Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/560 E. 2021/177 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/560 Esas
KARAR NO : 2021/177
DAVA : Ticari Ünvanın Korunması
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 02/03/2021
Mahkememizde görülen Ticari Ünvanın Korunması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket —— makinaları imalatı konusunda bir şirket olduğunu, şirket unvanının da —— yayınlanarak ilan edildiğini, şirket ortaklarının—- olduğunu—- kardeş olup, dava dışı ———– ortak olduklarını, ortakların hisse payının —- oranlarının da yarı yarıya olduğunu, dava dışı ——– arasında anlaşmazlık çıkması üzerine taraflar arasında —— tarihinde bir protokol imzalandığını, bu protokole göre şirketteki ortaklık yapısının aynen korunarak, fiili olarak ayrılmanın belirtildiğini, —- imzalanan ek tarihine kadar ——– devredileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkile devredilen —– olarak değiştirilerek—-şirketin faaliyetine eklendiğini, —— imzalanan protokolde ve protokolün imza tarihi olan —- yapılanmalarda ——– kullanılmayacağı konusunda mutabık kalındığını, fakat davalı —— bu maddeye bağlı kalınmayarak ———— tarihinde kurulmuş olan ——-protokole aykırı olarak ——–tarihinde tescil ettirdiğini, bu durumun protokole aykırı olduğunu ve iki şirketin de aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, müvekkil şirketin eski ticaret unvanını ——–tarihinde tescil ettirdiğini, davalı şirketin unvanını ise —– tarihinde tescil ettirdiğini, müvekkil şirketin eski ticaret unvanından —— unvanını kaldırarak —tabirini eklediğini ve oluşturulan——- kaydedildiğini, yani davalı şirketin unvanının tescilinden —- edildiğini, davalı ———–olması sebebiyle yeni tescil alan —— hala ortakmış izlenimi vermek isteyerek, 3. şahıslara yönelik aldatma içinde olduğunu ve haksız rekabet yarattığını, davalının şirket unvanında ——- kullanmasının şirketleri grupmuş gibi izlenim yarattığını, bu durumun müvekkilin haklarına tecavüz niteliğinde olduğunu, davalının müvekkilin ticari itibarından faydalanmaya çalıştığını, davalı şirketin unvanından —- terkinin gerektiğini, davalının —– başvuru numarasıyla —— başvurduğunu, müvekkilin, davalının haksız eylemlerine son vermesi için ——- yevmiye numarasıyla ihtarname gönderildiğini, fakat davalı tarafın ———— yevmiye numarasıyla gönderdiği ihtarnamede müvekkilin beyan ve taleplerini reddettiğini, müvekkilin, davalı tarafın eylemleri neticesinde ticari itibarının yaralandığını ve maddi kayba uğradığını, davalının müvekkilin müşteri portföyünü hedef alarak onu maddi zarara uğrattığını, ———- tarihli —— unvanında yer alan ——–yanıltacak nitelikte olduğu kanaatine varılıp, —– istemelerinin haklı olduğunu, fakat taraflar arasında imzalanan ——- protokolde, bu tarihten sonra ortaya çıkacak yeni yapılanmalarda ——– tabirinin kullanılmayacağına dair karar alındığını, şayet kullanılırsa iltibas yaratacağının taraflar arasında kabul edildiğini, huzurdaki davada taraflar arasında imzalanan protokolde davada konu edilmediği kanaatine katılmadıklarını, taraflar arasında imzalanan protokolde tarafların şirketleri paylaştığını, bu paylaşımın karşı taraftan da kabul gördüğünü, dolayısıyla protokolün yalnızca —— ilişkin olduğu iddiasının kabul görmeyeceğini, davalı tarafın müvekkilin haklarına tecavüz ederek haksız kazanç sağladığını iddia etmek suretiyle, —– manevi tazminat ve —-maddi tazminat olmak üzere toplam ——– tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı —– müvekkili — dava dışı ——- yılında eşit ortaklık payı ile kurduklarını, ——– bırakılıp, pay devri işleminin yapıldığını, davacının kendisinde kalan —— ibaresini eklediğini ve———— tescil ettirdiğini, davacının eski unvanında ———– tabirinin kendilerine has olduğunu ve kullanma hakkının kendilerinde olduğunu olmadığını, zira ——- ibarelerinin yan yana değil ——–ibaresinin imzalanan protokolde yasaklandığını, davacının bizzat unvan değişikliği yaparak ilk bu ibareyi almasıyla Protokolün bizzat davacı tarafından ihlal edildiğini, davacının, davalı sanki kendisiyle ortak iş yapıyor izlenimi verdiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, aksine müvekkilinin davacıyla iş yapmıyor izlenimi verme çabasında olduğunu, bu yüzden kendisine kalan —– değiştirdiğini, müvekkilin ortak olduğu —- tarihinde unvan değişikliği sonucu —– olduğunu, dava edilen şirketin de bu şirket olduğunu, davacı tarafın müvekkil şirketin unvanından çıkarılmasını istediği——– ibaresinin davacı şirketin unvanında birlikte yer almadığını, —— ibaresinin davacı unvanında bulunmayıp —— ibaresinin de ayırt edici bir —– olmadığını, zira ——- birçok firmada da kullanıldığını, bu yüzden iltibas ortamı yaratmadığını, —— ibaresinin de ne ayrı olarak ne de birlikte kullanıldığında karışıklık yaratmadığını, davalı ve davacı arasında —– imzalanan protokolde müvekkil şirketin bulunmadığını, protokolün müvekkil şirketi bağlamadığını, bu yüzden şirket hakkında hak talebinde bulunamayacağını, —— imzalanan protokole göre tarafların——– tesislerindeki faaliyetleri ve burada yapılan işlerle ilgili olduğunu, müvekkilin şirketinin ise —–olduğunu,—– ibaresiyle ihlal edilmişse,———– ibaresini kullanan davacının da protokolü daha önce ihlal ettiği anlamına geldiğini, kardeş olan iki tarafın da soyadını şirketlerinde kullanma hakkının bulunduğunu, davalı şirketin ayırt edici ibaresinin —— olduğunu, davacı şirketin ——- ibaresinin davalı şirkette bulunmadığını ——— olduğunu, unvanlar arasında karışıklığa mahal verecek ibareler bulunmadığını, ayrıca tarafların şirket logosunun da birbirinden farklı olduğunu, müvekkilin şirket kurulduktan sonra sadece palet üretimi yaptığını, davacı tarafın ise palet üretmediğini, dolayısıyla davacı taraftan müşteri çalma, onları zarara uğratmasının söz konusu olmadığını, davacı şirketin unvanı ile müvekkil şirketin unvanının birbirinden farklı olduğunu, davacı tarafın olağandışı tanınmışlık konusunda bir delilinin bulunmadığını, bu yüzden bilirkişi görüşüne başvurulmasına gerek olmadığını, müvekkilin şirket unvanının ——– nezdinde kayıtlı olduğunu, bu yüzden tecavüz ve haksız rekabetin söz konusu olamayacağını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle, ticaret unvanın korunmasına bağlı davalılardan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın, şirketlerden davalının —– ünvanında yer alan———– kısmı yönünden davacının kendi ——- ünvanına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu iddia ederek bu kısmın ——– terkinini ve vuku bulan tecavüz nedeniyle uğradığını iddia ettiği maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğu, davalının reddettiği noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Dosyada mübrez ——- bilirkişi raporunda özetle; Davalının unvanında yer alan ——– ibaresinin davalının işletme konusunu göstermesi sebebiyle TTK m. 43/1 uyarınca unvanda yer almasının hukuka uygun olduğu, ——- ibaresinin kullanılmayacağına ilişkin olarak taraflar arasında akdedilmiş olan protokoller ve bu protokollere konu olan ceza koşulunun huzurdaki davada konu edilmediği, davacı şirketin ——- olan unvanının ek kısmı ——– — unvanın ek kısmının ——– olduğu, ayrıca eklerden sonra gelen işletme konuları davacı şirkette—- davalı şirkette ———– olduğu, dolayısıyla davalının unvanının ————- hükümleri bağlamında hukuka uygun olduğu, bununla birlikte davacının önceki tarihli olarak tescil ettirerek hak sahibi olduğu ticaret unvanının olağan dışı bir tanınırlığı olup olmadığının tespitinin sektörde uzman bir bilirkişinin değerlendirmesini gerektirdiği, davalının unvanında yer alan ——— ibaresinin tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve fınansal durumu hakkında, üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte olduğu ve bu sebeple TTK m. 46/1 uyarınca terkinin gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
———– tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; bilirkişilerin tespitleri, dosyada yer alan çeşitli resimler, tespitleri ve resimleri de yeniden incelendiğinde; davalının unvanında yer alan———- ibaresinin davalının işletme konusunu göstermesi sebebiyle TTK m. 43/1 uyarınca unvanda yer almasının hukuka uygun olduğu, ———- kullanılmayacağına ilişkin olarak taraflar arasında akdedilmiş olan protokollere aykın olmadığı ve bu protokollere konu olan ceza koşulunun huzurdaki davada konu edilmediği, dava şirketin ——- ticaret unvanın ek kısmının ———olduğu, aynca eklerden sonra gelen işletme konuları davacı şirkette —– iken davalı şirkette———– olduğu, dolayısıyla davalının unvanının ———– hükümleri bağlamında hukuka uygun olduğu, bununla birlikte davacının önceki tarihli olarak tescil ettirerek hak sahibi olduğu ticaret unvanının olağan dışı bir tanınırlığı olmadığı, davalının unvanında yer alan ———– ibaresinin tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve finansal durumu hakkında, mevcut davadaki şekli nedeniyle, ——– bütününü ilgilendiren anlamı nedeniyle, üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına, yeterli olmasa da sebep olacak nitelikte yönü olabileceği ve bu sebeple terkinin teklif edilebileceği, davalı şirketin isminde yer alan—- tabirlerinin haksız rekabeti oluşturmadığı, TTK 6102; işletme adı md 53 ve md 54 e uygun ve md 55 de belirtilen haksız rekabet hallerinin isimlendirme açısından söz konusu olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
—- tarihli bilirkişi raporunda özetle; ——–kelimesinin davalı ticaret unvanı bakımından yanıltıcı nitelikte kullanılmasının haksız rekabet teşkil ettiği ve terkini yönünde karar verilebileceği, sayın Mahkeme bu yönde karar oluşturursa TBK’nın md.50/II ve 51/I hükümlerine dayanarak maddi giderim istemini ——— yönünden yüce Mahkemenin değerlendirebileceği; bilirkişiliğimizin bu seçenekte maddi tazminat —— miktarını belirlemek yönünden ———- haiz bulunmadığı, manevi giderim isteminin ve makamının da hakeza yüce Mahkeme olduğu; —— kelimesinin davalı şirketin faaliyet konusunu göstermesi sebebiyle Kanunen talep edilen bir husus olduğu ve kullanımının haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği, ancak, takdir tamamen muhterem Mahkemeye ait kalmak kaydı ile taraflar arasındaki sözleşmede yasaklanmasının sadece ve esasen ———- hak ve aynı zamanda sorumluluk doğurabileceğinin düşünülebileceği, davalının tescilli bulunan ticaret unvanını kullanmasının haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği, bu kapsamda, söz konusu alanda bir tazminat ———— sorumluluğunun bulunmadığının değerlendirildiği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dosyanın mahkememizde ——-açıldığı, davacı tarafın İstinaf başvurusu üzerine ——— sayılı ilamı ile İstinaf başvurusunun esastan reddedildiği, temyiz başvurusu üzerine ——- “davacılar vekillerinin temyiz istemlerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin ——- Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA,—– no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin —— Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, —- tarihinde oybirliğiyle karar verildiği”, sonrasında yine Mahkememize gelerek —– esas numarasını aldığı görülmüştür.
——-bozma ilamına uyulmuştur.
Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava, haksız rekabetin ve ticaret unvanına tecavüzün tespiti önlenmesi ve davalı şirket unvanından —- ibaresinin terkini istemine ilişkindir.
Taraf şirketlerin hakim ortakları olan davacı ——– tarihinde imzalanmış protokolün 18. Maddesinde ——- kullanılmayacağına dair anlaştıkları sabittir.
——–kelimesi hakim teşebbüs ile bağlı şirketlerden oluşan bütünü ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Bu durumda ——–olarak adlandırılan şirket birçok bağlı ortaklığı da bünyesinde barındıran bir topluluğun hakimi olarak görülmektedir. Davalı şirketin böyle bir topluluk bünyesinde olmadığı nazara alındığında yanıltıcı nitelikte bu ibarenin ticaret unvanın da yer alması açık şekilde haksız rekabet oluşturduğu, bu kelime yönüyle davacın kabulüne karar verilmiştir.
—— kelimesi ise şirketin faaliyet konusu gösteren ticaret unvanı niteliğinde anonim bir yapıya sahip olduğu, her ne kadar protokol de —— kullanımı yasaklanmış ise de davacının —- olarak dava açtığı bu halde—— dava konusu olduğunda iptale edilecekti ancak dava konusu —— olduğu,——– kelimesinin davalının faaliyet alanı içerisinde kullanabileceği değerlendirildiğinde davalının bu kelimenin kullanılmasın da haksız rekabet oluşturmadığı anlaşıldığından bu kelime yönüyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Maddi ve manevi tazminat talepleri davacı yanca atiye terk edildiği ve bunun davalıca kabul edilmiş olduğu nazara alınarak maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı—– taraf olarak katıldıkları ——- tarihli protokolün 18. Maddesine davalı ——- aykırı davranması suretiyle gerçekleştirdiği fiili TTK 50 ve 54. Maddelerine göre haksız rekabet yarattığının tespitine,
3-Davalı şirketin ticaret unvanında yer alan ——— kelimesinin kullanımı davacı şirketle birlikte bir grup şirketi intiba yarattığından dolayı haksız rekabet teşkil ettiğinden (TTK.nın 50 ve 54. Maddesi) davalının unvanından çıkarılarak terkinine,
4-Davacıların davacı şirketin unvanında yer alan ——- kelimesinin de davalı unvanından çıkarılmasına dair fazlaya dair talebin reddine,
5-Karar kesinleştiğinde icrası için ——— bildirilmesine,
6-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin alınan 24,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 35,00 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça dava açılırken yatırılan. 24,30 TL başvurma harcı, 24,30 TL peşin harç, 3.161,80 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.210,40 TL nin davalılardan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
8-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı taraf yararına AAÜT uyarınca maktu 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
10-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde ——– yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 02/03/2021