Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/239 E. 2022/299 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/239 Esas
KARAR NO : 2022/299
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 21/05/2015
KARAR TARİHİ: 22/04/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili mahkememizin 2015/523 Es. Sayılı dosyaya vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle, Davacılar —- tarafından banka ve — nezdinde —-aracın karıştığı kazada —— bedelli maddi manevi tazminat talebi ile dava açtıklarını —- tarihli ilamı ile —- destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminata —– manevi tazminata —-destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminata —– manevi tazminata davalılar aleyhine hüküm kurduğunu, daha sonra ilamın —- sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, takip hakkında tehiri icra kararı aldıklarını, müvekkili banka ile —– temyiz talebi üzerine——gerekçesi ile sadece usul açısından hükmün bozulmasına karar verdiğini ve kararın kesinleştiğini, bunun üzerine —- müvekkili banka tarafından ödenerek borcun kapatıldığını, bu defa müvekkili bankanın davalıya — tarihli— ödeme ihtarlı yazısı tebliğ edilerek —tarihinde icra dairesine ödenen —— tarihinden itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte en kısa sürede ödenmesi ihtar edilmiş ancak herhangi bir ödeme yapılmdığını bunun üzerine —– dosyası ile takibe geçildiğini, borçlunun bu takibe yetki yönünden itiraz edildiğini, yetkisizlik kararı üzerine bu defa borçluya —- dosyasından yeniden ödeme emri tebliğ edildiğini ancak davalı borçlunun dosaya vaki haksız ve mesnetsiz itirazı nedeniyle duran icra takibi için işbu itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiş ve haksız itirazın iptali ile takibin devamını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle usule ilişkin itirazlarda bulunduğunu davacının talebi net olmadığından dava dilekçesinin reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin iişbu davada herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını davacının dava konusu talebinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, zira davacının talebine dayanak olarak gösterdiği —— dosyasında müvekkili şirketin taraf olmadığını müvekkili aleyhine herhangi bir kesin hüküm verilmediğini, dolayısıyla işbu davanın müvekkili şirket yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, kaldı ki davaya dayanak olarak gösterilen —– dava konusu ile müvekkili şirketin bir ilgisi olmadığı gibi herhangi bir sorumluluğu da bulunmadığını, davaya dayanak olarak gösterilen —— bahsi geçen sözleşmenin dava konusu kaza müvekkili şirket aracı ile yapılmadığı için işbu davada yürürlüğü bulunmadığını husumeti kabul anlamına gelmemekle birlikte kazaya karışan davacıya ait aracın sigorta poliçesi mevcut olup ödediği bedeli öncelikle sigorta şirketine rrücu etmesi gerektiğini belirtmiş davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
Dava ilk olarak Mahkememizin —görülmekte iken yapılan yargılama sonunda —–Davanın REDDİNE” karar verilmiş, işbu karara karşı —–yoluna başvurulması üzerine yapılan temyiz incelemesi sonunda —–Mahkemece, ekleriyle birlikte bir bütün olarak sözleşme hükümleri üzerinde gerekli inceleme yapılarak, sözleşme hükümlerinin yerine getirilip getirilmediği konusunda yapılacak araştırma ve gerçekleşen kazanın davalın temin ettiği şöförün sevk ve idaresinde iken mi, yoksa başka bir kişinin sevk ve idaresinde iken mi meydana geldiği hususları araştırılarak ve davalının savunmaları üzerinde de durularak işin esasına girilmesi ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.” gerekçesi ile mahkememiz kararının BOZULMASINA karar verilmiştir.
Yargıtay bozma kararından sonra dosya yeniden yargılama yapılmak üzere mahkememizin —-esasına kaydedilmiş, yapılan ilk duruşmada —–bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacı ve davalı arasında atfedilen araç ve şoför kiralama sözleşme hükümlerine göre sözleşme hükümlerinin taraflarca yerine getirip getirmediği, meydana gelen kazanın davalının temin ettiği şoförün sevk ve idaresinde iken mi yoksa başka bir kişinin sevk ve idaresinde iken mi meydana geldiği hususlarının araştırılması için; dosyadaki diğer raporlarda irdelenmek suretiyle rapor hazırlanması için dosya sözleşme uzmanı ve trafik kusur uzmanından oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti ortak raporunda; Davacı—— —- kazanın oluşumunda —- oranında tam kusurlu olduğu, Dava dışı — sürücüsü maktül —-atfi kabil bir kusurunun bulunmadığı, Dava konusu kaza davacı Bankaya ait bir araç ile yapıldığı için araç işletenin davacı olduğu, davacının —– gereğince kusursuz sorumlu olduğu, kazaya konu araç sözleşme konusu araç olmadığı için davalının —- gereğince sorumlu olmayacağı, Kazayı yapan sürücünün sözleşmeler kapsamında davalının çalışanı olması gerektiği, ancak dosya kapsamında —– maaşını kimin ödediğini gösteren bir belge bulunmadığı, davalının çalışanı olarak kabul edilir ise davalının zarardan —-gereğince istihdam edenin sorumluluğu kapsamında sorumlu olabileceği, görüş ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Dava konusu kazayı yapan şoförün hizmet dökümü —– celp edilmesinden sonra dosya tarafların itirazları ve taraflar arasındaki sözleşmelerde irdelenmek suretiyle HMK 281.mad. Gereğince Ek Rapor alınması için bilirkişiye yeniden tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti Ek raporunda; Kök Raporda kanaat getirildiği üzere; Davacı —— kazanın oluşumunda — oranında tam kusurlu olduğu, Dava dışı — sürücüsü maktül —– atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı, Dava konusu kaza davacı Bankaya ait bir araç ile yapıldığı için araç işletenin davacı olduğu, davacının —- gereğince kusursuz sorumlu olduğu, kazaya konu araç sözleşme konusu araç olmadığı için davalının —- sorumlu olmayacağı, Kazayı yapan sürücünün sözleşmeler kapsamında davalının çalışanı olması gerektiği, ancak dosya kapsamında —- primlerini ve maaşını kimin ödediğini gösteren bir belge bulunmadığı, davalının çalışanı olarak kabul edilir ise davalının zarardan——gereğince istihdam edenin sorumluluğu kapsamında sorumlu olabileceği kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Önceki bilirkişi heyetine hesap bilirkişisi —-dahil edilmesine karar verilmesi üzerine dosya hesap bilirkişisine tevdi edilerek rapor alınmıştır.
Bilirkişi —–raporunda; Yapılan incelemede; kural olarak davacıya ait aracın davalı tarafından temin edilen şoför ile yönetimi sırasında meydana gelen trafik kazasına bağlı zarardan kaza ve sözleşme tarihinde cari —– istihdam eden sıfatıyla davalının sorumluluğunun gündeme geleceği; uyuşmazlığın irdelenmesinde davalının adam seçiminde özen ve ihlali bulunmadığı, çalıştırma sürelerine riayet ettiği, gerekli denetim yükümlülüğünü yerine getirdiği, çalıştırdığı sürücünün %100 kusurlu olması nedeniyle illiyet bağının koptuğu, personel teminine ilişkin sözleşmedeki kendisine yüklenen sorumluluktan kurtulduğuna ilişkin illiyet bağını kesen kanıtların dosyada bulunup bulunmadığının takdirinin sayın Mahkemeye ait olduğu, İlliyet bağının kopmadığı ve kurtuluş kanrtı getirilmediği sonucuna varılması halinde, kazanın davacıya ait aracın işletilmesi sırasında, davalının istihdam ettiği sürücünün yönetiminde meydana gelen kaza nedeniyle üçüncü kişiye karşı birlikte sorumluluk kuralı dikkate alkındığında —— öngörülen paylaştırma kuralı kapsamında olayın bütün hal ve şartları, özel durumları birlikte değerlendirildiğinde davacının % 25 oranında rücu hakkını kullanmasının hak ve dengeli olduğu sonucunu ortaya koyacağı; —– de paylaştırma kuralı kapsamında % 25 oranında rücu talebinin yerinde görülmesi halinde; itirazın iptaline ilişkin takip dosyasındaki alacak kalemleri yönünden yapılan incelemede; Asıl alacak tutarının davacı tadebi gibi — olduğu —-Takip tarihine kadar birikmiş faiz tutarmnın ——- Davacının asıl alacağına takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi istediğinin görüldüğü; kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilip hükmedilemeyeceğine ilişkin olup, —- bozma kararından sonra dosya yeniden yargılama yapılmak üzere mahkememizin—- esasına kaydedilmiş, yapılan ilk duruşmada —- bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, Davacı ve davalı arasında atfedilen araç ve şoför kiralama sözleşme hükümlerine göre sözleşme hükümlerinin taraflarca yerine getirip getirmediği, meydana gelen kazanın davalının temin ettiği şoförün sevk ve idaresinde iken mi yoksa başka bir kişinin sevk ve idaresinde iken mi meydana geldiği hususlarının araştırılması için; dosyadaki diğer raporlarda irdelenmek suretiyle rapor hazırlanması için dosya sözleşme uzmanı ve trafik kusur uzmanından oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor düzenlendiği, kazayı yapan şoförün hizmet dökümü —–celp edilmesinden sonra dosya tarafların itirazları ve taraflar arasındaki sözleşmelerde irdelenmek suretiyle HMK 281.mad. Gereğince Ek Rapor alınması için bilirkişi heyetine tevdi edilerek düzenlenen denetime uygun olan ve mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınan rapor da dikkate alınarak, zararı doğuran olayın bankaya ait aracın davalıdan temin edilen personelin kullanımındayken oluşan kazada davalı firmanın kusuru olmasının şart olmadığı, temin ettiği adam yönünden özenli seçim yaptığı çalışma sürelerine riayet edildiği, başkaca alabileceği tedbir bulunmadığı ve illiyet bağının koptuğunun kanıtlanması gerekeceği, davalının bu hususları kanıtlayamadığı ve kurtuluş kanıtı getirmediği, taraflar arasındaki şoför teminine ilişkin sözleşmede sorumluluğun davalıya bırakıldığı hususları göz önüne alındığında, aracın işletilmesinde de davacının menfaatinin bulunduğu, davalı bankanın da işinin görüldüğü hususlarına göre işleten ile istihdam eden arasındaki kusur ilişkisinin örnekseme yoluyla KTK m. 88/2 hükmüne göre paylaştırılması gerekeceği, KTK. M. 88/2 hükmüne göre” Birden fazla kişinin sorumlu olduğu durumlarda, bunlar arasındaki ilişki bakımından zarar, olayın bütün şartları değerlendirilerek paylaştırılır. Özel durumlar ve özellikle araçların işletme tehlikeleri, zararın iç ilişkide başka türlü paylaştırılmasını haklı göstermedikçe, işletenler ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahipleri kusurları oranında zarara katlanırlar.” düzenlemesinin bulunduğu, tehlike sorumluluğu ile olağan sebep sorumlusunun müteselsilen sorumlu olduğu hallerde, tehlike sorumlusunun zararının daha büyük bir kısmına katlanması gerektiği, müteselsil sorumlular arasında kusur sorumlusunun da bulunması ya da tehlike ya da olağan sebep sorumluluğuna tabi olanların aynı zamanda kusurlu olması halinde kusur paylaştırılırken öncelikli kusur oranlarının dikkate alınması, işletme tehlikesinin ise ikinci aşamada değerlendirilmesi; bununla birlikte işletme tehlikesinin her halde dikkate alınması gerektiği, kazanın davacıya ait aracın işletilmesi sırasında, davalının istihdam ettiği sürücünün yönetiminde meydana gelen kaza nedeniyle üçüncü kişiye karşı birlikte sorumluluk kuralı dikkate alkındığında ——- paylaştırma kuralı kapsamında olayın bütün hal ve şartları, özel durumları birlikte değerlendirildiğinde davacının % 25 oranında rücu hakkını kullanmasının hak ve dengeli olduğu sonucunu ortaya koyacağı, itirazın iptaline ilişkin takip dosyasındaki alacak kalemleri yönünden yapılan incelemede; Asıl alacak tutarının davacı talebi gibi — olduğu,— itirazın iptaline ilişkin takip tarihi olan —–günde talebi gibi yıllık %9 faiz oranı üzerinden ödediği tarihten itibaren rücu hakkını kazanmasına göre takip tarihine kadar birikmiş faiz tutarının — olduğu; kanaatine varılarak davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Davalının ——dosyasına yaptığı itirazın asıl alacak yönünden tam iptaline, işlemiş faiz yönünden kısmen iptali ile takibin — işlemiş faiz olmak üzere toplam —- üzerinden ve sadece asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak devamına, fazlaya dair talebin reddine, alacak trafik kazasından kaynaklandığından haksız fiile ilişkin olup likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Dosyanın daha önce——bozulmuş olmasına rağmen kısa kararda maddi hata sonucu kanun yolunun İstinaf yolu açık olarak yazılmış ise de, taraflarca kanun yoluna başvurulması halinde, mahkememizce resen kanun yolunun Yargıtay olarak değerlendirilecektir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
Davalının—–dosyasına yaptığı itirazın asıl alacak yönünden tam iptaline, işlemiş faiz yönünden kısmen iptali ile takibin —işlemiş faiz olmak üzere toplam —— üzerinden ve sadece asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak devamına,
Fazlaya dair talebin reddine,
Alacak trafik kazasından kaynaklandığından haksız fiile ilişkin olup likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılmış, tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olarak toplam 2.445,00 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma isabet eden 2.442,56 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı tarafça yapılmış 85,00 TL yargılama giderinden red edilen kısma isabet eden 9,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Kabul edilen miktar üzerinden Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 20.473,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Red edilen miktar üzerinden Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 181,56 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dava açıldığında harç yatırılmadığından, 80,70 TL başvurma harcı ile 11.881,05 TL peşin harç olmak üzere toplam 11.961,75 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —- Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu. 22/04/2022