Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/199 E. 2021/1001 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/199 Esas
KARAR NO : 2021/1001

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2020
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında yapılan alım-satımdan doğan cari hesap bakiyesi alacağını davalıdan tahsil edemediğini, bunun üzerine alacağın tahsili için—-Sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu iddia ile itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili tarafından dosyaya vekaletname sunulmuş, duruşmaya katılmış, ancak davaya karşı cevap dilekçesi vermemiş, sadece bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Celp edilen —. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafın faturadan kaynaklı 45.985,10 TL asıl alacak ile 4.581,83 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.566,92 TL alacağın davalı şirketten tahsili için icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği, davalı borçlu şirket yetkili tarafından yasal süresi içinde takibe itiraz edildiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın, taraflar arası ticari ilişki kapsamından düzenlenen faturadan kaynaklı davalı aleyhine başlatılan icra takibine istinaden davalının—– dosyasına yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince itirazın iptaline yönelik olduğu görüldü, ve %20 icra inkar talebine yönelik olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanarak, taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde Mali Müşavir bilirkişiden inceleme yaptırılarak bilirkişi raporu tanzim ettirilmiştir.
Bilirkişi raporunda; Sonuç olarak, Davacı —- yapmış olduğu—- Davacı Şirketin davalı Şirketten 45.985,10 TL Alacak Bakiyesi kaldığı ve bu alacağın mevcudiyetini koruyarak ve Şüpheli Alacaklara —- suretiyle 2019 Yılına Devir edildiği görülmüştür. Davalı Şirketçe Bilirkişi İncelemesine ibraz edilen 2018 Yılı Ticari Defterlerinde, gerek 2017 Yılından Devir gelen herhangi bir Borç/Alacak Bakiyesine gerekse Davacı Defterlerinde kayıtlı olan 03.04.2018 Tarihli Ödeme kaydına rastlanılmamıştır. Davalı Şirket Alım/Satım Hareketlerinin gerçekleştiği görülen 2017 Yılı Ticari Defter ve Kayıtlarını ise ibraz etmemiştir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere, Sayın Mahkemece dosyaya celp edilmiş 2018 ve Sonrası yıllar — üzerinden Hukuki Yarar sağlayabilmek ve taraflar arasındaki mutabakatsızlığı tespit edebilmek mümkün olmayıp, Davacı Şirket Ticari Defter kayıtlarından tespit edildiği üzere —– Aylar itibarıyla; toplam 62 adet belge, bu belgelerin——Beyanına tabi tutarların ise toplam 184.450,00 TL olduğu tespit edilmiş olup, 2017 yılında gerçekleştiği görülen tüm alım/satımların—-tabi oldukları görülmekle, Takdiri Yüce Mahkemeye ait olmak üzere, —- dosyaya celbi halinde taraflar arasındaki Ticari İlişki ve Mutabakatsızlık tespitinin yapılarak Borç/Alacak Bakiyesinin varlığını ve varsa miktarını belirlemeye yönelik —- hazırlanabileceği Sonuç ve Kanaatlerine varıldığını bildirmiştir.
Tarafların — kayıtlarının celbinde sonra dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilerek Ek Rapor alınmıştır.
Bilirkişi Ek Raporunda; Davacı — hariç, diğer aylara ait BA FORMU Beyanlarına konu alımlarının Davacı Şirket Beyanlarıyla çelişmediği, Ancak Ocak/2017 Ayında Davacı Şirketçe Davalı Şirket adına düzenlenmiş olan —-tarihli toplam 3 adet alış faturasının BA formu beyanına konu edilmedikleri, yukarıda da belirtildiği gibi 04.01.2017 Tarihinden sonraki Tüm Alış faturalarını ise beyan ettiği tespit edilmiştir. 2017 Yılı Ticari Defter ve kayıtlarını ibraz etmeyen Davalı Şirketin BA FORMU Beyanlarında yer almayan —- Davacı Şirketin Usul ve Yasaya uygun tutulan Ticari Defter kayıtlarında tespit edilen ——— varlığına tesir edip, edemeyeceği hususlarında takdirin Sayın Mahkemeye ait olacağı sonuç ve kanaatlerine varıldığını bildirmiştir.
Davacı vekili son celsede; “davamızın kabulüne karar verilsin, takip öncesi ihtarname gönderilip gönderilmediği hususunu bilemiyoruz muhtemelen gönderilmeden icra takibi başlatılmıştır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle icra müdürlüğünce yapılan icra takibine İİK 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkin olup, tarafların delilleri toplanarak, taraf defterlerinin incelenmesi için gün tayin edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle dosya üzerinde Mali Müşavir bilirkişisine tevdi edilerek düzenlenen denetime uygun olan ek rapor da dikkate alınarak, Davacı Şirketin —– Adet Faturanın tamamını ilgili dönem — FORMU ile Beyan ettiği, Davalı Şirketin —-Beyanlarına konu alımlarının Davacı Şirket Beyanlarıyla çelişmediği, Ancak Ocak/2017 Ayında Davacı Şirketçe Davalı Şirket adına düzenlenmiş olan —- tarihli toplam 3 adet alış faturasının—- formu beyanına konu edilmedikleri, yukarıda da belirtildiği gibi 04.01.2017 Tarihinden sonraki Tüm Alış faturalarını ise beyan ettiği tespit edilmiştir. Davalı kendisine verilen süreye rağmen 2017 Yılı Ticari Defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, —- tarihli kararında:
“Davacı taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğunu, işin tamamlanıp teslim edildiği halde gerek iş bedelinden gerekse nakdi teminat kesintilerinden olmak üzere 127.454,93 USD alacağın ödenmediğini ve —— esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı iş sahibinden alınarak teslimi gereken tamamlama sertifikası sunulmadığından alacağın istenebilmesi koşulları oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuş mahkemece tamamlama sertifakaları sunularak edimin yerine getirildiğini davacı tarafın ispatlayamadığı, ödemezlik def’inde bulunma hakkı bulunan davalının itirazında haksız sayılamayacağı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 Sayılı mülgâ BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.” belirtildiği, bu hüküm gereğince HMK 222 maddesi anlamında tacir bulunan tarafların defterleirinin delil olarak kabul edilmesi için her iki tarafın kayıtlarının birbirini doğrular nitelikte olması gerektiği, davacı kayıtları ile belirlenen alacağın davalıya çıkarılan meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen defterlerini eksik ibraz etmesi 2017 yılı defter ve kayıtların bildirilmedi, ibraz edilmemesi nedeni ile davacının kayıtların doğruluğunu ispata engel olduğu, engel olduğu vakıanın sonuçlarına katlanması gerektiği, bu hususun —-. Sayılı kararları ile de yerleşik uygulama niteliğinde olduğu, davalının tacir olması nedeni ile defter tutmadığını da iddia edemeyeceğinden, Davalı Şirketin—– Faturanın, Davacı Şirketin Usul ve Yasaya uygun tutulan Ticari Defter kayıtlarında tespit edilen 45.985,10 TL asıl alacak bakiyesine tesir edeceğinden ve dava defter ve kayıtlarla ispatlandığından aksi yönde delil ibraz edilmediğinden, takip öncesi temerrüt ihtarı dosya kapsamında mevcut olmadığından davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Davalının—- dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 45.985,10 TL asıl alacak üzerinden takip şartlarındaki hali ile aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davalının İİK 67/2.mad. Gereğince alacak başlangıçta likit olduğundan 45.985,10 TL asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDDİ ile;
Davalının —-Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 45.985,10 TL asıl alacak üzerinden takip şartlarındaki hali ile aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davalının İİK 67/2.mad. Gereğince 45.985,10 TL asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yapılmış, 54,40 TL başvurma harcı, 610,73 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı olarak toplam 672,93 TL harç gideri ile tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olarak toplam 867,50 TL masraf olmak üzere toplam 1.540,43 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma isabet eden 1.400,87 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kabul edilen miktar üzerinden —uyarınca hesaplanan 6.778,06 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Red edilen miktar üzerinden —-uyarınca hesaplanan 4.581,82 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Alınması gereken 3.141,24 TL karar ve ilam harcından peşin ödenen 610,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.530,51 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Davadan önce gidilen— arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.200,41 TL’sinin davalıdan, 119,59 TL’sinin de davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bu nedenle bu miktar yönünden de harç gibi tahsil müzekkeresi hazırlanmasına,
8-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair karar, Davacı vekilinin yüzlerine karşı, mazereti kabul edilen davalı vekilinin yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.