Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/314 E. 2021/927 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/314 Esas
KARAR NO : 2021/927

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/08/2020
KARAR TARİHİ : 09/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, taraf şirketler arasında ticari bir alım satım ilişkisi bulunduğunu; müvekkili tarafından davalı şirkete —- alacaklı olduklarını; bu bedel ödenmeyince davalı aleyhine—— takibi durdurduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı taraf, davaya cevap vermemiş, duruşmaları da gelmemiş ancak icra takibine yetki yönünden itiraz ettiği,— Dairesinin yetkili olduğunu bildirdiği, ayrıca takip konusu olan alacaktan dolayı da borçlu olmadığını bildirdiği nazara alınmak suretiyle mahkememizce inceleme yapılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK’nun 67. Maddesi gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı, davalı aleyhine başlattığı takipte 333.164,84 TL cari hesap alacağını icraya koymuş, bu alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle tahsilini talep etmiş, davalı süresi içinde yetki yönünden itiraz edip yetkili icra dairesinin —- olduğunu, takibi konan alacakla ilgili de hiçbir borçlarının bulunmadığını belirterek takibi durdurmuş, iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Mahkememizce öncelikle icra dairesinin yetkisine itiraz incelenmiş olup, ilk celse taraflar arasında akdi ilişki iddiasına dayalı olarak iş bu davanın açıldığı bu nedenle BK 89 madde gereğince yargılama sonunda taraflar arasında akdi ilişki var kabul edilirse mahkememizin yetkili olacağı aksi taktirde yetkili icra dairesinde yapılan takip bulunmadığından dolayı davanın reddi gerekeceği tespit edilmiş; yargılama sonunda da taraflar arasında akdi ilişki var kabul edildiğinden davalının yetki itirazına itibar edilmemiştir.
Davacı icra takibini cari alacağına dayandırmış olup, bu nedenle mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi yoluna gidilmiştir.
Davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının —- Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış olup —— Asliye Ticaret Mahkemesince tespit edilen inceleme günü davalıya ihtar olunmuş, ticari defter ve kayıtlarını getirmediği taktirde karşı tarafın ticari defter ve kayıtlarına göre karar verileceği açıkça ihtar olunmasına rağmen davalı şirket ticari defter ve kayıtlarını sunmamış, bu nedenle incelenememiştir.
Davacı kayıtları ise, mahkememizin yetki sahasında olduğu için—– inceletilmiştir.—–arasında cari bir ilişkinin bulunduğu, 2018 yılından 2019’a devreden davacı alacağının 753.515,17 TL olduğu; davacının 2019 yılında da 646.194,09 TL olarak—- yükseldiği; davalı şirketin 1.066.544,42 TL ödemesinin + iade faturasının bulunduğu; ödeme ve iade faturalarının davacı tarafın ticari kayıtlarında yer aldığı için bunların mahsubuyla geriye icra takibine konu olan — belirlenmiştir.
Raporda, davacı kayıtlarına göre —- davalının davacıdan —- görüldüğünü; bu tarihten sonra —- —-alacaklı hale geldiğini; bu faturalardan 04/04/2019 tarihli faturalar yönünden teslim alan şahıs isimlerinin yer aldığı bunların muhtemelen— olabileceği bildirilmiş, şayet bu faturalardaki malların davalıya teslim edildiği ispatlanamazsa davanın ret de edilebileceği bilirkişi tarafından bildirilmiştir.
Gerçekten mal tesliminin davacı tarafından ispatı gerekir. Davacı da bu faturadaki malların davalıya teslimi konusunda dosyaya davalıyı bağlayıcı herhangi bir belge ibraz edememiştir. Bu durumda, kayıt incelemeleri önem arz etmiş olup, davalı ticari defterlerini ibraz etse ve bu faturalar ticari defterinde kayıtlı olmasa davanın reddi gerekecek ancak söz konusu faturaların davalı defterinde kayıtlı olması halinde artık davalının faturalardaki malları aldığı kabul edilecekti. Somut olayda davalı ticari defterlerini ibraz etmemekle davacının iddiasını davalı kayıtları üzerinden teyit ettirme şansını vermemiştir. Bu hususta — hükmünde,
“Dava, sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 Sayılı mülgâ BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. —- ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde —-ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı —- defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek —- delil olarak dayandığı ve karşı tarafın— defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel ——- olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın —- ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda—- sözü edilen kurallarla birlikte — değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.”
Şeklinde durum açıklanmış olup;
Hal böyle olunca, davalının yaptığı ödemelerde nazara alınarak taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunduğu böylece BK 89 madde gereğince davacının ikametgah yeri olan — Dairesinin yetkili olduğu, davacının takibe konu alacağını davacı kayıtlarında— ettiği, davalının ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeyerek davacının iddiasını ispat etme şansı vermediği, bu nedenle davacı kayıtlarına göre karar verilmesi gerektiği nazara alınarak; alacağında cari hesap alacağı olup likit bir alacak olduğu, itirazın haksız olduğu gözetilip icra inkar tazminatına da hükmedilmek suretiyle aşağıdaki karar tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
Davalı tarafın —– dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin AYNEN DEVAMINA,
333.164,84 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Alınması gereken 22.758,43 TL harçtan dava açılırken alınan 4.023,81 TL ilam harcının mahsubu ile eksik 18.734,62 TL harcın davalıdan alınarak davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 4.078,21 TL peşin ilam harcı ve başvuru harcı ile—— bilirkişi inceleme gideri toplamı 5.122,21 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
—- nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.