Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/219 E. 2021/1003 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/219 Esas
KARAR NO : 2021/1003

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2020
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

.Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili Şirket ile davalı/borçlu arasında akdedilen——- kapsamında doğan fatura alacağına istinaden davalı aleyhine—-dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu iddia ile itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket ile Davacı— sözleşmesi yapılmış olduğunu, yapılan anlaşmaya göre — faturalarında, iş yeri sahiplerine özel —— edilerek bir—— sözleşme imzalatılmış olup, bu sözleşme gereğince ——-kesme işleminin ise davacı Şirket tarafından yapılacağını, Müvekkili Şirketin, —– haksız bir şekilde kesildiğini, o —– dönemi içinde ——hiçbir üretim faaliyetinde bulunmadığını ve—– dönemi boyunca, hiçbir şekilde kesilen bu faturadaki kadar yüksek miktarda —— tüketmediğini ve bu miktarda fatura ödemediğini, Davacı Şirketin tahmini fatura kestiğini, ——– okuma yapmadığını, bu faturayı ödememiz gerektiğini, kesilen bu faturayı düzeltemeyeceklerini beyan ettiklerini, Davacı Şirketin geleceğe dönük fatura kesmesinden sonra; imzalanan sözleşme süresinin dolmasına 3 ay kala Müvekkili Şirket yetkili vekili—- Davacı—- ile sözleşmenin yenilenmeyeceğinin ve fesih ettiklerinin bildiriminin yapıldığını, Çıkış bildirimlerinin işleme alınmış olduğunun Davacı Şirketçe mail yolu ile tarafımıza bildirildiğini, Fesih bildirimi yapılmasına rağmen—- bildirimsiz fesih cezasının kesildiğini, Davacı Şirketin haksız olarak ve —–yapılmadan, hem de bildirim yapılmasına rağmen ceza bedelini kesmekte olduğunu, Yapılan bu işlemlerin ne Tüketici Hukukun da ne de İcra Hukukun da yeri olmadığını, Davacı Şirketin Kötü niyetli olarak isim değişikliğine giderek tüketicileri zarara uğratma amacı taşımakta olduğunu savunarak, davanın reddine ve davanın %40 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Celp edilen —. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafın — faiz olmak üzere toplam 11.382,75 TL alacağın davalıdan tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın, davacı ve davalı arasında elektrik —sözleşmesinde uyuşmazlık olmadığı; uyuşmazlığın davacı tarafından düzenlenen faturadan kaynaklı sözleşme kapsamında davalının sorumlu olup olmayacağı, davacının sözleşmenin yükümlerine göre fatura yetkisinin bulunup bulunmadığı, faturaya dayalı başlatılan davalının — esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince itirazın iptaline yönelik olduğu görüldü, ve %20 icra inkar talebine ve kötü niyet talebine yönelik olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanarak, taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde Mali Müşavir bilirkişi ile Elektrik Mühendisi bilirkişiden inceleme yaptırılarak bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.
Bilirkişi heyeti ortak raporunda; Dava ve İcra dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile Davacı Şirketin Usul ve Yasaya uygun tutulmuş Ticari Defterlerindeki kayıtlarıve Müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, Davacı Şirketin—İşlemiş Faiz olmak üzere 11.382,75 TL TOPLAM TALEP üzerinden haçlandırarak İtirazın İptali istemi ile Davalı Şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında; Davacı Şirketin, davalı Şirketten Takip ve Dava Tarihi itibarıyla,—- ASIL ve Takip tarihine kadar İşlemiş 613,10 TL İŞLEMİŞ FAİZ Alacağı bulunduğu, Sonuç ve Kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Tarafların itirazları doğrultusunda HMK 281.mad.gereğince dosyanın ek rapor için önceki bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti Ek raporunda; Kök Raporumuzdaki kanaatimizi değiştirecek herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığından, Kök raporundaki kanaatimizin aynen devam ettiği, Davacı şirketin, davalı şirketten takip ve dava tarihi itibarıyla, — işlemiş faiz alacağı bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkin olup, tarafların delilleri toplanarak, taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde Mali Müşavir bilirkişi ile —– bilirkişisine tevdi edilerek düzenlenen denetime uygun olan ve mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınan rapor da dikkate alınarak, davacının ticari Defter ve kayıtları HMK hükümlerine uygun olup sahibi lehine delil teşkil edeceği, davalı kendisine verilen kesin süreye rağmen defter ve kayıt ibraz etmediği, davacı kayıtları üzerinde yapılan inlemede, davalı şirket adına düzenlenmiş fatura bedellerine ilişkin yasal süresi içinde yapılmış itirazın dosya kapsamında olmadığı, taraflar arasındaki ticari—-dönemi sonuna kadar devam ettiği, davalının gerek — tarihli sözleşmenin feshi konulu ihtarnamesinde gerekse de dosyada mevcut yazışmalarda dava konusu tüketim faturasına yönelik bir itiraza yer verilmediği, —- tarihli kararında:
“Davacı taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğunu, işin tamamlanıp teslim edildiği halde gerek iş bedelinden gerekse nakdi teminat kesintilerinden olmak üzere —- esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı iş sahibinden alınarak teslimi gereken tamamlama sertifikası sunulmadığından alacağın istenebilmesi koşulları oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuş mahkemece tamamlama sertifakaları sunularak edimin yerine getirildiğini davacı tarafın ispatlayamadığı, ödemezlik def’inde bulunma hakkı bulunan davalının itirazında haksız sayılamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 Sayılı mülgâ BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar.— belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde — mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.” belirtildiği,
Bu hüküm gereğince HMK 222 maddesi anlamında tacir bulunan tarafların defterleirinin delil olarak kabul edilmesi için her iki tarafın kayıtlarının birbirini doğrular nitelikte olması gerektiği, davacı kayıtları ile belirlenen alacağın duruşmaya katılan davalı vekiline duruşma zaptı ile defterlerini ibraz etmesi için kesin süre verildiği, davalı taraf verilen kesin süreye rağmen inceleme gününde defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, ibraz edilmemesi nedeni ile davacının kayıtların doğruluğunu ispata engel olduğu, engel olduğu vakıanın sonuçlarına katlanması gerektiği, bu hususun —– uygulama niteliğinde olduğu, davalının tacir olması nedeni ile defter tutmadığını da iddia edemeyeceğinden, aksi yönde delil sunulmadığından ve faturada son ödeme tarihi olduğundan sözleşmenin 5.4 ve 5.5 maddelerine göre ihtara gerek olmaksızın işlemiş faiz talep edebileceği kanaatine varılarak davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Davalının— yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin (3.181,86+1.036,36) 4.218,22 TL asıl alacak ve 613,10 TL işlemiş faiz üzerinden takip şartlarındaki hali ile aynen devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacının İİK 67/2.mad. Gereğince alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile 4.218,22 TL asıl alacak üzerinden davalının %20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafça başlatılan takip ve alacak yönünden kabul edilen miktar olduğundan ve davacının kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından, Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile,
Davalının—dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin — işlemiş faiz üzerinden takip şartlarındaki hali ile aynen devamına,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davacının İİK 67/2.mad. Gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile 4.218,22 TL asıl alacak üzerinden davalının %20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından REDDİNE,
4-Davacı tarafça yapılmış, 54,40 TL başvurma harcı, 137,48 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı olarak toplam 199,68 TL harç gideri ile tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olarak toplam 1.665,50 TL masraf olmak üzere toplam 1.865,18 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma isabet eden 791,59 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kabul edilen miktar üzerinden — tarifesi uyarınca hesaplanan 4.831,32 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Red edilen miktar üzerinden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Alınması gereken 330,03 TL karar ve ilam harcından peşin ödenen 137,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 192,55 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
8-Davadan önce arabuluculuğa başvurulduğu, sonuç alınamadığı nazara alınarak, her ne kadar arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve red oranına göre taraflardan alınıp hazineye irat kaydına karar verilmesi gerekiyorsa da, sisteme arabuluculuk ücreti dekontu taratılmadığından; arabuluculuk ücretinin hazine tarafından dava ya da takibe konmakla muhtariyetine; taraflardan bu yoldan tahsil edilmesine,
9-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair karar, Davalı vekilinin yüzüne karşı, mazereti kabul edilen davacı vekilinin yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.