Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/352 E. 2023/361 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/352 Esas
KARAR NO:2023/361
DAVA: İtirazın İptali ( Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ:27/05/2021
KARAR TARİHİ:08/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali ( Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA:İş bu davayı açan davacı vekili, müvekkili——– tarafından davalı şirkete kredi kullandırıldığını, kredi sözleşmesini diğer davalı şahsın müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını; kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kat edilip, kat ihtarının her iki davalıya tebliğ edildiğini ancak yine ödeme sağlanamayınca icra takibine koymak zorunda kaldıklarını; davalıların haksız bir itirazla takibi durdurduğunu bildirerek,——— dosyasına davalıların yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve davalılardan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep etmiş,
Yargılama devam ederken banka alacağını Mehmet Zekeriya Koç’a temlik etmiş, temlikten sonra davaya temlik alanın vekilinin katılımıyla devam edilmiştir.

SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde, müvekkillerinden ———konkordato talep edene kadar kredileri ödediğini ancak konkordato ilan edilince tasarruf yetkisinin kısıtlandığını, bu nedenle ödeme yapamadıklarını; bankaya 2020 yılının Mart ayında yapılan konkordato toplantısında ödeme planı sunduklarını ancak bankanın bunu kabul etmediğini; şirketin 2020 yılının Ekim ayında ise, konkordato davasından feragat ettiğini ancak bankanın 2020 yılının Ekim ayına kadar da faiz işletmeye devam ettiğini, oysa kesin mühlet içinde İİK 294/3 madde gereğince rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesinin durması gerektiğini; faizin fazla hesaplandığını, diğer müvekkili yönünden ise, kefaletin geçersiz olduğunu, zira kefalette hangi borca ne miktar kefil olduğunun belirgin olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini, haksız ve kötü niyetli takipten dolayı da davacıdan %20 kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesini savunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK 67 madde gereğince açılan itirazın iptali davası olup, davacı banka kredi sözleşmesine dayalı olarak davalılar aleyhine 3.317.815,71 TL asıl alacak, 3.509.999,79 TL işlemiş temerrüt faizi, 175.499,99 TL işlemiş faizin BSMV’si ve 4.347,80 TL masraf olmak üzere toplam 7.007.663,29 TL üzerinden icra takibi başlatmış, davalı taraf süresi içinde vekilleri vasıtasıyla ” herhangi bir borcumuz yoktur bu nedenle borca, faize ve ferilerine itiraz ediyoruz ” şeklinde yaptığı bir itirazla takibi durdurmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Mahkememizce öncelikle davalı tarafın yetki itirazı incelenmiştir. Taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesinin 13.4 maddesinde ihtilaf halinde yetkili mahkeme yetki sözleşmesiyle belirlenmiş olup, banka ve asıl borçlu tacir olduğu için, tacirler arasındaki sözleşmeye kefil olan gerçek şahsı da yetki sözleşmesini bağlayacağı, yetki sözleşmesinde ihtilaf halinde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu ancak düzenlemede bu yetki kuralının diğer yetkili mahkemelerin ve icra dairelerinin yetkisini kaldırmayacağı kararlaştırılmıştır. Davalı kefil ikametgahı mahkememizin yargı sahası içinde kaldığından ve müteselsil borçlu sıfatıyla davalı olan birden çok davalı söz konusu olduğundan bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde de dava açılabileceği; kaldı ki, ilk celse ele alınan yetki itirazı yönünden zapta geçtiği üzere davalı şirketinde kredi alındıktan sonra davadan önce 12/10/2018 tarihinde şirketin adresini ——–ilçesine taşıdığından mahkememizin yetkili olduğu belirlenmiş, yetki itirazının nihai kararla birlikte istinafı kabil olmak üzere reddine karar verilmiştir. Davalı kefil yönünden yapılan kefaletin geçerli olmadığı itirazı ise mahkememizce değerlendirilmiş olup, kefaletnamede, kefalet limitinin yazılı olduğu, kefalet tarihinin yazılı olduğu, kefalet türünün yazılı olduğu, kefaletin müteselsil kefalet olduğuna dair müteselsil kelimesinin el yazısı ile yazılı olduğu, bu nedenle kefaletin geçerli olduğu belirlenmiş, çıkartılan şirket kaydından davalının aynı zamanda diğer davalı olan şirketin münhasır yetkilisi olduğu belirlendiğinden kefalete eş rızasının da aranmayacağı değerlendirilmiş; davalı kefilin bu yöndeki itirazlarına da itibar olunmamıştır.Davalı taraf, davalı şirketin konkordato talebinden dolayı konkordato süreci boyunca faiz hesaplanmayacağına dair itirazı da incelenmiş olup; İİK madde 294/3 maddesinde konkordato mühletinin faizlere etkisinin düzenlendiği; tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği taktirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemeyeceği; ancak——- Karar sayılı dosyasında davanın ——— feragati ile sonuçlandığı, böylece konkordato prosedürünün başarıya ulaşmadığı; bu nedenle bankanın faiz işletmesinin mümkün olduğu mahkememizce belirlenmiş, davalı tarafın bu yönden savunmasına da itibar edilmemiştir.
Kredi sözleşmesinde taraflar arasında ihtilaf çıktığında banka kayıtlarının delil teşkil edeceği açıkça düzenlenmiştir. Bu bir delil sözleşmesi niteliğindedir. Bu sebeple mahkememizce delil sözleşmesi nazara alınarak banka kayıtları üzerinden inceleme yaptırılmış, uzman bilirkişilerden rapor alınmıştır. Uzman bilirkişiler müştereken hazırladıkları raporlarında, kredi borçlarından dolayı davacı bankanın 3.317.815,71 TL asıl alacağının doğduğunu, bankanın bu asıl alacağa uygulamış bulunduğu faizin sözleşme hükümlerine uygun olduğu, kredinin ödenmeyen taksitinden itibaren temerrüt tarihine kadar sözleşme gereğince azami akdi faizin uygulandığı, temerrüt tarihi ile takip tarihi arasında da sözleşmeye ve merkez bankasının belirlediği azami sınırlamaya uyularak temerrüt faizi uygulandığı, bu nedenle banka tarafından talep edilen toplam temerrüt faizi ve ———- yerinde olduğu, dosya içindeki bu kredi borcundan kaynaklı verilen ihtiyati haciz kararı ve ihtiyati haciz dosyasından da kaynaklanan masraflarda dahil olmak üzere 4.347,80 TL alacağında doğmuş olduğu, bu miktar masrafın bulunduğu nazara alınarak mahkememizce takibin devamına, yapılan itirazın iptaline karar vermek gerekmiş, davacı taraf icra inkar tazminatı da talep etmiş olup, mahkememizce icra dosyasına yapılan itirazın haksız olduğu belirlendiğinden ve kredi borcundan kaynaklanan alacaklarında likit olduğu nazara alınarak asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki karar tesis olunmuştur.
Davalı şirketin kredi çeken olarak davalı ——— Kahveci’nin ise, bu sözleşmeyi müteselsil kefil müşterek borçlu olarak imzalamasından ötürü kredi borcundan ve icra inkar tazminatından müteselsilen birlikte sorumlu oldukları nazara alınmak suretiyle karar verilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
Davalıların——————————- dosyasında yaptıkları itirazın İPTALİ ile;
Takibin takip alacaklısı —— üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsiline, temlik alan—- verilmesine,
Yapılacak tahsilatların —————— dosyasından yapılacak tahsilatlarla tekerrür ettirilmemesine,
Dava açılırken yatırılan 84.635,05 TL peşin ilam harcının alınması gereken 478.170,00 TL’den mahsubu ile eksik 393.534,95 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafından karşılanan 84.694,35 TL başvuru harcı ve peşin ilam harcının tamamı ile 3 normal 10 elektronik tebligat 68,50 TL gideri ile 4.000,00 TL bilirkişi inceleme ücreti toplamı 88.762,85 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince 308.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Ara buluculuk gideri olan 1.360,00 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, bu amaçla harç tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
Dair karar, e-duruşmayla katılan davalılar vekilinin varlığında, mazeret gönderip, mazeretinde davanın kabul edilmesini talep eden davacı vekilinin yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde————-Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.08/05/2023