Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/482 E. 2021/566 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/482 Esas
KARAR NO: 2021/566
DAVA: Haksız Feshin Tespiti, Müspet Zarar, Masraf ve Portföy Tazminatı ile Haksız Fesih Tazminatı
DAVA TARİHİ : 14/10/2020
KARAR TARİHİ: 09/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan iş bu davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili, müvekkilinin, —– davalı şirketlerin ürettikleri—– pazarında pazarladıklarını; bu emtiaları — müvekkilinin soktuğunu; davalı şirketlerin web sitesinde —— olduğunun yer aldığını, TTK 105 uyarınca —— bulunmayan— adına —- yapanlar hakkında acentelik hükümlerinin uygulanacağını belirterek, iş bu davayı —– — acentesi olan şirket aleyhine —— açtıklarını; açılan bu davada —— firmalar aleyhine karar verilmesi gerektiğini belirterek, davalı üç şirketle müvekkili arasında ——süren bir tek yetkili satıcılık ilişkisi bulunduğunu ve bu ilişkinin herhangi bir haklı sebep olmadan ve yine herhangi bir ihbar süresi tanınmadan tek taraflı bir——–davalı şirketler tarafından fesih edildiğini; mahkemece haksız feshin tespiti ile müvekkilinin uğradığı müspet zarar ve masraf ile portföy tazminatının hesaplanmasını, haksız fesih tazminatıyla birlikte davalı —– —-şirketlerden avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi dava ve talep olunmuştur.
SAVUNMA: Davalılara izafeten dava yöneltilen ——husumet nedeniyle reddi gerektiğini, zira TTK 105 maddesi uyarınca bu davanın ancak ———– acentesine karşı açılabileceğini, oysa müvekkili ile onlar arasında bir acentelik ilişkisinin bulunmadığını; davacı ile —– şirketleri arasındaki sözleşmeye de müvekkili şirketin herhangi bir şekilde aracılık etmediğini, dahil olmadığını belirterek; davanın husumet yönünden reddi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, tek yetkili satıcılık ilişkisine dayalı olarak açılan feshin haksız olduğunun tespiti ile haksız fesih nedeniyle tazminat ——- davacı şirketçe yapılan masrafların tazminine ilişkin alacak / tazminat davasıdır.
Davacının da iddia ettiği gibi tek satıcılık ilişkisi davacı ile —— şirket arasındadır. TTK 105/2. maddesinde — —- karşı açılacak davalarda, davanın —- —- acentesine karşı açılabileceği ancak hükmün acente değil —– —- uygulanabileceği düzenlenmiştir. Davacı tarafta bu hükme dayanarak davayı — mahkememizde açmıştır. —– ikametgah olarak mahkememizin yargı sahası içinde kalmaktadır. Ancak, bu —— husumet itirazında bulunmuş olup, ——- acentesi olmadığını, taraflar arasındaki ilişkiye de hiç bir müdahalelerinin bulunmadığını savunmuştur. Zaten husumetin mahkememizce resen nazara alınması gerekmektedir.
TTK 105/2 madde gereğince davanın — şirketlerine izafeten —–bu ——- acentesi olması zorunludur. Acentelik ise, TTK 102. Maddede düzenlenmiştir. TTK 102. maddede “ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın; bir sözleşmeye dayanarak belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.” şeklinde acentelik tarif edilmiştir.
Mahkememizce, davalı ——- ticari defter ve kayıtları inceletilmiş olup, bilirkişiden bu şirket ile ——– arasındaki ilişkinin ne şekilde gerçekleştiği, acentelik aşamasında olup olmadığının tespiti istenmiştir. Bilirkişi raporuyla —— —— mal almak isteyenlerin başvurduğu, mal siparişlerinin ve başvuran şirketlerin —-bu şirket tarafından —— şirketlerine bildirildiği ancak bunun dışında bir aracılık ya da komisyoncu işlemi yapılmadığı; — emtia siparişlerini alan — —- bu aşamadan sonra artık — müşterileriyle doğrudan irtibat kurup emtia verip vermeyeceğine karar verdiği; bu haliyle —- davalı ———- acentesi olmadığı belirlenmiştir. Zira, davacı şirket ile davalı —- —- arasında her ne kadar bir alım satım akdi mevcut ise de, —- şirketin ne bu ilişkide ne de — —— başka şirketler arasındaki ilişkilerde —– yapmadığı; zira, aracılığın daha ileri bir aşama olduğu; bunu en az akdin kurulmasına doğrudan katkıda bulunmayı gerektirdiği; aracı sayılması için diğer — —- adına sözleşmenin—– kurulmasının ya da en azından sözleşmenin kurulmasına aracılık etmek suretiyle doğrudan katkı verilmesinin gerektiği; oysa —— davacı şirketle ne de başka üçüncü şahıs konumundaki şirketlerle —— şirketler arasında bu tür bir ilişkiye aracılığın söz konusu olmadığı, bunun ticari defter ve kayıtlarından ortaya çıktığı; zaten davacı tarafın —– yılından beri bu ———şirketlerin tek satıcısı olduğunu ileriye sürdüğü oysa çıkartılan—— kayıtlarına göre —– kurulmuş olduğu; bu nedenle tek satıcılık ilişkisinin kurulmasına da herhangi bir katkısının bulunamayacağı; —- sonra da ticari ilişkilerine ” aracılık konumunda ” katıldığına dair hiç bir delil bulunmadığından —- dava açılamayacağı belirlenmiş, bu şekilde açılan davanın husumetten reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN —– HUSUMETTEN REDDİNE,
İş bu hüküm maktu ret harcına tabii bulunduğundan 319.504,64 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Tamamı davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince, kendisini vekil ile temsil ettiren—– maktu vekalet ücreti taktirine, davacıdan alınarak, bu şirkete verilmesine,
Dair karar, huzurdaki taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———- Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.09/09/2021