Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/553 Esas
KARAR NO: 2021/784
DAVA: İtirazın İptali ( Komisyoncu Ücretinden Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ: 06/12/2016
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Komisyoncu Ücretinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Mahkememizin —–
—– maliklerinin bir araya getirerek davalıya —- verdiğini; davalı ile arsa sahipleri arasında, taşınmaz üzerindeki binanın yıkılıp yapılması hususunda anlaşma sağlandığını; ancak müvekkili —- tarafından edimini yerine getirilmesine rağmen davalının ödeme yapmadığını; komisyoncu ücretini alamayan müvekkilinin davalı aleyhine —- icra takibi başlattığını; davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına davalıdan % 20 inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği,
Davalı vekili, —–bu nedenle mahkememizin değil, Asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu davanın görev nedeniyle reddine karar verilmesini savunmuş; ayrıca müvekkili şirketle davacı arasında böyle bir simsarlık sözleşmesi imzalanmadığı; davalı şirketin temsilcisi tarafından böyle bir sözleşme yapılmadığını; yapılmışsa sahte olduğunu savunduğu,Dava, İİK 67 madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf davalı aleyhine —- asıl alacak,— işlemiş faiz olmak üzere —- yönünden icra takibinde bulunmuş; davalı taraf takibe borcu olmadığına dair itiraz etmek suretiyle takibi durdurmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış,
Her iki tarafında tacir olması ve dava konusu olayı ticari işletmelerine ilişkin olması nedeniyle; —– her iki tarafı da tacir olduğunda görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olacağı kabul edilmiş; davalı tarafın görev itirazına bu nedenle itibar edilmemiş,
Davacı vekilinin, harcı tamamlaması bildirilmiş süre verilmiş ancak işlemiş faiz yönünden—- eksik harç tamamlanmadığı için o kısım 3. Celsede işlemden kaldırılmış, bu kısma yönelik usulünce açılan—–bir dava bulunmadığı için,davanın miktar yönünden heyetçe bakılacak davalardan olmayacağı değerlendirilmiş,
Davacının da kabul ettiği gibi, davalı adına sözleşmenin — imzalamış olup; davamızdaki ilk mesele bu sözleşmenin davalı şirketin bağlayıp bağlamayacağı hususunda toplanmıştır. Bilindiği üzere şirketler yetkili temsilcileri tarafından temsil edilmekte olup; şirketin yetkilisi olmayan bir kişi tarafından şirket adına sözleşme yapılması halinde; o sözleşme şirketi değil yetkisiz iken şirket adına imza atan şahsı bağlar. Bunun istisnası, yetkisiz olmakla birlikte o kişinin benzer olaylarda attığı imzaların şirketçe benimsenip, dış dünyaya bu şahsın temsilci gibi gösterilmesi veya davalı ile— durumu el ve iş birliği ile yarattığını ispatlanması halidir. Olayımızda,— ve davalı şirketin vermiş bulunduğu vekalete dayanılmakta olup; davacı şirket bu vekalet nedeniyle —- sözleşmesinde temsilci kabul ettiklerini bildirmektedir. —davalı şirket temsilcisi — vekalet vermiş olup; o vekalette, vekilin temsil edeceği husus açıkça sınırlandırılmış; —– vekalet ile, davalı şirketi temsilen —-yapması mümkün olmayıp, davacı şirketinde basiretli davranarak bu sözleşmeyi yapmaması gerekirdi. Davacı vekilinin, —- tarihli dilekçesinde de davalı şirketin gerek —-tarafından benzer olaylardan temsil edildiği gerekse el ve iş birliği içinde hareket edildiğine dair bir iddiası olmadığından; ortada ki işten dolayı, davalı şirketin komisyoncu sözleşmesi ile bağlı tutulması mümkün görülmemiş; davanın reddine karar verilmiştir ancak davacının icra takibi başlatmakta kötü niyetli olmadığı nazara alınarak davalı taraf lehine de kötü niyetli takip tazminatına hükmedilmediği”
DENMEK SURETİYLE DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLDİĞİ,
Kararın davacı tarafça istinaf edildiği,
—– sayılı hükmünde;
“Dava, itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında simsarlık sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin edimini yerine getirmesine rağmen davalının ücret borcunu ödemediğini, bunun tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, her davada olduğu gibi itirazın iptali davalarında da davanın açılışı sırasında 492 sayılı Harçlar Kanunu çerçevesinde ödenmesi gereken harcın tespiti için ve bunun yanı sıra yargılama sonunda hükmolunacak değere ve buna bağlı olarak belirlenecek yargılama gideri, harç ve vekâlet ücretine esas olmak üzere dava değerinin gösterilmesi gereklidir.
Somut olayda dava dilekçesinde dava değeri —–olarak gösterilmiş, harç bu değer üzerinden yatırılmış, talep sonucunda ise itirazın iptaline karar verilmesi istenmiştir.
İlk derece mahkemesince —– asıl alacak, — işlemiş faiz olmak üzere toplam — üzerinden yapıldığı; dava dilekçesinde dava değerinin asıl alacak miktarı olan — olarak gösterildiği; fakat netice-i talep kısmında takibe itirazın iptalinin istendiği sadece asıl alacak yönünden talepde bulunulmadığı; bunun çelişki yarattığı belirtilerek çelişkinin giderilmesi için davacı vekilinden açıklama yapması istenmiş, aynı duruşmada davacı vekili, dava dilekçesinin talep kısmında takibe yapılan itirazın iptalini talep ettiklerini, tüm itirazın iptali için dava açtıklarını, dava değerini yanlış bildirdiklerini belirterek eksik harcı karşılamak üzere süre talep etmiş, mahkemece ara kararla davacı vekiline, — takipteki işlemiş faiz üzerinden — eksik harcı tamamlaması için sonraki celseye kadar süre verilmiştir.
Bir sonraki celse olan —- tarihli duruşmada verilen süreye rağmen harç eksiğinin tamamlanmadığı belirtilerek “İcra dosyasındaki işlemiş faize ilişkin —- talebin bugün itibariyle işlemden kaldırılmasına, ” karar verilmiştir.
Davaya konu takip dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklının takipte —asıl alacak ve — işlemiş faiz olmak üzere toplam ——- alacak yönünden takip yaptığı, davalı borçlunun tüm borca itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
—– tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu (HMK 150) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
—–maddesinde karar tarihi itibarıyla Ticaret mahkemelerinde görülmekte olan ve konusu para ile ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri —– üzerinde olan dava ve işlere ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülüp, sonuçlandırılacağı düzenlenmiştir.
Takipte talep edilen faiz yönünden itirazın iptali davasında harçlar kanunu gereğince yatırılması gereken peşin harç yatırılmadığından mahkemece — tarihli duruşmada bu yöndeki dava hakkında HMK’nın 150. Maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
HMK’nın 150/4. Maddesinde işlemden kaldırılan davanın —– ay içinde taraflarca yenilenebileceği belirtilmiştir.
Uyaptan yapılan kontrolde takipte talep edilen faiz alacağı için açılan itirazın iptali davası yönünden davacı vekilince yatırılması gereken peşin harcın — tarihinde tamamlandığı anlaşılmıştır. —- nedeniyle işlemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme alınması süresinde eksik harcın tamamlanmasına bağlı olduğundan ve eksik harcın tamamlanması için gerekli süre HMK’nın 150. Maddesinde öngörülen süre olup — aylık süre içinde harç eksiği tamamlanmış olmakla takipte talep edilen faiz alacağı yönünden de itirazın iptali davasına devam edilmesi gerektiğinden bu durumda uyuşmazlık konusu davada, dava değeri takipte talep edilen toplam alacak miktarı olan —- olmuştur.
Davacı tarafça süresinde —— tamamlandığından ve dava değeri —- olduğundan, dava değeri bakımından davanın heyetçe görülecek davalardan olmadığına karar verilmesi ve tek hakimle davaya bakılıp karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Kabule göre de, takipte talep edilen faiz alacağı yönünden açılan itirazın iptali davası harç eksikliği nedeniyle ilk derece mahkemesince —-tarihli duruşmada HMK’nın 150. Maddesi gereğince işlemden kaldırılmış ise de gerekçeli kararda bu taleple ilgili olarak olumlu veya olumsuz —— bir karar verilmemiş olması da usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Dava değeri ve istinafa konu karar tarihindeki yasal mevzuat bakımından, 5235 sayılı kanunun 5/3 maddesi gereğince yargılama safhalarının heyetçe yürütülüp sonuçlandırılması zorunlu olduğundan, davaya tek hakim tarafından bakılarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bu husus dava şartı olup HMK’nın 355. Maddesi gereğince resen de gözetileceğinden davacı vekilinin esasa ilişkin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 353/1-a4 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın heyetçe görülerek sonuçlandırılması için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
—– sayılı kararının 6100 sayılı HMK’ nın 355 ve 353/1-a4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA”
DENİLMEK SURETİYLE MAHKEMEMİZ HÜKMÜ KALDIRILMIŞ;
Kaldırılan bu kararda harç tamamlanmadığı düşüncesiyle tek hakimli olarak yargılamaya devam edildiği ancak harcın karşılandığı kaldırma kararıyla birlikte anlaşıldığından mahkememiz heyeti tarafından incelemeye devam edilmiş, yeni esasa kaydedilmiş;
Dosyanın heyetçe değerlendirilmesinde de, davalı adına sözleşmenin—- tarafından imzalandığı; bu nedenle sözleşmenin davalı şirketi bağlayıp bağlamayacağı noktasında problem bulunduğu; şirketlerin yetkili temsilcileri tarafından temsil edileceği, şirketin yetkilisi olmayan bir kişi tarafından şirket adına sözleşme yapılması halinde karine gereği o sözleşmenin şirketi değil imzalayan şahsı bağlayacağı; bunun istisnasının yetkisiz olmakla birlikte o kişinin benzer olaylarda attığı imzaların şirketçe benimsenmesi ve dış dünyaya bu şahsın temsilci gibi gösterilmesi ya da davalı ile —- bu durumu el ve iş birliğiyle yarattığı ve davalı şirketinde bilgi ve onayı dahilinde bu işin gerçekleştiği hal olup; olayımızda davalı şirketin —- verdiği vekalete dayanılmıştır. Davacı şirket bu vekalet nedeniyle —-temsilci kabul edip, —– düzenlemiştir. Ancak, — davalı şirket temsilcisi —- vekalet vermiş olup, o vekaletnamede temsil yetkisi açıkça sınırlandırılmış —– vekalet çıkarılmıştır. Davacı taraf bu vekaleti görüp komisyoncu sözleşmesini imzalamakla basiretli bir tacir gibi davranmamıştır. Zira, —-bu vekalet ile davalı şirketi komisyoncu sözleşmesi yönünden temsil etmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca, o anda davacımızın basiretli davranıp, komisyoncu sözleşmesini imzalamak üzere şirket temsilcisinin gelmesini —– talep etmesi gerekir, yetkili de gelmezse sözleşmeyi imzalamaması, —– vermemesi gerekirdi. Davacı tarafın—– tarafından benzer olaylarda şirketin temsil edildiğine dair ya da şirketle el ve iş birliği içinde davacının kandırıldığı iddiası bulunmasa da mahkememizce son bir kez davalı kayıtlarının incelenip, —- tarafından kat karşılığı inşaat sözleşmesi dışında yapılan iş ve sözleşmelerin benimsenip benimsenmediğinin tespit edilmesi amacıyla inceleme günü belirlenmiş; ancak davacı taraf böyle bir inceleme talep etmediklerini ücrette karşılamayacaklarını mevcut duruma göre karar verilmesini talep etmekte oldukları görüldüğünden;
Davacının dayandığı komisyoncu sözleşmesinin davalı şirketi bağlamayacağı, bu nedenle davanın reddine karar vermek gerektiği ancak davacının yine de bir komisyonculuk sözleşmesine dayandığı bir başka konuda temsilci atanan kişi ile bu sözleşmeyi imzaladığı; kısacası takibin bir senaryoya dayalı olmadığı nazara alınarak, davalı tarafında kötü niyetli takip tazminatı talebinin şartları oluşmadığı dikkate alınmış, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN REDDİNE,
Davalının kötü niyetli takip tazminatı talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE,
Maktu ret harcının mahsubu ile bakiye —- harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Tamamı davacı tarafça karşılanan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, 30.240,37 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —- Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.04/11/2021