Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/89 E. 2022/103 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/89 Esas
KARAR NO : 2022/103

DAVA : Ortaklıktan Çıkarılma + Rekabetlik Yasağına Aykırılık———- Verdiği Zararın Tazmini
DAVA TARİHİ : 09/07/2015
KARAR TARİHİ : 17/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan iş bu davanın, karşı davanın ve birleşen dosyanın yapılan açık yargılamaları sonunda,
GEREKÇE : Asıl ve birleşen davalarda davacı .—— asıl dava dilekçesinde davalı şirket müdürünün rekabet yasağına ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, bu nedenle davalı —– soktuğunu iddia etmiş; davalının müdürlükten azline, haklı sebepler doğduğu için ortaklıktan çıkarılmasına, ortaklıktan çıkarılması durumunda rekabet yasağının iki yıl süreyle devamına, şirkete uğrattığı zararlar yönünden de fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle şimdilik —— avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, —–yıllarına ait kar payı alacağının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş;
Birleşen davasında ise, mali sorumluluk davası açılması için şirkete davacının temsil kayyımı atanmasını talep etmiştir.
Davacı ————tarihli ıslah dilekçesiyle; davalı ..—– kötü niyetli bir şekilde geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadan kendini pay defterine kaydetmesinin ona şirkette pay sahibi sıfatını kazandırmayacağını, bu nedenle davalının—- ——- mümkün olmadığını, davalının kesin süre içinde şirket ticari defter dayanaklarını sunmadığını, defterlerinin usulsüz olduğunu, rekabet yasağını ihlal ettiğini, bu nedenle şirketi zarara uğrattığını belirterek; asıl davasını KISMEN ıslah ettiğini bildirip; davalının şirket müdürlüğünden azline, davalının … ortağı olmadığının tespitine, ortak olmadığı tespit edilmezse o taktirde ortaklık payının tespitine, davalının şirkete verdiği zararın tazmini için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle şimdilik —-tarihten itibaren avans faiziyle— ödenmesine, avukatlık ücreti ve yargılama masraflarının TTK 555/2 maddesi gereği davalı şirkete ve davalı — müteselsilen yüklenmesine, şirketin — oluşturulması——davacının yetkilendirilmesine ve bu toplantı yapılana kadar şirket işlerinin yapılması için davacının temsil ve yönetim konusunda yetkilendirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Kök davadaki karşı dava ise, davalı … tarafından, .—-şirket ortaklığından haklı nedenlerle çıkarılmasına ilişkindir.
..—-müdahale talep etmiş——olarak kabulünü istemiş olup;—– şirketin kuruluşu ve hisse devirleri yönünden beyanda bulunduğu, .—- yapmış olduğu hisse devirlerinin geçerli olduğunu beyan ederek, ..—— Şirketi ortağı olmadığının tespiti talebinin reddi gerektiğini savunmuştur.
Söz konusu dava, karşı dava ve birleşen dosyadaki davalar —– Karar sayılı dosyasına kaydedilmiş ve yapılan yargılaması sonunda:
“Yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu sonucunda, asıl davada; davalının şirket ortağı ve atanmış —–olduğu şirketten rekabet yasağını ihlal etmesi ve şirkete zarar vermesi nedeniyle şirket müdürlüğünden azli ile haklı sebeple ortaklıktan çıkarılması, rekabet yasağı nedeniyle verdiği zararın—- tahsili isteminde ibaret olup, karşı dava ise davacı ortağın şirket ortaklığından çıkarılması istemine ilişkin olduğu, davalının ortaklıktan çıkarılması talebi yönünden— davanın ancak şirketin talebi ile açılabileceği, rekabet yasağına aykırılık sebebiyle şirket müdürünün azli talebi yönünden; sırf aynı sektörde bir başka şirket kurmanın tek başına faaliyet sayılamayacağı;— tasfiye işlemlerine başlandığı; şirketin– kayıtlarının inceletilmesinde ise, hiç bir faaliyette bulunmadığının tespit edildiği, kuruluşundan buyana gayri— olmaktan dolayı davalının rekabet yasağına aykırı davrandığından — kaldı ki, davalının — —— ispatlanamadığı, somut olayda şirketinin amacına zarar verilmediği, yeni kurulan şirkette hiç bir faaliyette bulunmadığından özel menfaatin sağlanmadığı, bu nedenlerle rekabet yasağına aykırı davranılmadığı,– azli talebinin ve zararın tazmini talebinin yerinde olmadığı, davalının verdiği zararın tazmini yönünden verilecek tazminatın kendi adına tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de daha sonra yapılan ıslahla bu tazminatın şirkete verilmesini talep ettiğinden usul yönünden eksikliğinin aşıldığı, davacının kar payı alacağı talebini şirkete yöneltilmesi gerektiği, şirket yöneticisine karşı bu davanın açılamayacağı, kaldı ki davacının —yılları için yaptığı bu talepte, şirketin kar payı dağıtılması hususunda — sayılamayacağı, iki yıl için — söz konusu olamayacağı, karşı dava ise, davalı-karşı davacı —– ortaklığından çıkarılmasına ilişkin olup, TTK’nun 640/3. madde gereğince bu davayı ancak şirketin açabileceği, birleşen davada; davacı taraf davalı … Şirketine temsilci kayyımı atanmasını talep etmekte olup, dava dilekçesinde açıkça bu davada dava dışı —- aleyhine mali sorumluluk davası açılabilmesi için temsil kayyımı atanmasını talep ettiği, davalı …– rekabet yasağında bulunmadığı, temsil kayyımı atanması için — bulunmaması gerektiği, bu durumun söz konusu olmadığı, şirket yöneticisinin aleyhine sorumluluk davası açılması için alınacak genel kurul kararında, oy nisabının temsilci kayyımı atanması üzerinden mahkemece değiştirilemeyeceği, davacının TTK’nın 644. maddenin atfı ile TTK’nun 553. maddedeki sorumluluk düzenlenmesi gereğince TTK’nın 555. madde gereğince şirket adına olmak koşuluyla … hakkında tazminat davası açabileceği, şirketin haklı nedenle feshini talep edebileceği, şirketten payının değeri verilmek suretiyle çıkmasına izin verilmesini talep edebileceği gerekçesiyle asıl davada, davacı ..— davalı …– şirket ortaklığından çıkarılması talebi ile; karşı davacı –şirket ortaklığından çıkarılması talebinin aktif dava ehliyeti bulunmadığından reddine, davacı — davalı– rekabet yasağına aykırılık nedeniyle şirket müdürlüğünden azli talebinin esastan reddine, davacı .— davalı aleyhine açtığı kar payı alacağı talebinin talep ancak şirkete karşı açılabileceği nedeniyle husumetten reddine, sorumluluk davasının esastan reddine, birleşen davada şirkete temsil kayyımı atanmasına ilişkin talebinde esastan reddine karar verilmiştir.”
Bu karara karşı asıl ve birleşen davanın davacı vekili istinaf talebinde bulunmuş,
——Karar sayılı hükmünde;
“İlk derece mahkemesince, davacının kısmen ıslah edilen asıl davadaki talepleri doğrultusunda, toplanan tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, ıslah edilen talepler hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, dosya kapsamında alınan 13.02.2017 tarihli bilirkişi raporunda, “Davalının şirket kayıtlarını sürekli değiştirip, usulüne göre tutmadığı, örneğin davalının 10.11.2015 tarihli dilekçesinde sunduğu —– bilançosuna göre, şirketin o sene 571.000,00 TL kar ettiği, fakat bu paranın bir şekilde şirket hesaplarından buharlaştırıldığı, bu ve bunun gibi şirket hesaplarından usulsüz çıkan paraların tespiti iddia ve beyanında bulunulmuştur. —- yılında vergi öncesi 571.551,45 TL tutarında kar elde etmiş olup, %20 kurumlar vergisi düşüldüğünde şirketin net karı (—- olarak raporlanmıştır. Bu iddia ile ilgili değerlendirme yapılabilmesi için aşağıdaki tabloda gösterilen—- vergisi beyannamelerinden alınmıştır) bütün dayanak belgelerinin asıl nüshalarının veya onaylı örneklerinin dosyaya sunulması gerekmektedir (bu yıllara ait gider faturaları nüshaları mahkeme kalemine sunulmuştur.)” denilmiştir.
Davalı vekili raporda belirtilen—– dilekçesinde; “…Davalı şirketin——- yaptığından ötürü, yasa—giderinin tamamını gider olarak yazmamıştır. Bu harcamalar ancak— tamamlandığında ——- ayrılmaya başlamıştır) bu nedenle proje yapıldığı dönemde—— gözükmektedir. —- böyle bir para bulunmamaktadır.” denilerek dilekçe ekinde şirketin — sunmuştur.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince, davalının itirazları ve beyanları doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınarak dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirmek suretiyle davalı müdürün mali sorumluluğu yönünden varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi,—–.——-karar başlığında gösterilmemesinin yanısıra kısa kararda şirkete atanan kayyumlara ilişkin herhangi bir hükme verilmediği halde, gerekçeli kararda kayyumların görevlerinin kaldırılmasına karar verilmesi, HMK m. 298/2.hükmüne aykırılık teşkil ettiğinden, doğru görülmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, davanın esasına etkili nitelikteki deliller toplanıp değerlendirilmek suretiyle davacının kısmi ıslah talepleri doğrultusunda hüküm kurulması için, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca istinafa konu kararın kaldırılarak, yeniden yargılama yapılmak üzere dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine”
GEREKÇESİYLE MAHKEMEMİZ KARARI KALDIRILMIŞ,
DOSYA MAHKEMEMİZE GÖNDERİLMİŞ;
Mahkememizde —Esas numarasına kaydı yapılmıştır.
—- Mahkemesinin kaldırma gerekçesi çerçevesinde, öncelikle——– kalemleri yönünden belge asıllarının onaylı suretlerinin davalı … vekili tarafından ibraz edilmesi bildirilmiş; söz konusu belgeler ibraz edildikten sonra da kaldırma kararı çerçevesinde bilirkişi heyetinden yeniden rapor istenmiştir.
Bilirkişi incelemesi için ara karar oluşturulmuş, bilirkişi ücretleri belirlenmiş ve yatırılması için davacı vekiline süre verilmiş olup, davacı vekilinin bilirkişi incelemesiyle ilgili ara karardan sarfı nazar edilmesini talep ettiği, bu talebin duruşmalı olarak ele alınması gerektiği için 05/03/2020 tarihli duruşmada ele alınabildiği, davacı vekilinin kök rapora göre davasının kabulünü istediği, davalı vekilinin de bu istem karşısında artık yeniden bir inceleme yapılamayacağı, kök raporla da dava ispat edilemediği için davanın reddi gerekeceğini bildirmiş ise de, gerekçeler—– tarihli celselerde açıklandığı üzere davalı vekilinin mevcut duruma göre karar verilmesi ve davanın reddine karar verilmesine dair talepleri reddedilmiş, bilirkişi incelemesine gidilmiş olup,
Bilirkişi heyeti — tarihli raporunda;
“Uyuşmazlık konusunun—-sayılı kaldırma kararı kapsamında gözden geçirilmesi sonunda,
1. Davacının ıslah edilen talepleri konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesine dayalı kaldırma gerekçesinin heyetimizin raporu dışında kaldığı;
2. Dosya kapsamına alınan——-tarihli bilirkişi raporunda “davalının ——- tarihli dilekçesinde————– — hesaplarından —, bu ve — şirket hesaplarından usulsüz paraların tespiti iddia ve beyanında bulunduğu” şeklinde yer alan kaldırma gerekçesi yönünden yapılan incelemede;
Söz konusu———–BİLİRKİŞİ GÖRÜŞÜ —- davalı vekilinin bila tarihli ” bilirkişi incelemeleri öncesi dava hakkında beyanımızdır” konulu dilekçesinin—— davacı — aktarımından ibaret olduğu; dolayısıyla — Adliye Mahkemesi kararında bu yönde bilirkişi tespiti olduğu gerekçesine dayalı kaldırma gerekçesinin açıklanan bu duruma yerinde olmadığının düşünüldüğü;
—- bu iddia ile ilgili değerlendirme yapılabilmesi için aşağıdaki ——– gösterilen—- sunulan——- alınmıştır.) bütün dayanak belgelerinin—- dosyaya sunulması gerektiği ( Bu yıllara ait gider faturaları nüshaları — denildiği, buna karşılık davalı ——- tamamını gider olarak yazmadığı, bu harcamaların ancak—– giderleştirileceği——– başlanmıştır.) bu nedenle— yapıldığı———- böyle bir paranın bulunmadığı denilerek dilekçe ekinde şirketin —–sunduğu; bu durumda davalının itiraz ve beyanları doğrultusunda ek rapor alınarak davalı müdürün mali sorumluluğu yönünden varılacak sonuç dairesinde karar verilmesine yönelik kaldırma gerekçesinin incelenmesinde;
Davalı vekilinin dilekçesindeki anlatım karmaşık olmakla beraber, ifade edilmek istenen husususun yukarıda tanıtılan mevzuata göre değerlendirilmesi gerektiği;
5520 sayılı KVK’nun 10.maddesinin 1’nci fıkrasının (a) bendinde ——- ——–üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, mükelleflerin münhasıran— araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının ———- indirebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
—- Tebliğine göre eğer yapılan ——- harcaması sonucunda bir değer elde ediliyorsa ve bu değerden işletmenin gelecek yıllarda da yararlanması kuvvetle muhtemelse o harcama araştırma veya geliştirme niteliğinde olsun veya olmasın aktifleştirilmesi gerekmektedir. 333 ve 389 nolu Vergı Usul Kanunu Genel Tebiiğleri ekindeki amortisman listesinin 57. Bölümüne göre ———- 5 yılda itfa edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan —— ——— kıymetlerin maliyet bedeli ——– harcaması olarak değerlendirilmemekte, sadece bunlara —— yılı —- incelenmesinde; —-, şirketin alıcılar hesabında ——— alacağı bulunduğu; ayrıca verilen sipariş avansları hesabında piyasadan 202.171,41 TL alacağının bulunduğu; bahse konu ————- hesaplarda alacak olarak devam ettiğinin kök raporda açıklandığı; toplam tutarın alacak hesaplardan—- tutarlı —— harcamasının bilançoya yansımayan hesaplarda takip edildiğinden, projenin tamamlanmasına müteakip hak ya da mal olarak —- yer alacağı, bu tarihten itibaren de —– başlayacağı; dolayısıyla —— mevcut kayıt içeriğine göre bulunmadığı, —-karar başlangıcında gösterilmemesine ilişkin kaldırma nedeninin bilirkişi görevi dışında kaldığı belirtilmek suretiyle daha önce düzenlenen raporlardaki tespit ve görüşlerinin cari olduğu beyan edilmiştir.
17/02/2022 tarihli duruşmada zapta geçirildiği üzere;
” Bilirkişi kurulunun raporunun geldiği, taraf vekillerine tebliğ edildiği, taraf vekillerinin rapora karşı yazılı beyanda bulundukları, davacı vekilinin ayrıca ilk beyandan sonra dilekçe verilmek suretiyle —-ıslah dilekçesiyle davalı —olmadığı hususunun tespiti yönünden ortağı ise payının tespiti yönünden talepleri için bilirkişi tarafından bir inceleme yapılmadığını bu nedenle şirket kayıtları incelenerek bu hususta rapor alınmasını talep ettiği;
Taraf vekillerinin rapora beyanları, davacı vekilinin yukarıda zapta geçen itiraz sebebi birlikte incelendiğinde,
G.D:
1-İlk dava dilekçesinde ..—– şirket ortağı olmadığının tespiti, bu talep kabul olmazsa şirketteki payının tespitine yönelik bir talebin bulunmadığı, bu yönde açılmış baştan bir davanın bulunmadığı, ıslah yoluyla talep eklenmek mümkünse de, ıslahla eklenen taleple kök davadaki talepler arasında bir bağlantının mutlaka bulunması gerektiği, ayrıca kısmi ıslah yoluyla davaya taraf eklenmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki, davacı tarafça yapılan kısmi ıslahta taraf eklemesinin de söz konusu olmadığı, oysa davacının söz konusu bu talebinin —- kararların yok hükmünde olduklarının tespiti istemli bir davayı gerektirdiği; her ne kadar yok hükmünde olduklarının incelenmesi mümkünse de, buna yönelik bir dava açılıp bir mahkeme hükmü alınmaksızın davalı ..—-olup olmadığının tespitine karar verilmesinin mümkün bulunmadığı,
Söz konusu yok hükmünde tespite ilişkin davanında mutlaka şirket aleyhine açılması gerektiği, kök dosyada şirketin davada taraf olmadığı yukarıda da bahsedildiği gibi taraf olarak ıslah yoluyla katılımında kısmi ıslahta mümkün olmadığı sebebiyle,
Davacı tarafın —– talebi yönünden ıslah talebinin reddine,
Dolayısıyla—- yönünden bilirkişiden rapor ya da ek rapor alınmasına gerek bulunmadığına, verilecek nihai kararla birlikte istinafı kabil olarak karar verildi”
DENİLMEK SURETİYLE DAVACI VEKİLİNİN YENİDEN RAPOR ALINMASI TALEBİ REDDEDİLMİŞTİR.
Mahkememizin duruşma tutanağına geçirdiği bu sebepler çerçevesinde asıl ve birleşen dosyanın davacı vekilinin 13/04/2017 tarihli ıslah dilekçesinde her —– geçerli bir — kurulmadan kendini pay defterine kaydetmesinin davalıyı şirket pay sahibi sıfatını kazandırmayacağı, bu nedenle davalının ..—–olması mümkün olmadığından ortak olmadığının tespiti; bu talep kabul olmazsa şirketteki payının tespitine yönelik talepleri ilk dava dilekçesinde yer almamaktadır.
Her ne kadar ıslah yoluyla baştan açılan davadaki taleplere talep eklemek mümkün ise de, ıslahla eklenen taleple kök davadaki talepler arasında bir bağlantının mutlaka bulunması gerektiği, ayrıca kısmi ıslah yoluyla davaya taraf eklenebilmesinin hukuken mümkün olmadığı; bir an aksi düşünülse bile davacı tarafça yapılan bu kısmi ıslahta davaya tarafta eklenmediği; ama davacının bu talebinin mutlaka —- olduklarının tespiti istemli bir davayı gerektirdiği; bu davada alınacak ve kesinleşecek bir kararın zorunlu olduğu; bu hususta bir dava açılıp da bu kararların yok hükmünde olduğuna ilişkin hüküm alınmaksızın davalı ..—— olmadığının tespitine dosyamızda karar verilmesinin mümkün olmadığı; ———- göre ortak olduğu ve hisse payının da açıkça kayden belli olduğu; bu nedenle davacı— şirket ortağı olmadığının tespiti talebi reddedilirse hisse payının tespitine yönelik talebinin de bu miktar kayden belli olduğu için hukuki menfaatin bulunmadığı; ayrıca söz konusu olan .—ortağı olmasına ilişkin tespite dair davanın mutlaka ——aleyhine açılması gerektiği oysa asıl davada şirketin taraf olmadığı; taraf olarak ıslah yoluyla katılımın da kısmi ıslahta mümkün bulunmadığı nazara alınarak; davacının — tarihli kısmi ıslah dilekçesinin son celsede reddine karar verilmiş;
— mahkememiz kararını kaldırma sebeplerinden olan —— bilirkişi raporunda, “Davalının şirket kayıtlarını sürekli değiştirip, usulüne göre tutmadığı, örneğin davalının — tarihli dilekçesinde sunduğu 2014 yılı bilançosuna göre, şirketin o sene — kar ettiği, fakat bu paranın bir şekilde şirket hesaplarından —, bu ve bunun gibi şirket hesaplarından usulsüz çıkan paraların tespiti iddia ve beyanında bulunulmuştur.” şeklinde ifade edilen kısmın bilirkişi görüşü olmadığı bilirkişi raporunda ifade edilmiş olup bu şekilde değerlendirilmiş;
Hal böyle olunca, kaldırılan kararımızdaki açıklanan gerekçeler ve toplanan tüm deliller çerçevesinde;
Rekabet yasağına aykırılık sebebiyle şirket müdürünün azli talebi yönünden: Öncelikle davalının şirket müdürü ve yöneticisi olması sebebiyle TTK’nun 626. Maddede düzenlenen “özel ve bağlılık yükümü, rekabet yasağı”na aykırılık teşkil eden işleminin bulunup bulunmadığının incelenmesinin gerektiği; zira, 626/2 madde gereğince şirket sözleşmesinde aksi ön görülmemiş veya diğer — yazılı olarak izin vermemişse şirket müdürlerinin şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamayacaklarının vurgulandığı; bunun için şirket müdürünün FAALİYETİNİN SÖZ KONUSU olması gerektiği; sırf aynı sektörde bir başka şirket kurmanın tek başına FAALİYET sayılamayacağı; nitekim —– sonunda kurulmuş olduğu, hemen — tasfiye işlemlerine başlandığı; şirketin ticari kayıtlarının inceletilmesinde ise, HİÇ BİR FAALİYETTE bulunmamış ve HİÇ BİR MAL ALIM SATIMINDA bulunmamış olması karşısında; — —- — şirket olduğu; sırf bu şirketin kurucusu olmaktan ve yöneticisi olmaktan dolayı davalının rekabet yasağına aykırı davrandığının söylenemeyeceği; kaldı ki, davalının —– yeni —- ispatlanamadığı — şirketininde zaten — ve işlemsiz bir şirket olması nedeniyle bunun söz konusu olmadığı;–davalının — olduğu — tespit edilemediği nazara alınarak; TTK’nun 613/1’de düzenlenen — sırlarının koruma yükümlülüğü ve 613/2 fıkrada düzenlenen bağımlılık yükümüne aykırı bir davranışın bulunmadığı, bağlılık yükümünün sınırının rekabet yasağı olduğu ve rekabet yasağının gerçekleşmediği, maddenin hükümet gerekçesinde sınırlı sorumluluk ilkesi ile, ortaklık haklarının sermayeye bağlanmış — rekabet yasağı altına konulmasını kural olarak haklı göstermediği; bu sebeple şirket sözleşmesinde ön görülmemiş ise, ortağa yönelik rekabet yasağı bulunmadığı; sözleşmede açık hüküm bulunmuyor ise bağlılık yükümünden hareketle yasağı varılamayacağı; burada —- sağlanması ile şirketin amacına zarar vermesinin birbirini tamamlayan şartlar olarak benimsendiği; somut olayımızda —– amacına zarar verilmediği, yeni kurulan şirkette hiç bir faaliyette bulunmadığından dolayı da özel menfaatin sağlanmadığı; bu nedenlerle rekabet yasağına aykırı davranılmadığı, bu sebeple ” rekabet yasağına aykırılıktan dolayı ” — şirketinin herhangi bir zararının doğmadığı kanaatine varılmış ve davacının bu nedene dayalı şirket müdürünün azli talebinin ve zararın tazmini talebinin yerinde olmadığı; bu nedenle her ne kadar— şirketine, davalının verdiği zararın tazmini yönünden verilecek tazminatın kendi adına tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve bu mümkün değilse de daha sonra ıslahla bu tazminatın şirket lehine verilmesini talep ederek, usul yönünden eksikliği aşmışsa da; şirket zararının doğmadığı nedeniyle talebinin yerinde olmadığı;
Davalı ..— ortaklıktan çıkarılması talebinin davanın açılış tarihi itibariyle yeni Ticaret Kanununa tabi olduğu; TTK 640. Maddede —–çıkarılmasının ” düzenlendiği, 640/3 madde gereğince ” —– çıkarılabilmesi için davanın ancak şirketin talebiyle açılabileceği; bir başka ortak tarafından istenemeyeceği ” açık olduğundan davacının bu talebinin kabulüne karar verilmesinin mümkün olmadığı;
Davalı .—- verdiği zararın tahsiline ilişkin istemin, alınan bilirkişi kurul raporu ve ilk kararın kaldırılmasından sonra alınan bilirkişi raporunda incelendiği ve — şirkete verdiği herhangi bir zararın bulunmadığı sebebiyle reddinin gerektiği;
Islah yoluyla talep edilen davalı —— ortağı olmadığının tespiti, buna karar verilemezse şirket payının tespiti taleplerinin ıslah yoluyla istenemeyeceği ve istenebilmesi içinde esasen — kararın yokluk sebebiyle butlanının tespiti yönünden bir dava açılması gerektiği; böyle bir dava açılmaksızın yapılan talep yönünden ” usulünce açılmış bir dava bulunmadığından ” taleplerin reddine karar vermek gerektiği;
Keza davacının — olan kar payı alacağının tespit ve tahsili talebinin ancak şirketten istenebilecek bir talep olması ve şirkete yöneltilmesi gerektiğinden oysa asıl dosyada şirket davada taraf bulunmadığından husumetten reddine karar vermek gerektiği;
Esas davadaki davacı taleplerinin bu nedenlerle reddine karar verildiği; asıl davadaki karşı dava ile ———hareket etmesi nedeniyle şirketten çıkarılmasına karar verilmesinin talep edildiği; bu talebin mahkememizin —— sayılı dosyasında verilen kararla reddedildiği —-çıkarılmasına ilişkin davanın şirket ortakları tarafından açılamayacağı ancak şirket tarafından açılabileceği, bu nedenle … tarafından açılan karşı davanın şirket tarafından açılmadığı sebebiyle reddine karar verildiği, söz konusu karar istinaf edilmediğinden dolayı kök dosyadaki karşı dava yönünden —- hükmümüzün kesinleştiği, bu nedenle ayrıca ve yeniden bir hüküm kurulmayacağı,
Birleşen mahkememizin —– sayılı dosyasında ise, şirket yönetim kurulunun oluşturulması gündeminde genel kurul toplantısına çağrı için izin verilmesi talebinin ve o vakte kadar davacının ..—- temsil ve yönetim için yetkilendirilmesine ilişkin talep için ise; dosya kapsamına nazaran davalı — şirketi zarara uğratmadığı, yönetim hakkını kötüye kullanmadığı, şirket tarafından olağanüstü — toplantısı yapılmasını gerektirecek bir durumun dosya kapsamına nazaran ispatlanmadığı nazara alınarak bu talebinde reddine karar verilmek suretiyle, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
İş bu davada:
Davalı —-şirket müdürlüğünden azli talebinin REDDİNE,
Davalı .— ortağı olmadığının tespiti, buna karar verilmezse şirket payının tespiti taleplerinin; bunlar hakkında usulünce açılmış bir dava bulunmadığından REDDİNE,
Davalı ..—–verdiği zararın tahsiline karar verilmesi talebinin REDDİNE,
İş bu davada davalı .— davacının şirketten çıkarılması talebinin ancak şirket tarafından talep edilebilecek olduğundan aktif dava sıfatı bulunmadığından REDDİNE,
Davacının — yıllarına ait —olan kar payı alacağının tespit ve tahsili talebinin ancak şirketten istenebilecek bir talep olduğundan dolayı husumetten REDDİNE,
Birleşen mahkememizin — sayılı dosyasında şirket yönetim kurulunun oluşturulması gündeminde genel kurul toplantısına çağrı için izin verilmesi talebinin ve o vakte kadar davacının …nin temsil ve yönetim için yetkilendirilmesine dair talebin reddine,
İş bu dosyada baştan alınan ve bilahare ıslah için tamamlanan 17.027,00 TL harçtan maktu ret harcının mahsubuyla bakiye 16.946,30 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde davacı — iadesine,
Karşı dava için karşılanan 27,70 TL harca nazaran maktu harçtan eksik 53,00 TL’nin davacı —– alınarak hazineye irat kaydına,
Birleşen dosyada alınan 29,20 TL maktu harcın mahsubuyla eksik 51,50 TL harcın davacı —-alınarak hazineye irat kaydına,
İş bu davada, karşı davada ve birleşen davada yapılan tüm masrafların bizzat davacıları tarafından karşılandığı nazara alınarak üzerinde bırakılmasına; iş bu dava ve birleşen davada karar kesinleştiğinde bakiye kalacak gider avanslarının —-iadesine,
İş bu davada ıslah edilen miktar üzerinden hesaplanan 67.050,00 TL nispi vekalet ( yöneticinin verdiği zarar yönünden ) ve diğer talepler yönünden de 5.100,00 TL maktu vekalet ücreti toplamı 72.150,00 TL’nin davacı .— alınarak davalı ..—verilmesine, reddedilen karşı dava yönünden 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin …—– alınarak karşı davanın davalısı — verilmesine,
Birleşen dosya içinde 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı ..—– alınarak davalısı ..— verilmesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu