Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/59 E. 2021/114 K. 16.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/59 Esas
KARAR NO : 2021/114

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ : 16/02/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili Davacı Şirketlerin oluşturduğu —– getirdiğini ve Sözleşmede yazan — — indiği tarihten itibaren 120 günlük olmak üzere—- Bedel için;—— Çeklerin sözleşme kapsamında Davalı Şirkete verildiğini ve müvekkili şirketin üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak davalı tarafın hiçbir taahhüt ve yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkili şirketin davalı taraftan alması gereken hiçbir mal ve hizmeti alamadığını ve alamadığı mal/hizmet için verdiği çekleri de geri alamadığını, Davalı Şirketin vermediği mallar, yerine getirmediği yükümlülüklere rağmen bu çekleri müvekkili şirkete iade etmemesinin Sebepsiz Zenginleşme ve Haksız Kazanç teşkil ettiğini, Davalı Şirketin, Sözleşmeye,——— yetmiyormuş gibi işi başka kişilere yaptırmaya çalıştığını, yapılan şifahi görüşmelerden bir sonuç elde edilemediğini ve nihai olarak Müvekkili Şirketin Sözleşmeyi Feshettiğini,— başvurusundan da sonuç alınamadığını, Davalı Şirket ile yapılan Sözleşmede belirlenen yükümlülüklerin, davalı şirket tarafından kasten ve hiçbir surette yerine getirilmediğini iddia ile Müvekkili Şirketin davalı şirkete vermiş olduğu — — tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen duruşmaya katılmadığı gibi herhangi bir cevap dilekçeside vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle davacının davalıya vermiş olduğu çek’den dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın, Davacı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı neticesinde davalı şirket ile aralarında imzalanan taşeron sözleşmesi gereğince tarafların sözleşmeden doğan yükümlükleri yerine getirip getirmediği, davacılar tarafından davalı şirkete verilen —- —bedelli çekten dolayı açılan menfi tespit davası olup yargılama aşamasında davadan sonra çek bedeli ödendiğinden istirdat davası talebine yönelik olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanarak, taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş, Davalı taraf defterlerini sunmadığından davacı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde mali müşavir bilirkişinin ve sözleşme hesap uzmanı bilirkişiden inceleme yaptırılarak bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.
Mahkememizce benimsenen usul ve yasaya uygun bilirkişi heyeti ortak raporunda; Dava dosyası içeriğine göre; davacı ile davalı arasında 16.09.2019 tarihli eser sözleşmesi akdedilmiş olup; davalı/yüklenici sözleşmede belirtilen işleri yapmayı üstlenmiş, davacı/işsahibi de işlerin bedelini ödemeyi üstlenmiştir. Davacı/—– bedeline istinaden davalıya avans olarak 2 adet çek verdiğini; fakat davalı/yüklenicinin sözleşmeyle üstlendiği işleri yapmadığını, bu nedenle de çeklerin bedelsiz kaldığını” iddia etmektedir. Bu durumda — sözleşmeyle üstlendiği işleri yaptığını ispat etmekle yükümlüdür. Ne var ki davalı/yüklenici bu hususu ispata yönelik herhangi bir delil sunmamıştır. Bu nedenle davacı/işsahibinin, davalı/yüklenicinin borcun ifada temerrüde düşmesi nedeniyle sözleşmeden dönmeye ve ödemiş olduğu bedelin (vermiş olduğu çeklerin) iadesini talebe hak kazandığı, dolayısıyla da bu çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığı, kanaatine varılmıştır (TBK.md.117, md.123,124, md.125). Davacının usulüne uygun tutulmuş olan sahibi lehine delil gücüne sahip olan (HMK.md.222) ticari defter kayıtlarına göre;—– olmak üzere, toplam 90.000,00 TL olan 2 Adet Çek davacı tarafından davalıya, aralarındaki akdi ilişkiye istinaden avans olarak verilmiştir. davacının, talebi gibi,—— çekten dolayı davalıya borçlu olmadığı kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle davacının davalıya vermiş olduğu çek’den dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkin olup, tarafların delilleri toplanarak, taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş, Davalı taraf defterlerini sunmadığından davacı tarafın ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde mali müşavir bilirkişinin ve sözleşme hesap uzmanı bilirkişiden inceleme yaptırılarak düzenlenen be mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınan rapor da dikkate alınarak, davacı ile davalı arasında 16.09.2019 tarihli eser sözleşmesi akdedildiği, davalı/yüklenici sözleşmede belirtilen işleri yapmayı üstlendiği, davacı/işsahibi de işlerin bedelini ödemeyi üstlendiği, Davacı/işsahibi, “sözleşme bedeline istinaden davalıya avans olarak 2 adet çek verdiğini; fakat davalı/yüklenicinin sözleşmeyle üstlendiği işleri yapmadığını, bu nedenle de çeklerin bedelsiz kaldığını” iddia ettiği, bu durumda davalı/yüklenici sözleşmeyle üstlendiği işleri yaptığını ispat etmekle yükümlü olduğu, ne var ki davalı/yüklenici bu hususu ispata yönelik herhangi bir delil sunmadığı,
Yargıtay —-. Hukuk Dairesinin —— Karar sayılı ve—- tarihli kararında:
“Davacı taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğunu, işin tamamlanıp teslim edildiği halde gerek iş bedelinden gerekse nakdi teminat kesintilerinden olmak üzere 127.454,93 USD alacağın ödenmediğini ve İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün —esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı iş sahibinden alınarak teslimi gereken tamamlama sertifikası sunulmadığından alacağın istenebilmesi koşulları oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuş mahkemece tamamlama sertifakaları sunularak edimin yerine getirildiğini davacı tarafın ispatlayamadığı, ödemezlik def’inde bulunma hakkı bulunan davalının itirazında haksız sayılamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 Sayılı mülgâ BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile
kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.” hükmü gereğince
Davalı tarafın ticari defterlerinin sunulmaması halinde; davacının iddialarının davalı kayıtları ile teyit imkanı davalıca kaldırıldığı için; davalının bunun sonucuna katlanması gerekeceği;
Bu nedenle davacı/işsahibinin, davalı/yüklenicinin borcun ifada temerrüde düşmesi nedeniyle sözleşmeden dönmeye ve ödemiş olduğu bedelin (vermiş olduğu çeklerin) iadesini talebe hak kazandığı, dolayısıyla da bu çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığı, (TBK.md.117, md.123,124, md.125), Davacının usulüne uygun tutulmuş olan sahibi lehine delil gücüne sahip olan (HMK.md.222) ticari defter kayıtlarına göre;—–olmak üzere, toplam —– davacı tarafından davalıya, aralarındaki akdi ilişkiye istinaden avans olarak verildiğinin kabulü ile davacının, talebi gibi, davanın kabulü ile ——- bedelli çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-DAVANIN KABULÜ İLE,
Davacının —– Olan——- meblağlı Çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacı tarafından ödenen bedellin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yapılmış, 54,40 TL başvurma harcı, 683,10 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı olarak toplam 745,30 TL harç gideri ile tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olarak toplam 2.209,90 TL masraf olmak üzere toplam 2.955,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4—- ücret tarifesi uyarınca 6.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Alınması gereken 2.732,40 TL karar ve ilam harcından peşin ödenen 683,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davadan önce arabuluculuğa başvurulduğu, sonuç alınamadığı nazara alınarak, her ne kadar arabuluculuk ücretinin davalıdan alınıp hazineye irat kaydına karar verilmesi gerekiyorsa da, sisteme arabuluculuk ücreti dekontu taratılmadığından; arabuluculuk ücretinin hazine tarafından dava ya da takibe konmakla muhtariyetine; davalıdan bu yoldan tahsil edilmesine,
7-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.