Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/567 E. 2022/340 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/567 Esas
KARAR NO : 2022/340

DAVA : İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2018
KARAR TARİHİ : 27/04/2022

Mahkememizde görülen İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya —–tarihinde——–davalıya icra dosyasına konu edilen borçlar ile ilgili olarak maaş haciz müzekkeresi tebliğ edildiğini, davacı şirket tarafından maaş hacizlerine ”—- tarihinde——- dolayısıyla şirket nezdinde doğmuş veya doğacak hiçbir alacağı bulunmadığı” yönünde cevap verildiği cevapların icra dairelerin gönderildiğini, personel —–tekrar davacı şirkette çalışmaya başladığını,—— tarihinde —- müzekkelerinin —-ile takip dosyalarından maaş haczi müzekkerelerinin davacıya tebliğ edildiğini, Maaş haczi müzekkereleri sıraya alınarak —— dosyasına ödeme yapılmaya başlandığını ve diğer müzekkerelere bu doğrultuda cevap verildiğini, davalı şirket vekili davacı şirket yetkililerini ile iletişime geçip takip dosyasında davacı şirkete ait banka hesapları üzerinde —– üzerine haciz konduğunu, borcun ödemesi gerektiğini aksi takdirde araçların muhafazasını talep edeceklerini, söylediğini, davacı araçların trafikten men edileceği kaygısı ile haciz konulmamış dosyaları dahi ödediğini, davacı şirketin maaş hacizleri ve tekit yazıları sebebi ile sorumluluğunun olmadığını, davacı şirketin cebri icra tehdidi altında ödeme yaptığını, ödenmesi lazım gelmeyen paralar ile masrafların davacı şirkete iadesi gerektiğini, ödenmesi lazım gelmeyen —– harç, gider ve faiziyle birlikte istirdatına karar verilmesi gerektiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstirdat davasında davacı sıfatı borçlu olmadığı halde parayı cebri icra tehdidi altında ödemiş olan icra takibinin borçlusuna ait olduğunu, takip konusu parayı icra takibinin borçlusu yerine üçüncü şahsın ödemiş olabileceğini, icra dairesine yapılan paranın kısmi veya tamamen olması ya da borçlu veya üçüncü kişiler tarafından yapılmasının önemli olmadığını, takip konusu parayı icra takibinin borçlusu yerine üçüncü kişinin ödemiş olması açılan istirdat davasında davacı sıfatı icra takibinin borçlusuna ait olduğunu, üçüncü kişinin istirdat davasında davacı sıfatının olmadığını, dava dilekçesinden anlaşıldığına göre ödemelerin icra dairesine değil alacaklıya ödendiğini, bu nedenle istirdat davası açmanın hukuken doğru olmadığını, davacının haciz ihbarnemelerine süresi içinde cevap verip vermediğinin belli olmadığını, bu sebeplerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :Dava, ödenmesi gerekmeyen —- harç, gider ve faiziyle birlikte istirdatına karar verilmesi gerektiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacının dava dışı —- davalı şirket tarafından yapılan takip alacaklısına ödediği bedelin davalıdan talep edilip edilemeyeceği noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin —- Esas ve —- Karar sayılı ilamı —— sayılı kararı ile”İlk derece mahkemesince husumet yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de; Mahkemece öncelikle dava konusu icra dosyaları ve dava dışı borçlunun —– kayıtları eksiksiz olarak getirtilerek, haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihi dikkate alınarak —– kayıtlarının incelenmesi sureti ile dava dışı borçlunun işyerinde çalışmadığı dönem yönünden davacı tarafça ödeme yapılıp yapılmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılması gereklidir. Şayet davacının ödediği miktarın fazla olduğu, dava dışı borçlunun çalışmadığı dönem yönünden de tahsilat yapıldığı anlaşılır ise, fazla ödenen bu miktar bakımından sebepsiz zenginleşen kişi davalı alacaklı olacağından davalı alacaklıya husumet yöneltilmesinde bir isabetsizlik görülmeyecek olmakla bu aşamada pasif husumetten red kararı verilmesi hatalı bulunmuştur. (Benzer mahiyette——–denilerek kararın kaldırıldığı ve dosyanın mahkememize geldiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce, davacı şirket ——– müzekkere yazılarak dava dışı —-ayrılış, tekrar giriş tarihlerini de gösterir kayıtları istenmiş, dosyanın hesap bilirkişisine verilerek 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih ve borçlunun çalıştığı dönem de değerlendirilmek suretiyle fazla ödeme bulunup bulunmadığı konusunda rapor aldırılmasına, karar verilmiştir.
Bilirkişi 20/01/2020 tarihli raporunda, takip borçlusunun davacı nezdindeki maaşının haczi için yazılan müzekkerelerin işveren tarafından tebellüğ edildiği — itibarıyla davacı nezdinde çalışmadığı, takip borçlusunun maaşına konan hacze ilişkin müzekkerelerin —– tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten itibaren maaşından 1/4 oranında kesinti yapılarak, icra dosyalarına —- rağmen, —-günü işveren tüzel kişiliğin araç ve bankadaki hesaplarına haciz uygulanmasının, yerinde olmadığı, davacının takip alacaklısının vekili olduğu bildirilen huzurdaki davalı şirket vekiline —– havale ettiğinde uyuşmazlık olmadığı rapor edilmiştir.
Dosyanın önceki bilirkişiye verilerek dava dışı borçlunun davacı şirkette çalışmadığı döneme ilişkin gönderilen haciz müzekkerelerine göre yatırılmış bir bedel bulunup bulunmadığı hususunda ek rapor alınmasına, karar verilmiştir.
Bilirkişi —-tarihli raporunda, kural olarak davacının cebri icra tehtidi altında yaptığı bu ödemelerin istirdadının mümkün bulunduğu, davalı alacaklı vekilinin, davacıdan (takip borçlusundan değil) aldığı tahsilat sebebiyle, dosyalardan feragat ettiğinin görüldüğü, kendi davranışına bağlı ortaya çıkan bu sonucun uyuşmazlığa etkisinin taktirinin mahkemeye ait olduğunu, kök rapordaki tespit ve görüşlerin cari olduğu rapor edilmiştir.
Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre; davanın İİK 72 maddesine göre açılan İstirdat davası olduğu, dosyamıza sunulan belgelerden davalı şirketin dava dışı——- dosyaları ile yapılan takiplerde —–dosyası kapsamında ödeme yapıldığının bildirildiği; dava yazısı eklerine nazaran, davacı şirkete ait araçlara ve bankalardaki hesaplarına haciz konulduğunun anlaşıldığı; ———– yâzı cevabı ve eklerine nazaran, bu yazının tebliğinden önce takip borçlusu dava dışı işçinin davacı——–; dolayısıyla ——- tarihinde bildirim yaptığının usulen sübutu halinde sorumluluğu bulunmadığı; kaldı ki bildirmin geç yapılmış olmasının sonuca etkisi bulunmadığı: zira, resmi kayıt ile çalışmadığının sabit olduğu; dava dışı işçinin ———- tarihinde davacı işyerinde çalışmaya başladığı;———– ayrı dosyanın maaş haczi sebebiyle, işverenin kural olarak maaşının 1/4’ünü aktarması gerektiği; dava yazısının ekleri arasında ——. sayılı dosyasına işveren tarafından —- günü “borçlunun şirketten 1.450,91 TL maaş aldığı; talimat gereği 1/4’ünün —– ayı maaşından kesilerek icra dairesine gönderileceğinin” bildirildiği; —–günü 1/4 oranında kesinti yapılarak—— hesaplarına aktarıldığı, maaş haczi müzekkeresinin gereğinin yerine getirildiği; buna rağmen davalı şirket vekilinin takip dosyalarına —-gereği yapılmadığından bahisle, diğer dosyalar yönünden davacının malvarlığına haciz uyguladıkları; bunun üzerine davacı şirketin— bentte gösterilen 2 adet ödeme ile toplam —- alacaklı vekilinin hesabına gönderdiği; takip borçlusunun maaşının 1/4’ünün haczi esasının cari olduğu; haciz müzekkeresinin tebliğ tarihinden itibaren, kendisini hacze maruz kaldığı tarihe kadar, yapmadığı kesinti bulunmadığı;— kaydına göre asgari ücret aldığı; bunun 1/4’ünü icra dosyasına aktardığı, alacaklı vekilinin tüm dosyalarda aynı kişi olduğu; dolayısıyla bir dosyaya para yattığında, durumdan haberdar olması gerekeceği; diğer dosyalara da aynı anda maaş haczi kesintisi yapılamayacağı; — günü tebliğ edildiği; dolayısıyla aynı gün—-dosyadan maaşa haciz konulduğunda, hangi dosyaya ödeme yapılacağının önem kazanacağı— bu durumda davacı işverenin kesilen tutarı İcra Müdürlüğü’ne aktararak, — konulduğunun bildirerek sırayı İcra Müdürlüğü’ne bırakması gerekeceği; işverenin bu sırayı bilmesinin mümkün bulunmadığı; zira tebligatı gönderenlerin üçü hariç,—- Öte yandan, kabul biçimi itibariyle kesintinin yapılmamış olması halinde, huzurdaki davacının, borçlunun çalışmakta olduğu işyeri olduğu; tüzel kişiliğin İİK.m.355 ve 356 hükümleri uyarınca, sorumluluğu bulunmadığı; İcra müdürlüğü tarafından, borçlunun maaşından kesinti yapmakla yükümlü olan kanuni muhatabın tespit edilip, onun, haciz müzekkeresinin ilk tebliğ edildiği tarihten itibaren yapılması gereken kesintilerden sorumlu olduğu miktarın tespit edilerek ona uygulanması gerekirken, tüzel kişiliğin malvarlığına da haciz uygulanmasının yerinde olmadığı nazara alınarak,; davacının, davalı şirkete 11.694,00 TL havale edildiği anlaşılmakla, davanın kabulü ile 11.694,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
Davanın KABULÜ İLE ;
1—– dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 798,82 TL harçtan, peşin alınan 199,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 599,11 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı taraf yararına —- ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
4-İstinaf öncesi ve istinaftan sonra davacının yaptığı yargılama gideri olarak, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 199,71 peşin harç toplamı 235,61 TL ile 1.516,70 TL bilirkişi ücreti ve posta giderleri olmak üzere toplam 1.752,31 TL’ nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ ne istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.