Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/130 E. 2021/968 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/130 Esas
KARAR NO : 2021/968

DAVA : İtirazın İptali Davası Olarak Açılmakla Birlikte Islahen Alacak Davası ( Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2020
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali Davası Olarak Açılmakla Birlikte Islahen Alacak Davası ( Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, müvekkili şirkettin davalı şirkete ait personeli taşıdığını; taşıma işi için ilgili faturalarını kesip, davalı tarafa göndermesine rağmen ücretini alamadığını;— ihtarla davalıyı temerrüte düşürdüğünü ancak yine alacağını tahsil edemediğini; bunun üzerine davalı aleyhine ——- sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını; davalının haksız bir itirazla takibi durdurduğunu bildirerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıdan %20 icra inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş;
Bilahare bilirkişi raporundan sonra davasını tamamen ıslah etmek suretiyle alacak davasına çevirip 308.430,45 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili, taraf şirketler arasında akdi ilişki kurulduğunu, davacıdan bir müddet taşıma hizmeti aldıklarını ancak aldıkları hizmetin parasını tamamen ödediklerini; davacının cari hesap ekstresine dayanarak icra takibi başlattığını ancak ücretini alamadığını iddia ettiği hizmetleri ispatlaması gerektiğini belirterek icra takibinin ve davanın haksız olduğunu savunmuş, davanın reddiyle davacıdan %20’den aşağı olmamak suretiyle kötü niyetli takip tazminatı tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava, İİK’ 67 gereği itirazın iptali davası olarak açılmış olup, davacı taraf, davalı aleyhine başlattığı icra takibinde —- üzerinden ve sadece asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilerek tahsil talep etmiş; davalı bu takibe süresi içinde borcu olmadığından bahisle itiraz etmiş, itiraz üzerine takip durmuş, bir yıllık hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açılmış; ancak alınan bilirkişi raporundan sonra davacı taraf davasını ıslah yoluyla ve davanın tam ıslahıyla alacak davasına çevirmiştir.
Takip konusu olan alacak hizmet ilişkisinden doğduğu için davalı şirketin —– getirtilmiş, davacı taraf ticari defter ve kayıtlara dayandığından tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinden uzman mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır.
Mahkememizce bilirkişi incelemesine karar verilirken, inceleme günü belirlenmiş her iki taraf vekiline de o gün ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeleri ya da ticari defter ve kayıtlarının kapsamlı olduğunu iddia etmeleri halinde bilirkişiyi ve incelemeye katılmak isteyen karşı tarafı ticari defter ve kayıtlara götürmesi ihtar olunmuş; buna uymayan tarafın diğerinin ticari defter ve kaydından çıkacak sonuca katlanmak zorunda kalacağı ihtar olunmuştur.
İnceleme gününde sadece davacı kayıtları ibraz edilmiş davalı kayıtları ibraz edilmemiştir. İncelenen davacı kayıtları, icra takibine konu alacağı tam anlamıyla doğrulamakta olup; taraflar arasında ihtilafsız olan ticari ilişkinin davacı kayıtlarına yansıdığı; davacının kesmiş bulunduğu faturaların ticari defterinde kayıtlı olduğu, davalının yaptığı ödemelerin davacının kayıtlarında yer aldığı; buna göre davacı kayıtlarında yer alan ve davacının verdiği hizmetlerin bedelinden, davalının ödemeleri düştüğünde davacının takip anında 308.430,45 TL alacaklı çıktığı; böylece davacının cari hesabının iddiasıyla birebir uyuştuğu belirlenmiş; ancak bilirkişi, taraflar arasındaki sözleşmede muacceliyet süresinin düzenlendiğini; faturaların tebliğinden itibaren faturaya konu alacağın 60 gün sonra muaccel olacağının yazılı olduğu, bu sebeple—— fatura alacağının takip anında MUACCEL OLMADIĞI; böylece takip anında muaccel olan davacı alacağının 230.019,45 TL olduğu belirlenmiştir.
Rapor taraf vekillerine tebliğ olmuş, davalı vekili rapora itiraz etmiş, davacı vekili ise, davasını tam ıslah etmek suretiyle alacak davasına çevirip 308.430,45 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili her ne kadar bu şekilde bir ıslahın mümkün olmadığını, ayrıca ara buluculuğun da zorunlu dava şartı olduğunu; itirazın iptali davası yönünden ara buluculuk görüşmelerinin gerçekleştiğini, alacak davası yönünden bir ara buluculuğun bulunmadığını belirterek ıslaha itiraz etmiş ise de; itirazın iptali davasının alacaklı tarafından her an alacak davasına çevrilmesi mümkündür.
Davanın tam ıslahı yoluyla yapılan çevirme işlemi mahkememizce kabul edilmiş, bu nedenle oluşturulan hüküm ALACAK DAVASINA İLİŞKİN bir hüküm olarak oluşturulmuş; icra inkar tazminatına hükmedilmemiş, itirazın iptali yönünden yapılan ara buluculuk görüşmeleri sebebiyle aynı borçtan kaynaklanan alacak davası için artık yeniden bir ara buluculuğa gerek bulunmamış, davacının ıslahtaki talebiyle bağlı kalınarak da faize dava tarihinden itibaren hükmedilmiştir.
Mahkememizce verilen bilirkişi inceleme kararı gereği ve yapılan ihtarata rağmen davalı ticari defterlerini sunmamış olup,
——— benzer bir olayda,
“6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş talep edilen alacağın kanıtlandığı ancak icra inkar tazminatı talep etme koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek hüküm kurmak olduğu halde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.”
ŞEKLİNDE vurgulandığı üzere mahkememizce de davalı tarafın mahkemece yapılan ihtarata rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmamakla davacının iddiasını o kayıtlar üzerinden ispatlama imkanını yok etmiş olup; KALDI Kİ, davalı taraf ticari defterlerini sunmasa dahi bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere—— kayıtlarında davacının dayandığı ve cari alacağına dayanak olan çoğu faturanın davalının—yer aldığı; bu hususta nazara alınarak; davacının kendi iddiasını doğrulayan kendi kayıtları nazaran ortaya çıkan alacağı kabul edilmiş, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
308.430,45 TL’nin dava tarihi olan 18/03/2020’den itibaren işleyecek ticari avans faiziyle davalıdan tahsiline, davacıya verilmesine,
Alınması gereken 21.068,85 TL ilam harcından peşin olarak alınan 3.707,34 TL’nin mahsubu ile eksik 17.361,51 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafından karşılanan 3.761,74 TL peşin ilam harcı ve başvuru harcı toplamı ile 7 normal tebligat 6 elektronik tebligat masrafı 166,00 TL ile bilirkişi inceleme ücreti 1.200,00 TL’nin toplamı 5.127,74 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Ara buluculuk gideri olarak 1.320,00 TL’nin davalıdan alınıp hazineye irat kaydına,
Karar tarihindeki —- vekalet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.