Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/64 E. 2019/493 K. 26.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/64 Esas
KARAR NO : 2019/493

DAVA : Ticari Defter ve Kayıtları İnceleme İzni
DAVA TARİHİ : 11/03/2019
KARAR TARİHİ : 26/04/2019

Mahkememizde görülmekte olanTicari Defter ve Kayıtları İnceleme İzni davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Mahkememizce dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda;
GEREKÇE : Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete 2014 yılında belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ile genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olarak atandığını; daha sonra da şirkete hissedar olduğunu; ancak bir müddet sonra yönetim kurulu başkanı ————— ile arasında anlaşmazlıklar çıktığını;—— hukuka ve mevzuata aykırı iş ve eylemlerde bulunması için müvekkiline baskı yapmaya başladığını; gerçeği yansıtmayan finansal rapor ve tablolara imza atmasını istediğini; bunları yapmazsa da kendisi için kötü olacağını belirterek tendit ettiğini; bir müddet sonra yönetim kurulu kararı ile müvekkilinin genel müdürlükten alındığını, davalı şirkete giriş / çıkış kartlarının iptal edildiğini; şirketin —–erişimine engel konduğunu; oysa müvekkilinin halen yönetim kurulu üyesi bulunduğunu; kaldı ki, genel müdürlükten alınmasına ilişkin kararında hukuksuz olduğunu; müvekkilince gerek yönetim kurulu başkanı ————— gerekse şirketin diğer yönetim kurulu üyelerine noterden ihtar göndererek bir takım soruların cevaplanmasını talep ettiğini; ticari defter ve kayıtları incelemesine açılmasını istediğini, bilgi alma talebinin karşılanmasını, eksik sermaye ve rezerv açığının tamamlanıp tamamlanmayacağının ve tamamlanacak ise hangi oranda tamamlanacağına dair kendisine yazılı bilgi verilmesini, bu hususlarda yönetim kurulunca toplantı yapılmaması halinde TTK’nun 392. Madde uyarınca bilgi alma ve inceleme hakkı yönünden mahkemeye başvurulacağını ihtar edildiğini; ancak sonuç alınamadığını belirterek; halen yönetim kurulu üyesi ve imza yetkilisi olan davacının bilgi hakkının kısıtlanmış olduğunu, bu çerçevede bilgi alma talebine cevap verilmediğini belirterek TTK’nun 392. Madde uyarınca davacının “davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarını incelemesine izin ve yetki verilmesine” karar verilmesini ayrıca davalı şirkete girebileceğine ve görevi ile alakalı işlemleri yapabileceğine dair de ihtiyati tedbir vaazına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce talep incelenmiş olup, talebin TTK’nun 392. Maddesine dayalı olarak yönetim kurulu üyesi tarafından istenen “bilgi alma ve inceleme hakkı”na dayalı dava olduğu tespit edilmiştir.
TTK’nun 392/4 maddesi gereğince yönetim kurulu üyesinin TTK’nun 3. Fıkrada ön görülen bilgi alma soru sorma ve inceleme yapma isteminin reddi halinde yönetim kurulu başkanı tarafından konunun iki gün içinde yönetim kuruluna getirilmesi gerekmekte, kurulun toplanamaması veya toplanıpta bu istemi reddetmesi halinde yönetim kurulu üyesinin şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine başvurarak bilgi alma ve inceleme hakkı yönünden karar talep edebileceği aşikardır.
Mahkememizce konu bu çerçevede ele alınmış olup, her ne kadar mahkemece istemin dosya üzerinden incelenebileceği yasal olarak düzenlenmişse de, bu düzenleme duruşmasız olarak incelemenin yapılabileceğine ilişkindir; davalı tarafın savunma hakkına getirilen bir kısıtlama şeklinde yorumlanması ve davalının diyecekleri için imkan verilmeden karar verileceği şeklinde anlaşılması mümkün değildir. Bu sebeple mahkememizce dava dilekçesi davalı şirkete gönderilmiş; davalı şirkete cevap hakkı tanınmış; davalı şirket cevap dilekçesi ile davacının 16/01/2019 tarihine kadar şirketin genel müdürü olduğunu, 16/01/2019 tarihinde yönetim kurulu kararı ile davalı şirket tarafından genel müdürlüğüne ilişkin sözleşmenin fesih edildiğini ve genel müdürlüğe son verildiğini; davacının 22/03/2019 tarihine kadar şirkette yönetim kurulu üyesi olduğunu ancak 22/03/2019 tarihli şirketin olağan üstü genel kurulunda alınan karar ile yönetim kurulu üyeliğine de son verildiğini; kararın 18/04/2019 tarihli 9812 sayılı ——–Gazetesinde de yayınlandığını; bu nedenle davacının hem şirket genel müdürü olmadığını hem de şuan itibariyle yönetim kurulu üyesi olmadığını, bu nedenle şirket defter ve kayıtlarını inceleme hakkı bulunmadığını; kaldı ki, talebininde haksız ve yerinde olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
TTK’nun 392. Maddeye göre talep edilen şirket kayıtlarını inceleme istemi için yönetim kurulu üyesi olmak şarttır. Bu şart dava açılırken arandığı gibi dava müddetince de korunması gereken bir konumdur. Bu sebeple mahkeme incelemeye karar vermeden evvel davacının yönetim kurulu üyeliğinin sona ermesi halinde; hukuken yönetim kurulu üyesi olmayan davacıyı şirketin defter ve kayıtlarını incelemesi için izin verilmesi mümkün değildir. Ancak, davacının yönetim kurulu üyeliğini sona erdiren genel kurul kararının iptali için dava açıp iptali sağladıktan sonra tekrar ticari defter ve kayıtları incelemek için başvuruda bulunma hakkı söz konusu olabilir.
Bu nedenle, mahkememizce de firmanın sicil bilgileri çıkartılmış, davacımızın davadan evvel şirket genel müdürlüğünden ( şirket müdürlüğünden ) çıkarıldığı; davadan sonra yönetim kurulu üyeliğininde sona erdirildiği, bu nedenle artık dava anında yönetici olsa dahi, bu sıfatı yargılama esnasında kaybettiğinden dolayı kendisine TTK’nun 392. Madde gereğince şirketin kayıt ve defterlerini incelemek için izin verilmesinin mümkün bulunmadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının, iş bu davayı açarken yönetim kurulu üyesi sıfatının mevcut olduğu, yargılama esnasında alınan şirket genel kurul kararı ile bu sıfatını yitirdiği nazara alınarak; yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden dosya değerlendirilmiş olup; dosyaya sunulan belgeler ve alınan genel kurul kararı ve yönetim kurulu kararı karşısında davacının iş bu davayı açmakta haklı olduğuna dair bir kanaatte oluşmadığından davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilememiş; davalı yararına maktu vekalet ücreti taktirine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN REDDİNE,
Dava maktu harca tabii bulunduğundan ve maktu harçta karşılanmış bulunduğundan yeniden harç alınmasına mahal olunmadığına,
Tamamı davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına; karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının davacıya iadesine,
Karar tarihindeki—— gereğince davalı lehine 2.725,00 TL maktu vekalet ücreti taktirine, davacıdan alınıp, davalı şirkete verilmesine,
Dair karar, dosya üzerinden yapılan inceleme ile duruşmasız olarak ve TTK’nun 392/4 madde gereğince kesin olarak ve oy birliğiyle verildi