Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/590 E. 2021/8 K. 07.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1214 Esas
KARAR NO : 2020/455

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 09/11/2017
KARAR TARİHİ : 13/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket hakkında CMK 133. Maddesi uyarınca kayyum atanmasına karar verildiğini, bu kez İstanbul Anadolu —-. Sulh Ceza Hakimliği’nin — dosyasından ve aynı hakimliğin 04/11/2016 tarih ve —- sayılı dosyasından verilen karar ile Resmi Gazete’nin — tarihli ve — sayılı 2. Mükerrer nüshasında yayımlanan 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 19. Maddesi uyarınca kayyumların yetkisi sonlandırılarak tüm yetkilerin— karar verildiğini, müvekkili şirket yönetim kurulu tarafından alınan — tarih ve —sayılı kararı ile —–Unvanlı şirketin %25 hissesi satın alınarak söz konusu şirkete ortak olunduğunu ve para kaçırmak amaçlı 1.500.000 USD’nin bahsi geçen şirket hesabına gönderildiğini, geçersizliğinin tespitini ve iptalini talep ettikleri yönetim kurulu kararının gerek TTK hükümleri ve şirket ana sözleşmesi uyarınca gerekse de mal kaçırma amacı ile yapılmış olmakla yok hükmünde olduğunu, müvekkil şirket ana sözleşmesi uyarınca yurt dışında bulunan bir şirkete iştirak etmek için genel kurul kararı alınmasının zorunlu olduğunu, davalılarca genel kurulun onayı alınmaksızın yurt dışında faaliyet gösteren bir şirkete ortak olunmasına ilişkin yönetim kurulu kararının yetki gasbı yönünden yok hükmünde olduğu gibi söz konusu yok hükmünde olunan karar gereğince yapılan tüm işlemlerinde geçersiz olduğunu, söz konusu yönetim kurulu kararının muvazaalı olarak ve mal kaçırma saiki ile alındığını, iptalini talep ettikleri karar ile yapılan uygulama arasında büyük bir çelişkinin bulunduğunu, kararda ortak olunacak şirketin sermayesinin 8.000.000 USD olduğu ve %25 hissesinin satın alınmasına karar verildiğinin belirtildiğini, bu durumda karşı tarafa 2.000.000 USD ödeme yapılması gerekmesine rağmen 1.500.000 USD ödeme yapılmış olmasının da kararın gerçek ve geçerli bir karar olmadığını, mal kaçırma amacı ile alındığını ortaya koyduğunu, yine kararda ortaklık hissesinin % 25 olduğu belirtilmiş olmasına rağmen 07/06/2016 tarihli bilgi formunda % 20 olarak gösterilmiş olmasının da iddialarını desteklediğini, yine tüm bu işlemlerin —- kısa bir süre önce olmasının da oldukça manidar olduğunu belirterek fazlaya ilişkin sair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla —- şirketin %25 hissesinin satın alınmasına ilişkin yönetim kurulu kararının geçersizliğinin tespitine, geçersiz yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından ikame edilen işbu davanın süresinde açılmadığını, TTK’da yönetim kurulu kararlarını düzenleyen 390-391. Maddelerinde yönetim kurulu kararlarının iptaline ilişkin açık bir hükmün yer almadığını, davacı tarafın ileri sürdüğü iptal gerekçesinin kanunun aradığı iptal sebepleri arasında bulunmadığını, söz konusu yasal düzenlemelerin ise TTK m. 192/II ve m.460/V hükümlerinde vücut bulduğunu, söz konusu iptal isteminde bulunma hakkının süre ile sınırlandırılmış olup süresiz olarak iptal davası açma hakkını vermediğini, davacı tarafın TTK uyarınca yönetim kurulu kararlarına karşı iptal davası açmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin işbu davayı açmaya yetkisinin bulunmadığını, müvekkillerinin yetki gasbında bulunarak karar alma durumlarının söz konusu olmadığını, yönetim kurulu olarak almış oldukları kararların tamamen yasal olarak kendilerine tanınmış yetkiler çerçevesinde olup görev süreleri boyunca müvekkillerinin bu yetkileri doğrultusunda karar alıp uygulamalarda bulunduklarını, yabancı yatırımcılar ile yapılan görüşmeler esnasında —–bilgilerin alındığını, karlı olacağı düşüncesi ile yatırım kararı alındığını, müvekkillerinin yatırım taahhüdünün ————- tutarını karşılayabildiklerini, kalan bakiyenin ödenememesinin anlaşımanın 1.500.000 ABD doları tutarında olduğu ya da anlaşmada herhangi bir muvazaa bulunduğu anlamını taşımadığını belirterek usule ilişkin itirazlarını tekrarla öncelikle davanın esasa girilmeden süre ve şekil açısından reddine, haksız ve mesnetsiz olarak ikame edilen işbu davanın esas açısından da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava —yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin olup TTK 391 vd maddeleri gereğince açılmıştır.
Dava—yönetim kurulu kararı olup —- açılmış olup dava dilekçesinde de belirtildiği üzere davadan önce İstanbul Anadolu–. Sulh Ceza Hakimliğinin — Dosyasında 04/11/2016 tarihinde atanan kayyumun görevi sonlandırılmış davacı şirket — devredilmiştir.
—devredilen şirketlerde şirket aleyhine (yönetim) aleyhine dava açmak için genel kurul izni almaya gerek yoksada (KHK hükmü gereği) yönetim kurulu kararları iptalinde davalının mutlaka şirket olması zorunludur.
Oysa eldeki dava bizzat şirket tarafından eski yöneticilere karşı açılmıştır.
Davalı olması gereken şirketin davacı konumunda olması, davalı olması gereken şirket yerine de şirketin eski yöneticilerinin davalı gösterilmesi nedeniyle iş bu davaya devam edilmesi mümkün değildir.
Somut olayda yönetim kurulu kararının iptali ancak varsa şirketin denetim kurumunca (tüm deneticilerin birlikte hareket ederek) açılması veya açılacak bu dava işaret edilerek dava açılmadan önce şirkete bir dava kayyumu atatılıp şirket adına değilde devir alan —- tarafından şirket aleyhine dava açılmalı şirketi de o davada davalı olarak dava kayyumu temsil etmelidir.
Hal böyle olunca eldeki davada davanın kabulüne ilişkin bir karar verilmesi mümkün olmayıp ancak usulünce taraf teşkili sağlanarak açılan bir davada talebin incelenmesi mümkün görülmüş olup,
Aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 54,40 TL. başvuru harcı ile 54,40 TL. maktu karar harcı olmak üzere toplam 108,80 TL. harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Hüküm tarihindeki tarife uyarınca 3.400,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı.