Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/552 E. 2019/1289 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/639 Esas
KARAR NO: 2019/1323
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/05/2018
KARAR TARİHİ: 15/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA : Davacı vekili, müvekkili banka tarafından genel kredi sözleşmesi ile davalı şirkete kredi kullandırıldığını; bu krediye davalı şirketin ortağı olan diğer davalı şahsında “müşterek borçlu müteselsil kefil” olduğunu; kredinin ödenmediğini, banka tarafından sözleşmeye uygun olarak hesabın kat edilip, kat ihtarının taraflara tebliğ edildiğini; ancak davalılarca kredi borcunun ödenmediğini; bunun üzerine başlatılan icra takibininde haksız bir itirazla durdurulduğunu bildirerek; İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğünün ——–sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve davalılardan %20 inkar tazminatı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar vekili, yargılama safhasında yapılacak bilirkişi incelemesi ile borçlu olmadıklarının ortaya çıkacağını; ayrıca müvekkili ———– vermiş bulunduğu kefaletnameninde geçerli olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67. Madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır. Takip konusu olan alacak genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup; davacı banka sözleşmeye uygun olarak kredi ilişkisini kat ettiğini bildirip, davalılar aleyhine —– TL asıl alacak, —TL işlemiş faiz,—- TL faizin gider vergisi olmak üzere toplam —- TL üzerinden icra takibinde bulunmuş; asıl alacağa takipten itibaren sözleşme gereğince faiz uygulanmasını talep etmiş; davalılar ödeme emrinden sonra süresi içinde itiraz ederek takibi durdurmuşlar; iş bu davada bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Davalıların icra takibine itirazı “borcumuz yoktur” şeklinde olup, verdikleri cevap dilekçesi de nazara alınarak; kredi sözleşmesini inkar ettikleri mi yoksa sözleşmelerdeki imzaları kabul edip, borcun doğmadığına ilişkin mi itiraz ettikleri hususu sorulmuş; davalılar vekili, kredi sözleşmesini imzaladıklarını bildirip ancak kefil olan müvekkili yönünden gerek eşin rızası olmadığı için gerekse borcun somutlaştırılmamış olduğu, bilinebilir olmaktan uzak olduğu; şirketin hangi doğmuş ve doğacak borçlarına kefil olduğunun kefaletnamede yer almadığı nedeniyle kefaletin geçersiz olduğunu; müvekkili şirket yönünden de sözleşmenin kat edilmesinin yerinde olmadığı, yapılan banka hesabınında yanlış olduğunu bildirdiği görülmüştür.
Davalı şirketin ticari kaydı getirtilmiş olup, davalı —– aynı zamanda davalı şirketin yetkilisi olduğu, bu nedenle 6455 sayılı yasanın 77. Maddesi ve 6098 sayılı Borçlar Kanununun 584. Maddesine eklenen fıkra nedeniyle, yetkilisi bulunduğu şirkete kefil olurken eşin rızasının aranmayacağı; kefil olduğu sözleşmenin genel kredi sözleşmesi olduğu, bu sözleşme çerçevesinde kullandırılan kredilerden doğan ve doğacak borçlardan sorumlu olacağı da belli olduğu için davalı şahıs yönünden de kefaletin geçerli olduğu mahkememizce belirlenmiştir.
Taraflarca imzalanan kredi sözleşmesi aynı zamanda delil sözleşmesi niteliğinde olup; taraflar arasındaki ihtilaf halinde banka kayıtlarının delil teşkil edeceği konusunda taraflar sözleşmeyi imzalamıştır. Bu nedenle mahkememizce bankacı bilirkişi görevlendirilmiş, bankacı bilirkişi banka kayıtları üzerinden inceleme yapmak suretiyle raporunu hazırlamıştır.
Bilirkişi raporunda, kredi borcunun sözleşmeye uygun olarak ödenmediği, bu nedenle bankanın kredi sözleşmesinin fesih edip, hesap katı düzenlemesinin yerinde olduğunu tespit etmiş; banka alacağının —- TL asıl alacak, — TL işlemiş temerrüt faizi, —- TL temerrüt faizine işlemiş gider vergisi olduğunu tespit etmiş olup; bilirkişi raporu gerekçeleri ile ve hesaplama şekli ile kabule şayan bulunmuştur. Ancak, raporda işlemiş faizin ve gider vergisinin daha yüksek olacağı belirlendiğinden davacı bankanın takip talebindeki miktarları ile sınırlı olarak hüküm oluşturulmuştur.
Bankanın alacağı likit olup, itiraz haksız bulunduğundan davacı banka lehine inkar tazminatına da hükmedilmek suretiyle aşağıdaki karar tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVANIN KABÜLÜNE,
Davalıların İstanbul Anadolu 16. İcra Müdürlüğü’nün ——– sayılı dosyasına yaptıkları itirazların iptali ile takibin aynen devamına,
———- üzerinden %20 icra inkar tazmiantının davalılardan müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine,
Davacı banka harçtan muaf olduğundan, harçsız olarak açılan iş bu davada, alınması gereken ——– harcın davalılardan tahsiline, hazineye irat kaydına,
Tamamı davacı tarafça karşılanan 10 davetiye gideri 140,00 TL ile bilirkişi inceleme ücreti 1.000,00 TL toplamı 1.140,00 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde bakiye gider avansı kalırsa davacıya iadesine,
Karar tarihindeki AAÜT gereğince 10.978,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
Dair karar, davacı vekilinin yüzene karşı, davalıların yokluğunda karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.
15/11/2019