Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/145 E. 2023/338 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/145 Esas
KARAR NO:2023/338
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/03/2021
KARAR TARİHİ: 27/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA:Davacı vekili, taraf şirketler arasında uzun süreden beri devam eden ticari bir ilişki bulunduğunu, müvekkilinin davalıya kimyevi malzemeler sattığını, —- ayına kadar davalının ödemelerini aksatmadığını ancak —– faturasını bakiyesini ve kalan ayların fatura bedellerini ödemediğini; bunun üzerine davalıya noter ihtarıyla emtia bedellerini ödemesini bildirdiklerini ancak davalının ödeme yapmak yerine 2 yıl önce satın aldığı malları dahi iade etmek istediğini cevaben noter ihtarıyla bildirdiğini; süresi içinde usulünce yapılan ayıp ihtarı bulunmadığını, davacı tarafın alacaklarını talep etmesi üzerine ayıbın ileriye sürüldüğünü belirterek; alacağın icra takibine konulduğunu, davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu belirterek,—–dosyasında yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili, müvekkili şirket ile davacı arasında organik bağ bulundugunu, davacının başlattığı icra takibi ve huzurdaki davanın açılmasında açıkça kötü niyetli olduğunu, davacı tarafından, müvekkili şirkete —– yılından beri yapılan sevkiyatların bir kısmında düşük kalite ürün gönderildiğini, buna rağmen müvekkili şirketin, davacı ile aralarındaki ticari ve dostane ilişkiye güvenerek bu ürünleri doğrudan müşterilerine sattığını, ancak bunun neticesinde müşterilerinin, ürünlerin düşük kalite olduğunun farkına vardığını ve müvekkili şirkete iadeler yapıldığını, müvekkili şirketin kuruluş amacına uygun şekilde davacının bağlı ortağı ve temsiİcisi gibi hareket ederek, davacının ve kendisinin itibarını korumak adına bu tadeleri kabul ettiğini, ancak tüm çabalarına rağmen bazı önemli müşterilerini kaybettiklerini ve müvekkili şirketin ticari itibarının ciddi şekilde zedelendiğini, müşteriler tarafından iade edilen söz konusu düşük kalite ürünlerin, halen müvekkili şirketin tuttuğu depoda beklediğini, müvekkili şirketin davacıdan bu düşük kalite ürünleri iade almasını yazılı ve sözlü olarak defalarca talep etmesine rağmen yıllardır olumlu bir cevap alamadıklarını, davacı tarafından ——— söz konusu olup, iadesi talep edilen ürünlerin düşük kaliteli olduğunu, bu sebeple ödeme yapmak zorunda bulunmadıklarını, dava dilekçesinde borcun ikrar edildiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının kendi ortaklarından gizli olarak kendi yöneticilerinin kurdurduğu ve hissedarı olduğu müvekkil şirkete karşı kötü niyetli olduğunu ve açılan davada asıl amacın alacak olmadığını, kendi ortaklarından gizli olarak kurulan bu şirket ile yıllardır süre gelen ilişkiyi ve aradaki organik bağı gizlemek olduğunu, ayıplı ve müşteriler tarafından iade edilmiş olan ürünlerin bulunduğu depodan alınıp inceleme yapılarak malların gerçekten ayıplı olduğunun mahkemece tespit edilebileceğini; davacının talep ettiği alacağın gerçek ve mevcut bir alacak olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilip davalıdan %20 kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesini savunmuş ve talep etmiştir. Bu cevaba karşı davacı vekili cevaba cevap dilekçesi vermiş, taraf şirketler arasında organik bir bağ bulunmadığını, davacının iddia ettiği ——– hukuken karşılığının borcun başka bir edimle ödenmesi olduğunu, böyle bir durumun söz konusu bulunmadığını; davalının savunduğu gibi mal satıldıkça alacağın muaccel olması gibi bir durumunda söz konusu olmadığını; TTK 18/2 maddesi gereğince yapılmış bir ihbar bulunmadığını, ayıp ihtarının bulunmadığını ve davalının savunduğu ayıbında asılsız olduğunu iddia etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK 67 madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı taraf, davalı aleyhine 374.606,83 Euro asıl alacak, 266,84 Euro işlemiş faiz üzerinden icra takibinde bulunmuş, icra takibini 9 adet faturaya dayandırmış, davalı bu takibe süresi içinde itiraz etmiş, yapılan itirazla takip durmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır. Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, uzman bilirkişiden rapor alınmış, tüm dosya değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir. Taraflar arasındaki ticari bir ilişkinin varlığı ve bu ilişki çerçevesinde davacı tarafça, davalıya kimyevi maddeler satılıp teslim edildiği ihtilafsızdır. Davacı taraf —- ayından başlayarak —- faturalar toplamından Mart ayı faturasından bakiye kalan kısımla birlikte ——emtia bedelinin işlemiş faiziyle birlikte tahsilini talep etmektedir. Malların teslim alındığı konusunda bir ihtilaf mevcut olmayıp, davalı taraf eksik teslimde ileriye sürmüş değildir. Aksine, davalı taraf söz konusu malların satın alındığını kabul etmekte ancak emtiaların olması gerekenden daha düşük kaliteli olduğunu, bu nedenle ortada ayıp bulunduğunu, hatta bir kısım müşterilerin söz konusu malları kendilerine iade ettiklerini, iade edilen mallarında depoda bekletildiğini, bu malların davacı tarafından alınması gerektiğini ve gördükleri zararında giderilmesi gerekip bunun karşılığında da takip tarihinde muaccel borçlarının doğmadığını, davacının alacaklı olmadığını savunmaktadırlar.
Hal böyle olunca, taraflar arasındaki ihtilafın, malların ayıplı olup olmadığı hususunda toplandığı anlaşılmaktadır. Ancak, malların ayıplı olması davalıyı ödeme yapma yükümlülüğünden kurtarmamaktadır. Zira, davalının malların ayıplı olduğuna dair ayıp ihtarlarını da zamanında davacıya göndermiş olması gerekmektedir. Tam bu noktada davacı karşı tarafça kendilerine herhangi bir ayıp ihtarının yapılmadığını bildirdiği görülmektedir. Mahkememizce öncelikle bu husus nazara alınmış olup, ayıp ihtarları incelenmiştir. Davalı tarafça sunulan ve bir kısmı yabancı dilli olan ——– görüşmeleri mevcut olup, mahkememizce bu görüşmelerin tamamının — çevrilmesi için davalıya kesin mehil verilmişse de çevrilmediği ve bu nedenle mevcut olan —– —-görüşmeleri değerlendirmeye alınmıştır.
Taraflar tacir olup, ayıp ihtarı konusunda öncelikle TTK 23/c maddesinin uygulanması lazımdır. Bu maddeye göre malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belliyse alıcının iki gün içinde, açıkça belli değilse malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Şayet söz konusu olan ayıp gizli ayıp niteliğinde olursa o taktirde de TBK 223. Maddenin uygulanması gerekmekte olup, bu halde de olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılacak bir ayıbın bulunması halinde bu ayıp sonradan anlaşılırsa hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satın alan bu ayıpla birlikte kabul etmiş sayılır. Mahkememize sunulan ihtarlara nazaran öncelikle davacı tarafın —— tarihinde çektiği ihtarla davalıya icra takibine konu faturalardan doğan borcun ödenmesini ihtar ettiği, bu ihtara cevaben davalı tarafın —- bir cevabi ihtar çekmek suretiyle davacıya — yılından bu yana görüşmek istediklerini, —– yaşanan değer kaybı sonucu önemli ölçüde zarara uğradıklarını, taraflar arasında bir uzlaşma sağlanıp, durumun protokolle bağlanması gerektiğini bildirdiklerini beyan ederek; düşük kaliteli ürünler gönderildiğini, bunların satış yaptıkları müşterilerce kendilerine iade edildiğini, depolarında tutulduğunu, bu düşük kalite ürünlerin davacı yanca iade alınması gerektiğini bildirmelerine rağmen bu konuda yıllardır herhangi bir cevap alınamadığını ve bir gelişme sağlanamadığını bu nedenle ödeme yapmayacaklarını ” bildirdiği görülmektedir. Davacı tarafın bu ihtara —– tarihinde cevap vererek ” ödemeden kaçınmak adına aldıkları ürünlerin kalitesiz olduğuna dair asılsız beyanda bulunduklarını, TTK ve TBK hükümlerine göre basiretli bir tacir gibi hareket etmediklerini belirterek derhal ödeme yapılmasını ” ihtar ettikleri görülmektedir. Açıklanan bu karşılıklı ihtarlaşmalardan, davacı tarafından ayıplı ürün verildiği bir an için kabul edilse dahi, davalımızın bu cevabi ihtar tarihinden çok önce bu durumu bildiği, emtiaların satın alan üçüncü şahıslar tarafından kendisine çok önce iade edilmeye başlandığı anlaşılmaktadır. Davalının cevap ihtarında durumun davacıya defalarca bildirildiği yazılı ise de, bunun davalıca ispatı gerekmekte olup, davalının sunduğu ——görüşmelerinin hiç birinde söz konusu ayıp ihtarını içeren ve malların geri alınmasını bildiren bir görüşmenin olmadığı, bu nedenle ayıplı mal iddiasında bulunan davalı tarafından süresinde ve usulünce ayıp ihtarı gönderilmediği mahkememizce kabul edilmiştir. Süresi içinde gönderilen bir ayıp ihtarı bulunmadığından artık malların gerçekten ayıplı olup olmadığının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Zira, mallar gerçekten ayıplı olsa dahi süresinde gönderilen ayıp ihtarı bulunmadığından davalının artık malların iadesi talebinin kabulü mümkün değildir, ayıplı mal savunmasının değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu sebeple, davalının deposunda herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Mahkememizce, cevabi ihtarın tek taraflı bir savunmaya dayandığı, davacı tarafça alacağın talep edilmesi üzerine hazırlandığı, herhangi bir talep yokken gönderilen ayıp ihtarının bulunmadığı; malların çok önce iade edilmeye başlandığının cevap ihtarında açıkça bildirilmesine rağmen bundan sonra gelen malların artık derhal kontrol edilmesi gerektiği ve iade edilen ilk etap mallarında iadesi gerçekleşir gerçekleşmez yukarıdaki mevzuat çerçevesince ayıp ihtarı yapılması gerekirken; ayıp ihtarı niteliğinde bir mail ya da————— görüşmesinin de bulunmadığı nazara alınarak asıl alacak yönünden takibin devam etmesi gerektiği belirlenmiştir. İcra takibinden önce temerrüt ihtarı niteliğinde bir ihtarın bulunmadığı, davacı vekilince son celse de beyan edilmiş olup; bu nedenle işlemiş faiz yönünden talebin reddine karar verilmiş: mal satımından kaynaklanan alacakların faturalı olması halinde alacağın likit olduğu, asıl alacak yönünden yapılan itirazın haksız olduğu sebebiyle davacının icra inkar tazminatının asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiş; bu karar verilirken takip tarihindeki asıl alacağın TL karşılığı üzerinden hüküm oluşturulmuş; reddedilen kısım yönünden davalının kötü niyetli takip tazminatının şartları oluşmadığından ve davacının gerçekten alacaklı olduğu sadece gönderilen noter ihtarlarının temerrüt ihtarı niteliğinde bulunmadığı ve bunun davacı yanca da kabul edildiği nazara alınarak, işlemiş faiz yönünden kötü niyetli bir takibin bulunmadığı kanaatiyle reddedilen kısım yönünden kötü niyetli takip tazminatı verilmeyerek aşağıdaki karar tesis olunmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalının ——- sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile,
Takibin 374.606,83 Euro asıl alacak üzerinden ve bu miktara takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereği Euro cinsinden yabancı paraya devlet bankalarının ödediği en yüksek faiz oranında faiz uygulanmak suretiyle devamına,
Fazlaya dair itirazın iptali davasının reddine,
2.905.637,88 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden davalı tarafça istenen kötü niyetli takip tazminatı talebinin şartları oluşmadığından dolayı reddine,
Alınması gereken 198.508,85 TL ilam harcından peşin olarak alınan 35.117,39 TL ilam harcının mahsubuyla eksik 163.391,46 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan başvuru harcı ve peşin ilam harcının toplamı 35.176,69 TL ile 1 normal 9 elektronik tebligat gideri 81,05 TL ile 2.000,00 TL bilirkişi ücretinin kabul ve ret oranları gereğince, 2.079,52 TL’lik kısmının toplamı 37.256,21 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince 238.169,11 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; reddedilen kısım üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinin altında kaldığı ve vekalet ücreti esasen reddedilen kısmın miktarını geçemeyeceği sebebiyle 371,70 TL vekalet ücretinin de davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Ara buluculuk gideri olan 1.320,00 TL’nin kabul ve ret oranı gereğince 1.300,00 TL’sinin davalıdan, 20,00 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, bu amaçla harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.27/04/2023