Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/160 E. 2023/526 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/160
KARAR NO : 2023/526

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA: Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı şirkete gıda ürünleri satıldığını, teslim edildiğini; müvekkilinin buna ilişkin faturaları da kestiğini ve davalıya gönderdiğini ancak davalının mal bedellerini ödemediğini, bunun üzerine —–İcra Müdürlüğünün—— sayılı dosyasıyla davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu bildirerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalıya tebligat yapılmış ancak davalı davaya cevap vermemiş, duruşmaları da takip etmemiştir. Bu nedenle icra takibine yaptığı itiraz ve HMK gereği cevap vermemekle davayı inkar ettiği kabul edilmek suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK 67 madde gereğince açılan itirazın iptali davası olup, davacı, davalı aleyhine başlattığı icra takibinde fatura fatura yazmak suretiyle ve her bir faturadan kaynaklı işlemiş faizi bildirmek suretiyle toplam 686.350,45 TL alacak üzerinden —– İcra Dairesinde icra takibi başlatmış, davalı süresi içinde bu icra takibine itiraz ederek takibin yetkisiz icra müdürlüğünde açılmış olduğunu, yetkili icra müdürlüğünün —– İcra Müdürlüğü olduğunu bildirmiş, bunun üzerine alacaklı vekili yetki itirazını kabul ederek dosyanın—–İcra Müdürlüğüne gönderilmesini istemiş, dosya—– İcra Müdürlüğüne gitmiş, —-İcra Müdürlüğü tarafından yeniden ödeme emri tebliğ olmuş, davalı yeni ödeme emrine de süresi içinde borcu olmadığına dair bir itirazla ve tüm borca ve ferilerine itiraz ettiğini bildirmekle itiraz etmiş; itiraz üzerine takip durmuş ve iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.Mahkememizce davacının gösterdiği deliller toplanmış olup, icraya konu alacağın davacı iddiasına göre teslim edilen ve bedeli ödenmeyen mallara ilişkin olması sebebiyle her iki tarafın ticari kayıtlarının incelenmesine karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf —-ise de bizzat mahkememize başvurarak incelemek üzere kayıtlarını mahkememize getireceğini beyan etmesi üzerine hem davacı hem de davalı kayıtlarının birlikte incelenmesine karar verilmiş, davalı şirkete inceleme kararı tebliğ edilmiş, ticari defter ve kayıtlarını getirmezse karşı tarafın incelenecek kayıtları çerçevesinde karar verileceği ihtar olunmuş; bu ihtarata rağmen davalı taraf ticari defter ve kayıtlarını sunmamış; bilirkişi tarafından davacının kayıtları incelenmek suretiyle rapor hazırlanmış olup;Uzman mali müşavir bilirkişi rapor ve ek raporunda, davacı kayıtlarında davalı tarafa yapılan mal teslimlerinden dolayı faturaya bağlı olarak takip tarihinde 497.001,35 TL alacağın görüldüğünü, davacı şirketin fatura kesmeye başladığı 30/06/2017 tarihinde davalı şirketten cari hesap bakiyesi olarak 141.097,28 TL borçlu olduğu, bu durumda davacının 30/06/2017 – 31/10/2017 tarihleri arasında kestiği takip konusu 156.689,00 TL bedelli 5 adet faturadan alacaklı değil fazla ödeme almasından dolayı 31/10/2017 tarihi itibariyle 8.607,41 TL borçlu olduğu ancak 31/10/2017 tarihinden sonraki hesaplar yönünden davacının bu alacağında mahsubundan sonra 496.014,15 TL alacaklı bulunduğu, bunun da işlemiş faizinin 198.666,90 TL olduğu belirlenmiştir.
Bilirkişinin hesapladığı miktarlar ve hesaplama şekli mahkememizce benimsenmiş olup, bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır.
Ancak, icra takip talebinde davacının talep ettiği asıl alacak miktarı 494.092,60 TL ve işlemiş faiz 191.350,45 TL iken ve toplam alacak buna göre 685.443,05 TL olması gerekirken toplam miktarın 686.350,45 TL olarak gösterilmesi sebebiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiş,Hemen belirtmek gerekir ki, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, Yargıtay —-. Hukuk Dairesinin —- Esas —– Karar sayılı ve 23/01/2017 tarihli kararında,” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir. “
Hükmü gereğince davalının ticari defter ve kaydını ibraz etmeyerek davacının iddialarının kendi kayıtları üzerinden teyit etmesine engel olduğundan davacının kayıtlarına göre karar verilmesi gerektiği,Davacının kayıtlarında davalıca ödeme için verilen 6 adet çekin yer aldığı, bu çeklerin bedeli olan 285.000,00 TL’sinin borçtan düşülmesi gerekip gerekmediğinin mahkemece değerlendirilmesi gerektiğinin raporda açıkça belirtildiği; davacı vekili tarafından bu çeklerin ödenmemesi nedeniyle davalıya iade edildiğinin bildirildiği, bu sebeple çeklerin davalının elinde olması gerektiği değerlendirilerek davalı vekiline çekleri iade almadıklarını iddia ediyorsa çek bilgilerini mahkememize ibraz etmesinin bildirildiği; zira davacı kayıtlarında çek bilgilerinin yer almadığı ve bilirkişi tarafından da bu nedenle hangi bankanın hangi hesap nolu çekleri olduğunun tespit edilemediği; yapılan ihtara rağmen davalı tarafça çek bilgilerinin ibraz edilmemesi sebebiyle çeklerin ödenmediği kabul edilerek mahkememizce karar oluşturulmak zorunda kalındığı;Mahkememizce davalıya ait BA kayıtlarının da getirtildiği, söz konusu faturaların davalı tarafından BA kayıtlarında vergi iadesi için kullanıldığı dolayısıyla malların teslim alındığı konusunda da herhangi bir tereddüt kalmadığı,Davacı tarafın inkar tazminatı talep ettiği faturaya bağlı alacakların likit sayıldığı, davalının hükme konu asıl alacak yönünden itirazının haksız olduğu kabul edilerek asıl alacağın takip talebindeki toplamı olan 494.092,60 TL üzerinden inkar tazminatına hükmedilmek suretiyle aşağıdaki karar tesis olunmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalının —-İcra Müdürlüğünün—– sayılı dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ ile,
Takibin 494.092,60 TL asıl alacak, 191.350,45 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 685.443,05 TL üzerinden ve sadece asıl alacağa takipten itibarne reeskont faizi uygulanarak devamına,
Fazlaya dair itirazın iptali talebinin reddine,
494.092,60 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Alınması gereken 46.822,62 TL ilam harcından peşin olarak alınan 8.289,40 TL’nin mahsubuyla eksik 38.533,22 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 8.348,70 TL başvuru harcı ve peşin ilam harcının tamamı ile 13 elektronik tebligat gideri 71,50 TL ile 2.000,00 TL bilirkişi inceleme giderinin kabul ve ret oranı gereğince 2.070,20 TL’lik kısmının toplamı 10.418,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,Karar tarihindeki AAÜT gereğince 93.398,62 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
1.320,00 TL ara buluculuk giderinin kabul ve ret oranına göre 1.317,00 TL’sinin davalıdan, kalan 3,00 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, bu amaçla harç tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,Dair karar, e-duruşma yoluyla katılan davacı vekilinin yüzüne karşı, karşı tarafın yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde—– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.