Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/198 E. 2021/955 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/198 Esas
KARAR NO : 2021/955

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2014
KARAR TARİHİ : 15/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili —– vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili ——— bu sözleşme gereği adı geçene kredi tahsis edilerek kullandırıldığını , davalı ….—- sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladığını, kredi kullanımından doğan borcun verilen süreler içinde ödenmemiş olması nedeniyle borçlulara—- ihtarnamesinin keşide edilerek temerrüde düşürüldüklerini , borçluların kredi hesabının kesilmesine ilişkin ihtarnameye süresinde itiraz etmediklerini, ihtarnamenin tebliğine rağmen borcun ödenmemiş olması nedeniyle borçlular hakkında —— dosyalarıyla icra takibi yaptıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu iddia ile itirazın iptaline, takibin devamına ve %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı banka’nın —— uyarınca kredi ile satın alınan ve —- adına tescilli bulunan—— araç üzerinde alacaklı banka legine rehin tesis edildiğini , müvekkilinin de bu sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını , alacaklının asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemeyeceğini taraflarca imza altına alınan Taşıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesinin 15. Maddesinde düzenlendiğini , yine sözleşmenin 19. Maddesinde , yukarıda anılan aracın , alınan kredinin teminatı olduğunun kabul edildiğini ve kredi ve rehin konusunda öncelikle sözleşme hükümlerinin uygulanacağının hüküm altına alındığını, dava konusu borcun yapılandırıldığını ancak hesap ekstresinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, bu nedenle huzurda açılan davanın hukuka aykırı olduğunu , alacaklının asıl borçluya karşı başlatmış olduğu takipten sonuç almadan ve sözleşme gereği rehnedilen aracın paraya çevrilmesi yoluna gitmeden müvekkiline karşı başlatılan icra takibinin sözleşmeye ve kanuna aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
Dava ilk olarak —–görülmekte iken mahkemenin kapatılması ve dosyanın —— —- Esasını almış, bu esasda görülmekte iken yapılan ——-“Davanın KISMEN KABULÜ ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla; davalının —– dosyasına yaptığı itirazın 7.966,71 TL asıl alacak, 2.688,52 TL akdi faiz, 134,42 TL % —- alacak yönünden İPTALİ İLE; takibin bu miktarlar yönünden devamına, ayrıca 7.966,71 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren yıllık % 21,06 akdi faiz uygulanmasına” karar verilmiş, işbu karara karşı temyiz yoluna başvurulmuştur.
Yapılan temyiz incelemesi sonunda —–. — tarihli ilamı ile “Taraflar arasındaki sözleşmenin 15. maddesinin son fıkrası “Banka, asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez.” hükmünü içermektedir. Bu hüküm uyarınca davacı bankanın öncelikle asıl borçluya alacağın ödenmesi için başvurması gerekmekte olup borcun tahsil edilememesi halinde davalı kefile müracaat edilmesi gerekir. Bu nedenle bankaca doğrudan davalı kefil hakkında alacağın tahsili amacı ile icra takibine geçilmesi doğru görülmemiş” gerekçesi ile mahkememiz kararının BOZULMASINA karar verilmiştir.
Yargıtay bozma kararından sonra dosya —- kaydedilmiştir.
Bozma sonrası yapılan ilk duruşmada Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili mahkememize verdiği dilekçesinde; Dosya Yargıtay incelemesinde iken 09.02.2016 tarihinde dava dışı asıl borçlu —- borç kabul edilmiş ve müvekkil bankaya olan borcun ödenmiş olduğunu, bu nedenle de huzurdaki davanın konusuz kalmış olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili son celsede borç asıl borçlu tarafından ödenmiştir, dava konusuz kalmıştır, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiğini beyan etmiştir.
Dava açıldıktan sonra dava konusu borcun ödenmiş olduğu bu şekilde davanın konusuz kalmış olduğu anlaşılmakla, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Asıl borçlu yönünden, alacağın ödenmesi için kefilden önce asıl borçluya başvuru olmadığından, ikisine de aynı ayna başvuru olduğundan bu husus Yargıtay kararında da belirtildiğinden, Yargıtay kararına mahkememizce uyularak, asıl borçlu yönünden ödenme başvurusu olmadığından kefile başvurulamayacağından davacı taraf, kefile açılan davada, dava açıldığı tarihte haksız kabul edildiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmemiş olup, haklılık oranına göre yargılama gideri ve vekalet ücreti hesabı aşağıdaki şekilde yapılarak hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-DAVANIN KONUSUZ KALDIĞINDAN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacı tarafça yapılmış yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafça yapılmış, 66,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4—– ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin ödenen 206,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 147,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.