Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/63 E. 2022/167 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/63 Esas
KARAR NO: 2022/167
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 11/03/2019
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
Mahkememizde görülen Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı vekili müvekkilinin —– senesinde davalı şirkete — olarak atandığını, —- senesinde de davalı şirketin hissesi verildiğini, böylece —– hissedar olduğunu, hissedar olduktan çok kısa bir süre sonra davalı şirketin—- ve mevzuata aykırı iş yapması için müvekkiline baskı kurmaya başladığını, hatta bazı evraklara imza atması için müvekkilini tehdit ettiğini, müvekkilinin de yasaya aykırı davranmayacağını, — ve diğer— üyelerine ilettiğini, bunun üzerine —- tarihinde müvekkilinin şirkete giriş çıkış kartının iptal edildiğini ve şirket e-posta erişiminin engellendiğini, aynı gün alınan yönetim kurulu kararı ile müvekkilinin hizmet sözleşmesinin de feshedildiğini, bunun üzerine müvekkilinin —- tarihinde yönetim kurulu üyelerine ihtarname keşide ederek —— keyfi olarak sona erdirilemeyeceğini, bunun için geçerli bir yönetim kurulu kararı olması gerektiğini, — tarihli — olduğunu” bildirdiğini, davalı şirketin —– edilen ana sözleşmesine göre——atama ve görevden alınmalarının geçerli bir yönetim kurulu kararı ile yapılmasının gerektiğini, TTK 375/1 maddesinde de bu şekilde öngörüldüğünü, ana sözleşmenin 23 üncü maddesinde yönetim kurulu toplantılarının —— bildirilme zorunluluğunun bulunduğunu, çağrı yapılmadan— tarihli —- alındığını, böyle bir halde kararın geçersiz olacağını, karardaki imzaların elden dolaştırma suretiyle alındığını, oysa TTK 390/4 maddesine göre elden dolaştırma suretiyle alınan kararların tüm üyelere ibraz edilmesinin geçerlik şartı olduğunu, —– tarihli kararında da bu şekilde dendiğini, karar müvekkiline ibraz edilmeden alındığından batıl olduğunu, öte yandan karar yeter sayısının bulunup bulunmadığının da belli olmadığını iddia ederek; davalı şirketin — tarihli —– yoklukla malul olduğunun — tespitine, aksi takdirde kararın butlanının—- tespitine, kararın yürütülmesinin tedbiren durdurulmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yabancı sermayeli davalı şirketin—- tarafından —— tarafından denetlendiğini, davacı şirketten sahip olduğu payın sermayesinin —- oranına tekabül ettiğini, davacı ile müvekkili şirket ve müvekkili şirketin hakim ortağı olan —- davacının genel müdür olarak istihdam edilmesi amacıyla belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalandığını, bu iş sözleşmesinin de —– sayılı — feshedildiğini, davacıya tebliğ edildiğini, davacının iş sözleşmesinin beklenen verimin olmaması nedeniyle sona erdirildiğini, iş sözleşmesinin sona ermesinden kaynaklanan—- ücretinin, kıdem tazminatının, ihbar tazminatının, yıllık izin ücretinin davacıya ödendiğini, müvekkili şirkette genel müdürün aynı zamanda— olduğunu, ancak davacını——tarihinde sona erdirilmesine rağmen —- tarihinde yapılan —-kadar sürdürüldüğünü, anılan tarihte yapılan —- — üyeliğinin kaldırıldığını, davacının — tarihinden beri pay sahibi olduğunu, buna ilişkin bir hakkının ihlal edilmediğini, davacının—— gerçekleştirdiğini, ruhsatlı silahı ile işe geldiğini, kurşunları masasının üzerine bıraktığını, bu ve benzer sebeplerle iş sözleşmesinin feshedildiğini, TTK’nın 393. maddesinde düzenlenen müzakereye katılma yasağı kapsamında davacı dışındaki tüm yönetim kurulu üyelerinin oy birliğiyle aldığı karara istinaden iş sözleşmesinin feshinin gerçekleştirildiğini, davacının kendisine —–ödeme yapılmadan şirketten ayrılmayacağını söylediğini, davacının finansal raporları imzalaması için zorlandığı iddiası gerçeği yansıtmadığını, davaya konu olan yönetim kurulu kararının TTK’nın 390/4. maddesi uyarınca elden dolaştırma yöntemi ile alındığını, önerinin yönetim kurulu üyesi —— geldiğini, önerinin menfaat çatışması sebebiyle TTK’nın 393. maddesi uyarınca davacıya gönderilmediğini, yönetim kurulunun her zaman toplanarak görev verdiği kişiyi görevden alabileceğine dair —– bulunduğunu, davacının çalışanları huzursuz ettiğini savunarak; davacını tedbir talebinin ve davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE :Dava, — tarihli —- yokluğunun tespiti, bu mümkün olmadığı takdirde söz konusu kararların butlanının (hükümsüzlüğünün) tespiti talebine ilişkindir.
Mahkememizce, davacının—- tarihine kadar davalı sigorta şirketinin——olduğu ihtilafsız olup, uyuşmazlığın davalı şirket tarafından—– tarihli —- usulüne uygun olarak toplanıp toplanmadığı, aynı gün alınan yönetim kurulu kararının yoklukla malul yada butlan olup olmadığının tespitine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekilinin tanık dinletme talebi——– kararının yoklukla malül olduğunu tespitine yönelik olup tanıkla ispatlanacak bir husus olmadığından tanık dinletme talebinin reddine, karar verilmiş, dosyanın bilirkişi verilerek alınan —- tarihli —– kararının benimsenmiş bir usul ile alınıp alınmadığı, usulüne uygun olup olmadığı, yoklukla malül olup olmadığı ve veya mutlak butlanla batıl olup olmadığı konusunda rapor aldırılmasına, karar verilmiştir.
Bilirkişi —- tarihli raporunda, davacı —-, davalı şirkette, hissedar, ——-olmak üzere üç sıfatı bulunduğunu,—— sözleşmesine bağlı olduğunu, bu açıdan davacının İş Kanunu hükümlerine tabi çalıştığını, davacının katılmadığı elden dolaştırmak suretiyle alınan yönetim kurulu kararında davacının ——- görevine son verildiğini, davacının bu kararın alınmasında oydan yasaklı olduğunu, bir an için karara katılmış ve diğer üyelerden farklı oy kullanmış olduğu varsayılsa bile, kararın alınmasına bir etkisi olmayacağı rapor etmiştir.
Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçelere göre; Davacı—- yılında davalı şirkete — üyesi olarak atandığı ve —-yılında davalı şirketin hissesinin verildiği böylece —- hissedar olduğunu, ancak —-tarafından görevden alındığını, bu kararın yoklukla malul olduğunun tespitini ya da kararın butlanının tespitini talep etmiş olup;— tarihli yönetim kurulu kararının şirket ana sözleşmesine aykırı olduğu zira yönetim kurulu toplantısının —- önce bildirilmesi gerektiği çağrı yapılmadan karar alındığını kararında elden dolaştırma şeklinde imzaya açılması halinde tüm üyelere ibraz edilmesinin geçerlilik şartı olduğunun kendisine bir çağrı yapılmadığının —— kararlarının da kendine ibraz edilmediği ileri sürülmüşse de TTK 393. Maddesi gereğince kendisinin yönetim kurulu üyesi olarak ibrazı ve azline ilişkin toplantıya katılamayacağı, oy yasağının bulunduğu, kendisinin yönetim kurulu üyesi olduğu ancak kendi müdürlüğünün tartışılacağı toplantıya katılması ve oy kullanması zaten mümkün olmadığı bu nedenle ileri sürdüğü sebeplerin iptal sebebi olmadığı diğer yöneticilerin kendilerinin çağrılmadığı ve kararları görmediğine yönelik itirazlarının dosyaya yansımadığı ve bilirkişi raporu nazara alınarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Peşin alınan 44,40 TL harçtan alınması gerekli 80,70 TL harcın mahsubu ile 36,30 TL fazla harcın, hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden davalı yararına taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından artan tutarın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Dair, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yoluna başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/03/2022