Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/103 E. 2020/262 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/103 Esas
KARAR NO : 2020/262

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2016
KARAR TARİHİ : 08/07/2020

Mahkememizde görülen Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı herkese açık olan —— alenen müvekkile karşı ‘—– şeklinde haksız, aşağılayıcı ve tahkir edici iddia ve ifadelerde bulunduğunu ve bu isnatlarına dayanarak ——sonlandırma ve——geçme çağrısında bulunduğu, müvekkil şirketin kişilik haklarını ve ticari itibarını ağır bir biçimde ihlal eden ve aynı zamanda TTK 55 Maddesi uyarınca gerçeğe aykırı ve incitici beyanlarla müvekkilin rakibini rekabette öne çıkararak haksız rekabete sebebiyet verdiğini iddia ederek 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sosyal ağ hesabının müvekkiline ait olduğunu, ———– tarihini tam olarak hatırlamadığı bir tarihte şifresi kırılarak ele geçirildiğini, hesabını geri ele geçirmesi de bir kaç gününü aldığını, —müvekkili tarafından atılıp atılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, atılan———kapsamında olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava manevi tazminat istemi talebinden ibarettir. Davacı şirket, davalının sosyal medya hesabında davacı şirket için kullandığı ifadelerin kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle manevi tazminat talep etmiş; davalı davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İstanbul Anadolu—-. Asliye Hukuk Mahkemesinin —-karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf edilmekle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi — Hukuk Dairesinin——-Karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul Anadolu ——. Asliye Hukuk Mahkemesinin ——– tarihli hükmün 353-(1)a-3 maddesi gereğince kaldırılmasına, “Asliye Ticaret Mahkemesi görevli bulunduğundan görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın içeriğine göre davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına” karar verildiği, İstanbul Anadolu ——. Asliye Ticaret Mahkemesinin ——Sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize geldiği anlaşılmıştır.
Duruşma açılmış, önceki tutanaklar ve dosya içerisindeki mevcut belgeler incelenmiş, davacı vekili davalarının kabulünü talep etmiştir.
Her ne kadar dava dilekçesinde, davalının fiilinin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu yönünde ifade ve iddialara da yer verilmişse de; haksız rekabetin, ekonomik rekabetin iyi niyet kurallarına aykırı olan aldatıcı davranış veya başkaca suretle her türlü kötüye kullanılması olduğu; haksız rekabet durumlarının TTK’nun 57. maddesinde sayılmış olduğu ve davalının fiilinin ekonomik rekabetle ilgili bir yönünün bulunmadığı; olayın haksız rekabet kapsamında değerlendirilmesinin haksız rekabeti ekonomik rakip olma bağlamından koparan yasanın yanlış yorumu niteliğinde olduğu; bu nedenle Yargıtay —- Hukuk Dairesi’nin —–Karar sayılı —– tarihli aynı davacı tarafından aynı mahiyette başka kişi aleyhine açılan dava nedeniyle verilen kararındaki davanın TTK.’nun 55. maddesi uyarınca haksız rekabete ilişkin olduğu yönündeki düşüncesinin istikrar kazanmamış bağlayıcı olmayan bir düşünce olduğu; bu gerekçelerle davanın kişilik haklarına saldırı sebebine dayalı TBK’nun 58. maddesi kapsamında bir dava olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Dava dilekçesinde belirtilen ve davalı tarafından sosyal medyada ———– ifadelerin davalı tarafından yazıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Tarafların iddia ve savunmaları ile ibraz edilen delillere ve gündeme dair bilgiye göre, davalının sosyal medyada yazdığı sözlerin————– bulunan ———olayı sonrasında davacı şirketin sözü geçen —–sebebiyle davacı … protesto etmek amacıyla kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının kullandığı sözlerin davacının manevi tazminat talep etmesini gerektirip gerektirmediği ve bu bağlamda tarafların temel haklarının karşı karşıya gelmiş olması sebebiyle davacının kişilik hakları ile davalının ifade özgürlüğü arasındaki adil dengenin ne şekilde kurulacağı ve davalının sözlerinin ifade özgürlüğü kapsamında olup olmadığı noktasındadır.
Davacı bir tüzel kişi/ticaret şirketidir. Tüzel kişiler de gerçek kişiler gibi kişilik haklarına sahip olup, kişilik hakları ————güvence altına alınmıştır.
Diğer yandan davalı da düşüncelerini ifade etme hakkına sahip olup ifade özgürlüğü de — Maddesi ve Anayasanın 25. Ve 26. Maddelerinde güvence altına alınmıştır.
Bu bağlamda somut olaya bakıldığında, —— bulunan bir —— istismara maruz kalması olayının yoğun bir şekilde kamuoyunun dikkatini ve tepkisini çekmiş bir olay olduğu; davalının da insani duyarlılıkları kapsamında doğal olarak bu olaya tepki duyduğu; davalının bu olaya ilişkin tepki ve protestosunu ifade etmesinin davalının ifade özgürlüğü ve evrensel insani değerlere bağlılığının bir gereği olduğu; —–birçok kararında ..Sözleşmenin 10/1 fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ,demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün Sözleşmenin 10/2 fıkrasının sınırları içinde , sadece lehte olan ve muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen “—- değil, ama aynı zamanda muhalif olan ,çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler içinde uygulandığını,bunun çoğulculuğun ,hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu , bunlar olmaksızın demokratik toplum olunamayacağını belirtmiş, ve davalının bu tepki ve protestosu kapsamında —-meydana geldiği — sahibi olan — ihmal ve kusurunun bulunduğunu düşünerek —– sebebiyle bu vakıfla ilişkilendirdiği davacı …— protesto etme gereği duyduğu; ifade özgürlüğü kapsamında olan protesto etme hakkının demokratik ve açık sivil toplumun bir gereği olduğu anlaşılmıştır.
Davalının sarf ettiği sözler, içerdiği ifadelerin mahiyeti açısından değerlendirildiğinde ise, davalının yalnızca bir birey iken davacı ——şirketlerinden birisi olduğu; davalının sözlerinin mümkün ve muhtemel etki alanı ile tarafların bireysel güçleri arasındaki orantısızlık birlikte değerlendirildiğinde davacının kullandığı sözlerin davalının kişilik haklarını zedelemeye elverişli olmadığı; toplumsal müşterek hayatın ve demokratik ve açık sivil toplumun bir gereği olarak davalı şirketin de kendisine yönelen protestolara katlanması gerektiği; demokratik ve açık sivil toplumda vahim olaylarla ilgili olarak gösterilen sert tepkilerin hoşgörüyle karşılanmasının ve orantılılık ilkesine uygun kabul edilmesinin gerektiği; bu sebep ve gerekçelerle davalının sarp ettiği sözler ile kullandığı ifadelerin bütün olarak demokratik bir hak kullanımı niteliğinde olduğu, bağlamsız olmadığı ve meydana gelen olayın vahametine göre orantılı bir tepki olduğu; açıklanan gerekçelerle davalının fiilinin davacının manevi tazminat talep etmesini gerektirmediği kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan 341,55 TL harçtan alınması gerekli 54,40 TL harcın mahsubu ile 287,15 TL fazla harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —— vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan giderin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.