafça 8.000 metreküp hazır betonun davalının belirttiği sürelerde tesliminde sıkıntı yaşanabileceğinin belirtildiğini, 8.000 metreküp beton yerine sözleşmenin 7.000 metre küpe düşürülmesi teklifinde bulunulduğunu, davalı tarafından da bu teklifin kabul edildiğini, 7.000 metreküp betonun tesliminde de sıkıntılar yaşandığı ve buna ek olarak sözleşmeye aykırı olarak farklı cins beton teslim edildiğini, davacı taraf sözleşmeye dayanarak KDV dahil yıllık %100’ün çok üzerinde bir faiz talep ettiğini, yıllık yasal faizin %18,25 olduğu bir dönemde yıllık %100’ün üzerinde bir faiz talebi TBK’ nın 88 ve 120 maddelerinde de aykırılık teşkil ettiğini, kabul anlamına gelmemek üzere faiz oranın düşürülmesini talep ettiklerini, davacının hesaplamalarına göre talep edilen faiz miktarının fahiş olduğunu, davacının talep ettiği faize faiz başlangıç tarihi yönünden itiraz ettiklerini, davalıyı temerrüte düşürmeksizin kendi hesabına göre faiz işletildiğini, başlatılan icra takibinde de faizin hangi tarihten hesaplandığı ve hangi faturalara istinaden hesaplandığının anlaşılamadığını, ticari defterlerin incelenmesi neticesinde davalının fazla ödeme yaptığının anlaşılacağını, davalının davacıya yapmış olduğu fazla ödeme sebebiyle iadesini istediği 50.000,00 TL bedelli çekin davacı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine konu edildiğini, —— sayılı dosyası ile davalı aleyhine takip başlatıldığını, davalı hakkında açılmış bulunan itirazın iptali davasının reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre; ilamsız takip yapılmış olması, borçlunun bu takibe itiraz etmesi, itirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara——sayılı kararında da değinilmiştir.
Celp edilen ——– Sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 167.000,00 TL asıl alacak ve 205.000,00 TL diğer faiz olmak üzere toplam 372.000,00 TL alacak için ilamsız takip başlatıldığı, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; taraflar arasında ticari ilişki olduğu hususunda uyuşmazlık olmadığı; uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı edim yükümlüğününü yerine getirilip getirilmediği, eksik ifa olup olmadığına yönelik olduğu noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanarak taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde sözleşme hesap uzmanı bilirkişiye ve mali müşavir bilirkişiden inceleme yaptırılarak teknik ayrıntıları gösterilen dosyada mübrez bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.
Dosyada mübrez 27/01/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı yönünden yapılan incelemede tacir olan tarafların incelenen —— yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış, kapanış tasdiklerinin süresinde alındığını, T.T.K ve V.U.K hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğunu, davacı alacağı ve teslim ve tesellüm yönünden yapılan incelemede taraflar arasında 22.06.2017 tarihli sözleşme akdedildiğini, sözleşme içeriğinin hazır beton teslimine ilişkin olduğunu, davalı tarafın davacı tarafından teslimi gerçekleşen hazır betonların istenilen standartlara uygun olmadığını,——- nitelikli beton tesliminde bulunulduğunun iddia edildiğini, ancak dosya kapsamında yapılan incelemede bu hususta herhangi bir ihbar, ihtar ve tespit bulunmadığını, davacı tarafından düzenlenen faturalar ile davalının gerçekleştirmiş olduğu ödemelerin irdelendiğini, tarafların kendi ticari defterlerinde yapılan borç ve alacak kayıtları ispat yükü göz önünde bulundurularak aleyhte ve lehte olan kayıtların raporunun 4.b.3 kısmında özet olarak çıkartılmış olduğunu, davacının takip talebinde davalıdan 167.000,00 TL asıl alacak yönünden talepte bulunmuş olduğunu, davalının ödeme yapmış olduğunu ispat etmesi gerektiğini, dosya kapsamında ödeme yapıldığına ilişkin somut belge bulunmadığından davacının takipte talep edilen 167.000,00 TL asıl alacak talebinin (167.000,00 TL-22.188,81 TL) 144.811,19 TL tutarını talep edebileceğini, davacı ile davalının tacir olduğu ve aralarındaki ilişkin ticari bir ilişki olduğu varsayımında, davacı ile davalının imzalamış olduğu sözleşmede ki faizin TTK m. 8/1 uyarınca serbestçe belirlenebileceğini, sözleşmede vadeye ilişkin herhangi bir bilgi bulunmaması halinde ancak TTK. m. 1530/4 uyarınca davalının ticari defterlerinde fatura/mal teslimine ilişkin tarihlerin bulunması ve bu tarihlerden bir ay sonrasında davalının temerrüte düştüğünü, yapılan hesaplamalarda toplam 126,157,68 TL faiz yürütülebileceğinin tespit edildiğini, davacı ile davalının tacir olmadığı ya da işin ticari iş olmadığı varsayımında ise, TBK m.120/2 dolayısıyla aralarında kararlaştıracakları temerrüt faizinin en fazla %24 olabileceğini ancak davacının davalıyı temerrüte düşürdüğüne ilişkin dosyada herhangi bir bilgi, belge tespit edilememesi nedeniyle temerrüt faizinin hesaplanamayacağı hakkında görüş ve kanaatlerini bildirilmişlerdir.
HMK 281 ve HMK 266 maddesi gereğince tarafların iddia ve savunmaları irdelenmek suretiyle dosyanın ek rapor için önceki bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiştir.
Dosyada mübrez 11/05/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Davacı vekilinin kök rapora itirazları yönünden yapılan incelemede, kök raporun 4.b.3. bölümünde tarafların ticari defter ve kayıtları karşılaştırıldığında davacı tarafından düzenlenen faturalar ile davalının gerçekleştirmiş olduğu ödemelerin irdelenmiş olduğunu, davacının takip talebinde davalı borçludan 167.000,00 TL asıl alacak yönünden talepte bulunduğunu, davacı tarafın her ne kadar kendi defterlerinde davalıdan 167.169,82 TL alacaklı gözükse de bu alacağının (167.000,00 TL-22.188,81 TL) 144.811,19 TL tutarını talep edebileceğinin hesaplandığını, davalının kök rapora itirazları yönünden yapılan incelemede davacı tarafından düzenlenen faturalar ile davalının gerçekleştirmiş olduğu ödemelerin irdelenmiş olduğunu, tarafların kendi ticari defterlerinde yapılan borç ve alacak kayıtları ispat yükü göz önünde bulundurularak aleyhte ve lehte olan kayıtlar raporun 4.b.3 kısmında özet olarak çıkartılmış olup, davacı takip talebinde davalı borçludan 167.000,00 TL asıl alacak yönünden talepte bulunmuş olduğu, davalının ödeme yapmış olduğunu ispat etmesi gerektiğini, dosya kapsamında ödeme yapıldığına ilişkin somut belge bulunmadığını, dosyada mübrez sözleşmenin varlığı bakımından taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını, tacir olan taraflar arasında 22.06.2017 tarihli sözleşme akdedildiğini, sözleşme içeriğinin hazır beton teslimine ilişkin olduğunu, davalı tarafın davacı tarafından teslimi gerçekleşen hazır betonların istenilen standartlara uygun olmadığını, ——-nitelikli beton tesliminde bulunulduğunun iddia edildiğini, ancak dosya kapsamında yapılan incelemede bu hususta herhangi bir ihbar, ihtar ve tespit bulunmadığını, bu nedenle davalının iddiasının soyut, ispata muhtaç kaldığını, faiz hesaplamaları yönünden de kök raporda değiştirilecek bir husus olmadığını, hangi faiz türünün uygulanacağını hususunda kök rapor kanaatlerinin değişmediği hakkında görüş ve kanaatlerini bildirilmişlerdir.
Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile davalı arasında 22.06.2017 tarihli akdedilen sözleşme çerçevesinde davalının hazır beton satın almış olduğu, davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığı, davacının sözleşmeye aykırı olarak hazır beton teslimin bulunduğu, sözleşmeye göre davacı taraf—– cins hazır beton teslim etme yükü altına girdiği, ancak icra takip dosyasında ve ayrıca dava dosyası içeriğinde yer alan faturalar incelendiğinde — betonun teslim edilmediği, — betonların teslim edildiği, — cins hazır beton teslim edilmemesi sebebiyle davalının müteaddit kere davacı firma yetkilileri ile görüşmeler yaptığı, durumun düzletilmesini istediği, ancak davacı tarafın bu konuda bir düzeltme yapmadığını savunmuştur. Satışın yapılıp malın/hizmetin teslim edildiğini ve satışın veresiye yapıldığını davacının ispatlaması gerekir. Bir başka anlatımla bir alacak davasında mal sattığını iddia eden taraf karşı tarafın kabulünde değilse ispat külfeti öncelikle bu iddiayı öne sürendedir. İspatın konusu ise malın teslim edilmesidir. Malın teslim edildiği ispat edilememiş ise davalı borçlunun herhangi bir ispat külfeti altında olduğu söylenemez. Eğer alacaklı davacı malın teslimini sevk irsaliyesi ya da başkaca borçlunun imzasının içerir bir belge ile ispat ettiğinde bu kez teslim edilen malların bedelinin ödendiğini ispat külfeti davalı borçluya geçecektir.
Somut olayda; Dosyada mübrez sözleşmenin varlığı bakımından taraflar arasında herhangi bir
uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tacir olan taraflar arasında 22.06.2017 tarihli sözleşme akdedildiği, sözleşme içeriğinin hazır beton teslimine ilişkin olduğu, davalı taraf; davacı tarafından teslimi gerçekleşen hazır betonların istenilen standartlara uygun olmadığı——-
beton tesliminde bulunduğu iddia etmiş, ancak dosya kapsamında yapılan incelemede bu hususta herhangi bir ihbar, ihtar ve tespit bulunmadığı, bu nedenle davalının iddiasının soyut, ispata muhtaç kaldığı, Tüm bu hususlar çerçevesinde; davacı tarafından düzenlenen faturalar ile davalının gerçekleştirmiş olduğu ödemeler irdelenmiş olup, tarafların kendi ticari defterlerinde yapılan borç ve alacak kayıtları ispat yükü göz önünde bulundurularak, davacı takip talebinde davalı borçludan 167.000,00 TL asıl alacak yönünden talepte bulunmuş olduğu, davalının ödeme yapmış olduğunu ispat etmesi gerektiği, dosya kapsamında ödeme yapıldığına ilişkin somut belge bulunmadığından davacının takipte talep edilen 167.000,00 TL asıl alacak talebinin (167.000,00 TL-22.188,81 TL) 144.811,19 TL tutarını talep edebileceği değerlendirilmiş, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.İcra inkar tazminatı yönünden; İİK’nın 67 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmünce; icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı öngörülmüş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlarının bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda değil ise, alacağın likit ve muayyen olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemez.Elde ki davada alacak likit olduğundan; Davacının icra inkar tazminat talebinin kabulü ile asıl alacak olan 144.811,19 TL asıl alacağın %20’si üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Davalı tarafın —— Sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 144.811,19 TL asıl alacak ve 126.157,68 TL işlemiş faiz olmak üzere takip tarihinde takip talebinde belirtilen şartlarla aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının icra inkar tazminat talebinin kabulü ile asıl alacak olan 144.811,19 TL asıl alacağın %20’si üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 9.892,05 TL harçtan peşin alınan 991,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.900,10 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 991,95 TL peşin harcın toplamı 1.051,25 TL’ nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-Davadan önce gidilen ara buluculukta devletçe karşılanan 1.320,00 TL ara buluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
6-Davacı tarafından yapılan 1.600,00 TL, bilirkişi gideri ile tebligat ve müzekkere gideri 86,60 TL olmak üzere toplam 1.686,60 TL yargılama giderinin red/kabul oranına göre 1.462,51 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Hüküm tarihindeki tarife uyarınca kabul edilen dava yönünden 22.188,81 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Hüküm tarihindeki tarife uyarınca reddedilen dava yönünden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra ilgili tarafa iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——-Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 26/04/2023