Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/204 E. 2022/469 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/204 Esas
KARAR NO : 2022/469

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 24/03/2021
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin kurucusu ve pay sahibi olduğunu, %49,4 hissesinin bulunduğunu, şirketin 2004 yılında kurulduğunu, sermayesinin 20.000.000,00 TL olduğunu, davalı şirketin aynı zamanda —– TTK 195 madde kapsamında hakim ortağı bulunduğunu, davalı şirketin daha önce bu şirketteki payı %79 iken şirketten de alacaklı olmasına rağmen sermaye artırımında rüçhan hakkını kullanmadığından pay oranının %49,63’e düşmüş olduğunu, buna karşılık davalı şirkette müvekkili gibi %49,40 hisse sahibi olan —-pay oranının arttığını, %40,72’ye ulaştığını, müvekkilinin payının ise bu şirkette %3’e düştüğünü; davalı şirket bağlı ortaklık konumunda bulunan—- bir ticari ilişkiye girdiğini, esasen davalı şirkete bağlı şirketin şirketin yönetim kurulu üyelerinin bazılarının aynı olduğunu, davalı şirketin yoğun ticari ilişki içinde bulunduğu diğer bir şirketin—- olduğunu, bu şirketin, davalı şirketin büyük pay sahiplerinden —– tarafından kurulduğunu ve davalı şirketin tedarikçiliğini yaptığını, esasen davalı şirketin paylarının —- payına sahip ortakları arasında 2011 yılından itibaren ihtilaflar bulunduğunu, davalı şirketten diğer şirketlere —-yapıldığı şüphesini uyandıracak işlemler icra edildiğini, 25.12.2020 tarihinde icra edilen genel kurul toplantı gündeminde bulunan;
– Gündemin, —– müzakeresi ve onaylanması ile ilgili 3. Maddesinin; davalı şirketin, dava dışı—— payına sahip olmasına rağmen TTK m. 517 ve 518 madde hükümlerinin dikkate alınmayarak—- göre hazırlanması zorunlu olan ——— hazırlanmadığı gibi, —- kapsamına giren işlemlerin belirlenmemiş olduğu, davalı şirket tarafından hazırlanan faaliyet raporlarında Yönetmelik 15. Maddesinde hüküm altına alınan bilgilerin yer almadığı, —- yönetimine ilişkin açıklamalara yer verilmediği, TMK m. 200 kapsamında, bağlı şirket olan —-. hakkında bilgi alma hakkı kapsamında müvekkil tarafından yöneltilen soruların cevapsız bırakıldığını,
– Gündemin 4. maddesinde —- Raporu’nun —-oranındaki olumlu oy ile onaylandığı, raporda, davalı şirketin hakim ortağı bulunduğu bağlı şirket arasında —– yapılmadığını,
– Gündemin, yönetim kurulu üyelerinin ibrası ile ilgili 6. maddesinin oylanmasında, davalı şirkette her ne kadar yönetim kurulunda yer almasa da, yönetici olarak bulunan ve faaliyet raporlarında —- yönetim kurulunun ibrası yönünde oy kullanmasının TTK m. 436/2 hükmüne aykırı olduğunu,
– Gündemin 8. maddesinde Yönetim kurulu üyelerinden ——- —– ayrı ayrı yıllık net 180.000,00 TL huzur hakkı belirlendiğini, şirketin kârlılığının 2018 yılına göre azalmasına rağmen huzur hakkının geçmiş yıla göre — seviyesinde artırılmış olduğu, —-uyarınca, kararlaştırılan huzur hakkının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu,
– Gündemin 11. Maddesinde yönetim kurulu üyeleri için TTK m. 395 ve 396 kapsamında, verilen izinin kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu;
Belirtilerek genel kurulun kanuna ve dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğu sabit bulunan —- kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili, — tarihli — gündeminin 3. maddesi olan “—-ve onaylanması” ile ilgili olarak, davacının bağlı şirket olarak tanımladığı —-. bilgilerinin olmadığı, bu nedenle maddenin iptalini talep ettiğini, şirketin — raporların gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde hazırlandığını, müvekkil şirketin herhangi bir şirketler topluluğuna bağlı olmadığı gibi — şirket de olmadığını, müvekkil şirketin —-unvanlı tek bir iştiraki bulunduğunu ve bu şirketteki hissesinin %49,63 oranında olduğunu, gündemin 4. maddesi olan —- hesap dönemine ilişki—– okunması” ile ilgili olarak, raporun onaylanması değil sadece okunmasından ibaret olduğunu, yönetim kurulunun ve —- hazırladığı raporu onaylayıp onaylamama gibi bir yetkisinin de bulunmadığını, gündemin 6. maddesi olan “Yönetim kurulu üyelerinin 2019 yılı faaliyetlerinden dolayı ibra edilmeleri” ile ilgili, TTK 436/2 fikrası uyarınca yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan dolayı oy kullanamayacağının hükme bağlandığını, müvekkil şirket ortağı —-yönetimde görevli olmayıp imza yetkisinin de bulunmadığını, gündemin 8. maddesi olan — ücretlerinin tespiti” ile ilgili, bahsi geçen kişilerin — çalışanı—-şirketi yönettiklerini, tayin edilen hakkı huzur ücretlerinin emsallerin çok altında olduğunu, gündemin 11. maddesi olan “Yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 ve 396 maddeleri çerçevesinde izin verilmesi” ile ilgili, 6102 sayılı TTK; Şirketle işlem yapma, şirkete borçlanma yasağını düzenleyen 395. maddesi ile rekabet yasağını düzenleyen 396. maddeleri, yönetim kurulunun bu maddede yazılı işlemleri yapabilmesinin genel kurulun iznine bağlandığını, genel kurulda bu maddelerin oylandığını, oy çokluğu ile genel kurul tarafından yönetim kuruluna yetki verildiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, TTK’nun 445. Ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan genel kurul kararının iptali davasıdır. Davacının, davalı şirketin ortağı olduğu, iptali istenen ——- ilişkin olup, — tarihli genel kurulda alınan — olduğu; davanın 3 aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı hususu ihtilafsız olup; taraflar arasındaki ihtilafın, davacı tarafından ileriye sürülen iptal sebeplerinin gerçekleşip gerçekleşmediği ve buna bağlı olarak genel kurul kararlarının iptalinin gerekip gerekmediği hususunda toplandığı belirlenmiştir.
Belirlenen bu ihtilaf çerçevesince, mahkememizce davalı şirketin tam —dosyası getirtilmiş, ana sözleşmesi getirtilmiş, 25/12/2020 tarihli —tutanağı ve hazurun cetveli getirtilmiş, dava konusu genel kurul yılına ilişkin faaliyet raporları ve yıl sonu mizanları getirtilmiş, tüm deliller toplandıktan sonra uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış; toplanan tüm deliller ve uzman bilirkişi raporu incelenmek suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporunda;
Davacının iptal sebebi olarak gösterdiği hususlarda iptali istenen maddeler yönünden yapılan incelemede,
” Raporda,
GÜNDEMİN 3. MADDESİ YÖNÜNDEN:
——-yılı Olağan Genel Kurul Toplantı gündeminin 3. maddesi aşağıdaki
şekilde belirlenerek ilan edilmiştir:
“3—— Hesaplarının) Okunması 3-1.———yevmiye numaralı ihtarnamesinin 2. maddesinde talep ettiği 5 yıllık raporlar hakkındaki talebinin görüşülerek karara bağlanması,
3-2. —-hakkında müzakere yapılması ve onaylanması hususunda
oylama yapılması.” Dava dilekçesinden özetle, Davalı şirketin, dava dışı —— paylarının—— sahip olduğu, davalı şirket —— TTK m. 195 vd. uyarınca şirketler topluluğu ilişkisi bulunduğu, davalı —-tablolarının düzenlenmesinde TTK m. 517 ve 518 madde hükümlerinin dikkate alınarak —- göre hazırlanması zorunlu olan —-hazırlanmadığı,— kapsamına giren işlemlerin belirlenmediği, davalı şirket tarafından hazırlanan faaliyet raporlarında Yönetmelik 15. Maddesinde hüküm altına alınan bilgilerin yer almadığı, denetim ve risk yönetimine ilişkin açıklamalara yer verilmediği, TTK m. 200 kapsamında, bağlı şirket olan ——- hakkında bilgi alma hakkı kapsamında müvekkil tarafından yöneltilen soruların cevapsız bırakıldığı gerekçeleriyle 25.12.2020 tarihli genel kurulda alınan finansal tabloların onaylanmasına—-kararın iptali talep edilmiştir.
Davacının talebinin değerlendirilmesi açısından aşağıdaki hususların incelenmesi gerekmektedir:
1. Davalı şirket ile dava dışı —-. arasında TTK m. 195 uyarınca hakimiyet ilişkisinin bulunup bulunmadığı yönünden:
TTK m. 195 uyarınca,
“(1) a) Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin, doğrudan veya dolaylı olarak;
1. Oy haklarının çoğunluğuna sahipse veya
2. Şirket sözleşmesi uyarınca, yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilmek hakkını haizse veya
3. Kendi oy hakları yanında, bir sözleşmeye dayanarak, tek başına veya diğer pay sahipleri ya da ortaklarla birlikte, oy haklarının çoğunluğunu oluşturuyorsa,
b) Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketini, bir sözleşme gereğince veya başka bir yolla hâkimiyeti altında tutabiliyorsa, birinci şirket hâkim, diğeri bağlı şirkettir. Bu şirketlerden en az birinin —-, bu Kanundaki şirketler topluluğuna ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Birinci fikrada öngörülen hâller dışında, bir ticaret şirketinin başka bir ticaret şirketinin paylarının çoğunluğuna veya onu yönetebilecek kararları alabilecek miktarda paylarına sahip bulunması, birinci şirketin hâkimiyetinin varlığına karinedir.
(3) Bir — bir veya birkaç bağlı şirket aracılığıyla bir diğer şirkete hâkim olması, dolaylı hâkimiyettir.
(4) — doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan şirketler, onunla birlikte şirketler topluluğunu oluşturur. –ana, bağlı şirketler — şirket konumundadır.
(5) Şirketler topluluğunun hâkiminin, merkezi veya yerleşim yeri yurt içinde veya dışında bulunan, bir teşebbüs olması hâlinde de, 195 ilâ 209 uncu maddeler ile bu Kanundaki şirketler topluluğuna ilişkin hükümler uygulanır. Hâkim teşebbüs tacir sayılır.—hükümler saklıdır.
(6) Şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerin uygulanmasında “yönetim kurulu” terimi limited şirketlerde müdürleri, sermayesi paylara bölünmüş— ile şahıs şirketlerinde yöneticileri, diğer tüzel kişilerde yönetim organını ve gerçek kişilerde gerçek kişinin kendisini ifade eder.”
Eldeki dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere, davalı şirket ile dava dışı —. arasındaki hakimiyet ilişkisi iddiasının, davalı şirketin dava dışı —. paylarının — sahip olması, davalı şirket ile dava dışı — bazı yönetim kurulu üyelerinin aynı olması gerekçelerine dayandırıldığı anlaşılmaktadır.
— tutanağında, —- düzenlenmemesi sebebiyle —bulunulacağı ve davacının dava dosyasına sunmuş olduğu 22.06.2021 tarihli beyan dilekçesinde dava dışı — yılı olağan genel kurul toplantısında görüşülmek ve oylanmak üzere davalı şirket ile dava dışı — arasındaki hakimiyet ilişkisine bağlı olarak — tabloların düzenlendiği, ——- tabloların düzenlenme(me)siyle ilgili olarak davacının başvurusu üzerine ——– nezdinde soruşturma başlatıldığı beyan edilmiştir.
Eldeki dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden davalı şirketin dava dışı — paylarının — sahip olmasının TTK m. 195/1-a uyarınca hakimiyet ilişkisi yaratmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. İşbu bilirkişi raporunun “Mali İnceleme” başlıklı bölümünde de davalı şirket nezdinde yapılan inceleme sonucunda, dava dışı— davalı şirketin bağlı şirketi olmayıp iştiraki olduğu ve 2019 yılı için düzenlenen finansal tabloların gerçeğe uygun olduğu tespit edilmiştir.
Tüm bu anılanlar karşısında, davacının 22.06.2021 tarihli beyan dilekçesinde belirttiği hususların HMK m. 319 uyarınca iddianın değiştirilmesi/genişletilmesi yasağı kapsamında olup olmadığının tespiti Sayın Mahkemenin yetkisinde olmak üzere, davacının 22.06.2021 tarihli beyan dilekçesinde belirttiği hususların ve bunlara dayalı olarak celbini talep ettiği belgelerin dosyaya intikali sağlanmadan ve bu belgeler incelenmeksizin hakimiyet ilişkisinin bulunup bulunmadığının dosya mevcudundan tespit edilemeyeceği, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, kanaatine ulaşılmıştır.
2. — müzakeresi ve oylanmasında davacı pay sahibinin bilgi alma hakkının ihlal edilip edilmediği yönünden:
— toplantı tutanağında yer aldığı üzere, davacı pay sahibinin—-ihtarnamesinin 2. Maddesinde talep edilen husus, davalı şirketin 2019 yılı satın alma cirosu bakımından ilk —hakkında, geriye doğru son 5 yıla kadar fiyat değişikliğinin izlenebileceği bir rapor oluşturularak 25.12.2020 tarihli genel kurul toplantısından önce pay sahiplerine tebliği edilmesi talebidir. İlgili gündem maddesinin görüşülmesinde, bazı pay sahiplerinin huzurdaki toplantının 2019 yılı faaliyeti ile ilgili olduğu; önceki 5 yıla ait raporların zamanında kendilerine verildiği, —- geriye dönük bilgileri tekrar etmeye ihtiyaç olmadığı beyan edilmiş; devamında yapılan oylama Sonucunda davacının önerisi üzerine oluşturulan gündem maddesi — kabul oyuna karşılık, — ret oyu ile reddedilmiştir.
Davacı pay sahibinin —- tarihli olağan ——– gündem maddesi özelinde ayrıca talep ettiği bilgi alma hakkı kapsamında, 15.01.2021 tarihinde davacıya elden teslim edilmek üzere sunulan ve davalı şirket cevap dilekçesinin ekleri arasında yer alan yazıda ise bilgi istenen hususun, yönetim kurulunun görev ve yetki alanına müdahale teşkil ettiği, soruya ilişkin bilgilerin davalı şirketin piyasadaki etkin yerini belirleyen ticari sır niteliğinde olduğu belirtilmiştir.
— inceleme bakımından varılan sonuç şu şekildedir: “Davalı şirket ortağı tarafından en büyük — süre için talep edilen karşılaştırmalı —-ortakları yönünden ticari sır niteliğinde değildir. Söz konusu tablolar, yönetim, —- oluşturulması yönünden çok önemlidir. Davacı şirket ortağı tarafından en büyük 5 tedarikçi ve 5 yıllık süre için talep edilen karşılaştırmalı tabloların hazırlanması ve sunulması gerekirdi.
Mali inceleme bakımından ise — yönünden şu sonuca varılmıştır: “Şirket ortaklarının bilmesi gereken hususları içeren “— Faaliyet Raporunun ve Bağımsız Denetçi Raporu ”nun genel kurul toplantısı öncesi ortaklara dağıtılmış olduğunun anlaşıldığı ”.
Şu hâlde—– tarihli genel kurul toplantısının 3 no.lu gündem maddesinin iptali bakımından değerlendirilmesi gereken husus, kanuna uygun olarak hazırlanan —- Müzakeresi ve oylanması sırasında ticari sır niteliği taşımayan bilginin pay sahiplerine sunulmamasının TTK m. 447 vd. uyarınca iptal edilebilir olup olmadığıdır:
Öğretinin konuya yaklaşımına bakıldığında, pay sahibinin bilgi alma hakkının ihlal edildiği durumlarda, bu ihlal ile genel kurulda alınan karar arasında bir nedensellik kurulabiliyorsa, bir diğer deyişle bilgi alma hakkının ihlali kararın alınmasında etkili olmuş ise söz konusu kararın iptali istenebilir —-Gerekli bilgi genel kurulda verilmiş olsaydı uyuşmazlık konusu kararın alınmayacağının kesin olarak tespiti mümkün olmamakla birlikte, pay sahibinin diğer pay sahiplerini etkileme gücü bulunup bulunmadığından yola çıkılarak sonuca varılabilir. Dolayısıyla bilgi vermekten imtina edilen husus pay sahiplerinin kararını —-olarak etkileyebilecek nitelikteyse kararın iptali gerekir ——
TTK m. 447 uyarınca aykırılık ile karar arasındaki nedensellik Kanun gereği kabul edilmiştir. Bu sebeple ancak davalı şirketin, pay sahibine bilgi verilmeyen husus ile genel kurulda alınan karar arasında herhangi bir nedensellik bulunmadığını ispatı halinde, ilgili kararın bu gerekçeyle iptal edilmesi engellenebilir —- Aynı husus konuya ilişkin belirleyici—–) ve öğretide sıklıkla yer verilen —, “Kanun koyucu iptal edilebilir karar ile kanuna, ana sözleşmeye veya — iyi niyete aykırılık arasında bir illiyet bağının varlığını açıkça kabul etmektedir. Bu nedenle iptal davası açan davacı sadece kararın kanuna, ana sözleşmeye veya afaki iyi niyet kurallarına aykırılığını kanıtlamakla yetinebilir, ayrıca bu aykırılığın iptali dava edilen kararın alınmasına neden olduğunu da kanıtlamak zorunda değildir. Buna karşılık, davalı şirketin mevcut kanuna, ana sözleşmeye veya — iyi niyete aykırılığın kararın alınmasını etkilemediğini kanıtlamak suretiyle kararın iptalini önleyebilme yetkisine sahip olduğunun da kabul edilmesi gerekir (——– Kararlarının Hükümsüzlüğü, ——– çalışıldığı üzere, davacı ortağın bilgi alma hakkının ihlali nedeniyle—– toplantısında yanlış bir kararın alınmış olması, diğer bir anlatımla bilgi vermeme ile alınan kararlar arasında illiyet bağının bulunması halinde ancak alınan kararların iptali söz konusu olabilir. ” şeklinde ifade edilmiştir ——–
İşbu raporun — bölümünde, davacı tarafından talep edilen raporun davalı şirketin yönetimi, —-oluşturulması yönünden önem taşıdığı ve raporda verilecek bilgilerin ticari sır olarak değerlendirilemeyeceğine ilişkin tespiti, davalı şirketin bilgi verilmeyen husus ile toplantının 3 no.lu gündem maddesi arasında nedensellik bağı bulunmadığını ispata yönelik bilgi ve belge ortaya koymadığının anlaşılması, davacı pay sahibinin davalı şirket paylarının %49.2’sine sahip olarak diğer pay sahiplerini — olarak etkileyebilecek konumda bulunduğu hususları göz önüne alınarak, takdiri tamamen Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere, 25.12.2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan — onaylanmasına ilişkin 3 no.lu kararın iptal edilebilir nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
C)GÜNDEMİN 4. MADDESİ YÖNÜNDEN
—- tarihli—Toplantı gündeminin 4. maddesi aşağıdaki şekilde belirlenerek ilan edilmişti.
“4- 2019 Yılı hesap dönemine ilişkin Bağımsız Denetim Raporu Özetinin okunması” Dava dilekçesinden özetle,
Gündemin 4. maddesinde —- onaylandığı, raporda davalı şirketin —- ortağı bulunduğu bağlı şirket arasında — yapılmadığı gerekçeleriyle — maddesinin iptali talep edilmiştir. — genel kurul toplantı tutanağı ve toplantıya — gündem maddeleri incelendiğinde, davacının öne sürdüğü şekilde bağımsız denetim raporunun onaylanmasına ilişkin bir müzakere ve oylama yapılmamıştır. Anılan gündem maddesi yönünden iptali kabil bir karar bulunmamaktadır.
D) GÜNDEMİN 6. MADDESİ YÖNÜNDEN
—— Toplantı gündeminin 6. maddesi aşağıdaki şekilde belirlenerek ilan edilmişti.
6- — yılı faaliyetlerinden dolayı ibra edilmeleri” Dava dilekçesinden özetle,
Gündemin yönetim kurulu üyelerinin ibrası ile ilgili—- maddesinin oylanmasında, davalı şirkette her ne kadar yönetim kurulunda yer almasa da yönetici olarak bulunan ve faaliyet raporlarında —- olarak yer alan, sermayenin —- kısmını temsil eden payların sahibi — yönetim kurulu üyelerinin ibrası yönünde oy kullanmasının TTK m. 436/2 hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle 25.12.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısının — maddesinin iptali talep edilmiştir.
TTK m. 436/2 uyarınca, “—- üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. ”.
Eldeki dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler üzerinden yapılan inceleme neticesinde, pay sahibi —– temsile yetkili kişi olmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan davacı, adı geçen pay sahibinin fiilen yönetimde olduğu iddiasında bulunarak, kararın kanuna/dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle iptalini istemektedir.
Bir — organı olmamakla birlikte gerek konumu gerekse kullandığı yetkilerle, — oluşmasına etkili olan kişiler öğretide— olarak adlandırılmaktadır. Başka bir söylemle, — olan, — ve — kullanan —- konumundadırlar. — —-üyesi, — sıfatı taşımadan, yönetim kurulu üyesi gibi hareket eden veya doğrudan şirket yönetimini elinde bulunduran kişidir.
TTK m. 553’ün gerekçesinde, — yönetiminde sorumlu tutulan kişiler sayılırken yöneticilerden bahsedilmiş, böylelikle fili yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gitme imkânı getirilmiştir—-
Fiili yönetim kurulu üyeliğinin ortaya konabilmesi için çeşitli ölçütlere başvurulabilir. Bu kapsamda —yönetimindeki kararlarda etkili olmak ve şirket içi ve üçüncü kişilerle yapılan işlemlerde— oynamak fiili yönetim kurulu üyeliğinin tespitinde ölçüt olabilir (Korkut, s. 1374 vd.). Hal böyle olmakla birlikte, pay sahibi ——— üyeliğine ilişkin davacının beyanları dışında dosya kapsamında başka bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır.
TTK m. 436/2 uyarınca—– üyelerinin ibrasında oy kullanamayacak kişiler —- yönetimle görevli yetkisini haiz kişiler” biçiminde sınırlayıcı bir — yöntemi ile belirlenmiştir——-. Dolayısıyla gerek 6762 sayılı TK m. 374/2’nin “şirket işlerinin görülmesine herhangi bir suretle iştirak etmiş olanlar” ve TTK m. 619’un “herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar” şeklinde belirlenen geniş kapsamı, TTK m. 436/2 yönünden uygulanabilir değildir. Yönetim kurulu üyelerinin ibrasında, hukuken yönetimde olmayan pay sahiplerinin oydan yoksunluğu gündeme gelmeyecek olup, yalnızca organ olarak yönetim kurulunda bulunanlar ile şirketi temsile yetkili kişiler için oydan yoksunluk hali bulunmaktadır (6762 sayılı eTTK m. 374/2 yönünden de aynı sonuca gidilmesi gerektiği –tutanağından anlaşıldığı üzere, yönetim kurulu üyelerinin ibrası için yapılan oylamada, yönetim kurulu üyeleri —– oylamaya katılmadığı, bu sebeple her üç yönetim kurulu üyesinin de TTK m. 436/2’ye uygun şekilde ibra edildiği anlaşılmaktadır.
— üyelerinin görevdeki yönetim kurulu üyelerinin ibrasında oy kullanmasının dürüstlük kuralına aykırılığı yönünden ise, bu durumun somut delillerle ispatı gerekmektedir. Bir diğer deyişle,– olarak yönetim —- yer almadığı ancak gerek kendi gerek yönetim kurulu üyelerinin lehine ve şirket ile diğer pay sahiplerinin aleyhine bir durum yaratmak amacıyla fiilen yönetimde bulunduğu, vb. sebeplerle ibra kararının dürüstlük kuralına aykırı olduğunun ayrıca ispat edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan gerekçelerle, — tarihli — toplantısının — gündem maddesi bakımından kanun ve esas sözleşmeye uygun şekilde alınan bir ibra kararının bulunduğu,— varlığı iddiasının başlı başına yönetim kurulu üyesinin ibrasında oydan yoksunluk hali teşkil etmeyeceği, fiili yönetim kurulu üyeliğinin ve fiili üyelik vasıtasıyla dürüstlük kuralına aykırı olarak ibra kararı alındığının ayrıca ve somut delillerle ispatı gerekirken dosya mevcudunda bu yönde delile de rastlanmadığı hususları göz önüne alınarak, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, —- tarihli genel kurul toplantısının 6 nolu gündem maddesinin iptal edilebilir nitelikte olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
E) GÜNDEMİN 8. MADDESİ YÖNÜNDEN
—- yılı Olağan Genel Kurul Toplantı gündeminin 8. maddesi aşağıdaki şekilde belirlenerek ilan edilmiştir:
“8- Yönetim Kurulu Üyelerine verilecek ücretlerin tespiti” Dava dilekçesinden özetle,
Yönetim kurulu üyelerinden ——– hakkı belirlendiğini, şirketin kârlılığının ——- göre azalmasına rağmen huzur hakkının geçmiş yıla göre —– seviyesinde artırılmış olduğu,— kararı uyarınca, kararlaştırılan huzur hakkının dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle iptali talep edilmiştir.
—- toplantı tutanağından anlaşıldığı üzere, —- —- —- ödenmemesi, diğer üyelerin her birine ayrı ayrı yıllık ——–hakkı ödenmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir. Davacı pay —- — tutanağında her üç üyenin de diğer şirketler ile ilgili gelir elde etmesinin göz önünde bulundurularak yıllık gelirlerinin 60.000,00 TL ile sınırlandırılmasını talep ettiği ancak bu önerinin reddedildiği anlaşılmaktadır.
TTK m. 394 uyarınca “Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla —– hakkı, ücret,——- pay ödenebilir.”. Kanunda veya davalı şirket esas sözleşmesinde ayrıca hüküm bulunmaması sebebiyle ücret (—hakkı) tayininde sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla ——-toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile karar alınması gerekli ve yeterlidir (TTK m. 418).—- toplantı tutanağı ve—- yer alan açıklamalar —–, genel kurulda alınan huzur hakkına ilişkin kararın kanuni nisaba uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Eldeki uyuşmazlık bakımından incelenmesi gereken husus, — üyelerine ——- hakkı kapsamında yapılacak ödemelerin fahiş olup olmadığıdır: —- üyeleri lehine mali haklar tanınırken, TTK m. 445 gereği, dürüstlük kuralına riayet edilmesi gerekir. Şirketin işlettiği işletmenin büyüklüğü, faaliyet gösterilen — yöneticilerin nitelikleri gibi — bağdaşmayacak biçimde aynı zamanda çoğunluk payları elinde bulunduran —– —-bahşeden —-kararı dürüstlük kuralına aykırılık oluşturur (Kırca, s. 85-86).
—- konuya ilişkin verdiği kararlarda da —üyelerine tanınan mali hakların belirlenmesinde, şirketin mali yapısının gözetilmesi, —- hakkı ödenmesi yönündeki kararın çoğunluğa dolaylı——- sahiplerine ise kâr vermeme amacı taşımaması gerektiği —–, dağıtılmasına karar verilen kâr miktarı ve yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücret ve huzur haklarının ” yüksekliği dikkate alındığında, şirket ortaklarının kâr payı alma haklarının zayıflatılmaması ve menfaatlerinin zedelenmemesi gerektiği— şirketin elde ettiği gelir ile yönetim kurulu üyelerine ödenmesine karar verilen ücretler nazara alındığında, yönetim kurulu üyelerine verilmesine karar verilen —- hakkının şirketin geliri, yapılacak işler ve yönetim kurulunun görevleriyle orantılı olması ve alınan kararın belli ortaklara örtülü kâr —— niteliğinde olmaması gerektiği—– belirtilmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, şirket tarafından—-dışında sair mali haklar tanınıp tanınmadığının ve şirketin— yönetim kurulu üyelerine yıllık net —- hakkı ödenmesinin fahiş olup olmadığının mali olarak incelenmesi gerekmektedir. Heyetimizde yer alan mali uzman tarafından tespit edildiği üzere, şirketin 2020 yılı kaydi değer bilançosunda—-üzerinde, vergiden sonraki dönem net kârının 37,6 milyon TL olmasına göre, oldukça büyük bir iş hacmine ve güçlü bir mali yapıya sahip olduğu ve genel kurulun iradesiyle– ücret miktarının; şirketin mali yapısı, iş hacmi ve büyüklüğü dikkate alındığında fahiş olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca 25.12.2020 tarihli genel kurul toplantı tutanağında belirtildiği üzere, gündemin — kârın dağıtılmasına karar verilmiş olması karşısında pay sahiplerinin kâr payı alma hakkının zedelenmediğine, huzur hakkı ödenmesinin, örtülü kazanç aktarımı niteliğinde olmadığına, takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, kanaat getirilmiştir.
F) GÜNDEMİN 11. MADDESİ YÖNÜNDEN
—–yılı Olağan Genel Kurul Toplantı gündeminin 11. maddesi aşağıdaki şekilde belirlenerek ilan edilmiştir:
“11- Yönetim Kurulu Üyelerine Türk Ticaret Kanunu’nun 395 ve 396 maddelerince izin verilmesi,
11-1. Şirket ortağı —-aracılığıyla gönderdiği —- numaralı ihtarnamenin 5. Maddesinde TTK’nun 395 ve 396. maddeleri ile ilgili yaptığı önerisinin görüşülerek karara bağlanması,
11-2. Yönetim Kurulunun TTK’nun 395 ve 396. maddelerince izin verilmesi teklifinin görüşülmesi ve oylanması,
Dava dilekçesinden özetle,
Gündemin —–maddesinde yönetim kurulu üyeleri için TTK m. 395 ve —kapsamında verilen izinlerin kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle iptali talep edilmiştir. İzin verilen pay sahibi yönetim kurulu üyelerinin, genel kurulda ilgili kararın oylamasına katılmamaları gerekir. Kendisine izin verilecek yönetim kurulu üyelerinin TTK m. 395/1 ve m. 396 uyarınca verilecek izinlerin oylamasında oydan yoksunluğu söz konusudur ——toplantı tutanağının — maddesinden anlaşıldığı üzere, —– üyelerinin oylamaya katılmadığı, izin kararının —- karşılık, —- ile ve TTK m. 418’e uygun nisapla alındığı görülmektedir.
Dava dilekçesinde yönetim kurulu üyelerine verilen iznin, davalı şirket aleyhine ve———–lehine, davalı şirket bünyesinde gerçekleştirilebilecek işlerin anılan pay sahibini ilişkili olduğu üçüncü kişilere gördürüleceği, bu durumun —- niteliğinde olduğu da iddia edilmiştir.
Öğretide, kanuna ve esas sözleşmeye uygun olarak, yönetim kurulu üyelerine şirketle işlem yapma izni verilmesi ve rekabet yasağından muafiyet getirilmesinin başlı başına iptal sebebi oluşturamayacağı, kanunda gösterilen hal ve şartlarla alınan bu yöndeki kararların geçerli olacağı belirtilmektedir. Ancak şirketle yapılacak işlemlerin şirketin zararına olacağı inandırıcı delillerle ortaya konulduğu takdirde, verilen izinlere ilişkin genel kurul kararının dürüstlük kuralına aykırılık gerekçesiyle iptalinin mümkün olduğu ifade edilmektedir (——–
Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde, ————– gündem maddesinin kanuna uygun olduğu, davacının alının kararın dürüstlük kuralına aykırılık taşıdığını iddia etmekle birlikte dava dilekçesinde öne sürülen gerekçelerin somut delillerle ortaya konmadığı anlaşıldığı üzere, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, —- toplantısının —-maddesinin iptal edilebilir nitelikte olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”
DENİLMEK SURETİYLE,
3 nolu gündem maddesinin iptaline yönelik talep yönünden maddenin iptal edilebilir olduğu, 4 nolu gündem maddesi yönünden alınan bir karar olmadığı, bu nedenle iptale tabi bir karar bulunmadığı; 6 – ———–gündem maddeler yönünden ise alınan kararların iptalini gerektirecek bir aykırılığın tespit edilemediği belirtilmiştir.
Mahkememizce, bu gerekçeler yerinde görülmekle birlikte,
Bilindiği üzere,— kararlarının iptalinin istenebilmesi için kural olarak iptal isteminde bulunan pay sahibinin genel kurul toplantısına katılması, alınan karara olumsuz oy kullanması ve muhalefetini toplantı tutanağına geçirmesi gerekir. Bu husus TTK 446/1-a maddesinde düzenlenmiştir.
Yargıtay uygulamalarında da genel kurul kararlarının iptali davalarında, iptali isteyen ortağın— şeklindeki muhalefet şerhleri geçerli sayılmamakta; toplantı tutanağına bu tür şerhlerden başka bir muhalefet geçirtmeyen ortağın davası reddedilmektedir.
Davacı vekili her ne kadar son celsede TTK 446/1 -a maddesinde toplantıda hazır bulunup da olumsuz oy veren ortağın diğer şartları karşılaması halinde iptal davası açabileceği, muhalefet şerhinin ne zaman verildiği ve nasıl verildiğinin bir önemi olmadığını ileriye sürmüşse de,
İptal davası açan —-tutanağında ALINAN—–muhalefet etmesi ve muhalefet nedeniyle tutanağa geçirtmesi zorunludur. Somut olayda, iptali — tarihli —- nolu kararlar yönünden davacı pay sahibinin eleştirilerini dile getirdiği, toplantı tutanağına bunları yazdırdığı görülmüş ise de, ortada bir muhalefet şerhi yoktur. Oy dağılımından davacının bu kararlara olumsuz oy kullandığı bellidir. Ancak, davacı kararlara sadece eleştirilerini dile getirmiştir; söz konusu olan bu eleştiriler gündem maddelerine yapılan eleştirilerdir. Henüz alınan bir karar bulunmadığından TTK 446/1-a maddesinin aradığı ” karara muhalefet ” hali gerçekleşmemiştir; zira karar, oylamadan sonra oluşan sonuçtur. Bu sebeple davacının oylama sonucundan sonra muhalefetini yazdırması gerekirken daha önce yazdırmış olması, karara muhalefet değil; gündem maddesine eleştiri şeklindedir. İptali istenen genel kurul tutanağı incelendiğinde, iptale konu tüm maddeler yönünden durumun aynı olduğu görülmektedir. Bu sebeple davacının katıldığı genel kurul toplantısında usulüne uygun bir karara muhalefet şerhi bulunmadığından davasının kabulünün mümkün bulunmadığı, bu nedenle usule ilişkin olarak mahkememizce yapılan bu değerlendirme ile davanın reddi gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN REDDİNE,
Karar maktu ilam harcına tabi olduğundan peşin olarak alınan ilam harcının mahsubu ile 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafından karşılanan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki — maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy —– verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu