Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/398 E. 2023/198 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/398 Esas
KARAR NO : 2023/198

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/06/2021
KARAR TARİHİ : 15/03/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava dışı —–ile müvekkili sigorta şirketi arasında Nakliyat Abonman / Emtia Sigorta Poliçesi bulunduğunu, sigortalısına ait uydu alıcısı emtianın —- arasındaki taşımanın davalı şirket tarafından yapıldığını ancak ürünlerin bir kısmının hasarlı teslim edildiğini, teslimat sonrası düzenlenen rezerve tutanağı ve ekspertiz raporuna göre davalı taşıyıcının taşıma sırasında gerekli özeni göstermediğinden hasarın meydana geldiğini, huzurdaki dava açılmadan önce davalı aleyhine —— Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalı tarafın itirazı ile takibin durduğunu, fazlaya dair dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla 8.676,00 TL hasar bedelinin, ödeme tarihi olan 07.06.2020 itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça sunulan sözleşmesinin dava konusu iddia edilen taşımayı kapsamadığını, sözleşme dışında kalan risk için dava dışı sigortalısına hatır ödemesi yapan davacı şirketin rücuen müvekkilden talep edebileceği hakkı bulunmadığını, dava konusu iddia edilen zararın müvekkili şirkete usulüne uygun şekilde ihbar edilmediğini, bu nedenle iddia edilen zarardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dava konusu talebin CMR Konvansiyonunun 32.Maddesine göre zaman aşımına uğradığını, Sigortalının “hasar, emtianın ıslanması ile meydana gelmiştir” ifadesi ile davalı taşıyıcının sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın hasarın nedenini ve miktarını ispatlamasının zaruri olduğunu, hasarın ambalaj yetersizliğinden meydana gelmesi nedeniyle taşımacıyı sorumlu tutamayacağını, ambalajın yetersiz olmasının taşıyıcıyı sorumluluktan kurtardığını, davalı taşıyıcının tazminat ödemekle sorumlu tutulması halinde davacının talebinin fahiş olduğunu, dava konusu taşımalara konu emteaların hasar gördüğü iddia edilip sovtaj bedelleri hesap edilmediğini, dosya üzerinden yapılacak olan bilirkişi incelemesinde sovtaj bedelinin hesaplanıp hesaplanan sovtaj bedelinin talep edilen tazminattan düşülmesi gerektiğini, davacı tarafça reesskont avans faizi talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, CMR Konvansiyonunun 27. Maddesinde talep edilebilecek faizin yıllık %5 oranında olabileceğini, dava konusu hasarda müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığı savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, taşıma esnasında emtianın hasarlanmasından kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir.Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.Davacı, sigortalısına ait emtianın karayoluyla uluslararası naklinin davalı tarafından yerine getirilmesi sırasında, sigortalısına ait uydu alıcızı emtianın hasarlandığını; tes limat sonrası düzenlenen rezerve tutanağı kapsamında ekspertiz raporuyla sigortalısına ödediği 8,676,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren faiziyle tahsilini istemekte;Buna karşılık davalı, CMR 32/1. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde davanın açılmadığını, CMR 30/1. maddesine uygun hasar bildiriminde bulunulmadığını, hasarın taşıyıcıdan kaynaklandığının ispat edilmediğini, zarar miktarının neye göre belirlendiğinin muallak olduğunu, CMR 23/1 ve 3. maddeleri uyarınca zararın belirlenmesi gerektiğini, taşıyıcının sınırlı sorumluğu bulunduğunu, CMR 27. maddesi uyarınca %5 faiz istenebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Hal böyle olunca, uyuşmazlık konusunun hasarın taşıyıcının kusuru sonucu oluşup oluşmadığı; oluşmakta ise, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı; uğramamış ise, zarar miktarının nasıl hesaplanacağı; gerçek zarar miktarının CMR konvansiyonunun 23/3 maddesindeki sınırı aşıp aşmadığı; uygulanacak faizin oranı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanmış, dosya Taşıma Konusunda Uzman bilirkişi, Sigorta Konusunda Uzman bilirkişi ve Hesap Uzmanı Bilirkişisi’ne tevdii edilerek rapor alınmıştır.Bilirkişi heyeti ortak raporunda; uyuşmazlık konularına göre yapılan inceleme sonunda; Davaya konu sevkiyat evraklarına yükleme sırasında, üründe yüklemeden kaynaklı oluşabilecek uygunsuzlukla ilgili bir not düşülmediğinden, ürünlerin taşıyıcıya tam ve sağlam teslim edildiği anlaşılmakta olup, CMR Konvansiyonunun ilgili maddeleri gereği alıcıya teslimat sırasında fark edilen hasardan davalı taşıyıcının CMR m.17/1 gereği sorumluluğu olduğu, Dava Dışı Sigortalı Firmanın, müterafik kusuru olmayıp, tüm kusurun davalı taşıyıcı firmaya ait olduğu, Yukarıda uyuşmazlığın irdelenmesi başlığı altında (V.2.B) sayılı bentte davalının zamanaşımı def’inin anılan tarihteki mevzuat ve 7226 sayılı kanun hükümlerine göre irdelendiği; buna göre, zamanaşımı def’inin takdir ve değerlendirmesinin münhasıran Sayın Mahkeme’nin yargı yetkisi dahilinde olduğu; Kısmi hasar halinde sorumluluğa ilişkin CMR konvansiyon hükümlerine göre uyuşmazlığın bağlama noktasının yukarıda (V.2.C) sayılı sayılı bentte irdelendiği; kural olarak, taşıyıcının gerçek zarardan sorumlu olduğu; poliçedeki ambalaj hasarına ilişkin özel koşulun taşıyıcıya ileri sürülemeyeceği; hasar gören 198 adet uydu alıcısı ambalajının yenilenmesi fiyatının heyetimizin uzmanlığında bulunmadığı; ancak tespit edilen ambalaj ağırlığına göre konvansiyonun 23.3 maddesine göre davalı taşıyıcının (—–) sayılı sayılı bentte gösterildiği üzere azami sorumluluğunun 633,46 TL olduğu; davacının bu tutarı ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesini isteyebileceği sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.Tarafların itiraz, iddia ve savunmaları irdelenmek suretiyle dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilerek ek rapor alınmıştır.Bilirkişi heyet ek raporunda; dosyaya giren yeni bilgi ve belgeler taraf itiraz ve beyanlarının ayrı ayrı incelenerek, iştirak edilmediği; kök rapordaki tespit ve görüşler ile işaret edilen hususların cari olduğunu bildirmişlerdir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
1- Davalı Taşıyıcının Kusurunun Bulunup Bulunmadığı Yönünden İnceleme: Dava dışı sigortalı—— firmasına uydu alıcısı ürünler satmış olduğu; ürünlerin; 1 palet, 96 koli ve 576 adet olduğu; ürünlerin net ağırlığının 480 kg, brüt ağırlığının 510 kg olduğu görülmektedir.
08.03.2019 tarihinde —–adresinden alınan ürünler karayolu ile parsiyel olarak—– plaka sayılı araç ile —-taşınmış; 20.03.2019 tarihinde—- ürünler—– adlı firmaya teslim edilmiş; ürünler firmaya teslim edilirken, CMR evrakına hasar ile ilgili şerh düşülüp 33 kolide hasar olduğu yazılarak imzalanmıştır.
Davaya konu taşımacılık; —– arasında gerçekleşen bir karayolu taşımacılığı olup, CMR Konvansiyonu kapsamında yapılan bir taşımacılıktır. Bu nedenle; taşıma esnasında meydana gelen hasar ve ziyan CMR Konvansiyonunda (Karayoluyla Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmesine İlişkin Anlaşma) hükümleri ile çözülmesi gerekmektedir. CMR Konvansiyonunun IV. Bölüm-Taşımacının Sorumluluğu-Madde 17’de “/. Taşımacı, yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur.” Şeklinde belirtilmektedir.
Davaya konu taşımacılıkla ilgili olarak yükün teslim alındığında anla ilgili, herhangi bir olumsuzluk raporu tutulmadığı için, sevk edilecek ürünlerin tam ve sağlam olarak teslim edildiği kabul edilir. Teslimat sırasında da ürünlerin 33 kolisinde sorun olduğuna yönelik CMR senedine not düşülüp imzalanmış olduğu görülmektedir.Dava dosyasına sunulan sigorta ekspertiz raporunda, ürünlerin teslim anına yönelik resimler paylaşılmış olup; ürünlerin ambalajının ıslak olduğu, her birinde 6 tane uydu alıcısı olan dış kolilerin ıslaklığa bağlı yırtıldığı, uydu paketlerinin koli dışında göründüğü anlaşılmaktadır.
Ekspertiz raporu, ürünler daha araçtayken hemen yapılmadığı için, ürünleri getiren aracın içi ne durumdaydı bunu raporlayamamış. Hasarı tespit eden kişiler de ıslaklığın nereden kaynaklandığını araştırıp rapor etmemişler. Piyasada karşılaştığımız bu tür sorunlar genelde dorse brandasının yırtılıp veya yıpranıp fark edilmemesi nedenleriyle karşımıza çıkar. Ancak, bu davada ıslaklığın nereden kaynaklandığı, teslimat esnasında tespit edilmemiş, ama teslimat esnasında ıslak ürünler olduğu CMR senedine şerh düşülerek imza altına alınmıştır.Bu nedenle; davalı taşıyıcıya tam ve hasarsız teslim edildiği görülen ürünlerin alıcısına ıslak teslim edilmesinde davalı taşıyıcının CMR Konvansiyonunun 17.1 maddeye göre sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
2- Dava Dışı Sigortalı Firma ile Davalı Taşıyıcının Müterafik Kusurlarının Olup Olmadığı ve Kusur Oranlarının Tespiti Yönünden İnceleme: Davaya konu ürünlerin teslimine yönelik bir sorun iletilmediği, tüm ürünün sadece bir palet üzerine istif edilerek taşıyıcıya teslim edildiği görülmektedir.
Davalı taşıyıcı, her ne kadar hasara ambalaj yetersizliğinin neden olduğunu iddia etmiş ise de oluşan hasar incelendiğinde; oluşan hasarın ambalaj yetersizliği ile ilgisi olmadığı görülmektedir. (Aynı zamanda, mal kabulü esnasında CMR senedine ambalajın yetersiz olduğuna dair bir şerh de düşülmemiş olduğu sabittir.) Dolayısı ile hasar, ambalaj yetersizliğinden değil, ambalajın taşıma esnasında nedeni teslimat esnasında tespit edilmemiş olan ıslanmasından kaynaklanmaktadır.
Davaya konu hasar oluşumunda dava dışı sigortalı (gönderici) firmanın müterafik kusuru olmadığı kanaatine varılmıştır.
3- CMR Kapsamında Hasar İhbarın Süresi ve Usulüne Uygun Yapılıp Yapılmadığı Yönünden İnceleme: CMR Konvansiyonunun V. Bölüm- İstem ve Davalar başlığı altındaki 30.Maddesi aşağıda yer almaktadır. “MADDE 30 1. Alıcı, taşımacı ile beraber durumlarını kontrol etmeden veya zarar ve ziyan hasarın açıkça görüldüğü hallerde teslim anında veya açıkça görülmediği hallerde teslimden yedi gün içinde (pazar günleri ve resmi tatiller hariç) durumu kendisine bildirmeden malı tesellüm ederse, bu husus onun yükü sevk mektubunda belirtildiği şekilde aldığına kanıt oluşturur. Açıkça gözükmeyen zarar ve ziyan veya hasarlarda bildirme yazılı olarak yapılacaktır…”
Buna göre, CMR taşıma senedi üzerinde düşülen İHTİRAZİ KAYIT-VARMA YERİNDE DERHAL HASAR İHBARI ŞARTINI sağlamaktadır.
4- Sigorta Yönünden Dosyanın İncelenmesi: Davacı …. nezdinde dava dışı sigortalısı —— sayılı poliçe ile Emtia Nakliyat Sigortası mevcut bulunmaktadır.
Sigortalı —–ait uydu alıcısı emtiası —– yerleşik—– firmasına gönderilmek üzere 08/03/2019 tarihinde —-plakalı araca yüklenmiş ve davalı taşıyıcı firma tarafından taşıma işi üstlenilmiştir. Emtianın karayoluyla sevkiyatı sonrasında 20/03/2019 tarihinde emtialar —–firması tarafından teslim alınmış ve CMR belgesi üzerine emtiada ıslanma hasarı olduğundan hasar notu düşülmüştür.
Davacı meydana gelen hasar —— sayılı ekspertiz raporu ile 1.395,00 Euro olarak tespit edilmiştir. Tespit edilen hasar tazminat bedeli TL karşılığı 8676 TL davacı … şirketi tarafından —— 07/05/2020 tarihinde ödenmiş olup ödeme dekontu dosyada mübrezdir.
Sigorta şirketi tarafından —– firmasına ekspertiz incelemesi yaptırılmış ve Davacı —-TTK m.1472 kapsamında sigortalısının haklarına halef olmuştur.—– sayılı ekspertiz raporunda nakliye esnasında hasarlanan 198 adet uydu alıcısının kurtarılması için ıslanma sebebiyle yapılan test maliyeti ve ambalaj değişimine ilişkin hasarın belirlendiği görülmektedir. Ekspertiz raporunda ambalajlar yönünden brüt ağırlık yer almamıştır. CMR m.23/3 gereğince “Tazminat, eksik brüt ağırlığı kilogramı başına 8.33 hesap birimin aşamayacaktır. Aynı hüküm, CMR m.25’te de yer almıştır.
5-Davanın Sorumluluğu Yönünden; Taşıyıcının sorumluluğunun CMR’nin 17 vd. maddelerinde düzenlendiği; CMR Konvansiyonu’nun 17. maddesi uyarınca, taşıyıcı yükü teslim aldığı andan, teslim edilinceye kadar malların kısmen veya tamamen kaybından veya hasarından veyahut da gecikmesinden dolayı sorumlu olup, taşıyıcı, taşımasını üstlendiği malları alıcısına tam ve sağlam olarak teslim etmek zorunda olduğu; ancak, CMR 17/2. maddesine göre, “Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamayacağı”. taşıyıcının anılan madde uyarınca sorumluluktan kurtulabilmesi için, bir halden meydana hasarın önlenmesine imkan bulunmayan geldiğini kanıtlaması gerektiği; bir başka anlatımla, taşıyıcının sorumluluğu ispat külfeti ters çevrilmiş bir kusur sorumluluğu olduğu; hasardan kaynaklı zarar nedeniyle sorumlu olmadığını savunan taşıyan, bu hasar sebebiyle kendisine atf kabil bir kusurun bulunmadığını ispat etmesi gerektiği, davalı taşıyıcının CMR belgesi üzerinde şerh bulunduğu saptanmakla, ispat yükü kendisine düşen davalının aksini ispatlayan delil ibraz etmemesine, mevcut delil durumuna nazaran, taşımadan kaynaklı zarardan sorumlu olduğu,
6-Zamanaşımı Savunması Yönünden; CMR madde 32/1-a hükmü uyarınca teslim CMR 39/4 maddesinde “taşımacılar arasındaki davalarda madde 32 hükümlerinin uygulanacağı, bununla beraber zamanaşımı ya bu anlaşma gereğince ödenmesi gereken tazminatın miktarını tayin eden son mahkeme kararı tarihinden yahut da böyle bir karar yoksa ödeme tarihinden başlayacağı” düzenlendiği;
—- sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı yürürlüğe girdiği 22 Mart 2020 tarihi ile 7226 s. Kanunun yayımlandığı 26 Mart 2020 tarihleri arasında yürürlükte kaldığı; 7226 sayılı Kanunun geçici 1.maddesinin birinci fıkrası bu kanun hükümlerinin 30 Nisan 2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uygulanacağını düzenlendiği; bu sürenin uzatılmasında Cumhurbaşkanının yetkili olduğunun öngörüldüğü;—–sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile geçici madde 1/1’de düzenlenen durma süresi 1 Mayıs 2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15 Haziran 2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatıldığı,Kararın konuyla ilgili Geçici maddenin (1/a) maddesinde “dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden başlamak üzere 15 Haziran’a kadar durdurulduğu,Hal böyle olunca, teslimin 20.03.2019 gerçekleşmesine, durdurma kararının 13.03.2020 tarihinden başlamasına göre, sürenin durduğu; yine anılan yasal düzenleme uyarınca “durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayıldığı” düzenlemesi dikkate alındığında, davacının 23.06.2020 tarihinde takip başlatmasına göre, zamanaşımının dolmadığı;
Öte yandan TBK.m.154/2 hükmü uyarınca takip başlatmanın zamanaşımını kestiği TBK m. 157/2” ye göre, zamanaşımı, icra takibi ile (kovuşturulması ile) kesilmişse alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar. Zamanaşımı kesilince, kesilmeden itibaren yeni bir süre işlemeye başlar (TBK m. 157/1). Zamanaşımının kesilmesinden sonra işleyecek yeni zamanaşımı, eski (kesilen) zamanaşımının aynıdır.(aynı yönde —— sayılı ilamı)23.06.2020 tarihinde başlatılan takiple kesilen zamanaşımının yeniden 1 yıl süreyle işlemeye başladığı; işbu davanın 15.06.2021 tarihinde 1 yıllık süre dolmadan açıldığı görülmüştür.
7- Miktar Yönünden İnceleme; CMR Konvansiyonu’nun 23. Maddesinde, malların kısmen veya tamamen “kaybından” dolayı talep edilebilecek tazminat miktarının hesaplanma şeklinin düzenlendiği; kısmi “hasar” halinde bu madde uygulanamaz ise de, bu kez hem zarar miktarı hem de sorumluluk sınırı açısından CMR Konvansiyonu’nun 25’inci maddesi hükmü uygulanması esasının cari olduğu; bu hüküm uyarınca zarar ve ziyan vukuunda taşıyıcı, malların 23. madde 1, 2 ve 4’üncü paragraflan gereğince tespit edilen değerine göre hesaplanmış kıymetten düşme karşılığı olan bedeli ödeyeceği; ancak tazminat, mallar kısmi hasara uğramış ise eksilen kısım için ödenmesi gereken miktarı geçemeyeceği;
Hasarın 20.03.2019 tarihli olduğu; ekspertiz talep tarihinin 26.02.2020 olduğu; ekspertiz tarafından hasarların belirlendiği;Ekspertiz raporunda ayrıca ambalaj hasarı dışında, sigortalı emtianın geri aldırılması ve tekrar sevk edilmesi masrafları olarak toplam 240 Euro tazminat hesaplamasına cihetine gidildiği; ancak bu zarar kalemi yönünden yeniden nakliyeye ilişkin bir fatura ibraz edilmediği,
20.03.2019 teslim tarihinde ——- Euro Döviz satış kurunun 6,2194 TL/Euro olduğu; buna göre tutarının (1.395,00 Euro x 6,2194 -) 8.676,06 TL olduğu;Davacının da sigortalısına ödediği 8.676,00 TL’yi talep ettiğinin görüldüğü,Ekspertiz tarafından taşınan emtiada hasar belirlenmeyip, nakliye aracında bulunan delik sebebiyle 596 adet uydu alıcısının 198 adetinin ıslandığının belirlendiği; poliçede“—— şirketleri için ambalaj hasarlarında ambalaj bedeli emtia bedelinin %10’u olarak uygulanacağından” bahisle —- uydu alıcısının birim fiyatı olan 38,79 Euro üzerinden hasar gören 198 adet için belirlenen 7.680,42 Euro emtia bedelinin %10’u olarak 768.04 Euro’nun benimsendiği; dolayısıyla ambalaj değişimi kapsamında yukarıda belirlenen 1.155,00 Euro’nun 386,96 Euro’nun test maliyeti olarak kabul edildiği,
Hal böyle olunca, test maliyeti dışında hasar oluşmadığından, ağırlığa göre üst sınır hesabı yapılacağından, sadece uydu ambalajın zarar gördüğünden hareket edildiği, ancak ambalaj hasarı yönünden emtia değerinin %10’u koşulunun taşıyıcıya sürülemeyeceği; poliçedeki kloz olması sebebiyle davacı ile sigortalı arasındaki ilişki olacağı kanaatine varılmış ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılmış yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 8.676,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin ödenen 148,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 31,73 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davadan önce gidilen arabuluculukta devletçe karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
6-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.