Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/180 E. 2021/571 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/180 Esas
KARAR NO: 2021/571
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/08/2015
KARAR TARİHİ:14/09/2021
Mahkememizin—- Karar sayılı ilamı — gelmekle, mahkememiz esas defterinin — sırasına kaydı yapılarak mahkememizde görülen İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkil şirketi ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiye binaen akdedilen —– yürüttüğünü, aralarındaki sözleşme ve ticari faaliyet nitecesinde müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini ifa etmesine rağmen davalı şirketin sözleşmeden kaynaklanan ve hizmet bedeli karşılığında tahakkuk eden fatura bedellerini ödemediğini ve sözleşmeyi bu manada ihlal ettiğini, davalı şirkete geciken ödemelerin hatırlatılması neticesinde —- tutarında mutabakat imzalandığını,—–çekin borca karşılık müvekkili şirkete verildiğini, zamanında ödenmeyen faturalar için —- son cümlesindeki ödemelerde gecikme olması halinde yürürlükteki ticari faizin geçerliği olduğunu, bu nedenle vade farkı faturaları düzenlendiğini ancak davalının bu faturaları iade ettiğini, bu nedenle —- sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının bu takibe itiraz ettiğini, davalının ödeme emrine karşı yönelttiği haksız ve kötü niyetli itarazlarının kaldırılması ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili — tarihli dava dilekçesi ile talep olunan vade farkı alacağının ıslah yolu ile temerrüt faizine çevrilmesini talepli dilekçesi mahkemeye ibraz etmiştir. Islah dilekçesinde; HMK 176 madde uyarınca dava dilekçelerinde belirtilen dava sebebini değiştirdiklerini, temerrüt faizi olarak ıslah ettiklerini, —- tarihinden itibaren temerrüt faizinin işletilerek davacı müvekkile ödetilmesini, yargılama giderleri ile ilam vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde deliller kısmının yer almadığını, usul yönünden itiraz ettiklerini, müvekili davalının aldığı hizmetlere karşılık iyi niyetli bir şekilde davacı tarafından kesilen faturaları eksiksiz ve zamanında ödeyerek edimlerini yerine getirdiğini, davalının müvekkilinden talep ettiği vade farklarının sözleşmeye aykırı olduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile davacı aleyhine icra takibine konu tutarın %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, avukatlık ücretinin ve tüm yargılama masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :Davacı tarafından açılan dava, faturaya dayalı alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Davacının, davalı hakkında—- alacak yönünden icra takibi başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
—- sayılı icra takip doyası celbolunmuş, yapılan incelenmesinde; davacı şirket tarafından davalı aleyhine başlatılmış ilamsız icra takibi olduğu, takip dayanağının her biri —- adet fatura olduğu, takip öncesi işlemiş faiz ile birlikte toplam —- alacak talebinde bulunulduğu, ödeme emrinin davalı şirkete tebliği üzerine süresinde vaki borca itiraz nedeniyle takibin durdurulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Deliller toplandıktan sonra, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi —, mahkememize ibraz etmiş olduğu — yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığını, davalı şirketin ibraz edilen— ticari defterinin açılış ve kapanış tasdikinin yapıldığını, davacı ticari defterlerine göre davacının davalıdan — alacaklı olduğunu, davalı ticari defterlerine göre davalının davcaıya — borçlu olduğunu, aradaki uyuşmazlık miktarının——–olduğunu, takip dayanağı faturaların vade farkı faturaları olduğunu, vade farkı faturalarının davalı tarafından davacıya iade edildiğini, taraflar arasındaki ticari defterlerdeki farkın davacının düzenlediği ancak davalının kabul etmeyip iade ettiği —– vade farkı faturasından kaynaklandığını müteala etmiştir.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapora göre; davacı ile davalının birbiri ile uyuşan kayıtlara göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın vade farkı faturalarına konu alacaktan kaynaklandığı,—– konudaki —– göre vade farkı talep edilebilmesi için taraflar arasında vade farkı alınacağına ilişkin yazılı bir sözleşme veya taraflar arasında bu konuda yerleşmiş bir uygulamanın olması gerekmekte olup, alınan bilirkişi raporuna göre taraflar arasında daha önce vade farkı uygulamasına ilişkin herhangi bir fatura düzenlenmediği, yine taraflar arasında vade farkı uygulanacağına ilişkin herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığı gibi dosyada mübrez taraflar arasında akdolunan — günlü sözleşmede de bu yönde hüküm bulunmadığı,—- cümlesinin vade farkı isteneceği anlamına gelmediği, bu nedenle davacının vade farkı faturasına konu alacağı talep edemeyeceği, ancak davalı tarafın kendi ticari kayıtlarına göre davacıya —- borçlu olduğu anlaşılmakla, davacının davasının bu miktar üzerinden kabulüne ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.
Mahkememizin —– Kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesi sunmuştur. Dosya İstinafa gönderilmiştir.
—- sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Mahkememizin —- gelmekle, mahkememizin —- sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce istinaf bozma ilamına uyulmuştur.
—- sayılı karar ilamında; —- tarihli dilekçede; dava dilekçesinde belirtmiş oldukları dava sebebini değiştirdikleri ifade edilmiştir. Islah yolu ile düzeltilebilecek usul işlemleri arasında, dava sebebinin, dava konusunun ve talep sonucunun ıslahı olarak sayılmaktadır. ——- Vakıalara dayandırma teorisine göre dava sebebi, dava dilekçesinde belirtilen vakıalardır. Ferdileştirme teorisine göre ise, dava sebebi vakıalardan çıkartılan hukuksal ilişkidir. Tarafların ıslah yoluyla getireceği vakıalar daha önce dava dilekçesinde belirtilen vakıa karışımını tamamlayıcı, aydınlatıcı ve doğrulayıcı nitelikte ise kural olarak ıslaha gerek kalmaksızın bu vakıalar yargılamaya dahil edilebilecektir. Aksi halde teksif ilkesinden dolayı ıslah yoluna başvurmak gerekecektir. Dava konusunu belirleyen şey yalnızca talep sonucudur. Talep sonucunda, mahkemeden istenilen şey olup, davanın konusunu teşkil eder, diğer bir ifade ile talep sonucu mahkemenin davayı kabul etmesi halinde kararında neyi hüküm altına alacağı hususunun açıkça beyan edilmesi durumudur. Davacı taraf ıslah yoluyla itirazın iptali davasını alacak davasına çevirebilir. Ancak takip talebinde dayandığı alacak sebebini ıslah yoluyla değiştirmesi mümkün değildir. Davacı takip talebinde dayandığı sebebi değiştirmek istiyorsa ıslah yoluyla hem itirazın iptali davasını alacak davasına, hemde alacak sebebini birlikte değiştirmesi gerekir. Bu husus itirazın iptali davasının dayandığı takipten ayrılamamasının ve davanın hukuki niteliğinin bir sonucudur. —- Somut davada, davacı vekili tarafından dava dilekçesinin ve talep olunan vade farkı alacağının ıslah edilmiş olmasına rağmen mahkemece bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması isabetli olmamıştır. Yukarıda açıklanan gerekçelere istinaden, mahkeme tarafından davanın itirazın iptali davası olduğu da dikkate alınarak, davanın niteliği gereğince davacı vekiline HMK 31.maddeside göz önünde bulundurularak, ıslah dilekçesinin açıklattırılması ve neticesinde gerekli inceleme ve araştırmalar yapılarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, duruşma zaptına, davacının ıslah dilekçesini ibraz ettiği hususunun yazılmış olmasına rağmen bu konuda işlem yapılmaması ve gerekçede yer verilmemesi isabetli olmamıştır. Bu eksiklik, 6100 sayılı HMK’nın 27.maddesinde yer alan hukuki dinlenilme hakkı üst başlığı altındaki 2/c bendinde yer alan mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların açık olarak gerekçelendirilmesi ilkesine aykırı olduğu gibi yine aynı yasanın 297/2.fıkrasında belirtildiği şekilde taleplerden her biri hakkında hüküm verilmesi ile ilgili düzenlemeye ve diğer yasaların bağlantılı düzenlemelerine de uygun düşmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 6100 sayılı HMK’nın ıslah ve yukarıda belirtilen maddeleri gereğince davacı tarafça dosyaya ibraz edilen ıslah dilekçesi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-6.bentteki —– tarihinde kabul edilen 7251 sayılı Kanunun 30.maddesindeki düzenlemesi de dikkate alınarak esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle” denilerek kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava hukuki niteliği itibariyle faturaya dayalı alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkin olup,—– ilamı gereğince yapılan yargılama sonunda; davacı her zaman davasını ıslah ederek dava sebebini değiştirebilir. Ancak; itirazın iptali davasının teknik özelliği sebebiyle ”icra takip sebebi” ıslah yoluyla ihya edilemeyeceğinden; ve gerek icra dosyasından gerek bu itirazın iptali davasına sunulan icra takip dayanağı faturalar üzerindeki yazılardan gerekse davacı beyanlarından icra takibi —- dayalı yapıldığı anlaşılmıştır. —— alacağına çevrilemez. Bir an aksi düşünülse bile; o vakitte davalının takipten önce temerrüde düşürülmesi gerekir ki, icra takibinden evvel bir temerrrüt faizi biriksin ve takibe konulabilsin. Davalının temerrüde düşmesi için ya kararlaştırılmış bir vade olması lazımdır ki; taraflar arasındaki sözleşmede böyle bir vade yoktur, iddia edilmemiştir. — Vade farkı da bu olayda istenemeyeceği için —– davalının bununla temerrüde düşmesi mümkün değildir. Bir an için vade farkı faturalarının tebliği ile temerrüde düşüp düşmeyeceği tereddüt yaratırsa da; bu faturalarda da açık açık kaç gün olduğu belirtilmişse de vade farkı istem hakkı bulunmadığından davalı temerrüde düşürülmemiş olup, icra takip anında birikmiş temerrüt faizinden söz edilemeyeceğinden bu yönden davanın reddi gerektiğinden ve davacı vekili açıkca davasını alacak davasını çevirdiğini beyan ettiğinden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile—— asıl alacağın takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
DAVANIN KISMEN KABUL- KISMEN REDDİ İLE,
1——-asıl alacağın takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 23,83 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak yatırılan 89,99 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,16 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4- Yapılan 750.00 TL bilirkişi ücreti ve 170,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret toplam 920,50 TL yargılama giderinden davacı tarafından yapılan 877,44 TL sinin davanın kabul ve red oranına göre tespit edilen takdiren 43,11 TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 834,33 TL sinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafından yapılan 13 TL yargılama giderinin takdiren tamamının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince tayin ve takdir olunan 348.91 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince tayin ve takdir olunan 4.080.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
9-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider/delil avansından bakiye kalan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, davalı yönünden miktar itibariyle kesin olarak verildi, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, davacı yönünden —– Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 14/09/2021