Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/349 E. 2023/530 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/349
KARAR NO : 2023/530

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2018
KARAR TARİHİ : 07/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda

GEREKÇE: Mahkememizin —– Esas —–Karar sayılı hükmünde;

” İDDİA: Davacı vekili, —- adresinde bulunan taşınmazı evvelde 1/2’şer hisse ile davadaki taraflar adına kayıtlı olduğunu; müvekkilinin — ( ön alım ) hakkını kullanmak suretiyle sonradan bu hisseyi alan davalı aleyhine —-Asliye Hukuk Mahkemesinin—-Esas —-Karar sayılı davasını açtığını; davanın kabul ile sonuçlandığını ve müvekkilinin taşınmazın tamamına bu şekilde malik olduğunu; davalı bu yerin tahliye etmeden önce işyeri niteliğindeki bu taşınmazı yıkmak suretiyle zarar verdiğini, verilen zararı delil tespiti yoluyla—– Sulh Hukuk Mahkemesinin —– sayılı dosyası ile tespit ettirdiklerini belirterek; davalının binaya verdiği zararının tespitini, eski hale getirilip getirilmeyeceğinin belirlenmesini, eski hale getirmek mümkün ise bunun için gerekli bedelin tespitini, mahrum kalınan kullanım bedelinin belirlenerek tahsilini, binanın yıkılmasından kaynaklanan zararın tespitini ve tahsilini, yıkılmamış olsaydı imar barışından yararlanmak suretiyle ruhsat alınabileceğinden bu yönden de uğranılan zararının tespitini ve tahsilini talep etmiş; fazlaya dair haklarını saklı tutmak suretiyle şimdilik 30.000,00 TL’nin ticari temerrüt faizi ile birilkte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili, taşınmazda tapu maliki olan müvekkili otururken;— Belediyesinin yıkım kararı aldığını, yıkım kararını müvekkiline tebliğ ettiğini, daha sonra da kararı tekrarlayarak ihtarda bulunduğunu; müvekkili tarafından yasal zorunluluk nedeniyle yıkımın gerçekleştirildiğini; müvekkilinin gerçekleştirdiği yıkım ve tahliye tarihinin —–davasının kesinleşmesinden evvel olduğunu; ancak bu dava ile alakalı olmadığını, müvekkilinin hiç bir zaman davacıya zarar verme kastının bulunmadığını; tapu maliki iken yıkımı gerçekleştirdiklerini, zira yetkili mercinin verdiği emri yerine getirdiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunduğu görülmüştür.

İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, taşınmaza verilen zarara ilişkindir.Taşınmaz iş yeri niteliğinde olduğu, davacınında tacir olduğu ve ticari işletme sahibi bulunduğu için haksız fiile tabii olsa da, mahkememiz görevli görülmüştür.
Tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmiş, tapu kaydı ve —– davasının kayıtları, kararı ve Yargıtay kararı ile kesinleşme şerhi incelenmiş; toplanan tüm bu deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.Dava konusu olan taşınmazın 1/2’şer hisse ile taraflar adına kayıtlı iken, sahip olduğu hisseyi bilahare önceki hissedardan satın alan davalı aleyhine davacımızın ön alım davası açtığı, davanın—-Asliye Hukuk Mahkemesi esasına 2015 yılında girdiği, yapılan yargılama sonunda—- Esas – —-Karar sayılı hüküm ile davacımıza, davalımızın yapmış bulunduğu tapu masrafları depo ettirilmek suretiyle davanın kabulüne karar verildiği; davalıya ait hissenin davacı adına tesciline karar verildiği; kararın temyiz edildiği, onandığı bilahare karar düzeltmeye gidildiği; karar düzeltme talebinin 24/01/2018 tarihinde reddedildiği; kararın daha sonra kesinleştiği; davalı tarafından gerçekleştirildiği ihtilafsız olan yıkımın ise 22/01/2018 tarihinde vuku bulduğu; bu nedenle davalının henüz tapu maliki iken yıkımı gerçekleştirdiği belirlenmiştir. Ancak, —- Belediyesi ile yapılan yazışmalarda söz konusu binanın ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapıldığı tespit edilerek hakkında 04/02/2010 tarihinde yani —– davasından çok önce yıkım kararı verildiği; yıkım kararının yıkımdan önce davalı şirkete tebliğ edildiği; davalının binada oturması nedeniyle yıkım işininde davalıya verildiği; 15/01/2018 tarihinde yıkım kararının tebliğ edildiği; belediyenin yıkımla ilgiliy etkili mercii olduğu; yetkili merci emrinin yerine getirilmesinin bir yükümlülük olduğu aksinin cezai sorumlulukta gerektireceği; davalının bu yıkım kararına dayalı olarak henüz tapu maliki iken yıkımı gerçekleştirdiği hatta yıkım işinin kısmen gerçekleştirilmediği bu nedenle davalı şirkete 16/02/2018 tarihli bir yazı gönderilmek suretiyle kalan kısmın da yıkılmasının bildirildiği; her ne kadar davacı taraf imar barışından yararlanacağını bildirmiş ise de, yıkımı kararı uygulanmadan önce söz konusu imar barışına ilişkin yasanın çıktığı, davacının herhangi bir başvuruda bulunmadığı; bulunsa idi belkide yıkım kararını erteletebileceği, kaldırtabileceği nazara alınarak ve davalının yetkili mercinin vermiş bulunduğu emri yerine getirmesinden dolayı haksız fiil hükümleri gereğince tazmini sorumluluğunun doğmadığı nazara alınarak; ortada kaçak bir yapının söz konusu olduğu, yıkılmasının kanun gereği olduğu dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir. ”

GEREKÇESİYLE DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMİŞ; İş bu karar davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf edilmiş,—– Bölge Adliye Mahkemesi —— Hukuk Dairesi tarafından mahkememiz kararı ” yıkım tarihindeki mülkiyet durumu dikkate alınarak tarafların sunmuş bulunduğu deliller ve bu yönde varsa diğer delillerin sunulmasına imkan sağlanarak enkazda ekonomik değer taşıyan malzemelerin bedelinin tespiti ile tarafların hak sahipliği oranına göre değerlendirme yapılması gerekir ” gerekçesiyle kaldırılarak mahkememize iade edilmiş;Dosya mahkememizin yeni esasına kaydı yapılmış;Taraf vekillerine BAM kaldırma kararı çerçevesinde yeniden delillerini ibraz etmeleri için süre verilmiş, taraflar diyeceklerini bildirmişler,Mahkememizce olayla ilgili —-. Sulh Hukuk Mahkemesinin—- ve —-Sulh Hukuk Mahkemesinin —– sayılı dosyalarının celbine karar verilmiş, dosyalar getirtilmiş, yapılan tespitlerde kullanılan fotoğraflar görülmüş,
BAM kaldırma kararı çerçevesinde inşaat mühendisi —–22/09/2022 tarihli rapor alınmış, rapor sonucuna göre davacı vekili ıslah yoluyla talebini 01/07/2023 tarihli dilekçeyle 55.566,73 TL’ye yükselterek; 35.566,73 TL’yi yıkımdan çıkacak enkazın asgari levhazım bedeli olarak binanın yıkılması nedeniyle oluşan değer kaybı için şimdilik 10.000,00 TL ve binanın ekonomik ömrüne göre müvekkilinin yıkım nedeniyle uğradığı kira geliri ve kullanamamaktan ötürü yoksun kalınan kazanç miktarı içinde 10.000,00 TL olmak üzere toplam 35.566,73 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş;
Mahkememizce yapılan değerlendirme sonunda:
Bilirkişi —–tarafından hazırlanan raporun kabule şayan olduğu; esasen taşınmaz üzerindeki yapının tamamının yıkılmadığı bir kısmının yıkıldığı, yıkılan kısmın delil tespiti dosyalarıyla belirlendiğini, yıkılan kısımdan çıkacak asgari levazım bedelinin 35.566,73 TL olacağı, yıkımın davalı şirket tarafından gerçekleştirildiği, yıkımdan kalan molozun davalı şirket uhdesinde kaldığı, artık moloz davacı tarafa teslim edilmediğinden dolayı kullanılmasa ve atılsa dahi yıkımdan çıkacak asgari levazım bedeli yani molozdan kurtarılıp ekonomik değeri olan kısmın 35.566,73 TL olan değerinin üzerinde davacının haklı bulunduğu, yıkım esnasında —– davasının açıldığı, davacımız lehine karar verildiği ancak henüz kararın kesinleşmediği; her ne kadar —- davasının inşai nitelikte olduğu ve kararın kesinleşmesiyle birlikte hüküm ifade edip, taşınmazın tamamının artık davacıya ait hale geleceği ancak —– davasının karara bağlandığı bu nedenle davalı tarafında basiretli davranıp o anda iptali kesinleşmemiş olan 1/2 hissesine düşen asgari levazım bedelini bekletip karar kesinleştiğinde bunu da davacı tarafa vermesi gerektiğinden molozdan kurtarılacak ekonomik değeri olan levazım bedelinin esasen 1/2’si değil tamamının davacı tarafça istenebileceği mahkememizce kabul edilmiş; davacı vekilinin bunun dışındaki taleplerinin yerinde olmadığı zira yıkılan kısmın kaçak inşaat niteliğinde olduğu belediye tarafından yıkım kararının alındığı ve o esnada yapıyı kullanan davalımıza tebliğ edildiği artık davalımızın yetkili merciden gelen yıkım kararını uygulamaktan başka çaresinin bulunmadığı, benzer durumdaki kendine ait taşınmazını yıkmamış olmasının davacıyı haklı göstermeyeceği, bu nedenle molozdan kurtarılacak asgari levazım bedeli dışındaki hiç bir şeyin davacı tarafından talep edilemeyeceği nazara alınmak suretiyle davacının diğer talepleri reddedilmiş;
Bilirkişi raporuyla her ne kadar molozdan kurtarılacak asgari levazım bedeli 54.066,73 TL olarak belirlenmiş ise de; söz konusu yıkım tapu maliki olduktan sonra davacımız tarafından gerçekleştirilmek zorunda kalınacağı oysa yıkım kararının tebliğinden sonra davalımız tarafından yıkılmak zorunda kaldığı ve yıkım bedelinin de 18.500,00 TL olduğu nazara alındığında 54.066,73 TL üzerinden karar verilmesi halinde davacının haksız olarak zenginleşmiş bulunacağı, bu nedenle yıkım ve molozların uzaklaştırma bedellerinin de hesaplanması gerektiği sebebiyle 18.500,00 TL moloz bedelinden düşmek suretiyle 35.566,73 TL’ye ulaşılmış ve bu kısım üzerinden davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.Asgari levazım bedeline faiz de uygulanması gerekmekte olup, yıkım tarihi itibariyle davacının asgari levazım bedeli hakkının doğduğu ancak yıkımın davalı tarafça hangi tarihte yaptırıldığının tespit edilemediği bu nedenle en az yıkımın gerçekleştiği hususunda delil tespiti tarihi olan 30/03/2018 tarihi nazara alınmak suretiyle karar verilebileceği dikkate alınarak faize de bu tarihten itibaren hükmedilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere,
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE,
35.566,73 TL’nin 30/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle davalıdan alınmasına, davacıya verilmesine,
Davacının bunun dışında kalan taleplerinin reddine,Alınması gereken 2.459,51 TL ilam harcından davacı tarafından baştan karşılanan ve bilahare tamamlanan 962,83 TL harcın mahsubu ile eksik 1.496,68 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 998,73 TL harcın tamamı ile 6 normal 4 elektronik tebligat toplamı 112,20 TL ile 1.500,00 TL bilirkişi ücretleri toplamı 1.622,20 TL’nin kabul ve ret oranı gereğince 1.032,30 TL’lik kısmının toplamı 2.031,03 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine;Karar tarihindeki AAÜT gereğince, 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, reddedilen 20.000,00 TL’lik kısmının üzerinden hesaplanan nispi ücreti maktunun altında kaldığından reddedilen kısım içinde 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.