Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/11 E. 2020/163 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/11 Esas
KARAR NO : 2020/163

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 21/09/2010
KARAR TARİHİ : 27/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREKÇE : Mahkememizce —— tarihinde verilen ———-Karar sayılı dosyada;
“Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, ——yılları —–toplantısında alınan kararların tamamının ana sözleşme, kanunlar ve— kurallarına aykırı olduğunu, genel kurulun ve genel kurulda alınan tüm kararların iptalinin gerektiğini, şirkete ait ticari defterlerin, harcama belgelerinin, faturaların ve gider kalemlerine ilişkin diğer belgelerin, toplantı öncesinde ortakların incelemesine hazır edilmediğini, şirket denetçisi tarafından denetçi raporunun hazırlanmadığını ve defterlerin incelenmediğini, 2007-2008 yıllarına ait denetçi raporunda, mali tabloların şirketin mali durumunu ve faaliyet sonuçlarını gerçeğe uygun olarak yansıtmadığı belirtilerek olumsuz görüş bildirildiği, genel kurul gündeminin 4. maddesine alınan ve şirket eski denetçisi —– görevini yapmadığı gerekçesiyle suç duyurunda bulunulması hususunun iyi niyet kurallarına uygun olmadığını, şirket denetçisi—— Kartal —- Noterliği’nin —- yevmiye numaralı bilgilendirme-ihtamamesinde tespit edilen ve belgelendirilen hususların görüşülerek gereğinin yapılması gerekirken yöneticilerin kendini kurtarmak için görüşülmesini reddetmesinin şirket ana sözleşmesi ve afakiyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, gündemin —-. Maddeleri ile alınan kararın kanuna, esas sözleşmeye ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, davalı şirketin 16.08.2010 günü yapılan genel kurulda alınan kararların tamamının; şirket anasözleşmesine, kanunlara ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğundan, tamamının iptaline, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin de davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiş,
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu genel kurul toplantısının usul ve yasaya uygun olduğunu, genel kurul gündem maddelerinin, usule uygun olarak yayınlandığını, ana sözleşme değişikliğine ilişkin hususların da ilan edildiğini, bu kapsamda adres değişikliği ve sermaye artışının ilan edildiğini, şirkete ait ticari defterlerin, harcama belgeleri, faturalar, gider kalemleri ve tüm belgelerin şirket merkezine girilmemesi sebebiyle şirketin geçici olarak faaliyette bulunduğu adreste ortakların incelemesi için hazır edildiğini, denetçi raporunun hazırlanmadığı şeklindeki iddianın gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından delil olarak bildirilen ihtarnamelerin hukuki değeri olmadığını, —— tarihinde görevi sonra ermiş olan murakıp —– yılında tanzim etmiş olduğu raporun hukuken geçerli olmadığını, —– ——- yönetim kurulu üyesi olmaması sebebiyle murakıp olarak atanmasında bir engel bulunmadığını, gündem, gelir tablosu ve bilanço ile ayrıntılı mizanın incelenmek üzere —- gönderildiğini, artırımına ilişkin karar dışındaki kararların ibra oylamasında usulsüzlük yapılmadığını belirterek davanın reddi talep edilmiş,
Dava hukuki niteliği itibariyle;—– tarihinde yapılan davalı şirketin —- yılları olağan genel kurul toplantısında alınan kararların tamamının ——- maddeleri uyarınca iptali talebine ilişkin olduğu belirlenmiş,
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmış olup;
Tarafların delilleri toplanarak, konularında uzman bilirkişiler aracılığıyla inceleme yaptırılarak dosyada mübrez——-bilirkişi kök ve ek raporları tanzim ettirilmiş,
Dosyada mübrez —-bilirkişi heyet raporunun sonuç bölümünde;
Yaptıkları incelemeler neticesinde raporlarında detaylarını belirttikleri nedenlerle, 16.08.2010 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alman kararlardan; gündemin 15’nci maddesinde yer alan sermaye artırımına ilişkin karar dışındaki kararların yasaya, anasozleşmeye ve———- kurallarına aykırı tarafı bulunmadığı, gündemin 15’nci maddesinde yer alan sermaye artırımına ilişkin karar dışındaki kararların iptalini gerektirecek bir durum olmadığı kanaat ve sonucuna ulaşıldığı bildirilmiştir.
Aynı bilirkişi heyetinin 08/02/2013 tarihli ek raporlarının sonuç bölümünde; 16.08.2010 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında ——– iptalini gerektirecek bir durum olmadığı kanaat ve sonucuna ulaşıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekilinin itirazlarının karşılanması için davalı şirketin ticari defter ve dayanak belgeleri incelemek suretiyle rapor tanzimi için ikinci bir bilirkişi heyeti atanmıştır. Dosyada mübrez 20/03/2014 tarihli ikinci bilirkişi heyet raporunun sonuç bölümünde; 6762 sayılı TTK m. 469 Mdsi uyarınca, genel kurulunun karın dağıtılmamasına karar verileceği hallerin aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekli olması ve bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığından şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kar payı dağıtımı yönünde haklı görülmesi olarak belirlendiği, bu haklılığın objektif nitelikte olması ve şirket yönetimi tarafından gerekçelendirilmesi gerektiği, ilgili genel kurulda şirket yönetiminin karın tamamının dağıtılması talep edilmesine rağmen hangi gerekçelerle karın dağıtılmaması gerektiğini açıklayamadığı, hiçbir gerekçe ileri sürmeden alınan karın dağıtılmaması kararının TTK nun m. 469 a aykırılık teşkil ettiği sonucuna ulaşıldığı, toplantıda alınan diğer kararların iptalini gerektiren bir hukuka aykırılık tespit edilemediği bildirilmiştir.
İkinci heyet raporuna taraf vekillerinin itirazı üzerine aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. Dosyada mübrez 04/03/2015 tarihli ek raporun sonuç bölümünde; dava konusu genel kurul toplantısında alman sermaye artırımına ilişkin kararda, pay sahiplerini zarara uğratmak amacının var olduğu kanaatine varılması halinde, alınann sermaye artırım kararı iptal edilebileceği, 6762 sayılı TTK’da, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan——- haklarını kullanmalarını engelleyen bir hüküm bulunmaması nedeniyle, davacı vekilinin, ibra kararının iptal edilmesi talebi yerinde görülmediği, genel kurul toplantısında —– dağıtılması talebine ilişkin herhangi bir gerekçe belirtilmeden talebin, reddedilmesi, ilaveten aynı genel kurulda şirketin %100 oranında ——– kararı almış olduğu, şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığı, —— ve sadece kira geliri elde ettiği de göz önüne alındığında; bu hususlardan yola çıkılarak karın tamamının dağıtılması talebinin reddine ilişkin kararının objektif iyiniyet kurallarına aykırılığının ileri sürülebileceği ve bu konuda ispat yükünün—- olduğu, sonuç ve kanaatine ulaşıldığı bildirilmiştir.
Dosyada mübrez rapor ve ek raporlar arasındaki tüm çelişkilerin giderilmesi ve tarafların mübrez raporlara itirazlarının karşılanması için mahkememizce üçüncü bilirkişi heyeti oluşturularak dosyada mübrez 22/01/2016 tarihli bilirkişi heyet raporu alınmıştır. Üçüncü bilirkişi heyet raporunun sonuç bölümünde; yönetim kurulu üyeleri …,———- ibra oylamalarında gerekli çoğunluğun sağlanamaması sebebiyle alman ibra kararının geçersiz olduğu, sermaye artırım kararının dürüstlük kuralına aykırı şekilde alındığı hususunun ispatlanamadığı, karın %25 oranında dağıtılması kararının eTTK m.469/II anlamında dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve bu sebeple iptalinin talep edilebileceği bildirilmiştir.
Üçüncü bilirkişi heyet raporuna davalı şirket vekili tarafından itiraz edilerek itiraz dilekçesinde belirtilen nedenlerle şirkete ait taşınmaz üzerinde kıymet takdiri yapılarak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını talep ettiği, karar duruşmasında dosyada mübrez deliller ile uyuşmazlık hakkında mahkemede yeterli kanaat hasıl olduğundan HMK nun 282 ve 30. Madde hükümleri de dikkate alınarak davalı tarafın kıymet taktiri yapılarak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması talebinin reddine karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen 22/01/2016 tarihli bilirkişi heyet raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre; davaya konu şirketin gündeminin 11. Maddesinde ele alınan ibra oylamasında yönetim kurulu üyelerinin kendi oylamalarında oy kullanmadılar ancak diğer yönetim kurulu üyelerinin ibra oylamasında oy kullandıklarının anlaşıldığı,——. 374 / 2 de yönetim kurulu üyelerini kendi ibralarında oy kullanmayacakları gibi görevinde bulunan diğer kişilerin ibrasında da oy kullanılmayacaklarının açıkça belirtildiği, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada yönetim kurulu üyeleri …, —— oylamasında çoğunluk sağlanamadığından geçerli şekilde alınmış bir ibra kararının bulunmadığı, —– 374 / 2 ye göre, bu yasak murakıplar bakımından söz konusu olmadığından murakıpların geçerli oy nisabıyla ibra edilmiş olduklarının anlaşıldığı, esas sermayenin artırımının haklı bir gerekçeye dayanmasının zorunlu olmadığı, kural olarak artırım kararının geçerli olduğu ancak artırımın kötü niyetli şekilde ve azınlığın bu yolda ezilmesinin sağlanması amacına yönelik yapıldığının kanıtlanması durumunda iptalinin mümkün olduğu, somut olayda, sermaye artış kararının çoğunluk oyu ile alındığı, şirketin ekonomik ve ticari durumu dikkate alındığında alınan sermaye artırım kararının dürüstlük kuralına aykırı şekilde alındığı iddiasının kanıtlanamadığından sermaye artış kararının geçerli ve bağlayıcı olduğunun anlaşıldığı, kar payı hakkında karar alınırken gerekçe göstermeye gerek olmadığı ancak iptal davası açıldığı taktirde şirketin hangi gerekçeye dayandığını göstermesi gerektiği, davalı şirketin açılan davalardan kaynaklanan riskleri gerekçe göstererek %25 oranında gerçekleşen kar dağıtım kararını açıklamaya çalıştığı ancak gerekçe gösterilen risklerin şirket gelirlerinden karşılanabilecek miktarlar olduğu, olağanüstü yedek akçe ayrılmasını gerektirecek boyutta bir risk bulunmadığı ve davalı şirketin sürdürdüğü bir faaliyeti de bulunmaması da dikkate alınarak davalı şirketin geri kalan karı dağıtmamak şeklindeki gerekçesi —-469 / 2 anlamında dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği anlaşıldığından iptalinin gerektiği, diğer alınan kararların mübrez tüm raporlarda detaylı şekilde belirtildiği üzere iptallerini gerektirecek gerek anasözleşme, gerek TTK., gerekse iyi niyet kurallarına aykırılık iddiaları yasal delillerle inandırıcı şekilde davacı tarafça kanıtlanamadığından, görülen davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilerek,
Davanın kısmen KABULÜ, kısmen REDDİ ile;
Davalı şirketin 16/08/2010 tarihinde yapılan genel kurulda alınan;
Yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin ve şirketin karının %25 oranında dağıtılmasına ilişkin kararların iptaline,
Alınan diğer kararların iptallerine ilişkin talebin koşulları oluşmadığından talebin reddine”
DENİLMEK SURETİYLE DAVANIN KISMEN KABULÜNE KARAR VERİLMİŞ;
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiş, Yargıtay —- Hukuk Dairesinin— Karar sayılı ve —– tarihli hükmünde;
“1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının davalı vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, davalı ———- tarihli genel kurulunda alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle iptali isteğine ilişkindir. Dava konusu genel kurul tarihi ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 381. maddesi uyarınca, kanun veya ——– iyi niyet esaslarına aykırı olan umumi heyet kararları aleyhine, tarihlerinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye müracaatla iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Davalı şirketin dava konusu 16/08/2010 tarihli genel kurulunun 14. gündem maddesiyle şirketin 2009 yılı karının vergi ve yasal yükümlülüklerin ayrılmasından sonra %25 inin şirket ortaklarına hisseleri oranında dağıtılması müzakere edilmiş, davacı dağıtılmamış tüm karların dağıtılmasını istediğini beyan etmiş ve bu konudaki muhalefetini bildirmiş, yapılan oylama sonucunda 2009 yılı şirket kârından kanun ve anasözleşme gereği yapılması gereken miktarlar ayrıldıktan sonra kalan kısmın %25’inin ortaklara payları oranında en geç 31/12/2010 tarihine kadar dağıtılması hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Mahkemece, davalı şirketin açılan davalardan kaynaklanan riskleri gerekçe göstererek %25 oranında gerçekleşen kâr dağıtım kararını açıklamaya çalıştığı, ancak gerekçe gösterilen risklerin şirket gelirlerinden karşılanabilecek miktarlar olduğu, olağanüstü —- ayrılmasını gerektirecek boyutta bir risk bulunmadığı ve davalı şirketin sürdürdüğü bir faaliyetinin de bulunmaması dikkate alınarak davalı şirketin geri kalan karı dağıtmamak şeklindeki gerekçesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle, davalı şirketin 16/08/2010 tarihinde yapılan genel kurulda alınan şirketin karının %25 oranında dağıtılmasına ilişkin kararın da iptaline karar verilmiştir. Davalı şirketin davacı ve davalı olarak yer aldığı dava dosyalarına ilişkin ibraz edilen deliller ile özellikle davalı şirketin hissedar olduğu taşınmazların dava konusu edildiği ortaklığın giderilmesi davasının varlığı nazara alındığında, davalı şirket vekilince sunulan ortaklığın giderilmesine karar verildiği takdirde taşınmazların davalı şirket elinden çıkmaması için şirket hissesi dışında kalan kısımların bedelini karşılayacak kadar paraya ihtiyaç duyulacağı savunmasının yerinde olduğu kabul edilmelidir. Davalı şirketin ekonomik ve ticari durumu dikkate alındığında alınan sermaye artırım kararının dürüstlük kuralına aykırı şekilde alındığı iddiasının kanıtlanamadığı da kabul edildiğine göre, şirketin açılan davalar nedeniyle nakit ihtiyacının bulunduğu, bu nedenle dava konusu genel kurulda alınan davalı şirketin karının %25 oranında dağıtılması geri kalan karın ise dağıtılmaması şeklindeki kararın —— kurallarına aykırı olmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken anılan bu maddeye ilişkin iptal isteminin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davalı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA”
KARAR VERİLMİŞ OLUP;
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapacak bir işin kalmadığı, zira, mahkemece iptale karar verilen iki kararın dışındaki genel kurul kararlarının iptal edilmemesine ilişkin hükmün davacı vekilince temyiz edildiği, Yargıtay tarafından doğru bulunduğu; mahkemenin iptaline karar verdiği iki gündem maddesinden ötürü de davalı vekilinin temyiz ettiği; bu temyiz taleplerinden yönetim kurulunun ibrasına ilişkin mahkememiz kararının doğru bulunduğu ancak şirket karının %25 oranında dağıtılmasına ilişkin kararın iptaline ( daha çok dağıtılması uygun bulunduğundan ) dair kararın ise, bozulması nedeniyle; bu karar yönünden istenen iptal talebinin reddine karar verilmek suretiyle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalı şirketin —- tarihli genel kurul kararında alınan;
Yönetim kurulunun ibrasına ilişkin kararın İPTALİNE,
Alınan diğer kararların iptaline ilişkin talebin ise koşulları oluşmadığından REDDİNE,
Peşin olarak alınan harcın mahsubu ile eksik 25,20 TL harcın davalı şirketten alınarak hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafından karşılanan 58,40 TL harcın tamamı ile 3.800,00 TL bilirkişi ücreti, bozmadan önce ve sonra 135,00 TL posta gideri olmak üzere 3.935,00 TL yargılama giderlerinin kabul ve ret oranı gereğince 983,75 TL’lik kısmının toplamı 1.042,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine; kalanın davacı üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki —–gereğince, her iki taraf lehine kısmen kabul ve kısmen ret nedeniyle maktu vekalet ücreti tayinine,— maktu vekalet ücretinin her iki taraf lehine taktiri ile birbirlerinden alınmasına,
Dair karar, davacı vekilinin yüzüne karşı, mazeretli kabul edilen davalı vekilinin yokluğunda, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay yolu açık olarak ve oy birliği ile verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.