Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :2020/691 Esas
KARAR NO:2023/821
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/12/2020
KARAR TARİHİ: 29/11/2023
Mahkememizde görülen Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle,
Davacı Müvekkili Şirketin, uzun zamandan beri —– ticaret yapan saygın bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin birçok ülkede ——- de dahil olduğu ticari anlaşmalar imzalamak ve ihracat yapmak suretiyle —– çok önemli katkılar sağladığını ve yine Müvekkili Şirketin, bu şekilde —- yapabileceği bir iş fırsatı yakaladığını ve ——- ticari bir sözleşme imzaladığını, İmzalanan sözleşme gereğince, ithalatçı ——— Şirketi edimini en garantili ödeme şekli olan akreditifli ödeme sistemi ile yerine getireceğini taahhüt ettiğini, bu ödeme şekli ithalatçı ve ihracatçı açısından en garantili ödeme şekli olduğunu, akreditifin ithalatçı talimatıyla açılacağını, ———- belirli bir vade içinde ithalatçı tarafından belirlenmiş koşullar çerçevesinde ithalatçının hazırladığı —– karşılığında ve yine ithalatçının belirlediği şartların yerine getirilmesiyle, ihracatçıya mal bedelini ödeyeceğini, ihracatçı tarafnıdna düzenlenen poliçeyi kabul ve iştira edeceğini ihracatçıya taahhüt etmesi olduğunu, bu doğrultuda, ihracatçı Müvekkili Şirket ile ithalatçı ——– arasında imzalanan sözleşme gereğince; ithalatçı —— ödeme şeklinin akreditifli olacağını taahhüt ettiğini, anlaşma sonucunda ithalatçı ——- Müvekkili Şirket lehine akreditif açılması için başvuru yaptığını, —– açıldıktan sonra ithalatçı ——- bankası — akreditifin açıldığını ihracatçı Müvekkili Şirketin —– haber verdiğini, akabinde dondurulmuş taze tavuk ihracatı için, ——- şubesinde müvekkili şirket lehine, bankanın nezdinde bulunan —– hesaba ihbar edilmek üzere, amir banka —- değerinde —- vade tarihli dönülemez nitelikte akreditifin açıldığı Müvekkili Şirkete, ———-tarafından bildirildiğini, müvekkili şirketin amir banka ——- akreditif açılması ile ödeme garantisi verildiğinden; akreditifin açıldığı andan itibaren alacağının teminat altına alınmasına güvendiğini, Zira, amir ——– alınan talimata mukabil akreditif açan amir bankası——– açıldığını —— bildirmek suretiyle Müvekkili Şirkete ödeme garantisi verdiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin, ithalatçı ——- şirketi ile aralarında imzalanan anlaşmanın gereklerini yerine getirmek üzere birtakım anlaşmalar yaptığını ve ön hazırlıklara başladığını, İhracatı yapılacak tavukların logosunun, ambalajının, kartonunun, paketinin üretimi için üretim programları düzenlendiğini, üreticilerle görüşmeler sağlandığını, Sözleşme kapsamında —- yapılmak üzere tüm hazırlıklar tamamlandığını, ancak —– ilgili olmayan nedenlerden dolayı tavuk ithalatına karşı çıkması nedeniyle davalı amir banka—- akreditiften vazgeçtiğini diğer davalı —bildirmesi üzerine; —— taraflı olarak akreditifi iptal etmek istediğini, akabinde de akreditifin müvekkili şirketin onayı olmaksızın tek taraflı olarak iptali mümkün olmadığından; Müvekkili Şirkete akreditifin iptaline onayı olup olmadığı sorulduğunu, Müvekkili Şirket ise davalı——— tarafından gönderilen iptal formuna muvafakatinin olmadığına yönelik “İptali kabul etmiyoruz” şeklinde şerh düştüğünü, ancak davalı———– dönülemez nitelikte olması nedeniyle tek taraflı olarak iptalinin mümkün olmamasına karşın, Müvekkili Şirketin onay vermemesine rağmen akreditifi dönülemez akreditifin niteliğine aykırı düşecek şekilde tek taraflı olarak iptal ettiğini, zira, akreditifin açılmasından itibaren akreditifte değişiklik yapılması veya akreditiften dönülmesi tarafların anlaşmasına bağlı olduğunu, haklı davalarının kabulüne, müvekkili şirketin dönülemez akreditifin tek taraflı feshinden doğan maddi zararlarının tespiti ile akreditif kredi miktarının %20’sinden az olmamak üzere fazlaya dair tüm talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla daha sonra ıslah edilmek üzere akreditif sözleşmesinin tek taraflı iptali 25/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte şimdilik 100.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ————vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacı tarafından ——– sözleşmesinden kaynaklı maddi tazminat talebinde bulunulmuş olup, dava taraflarının tacir olması ve ticari işletmeleri ilgilendirmesi nedeniyle ticari arabuluculuk başvurusu zorunlu olduğunu, tensip zaptının (10) nolu ara kararı gereğince “arabuluculuk tutanağının aslının sunulması” için davacı tarafa 1 haftalık kesin süre verilmiş, davacı tarafından arabuluculuk tutanağı sunulmadığını, Davacı tarafından dosyaya sunulan 29/01/2021 tarihli beyan dilekçesi ile de açıkça arabuluculuk başvurusunun yapılmadığını beyan ettiğini, Bu kapsamda 6325 sayılı Kanun 18/A-2 maddesinin “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmü gereğince davanın usulden reddine karar verilmesini, davacı talebinin zamanaşımına uğradığını, Davacı tarafından “sözleşmenin feshinden doğan maddi zararların tespiti ile maddi tazminatın ödenmesi” talep konusu edilmiştir. ——— tarihlidir. TBK md. 72 gereğince tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağını, dava tarihi itibariyle talep zamanaşımı dolmuş olduğundan davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesini müvekkili bankanın iş bu davaya konu akreditif açısından muhabir banka olup, amir banka ile davacı firma arasındaki işlemlere aracılık eden ihbar bankası olduğunu, müvekkili bankanın herhangi bir teyidi bulunmadığından davacı firmaya karşı hukuki sorumluluğu bulunmadığını, Bu nedenle davanın husumet yönünden reddini davacı tarafından 17/08/2012 tarihli yazı ile akreditifteki yükleme tarihinin uzatılması talep edilmiş, bu talep amir bankasına müvekkili banka tarafından bildirilmiş olduğunu, Değişiklik talebinin amir banka tarafından kabul edilerek akreditif vadesi 06/03/2013 tarihine uzatıldığını, bu değişikliğin davacı tarafından 05/10/2012 tarihli imza/kaşeli yazısıyla kabul edildiğini, Amir banka tarafından 25/12/2012 tarihinde iletilen ——– akreditifin iptali talep edildiğini, bu talebin davacı firmaya bildirildiğini, İptal talebinin davacı firma tarafından kabul edilmediği müvekkili bankaya iletildiğini, bunun üzerine iptalin kabul edilmediği ve akreditifin açık olduğu amir bankaya ihbar edildiğini, devam eden süreçte akreditifin vadesi olan 06/03/2013 gelmesine rağmen davacı firma tarafından vesaik ibrazı gerçekleştirilmemiş, akreditif süresinin dolması nedeniyle akreditif dosyasının kapatıldığını, bu durum davacı firmaya 08/03/2013 tarihinde bildirildiğini, akreditifin müvekkili banka tarafından tek taraflı olarak iptal edilmemiş olup; davacı firmanın akreditifi kullanmaması nedeniyle akreditifin kapatıldığını belirterek davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine, davanın zamanaşımı yönünden reddine, davanın husumet yönünden reddine, haksız ve kanuni dayanaktan yoksun davanın bankaları yönünden reddine, Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibariyle; haksız fesih nedeni ile uğranılan zarara ilişkin olup sebep akde aykırılıktır.
Tazmini zarar bu nedenle bu davada alacak niteliğindedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi 2. Fıkrası uyarınca davacı anlaşamama tutanağının aslını yahut arabulucu tarafından onaylanmış örneği dava dilekçesine eklemek zorundadır. Somut olayda dava dilekçesi ekinde arabuluculuk anlaşmama tutanağı mevcut olmadığı gibi davacı tarafça dava dilekçesinde dava öncesinde arabulucuya gidildiğine ilişkin bir açıklamada da bulunulmadığı tespit edilmiştir. Davacı alacaklıya 7155 S.Y nın 23 maddesinde 6325 S.Y 4. Maddesinden sonra eklenen 18/A maddesi ile arabulucuğa tabi davalarda davacının dava dilekçesine, arabuluculuğa ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini eklemek zorunda olduğu, eklenmeyen hallerde davacıya bu konuda son tutanağı eklemesi için 1 haftalık süre verilmesi gerektiği, mahkememizce de tensip tutanağı 10 nolu ara kararı ile davacıya süre verilmesine rağmen davacı vekili tarafından arabulucuya gidildiğine dair belgenin süresi içinde sunulmadığı ve dava şartının gerçekleşmediği, tamamlanabilir dava şartı olmadığı anlaşılmakla; davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Gerekçesi Yukarıda Belirtildiği Üzere;
1-Davanın zorunlu ara buluculuğa tabi olduğu bu şartta yerine getirilmediğinden dava şartı yokluğundan davanın usulden REDDİNE,
2-Karar tarihi itibari ile alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 1.707,75 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.437,90 TL harcın hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu harç ve yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı ——- Kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT uyarınca davalı yararına taktir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK 333 maddesi uyarınca kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde——— Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda karar verildi . 29/11/2023