Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/524 E. 2022/659 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/524 Esas
KARAR NO:2022/659

DAVA:Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/10/2020
KARAR TARİHİ:12/10/2022
Mahkememizde görülen Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında akdedilen 13.11.2019 tarihli sözleşme uyarınca ve taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden müvekkilinin, davalıdan—satın aldığını, taraflar arasında akdedilen ve davalı tarafça hazırlanan 13.11.2019 tarihli teklif formunda bahse konu teklif imzalandıktan sonra satış sözleşmesi yerine geçeceği maddesi yer almakta olup, bu nedenle 13.11.2019 tarihli teklif formu artık sözleşme sayıldığını, bahse konu sözleşmede davalı tarafın müvekkili şirketin—- için 1.500,00 ton, 140,00 USD birim fiyat, 210.000,00 USD tutar olmak üzere KDV dahil 247.800,00 USD fiyat ile müvekkili şirketin—için 1.000,00 ton, 140,00 USD birim fiyat, 140.000,00 USD tutar olmak üzere KDV dahil 165.200,00 USD fiyatın müvekkiline —-vermeyi taahhüt ettiğini, Sözleşmede ödemelerin 120 gün vadeli olacağı, tarafların 1 yıl içinde sabit fiyat ve 2.500 ton tüketimi karşılıklı taahhüt ettikleri, süresinde çekilmeyen miktarın fatura edilip tahsil edileceği ve istenildiğinde sevk edileceği maddesi yer aldığını, davacı müvekkilinin ürünleri alıp, sözleşmede yer alan edimlerini yerine getirerek ödemeleri yaptığı sırada davalı taraf ürün tedarikini kestiğini ve fiyatlarda artış yaptığını, müvekkilinin sözlü ve yazılı mail yolu ile davalı taraf ile defalarca görüştüğünü, sözleşmeye konu—ürünün piyasada genel olarak yıl başlamadan tonaj ve fiyatta anlaşılan bir ürün olduğunu ve üründe bozulma olmadığı sürece de yıllık yapılan bağlantılarla tedarik edilebildiğini belirttiğini, davalı tarafın fiyat artışında ısrarcı olduğunu, müvekkilinin de dava açma hakkını saklı tutarak ihtirazi kayıtla fiyat artışını kabul ettiğini, fakat bu duruma rağmen davalı müvekkiline ürünü tedarik etmediğini, müvekkilinin zarar etmesine sebep olduğunu, uzman bilirkişiler tarafından hesaplandığında fazla çıkması halinde arttırılmak üzere ( tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere ) fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin uğramış olduğu 73.000,00 TL tutarındaki zararın ihtarname tebliğ tarihi olan 04.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faiz ile birlikte davacı müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacının talep ettiği 73.000 TL’nin 3. Kişiden alınan ürün bedeli ile anlaşma bedeli arasındaki farktan kaynaklanmakta olup, davacının talebinin belirsiz olmadığını, davacının davasının öncelikle belirsiz olarak açılmasının mümkün olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, taraflar arasında “Tedarik Sözleşmesi” bulunmadığını, davacının 3. Kişiden satın almış olduğu ürünlerin bedelinden müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, taraflar arasında müvekkili şirketin, davacının 3. Kişilerden alım yapmak durumunda kalması halinde zararını karşılayacağını taahhüt ettiğini veya başkaca yükümlülüklerin düzenlendiğini, tarafların imza yetkililerince imzalanmış bir tedarik sözleşmesi bulunmadığından; ayrıca davacı şirket tarafından ileri sürülen maddi zarar ya da müspet zararın dayanağı olabilecek herhangi bir delil sunulmamış olduğundan hukuku ve maddi dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibariyle taraflar arasında akdedilen sözleşme edimlerinin davalı tarafından yerine getirilmemesinden kaynaklı davalının uğramış olduğu zararın davalıdan tazmini talebine ilişkindir.Mahkememizce, uyuşmazlığın taraflar arasında iddia olunan bir sözleşme dahilinde davacının davalıdan alması gereken 12226 ton —maddenin 3. Şahıslardan aldığı ve buna ilişkin munzam zararın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
TTK 83 ve 85 md uyarınca ve aynı zamanda HMK 222 md leri uyarınca her 2 tarafın 2019-2020 ticari defterlerinin mali müşavir ve borçlar hukukçusu eşliğinde bilirkişi incelemesi yapılmasına, karar verilmiştir.Bilirkişiler 30/09/2021 tarihli raporunda, 13/11/2019 tarihli teklif formunun davacı tarafından, aynı gün imzalanarak gönderilmiş olması halinde, TBK.m.1/1 ve 2/1 hükmüne göre sözleşmenin kurulmuş olacağı, kararlaştırmaya göre de 1 yıl süreyle 140,00 USD/Ton birim fiyatla ürün tedarikinin davalı tarafından taahhüt edilmesine göre, taahhüdüne aykırılıktan doğan tazmin borcunun, davacının 3. Kişiden temin ettiği ürünlerin satın alma tarihleri ile sözleşmenin feshedildiği 28/07/2020 ihtar tarihi itibarıyla, piyasa fiyatı konusunda heyetlerinde uzman bulunmadığı, bu nedenle 3. Kişiden alım bedelinin dürüstlük kuralına uygun olup olmadığının denetlenemediği gibi eksik kalan alım sebebiyle uğradığı zararın hesaplanamadığı, davacının alım fiyatları yönünden, ticari defter kayıtlarının esas alınması sonucu kararlaştırmadaki 140,00 USD/ton birim fiyata nazaran, 3. Kişiden temin ettiği 179,36 ton ürün için uğradığı zararın 59.893,82 TL olarak hesaplandığı, ihtarnamenin davalıya 04/08/2020 günü tebliğ edildiği görülmüş ise de, ihtarnamede miktar yer almadığı rapor edilmiştir.
Mahkememizce, 30/09/2021 tarihli bilirkişi raporu ve tarafların itirazlarını karşılar nitelikte heyete kimyacı eklenerek yeniden rapor alınmasına, karar verilmiştir.Bilirkişiler 11/01/2022 tarihli ek raporunda; uyuşmazlığın esası yönünden kök rapordaki tespit ve görüşlerin cari olduğu, davacının sözleşmeyi feshettiği 28/07/2020 tarihi esas alınarak ertesi günü olan 29/07/2020 günü dahil 3. Kişiden temin ettiği 154,86 tonun alım fiyatının piyasa fiyatına uygun olduğu denetlenmek suretiyle davalının taahhüdü ile arasındaki fark sebebiyle uğradığı zararın 49.329,01 TL olduğu, sözleşmenin fesih tarihi olan 28/07/2020 tarihli alım fiyatının piyasa fiyatlarına uygun olduğu TBK.m.213/f.3 hükmü uyarınca davalının eksik taahhüdü kapsamında 954,04 ton ürün yönünden davalının aynı tarihteki satım taahhüt fiyatı ile piyasa fiyatı arasında oluşan fark nedeniyle davacının isteyebileceği soyut zararın 351.430,17 TL olduğu, ihtarnamenin davalıya 04/08/2020 günü tebliğ edildiği görülmüş ise de; ihtarnamede miktar yer almadığı rapor edilmiştir.Davacı vekili 14/01/2022 tarihli dilekçesi ile 73.000,00 TL olan dava değerini 327.759,18 TL artırdıklarını, dava değeri ıslah ederek dava değeri toplamının 400.759,18 TL olarak kabulünü talep etmiştir.Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporları ve hesaplamalar birlikte değerlendirildiğinde; davalı 13/11/2019 tarihli teklif formunun davacıya gönderildiği, bu kapsamda her iki teslim yeri için toplam 2.500,00 ton’un 1 yıl müddetle 140,00 USD/ton birim fiyatla satımının kararlaştırıldığı, davalı tarafından davacıya 1.391,10 Ton ürün teslim edildiği, eksik kalan ürünün 1.108,90 ton olduğu, ancak davacının üçüncü kişiden 154,86 Ton ürün temin ettiği eksik kalan ve üçüncü kişiden satın almadığı 954,04 Ton olduğu, davacının üçüncü kişiden yapılan alımlar sebebiyle davacının uğradığı zararın 49.329,01 TL olduğu, TBK 213/f.3 hükmü uyarınca, bir başkasını satın alma zorunda olmaksızın satış bedeliyle belirlenmiş ifa günündeki piyasa fiyatı arasındaki farka göre hesaplanacak zararının giderilmesini isteyebileceği, davacının 28/07/2020 tarihinde sözleşmeyi feshetmesine göre, hemen ertesi günü yaptığı 29/07/2020 tarihli alım fiyatının, davalının satım taahhüdüne konu üründen, teslim etmediği bakiye ürünü uygulanması gerektiği, zira zararın daha da artmaması açısından davacının bu davranışı göstermesinin objektif iyi niyet kuralı kapsamında göz önünde tutulduğu, davacının eksik kalan üçüncü kişiden satın almadığı 954,04 ton bir başkasını satın alma zorunda olmaksızın satış bedeliyle belirlenmiş ifa günündeki piyasa fiyatı arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebileceği, davalının aynı tarihteki satım taahhüt fiyatı ile piyasa fiyatı arasında oluşan fark nedeniyle davacının isteyebileceği soyut zararın 351.430,17 TL olduğu,
Davacının üçüncü şahıslardan 49.329,01 TL ürünü üçüncü kişilerden zaten aldığı ve bunu davalıdan isteyebileceği, bilirkişi heyeti tarafından ürünün piyasa değeri bulunmuştur. Ancak 3. Kişilerden alındığı şimdi davacının bu miktar yanında 954,04 ton bedeli vermek gerekip gerekmeyeceği üzerinde durulması gerektiği, taraflar arasındaki anlaşma var bu miktarı da içerecek kadar emtianın teslimi konusunda anlaşmışlar. Bu nedenle artık davacının bunu 3. Kişilerden alıp almadığı tartışılamaz. Davalı taahhüdünü yeri getirmemiştir. Teslim konusunda miktarın tamamı için farkı ödemelidir. Davacı bu farkı aldıktan sonra bakiye miktarı üçüncü kişilerden alıp almamakta serbesttir. Tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporları ile 400.759,18 TL alacak tespit ve kabul edilmiş olmakla, davanın kabulüne, 400.759,18 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-DAVANIN KABULÜNE,
400.759,18 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 27.375,86 TL harçtan, peşin alınan 1.246,66 TL harcın ve 5.600 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 20.529,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 1.246,66 peşin harcının, 5.600,00 TL tamamlama harcının ve 3.107,50 TL bilirkişi ücreti ve posta giderleri olmak üzere toplam 6.901,06 TL’ nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf yararına— uyarınca —- vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
6-Davadan önce gidilen ara buluculukta devletçe karşılanan — ara buluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
7-Kullanılmayan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı.