Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/36 E. 2021/454 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/36 Esas
KARAR NO: 2021/454
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/02/2020
KARAR TARİHİ: 15/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı borçlu şirket arasında ——– tarihinde danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşmeye göre müvekkilinin, muhataba ait akaryakıt satış—— önde gelen akaryakıt dağıtım firmaları ile tüzel kişilerle görüşerek istasyonun kiralanmasına, işletilmesine ya da bayilik alınmasına dair en uygun teklifin alınması, anlaşmanın sağlanması konusunda danışmanlık hizmeti vereceğini, söz konusu sözleşmenin mali hükümler başlıklı 4. maddesinin—- kadarı için danışmanlık sabit ücretinin —- olduğunu, sabit ücret bu anlaşmanın imzalanmasını takip eden —— içinde danışmana peşin ödeneceği şeklinde düzenlendiğini, konu ile ilgili müvekkilinin sözleşmeden doğan tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesine rağmen kendisine sabit ücreti ödenmediğini,—— tarihinde borçlu şirkete ihtarname çekildiğini, ödeme yapılmadığı için daha sonra ——–sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının süresi içinde takip dayanağı belgelerin okunmadığını, herhangi bir borcun bulunmadığını, faizi kabul etmediklerini belirterek takibi durdurduklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalı borçlu tarafından yapılan itiraz ile durdurulan ——–bedelli icra takibinin itirazın iptaline ve takibin devamına, haksız ve kötü niyetli davalı borçlunun borcunu takip dosyasında belirtilen faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın taraflarına bakıldığında, vergi kaydı bulunmayan davacının herhangi bir ticari işletmeyi işletmediği, bunun doğal sonucu olarak, taciz sıfatını haiz olmadığını, bu durumda, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri değil, Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davanın görev yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, dava konusu Danışmanlık Anlaşması ——-kapsamında müvekkili şirkete ait ——adresindeki taşınmazın kiralanması, işletilmesi ya da bayilik alınması hususlarında çalışma yapması için davacı ile anlaşıldığını, davacı ile yapılan—– temelini oluşturan işin emlak komisyonculuğu olduğunu, ——– göre her türlü emlak alım satım, kiralama ve taşınmaz ticaretine aracılık yapan kişilerin ——- kaydının yapılmış olmasının zorunlu olduğunu, söz konusu faaliyetlerin yalnızca, mesleki yeterlilik belgesi ve yetki belgesi olan yerleşik işletmeler ile ofisler tarafından yapılabildiğini, sözleşme tarihi itibariyle bu niteliklere haiz olmayan davacı yanın müvekkili şirketi yanıltarak mesleki yeterliliği bulunmadığı halde işi üstlendiğini, nitekim, sözleşme tarihinde davacının herhangi bir meslek odasına kaydı bulunmadığı gibi vergi kaydının da bulunmadığını, dolayısıyla, davacının sözleşme konusu işi üstlenmesi yasal düzenlemelere aykırı olup, hukuken geçerliliği bulunmayan sözleşme uyarınca davacının ücret talep etmesinin mümkün olmadığını, davacı yanın sahip olduğu nitelikler hususunda yanlış bilgi vermek suretiyle müvekkili şirketi aldattığını ve bu yolla sözleşme kurulduğunu, müvekkili şirketin iradesini sakatlayan bu durumun sözleşmenin geçerliliğine doğrudan etkili olduğunu, Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 36. maddesine göre, taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile sözleşme ile bağlı değildir, bu itibarla, kendisine verilen hatalı bilgiler sonucu sözleşmenin tarafı haline gelen müvekkili şirket sözleşme ile bağlı olmadığını, hukuken geçerliliği bulunmayan sözleşme uyarınca alacak isteminde bulunulamayacağını belirterek öncelikle davanın görev itirazları doğrultusunda usulden reddine, görev itirazları kabul edilmediği taktirde, arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden açılan davanın usulden reddine, haklı ve yerinde olmayan, yasal koşulları taşımayan davanın reddine, kötü niyetli olarak dava ikame eden davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava itirazın iptali davası olduğu, davacının gerçek şahıs olduğu, davalının ise tüzel kişiliğinin bulunduğu, davacı ile davalı arasında danışmanlık anlaşması imzalandığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının anlaşma kapsamında alacağının bulunup bulunmadığı bulunuyor ise miktarın ne miktarda olduğu hususunda topladığı, davacının gerçek şahıs olması, danışmanlık hizmeti verdiği, bu kapsamda TTK 4 sayılan davalardan olmadığı, uyuşmazlığın genel hükümlere göre görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerektiği anlaşıldığından görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK 2,4, 20,114 ve 115 maddeleri geerğince Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle açılan davanın USULDEN REDDİNE
2-Görevsizlik kararını kesinleşmesinden veya kanunyoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulduğu takdirde dosyanın görevli ——— ADLİYESİ NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE HMK 20 maddesi gereğince GÖNDERİLMESİNE
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı.15/06/2021